Amerika’nın olmadığı deniz (Karadeniz)!

Yazan  16 Temmuz 2007
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Karadeniz ve Hazar kıyısında yeni devletler ortaya çıkmıştır.

Karadeniz kıyılarında Ukrayna ve Gürcistan, Hazar kıyılarında Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan'ın bağımsızlıklarını ilan etmeleri Moskova'nın elinde bulundurduğu önemli limanlarnı kaybetmesine neden olmuştur.

Sovyetler Birliği döneminde Karadeniz ve Hazar'a Rusya önemli ölçüde hakimken bugün Karadeniz bir AB ve ABD denizi, Hazar ise Avrasya denizi haline getirilmeye çalışılıyor. Türkiye'nin Rusya ile kara sınırı kalkarken Gürcistan ile hem kara hem de deniz sınırı komşusu olunmuş, Ermenistan ile de kara sınırı komşusu olunmuştur. Ermenistan 20yy 'ın başından beri Karadeniz'e açılmayı hedeflemiştir. Bu arzusuna 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Anlaşması'nın 352. maddesi ile kavuşmuştur. Görüldüğü gibi Karadeniz yalnız Rusya Federasyonu'nun egemenlik veya AB ve özellikle ABD'nin egemen olmak istediği bir deniz olduğu kadar Türkiye'nin egemenlik ve güvenliği açısından da büyük önem taşımaktadır. Ermeniler'e 352. madde ile Trabzon üzerinden denize açılma imkanı veriliyordu. Anlaşma yürürlüğe girmediği için tabii ki uygulama da gerçekleşmemiştir. Ancak Trabzon'un önemi devam etmektedir. Trabzon; Rum, Ermeni, Gürcü, İran, Azerbaycan operasyonları için son derece stratejik bir konumdadır. ABD'nin İran'a düzenleyeceği muhtemel bir operasyonda veya başka muhtemel müdahaleler için Trabzon'u kullanmak isteyeceği akıldan çıkarılmamalıdır.Sovyetler Birliği'nin çökmesinden bu yana Karadeniz'deki ABD çıkarlarının uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığından, enerjiye kadar uzanan geniş bir yelpaze oluşturması ABD'nin bölgeye ilgi duymasına ve yeni politikalar oluşturmasına yol açmaktadır.AB açısından olaya baktığımızda Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO üyeliği söz konusu. Tabii ki bu girişimler karşısında Rusya tepki gösteriyor. Türkiye ise nerede yer alacağına karar verebilmiş değil. Fakat unutulmamalı ki Türkiye bu konuda yalnızca içişlerinden değil, Ermenistan, Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve İran'daki gelişmelerden de yakın ve sıcak bir şekilde etkilenecektir.

Karadeniz'e hakim olma politikaları çerçevesinde Karadeniz'e kıyısı olmayan devletleri de bu yarışın içinde görüyoruz.

Haziranın sonunda 15. kuruluş yıldönümünü kutlayan Karadeniz Ekonomik İşbirliği(KEİ), Sovyetler Birliği'nin dağılmasından hemen sonra ABD'nin yeni dünyaya şekil verme çabalarından biri olarak kurulmuştu.Dönemin CumhurbaşkanıTurgut Özal'ın "önerisi" olarak sunulan KEİ, Rusya dahil bazı Doğu Blok'u ülkelerin Batı ile ilişkilerinin düzenlenebileceği fikri ile oluşturulmuştu.Ancak zaman içerisinde NATO ve AB gibi kurumların kullanılması gündeme geldi.Bu durum bölgenin Batı'nın etki dairesi çerisine girmesi demekti. Üstelik NATO ve AB'ye yeniüye olan ülkelerde ABD asker konuşlandırmanın arayışı içine girdi. Bulgaristan ve Romanya'nın NATO'ya katılması bölgede NATO'ya üye tek ülke olan Türkiye'nin konumunu değiştirdi.

Görüldüğü gibi Karadeniz Batı(AB)ve ABD ile Rısya arasında politik, ekonomik ve askeri bir güç alanı haline gelmiştir.Bu nedenle 25 Haziran 2007'de İstanbul'da toplanan KEİzirvesinde önemli kararlar alınmıştır. Putin'nin bir gün önce 24 Haziran'da Zagrep'de Balkan Ülkeleri Enerji Zirvesi'ne katıldıktan sonra İstanbul'a gelmiştir. Zagrep'dekizirve en az İstanbul'daki kadar önemlidir.Çünkü Rusya Balkan ülkeleri üzerinde hala güçlü olduğunu hissettirmektedir.

KEİ çevre, ulaştırma, enerji, ticaret, telekomünikasyon ve örgütlü suçlarla mücadele edilmesi ve işbirliğine gidilmesi konusunda kararlar alınmıştır.

KEİ'nin amacı Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler arasında aşamalı olarak bir "serbest ticaret bölgesi" kurulması düşünülerek oluşturulmuş daha sonra yapılan toplantılarda "ekonomik iş birliği" çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir girişim olaraknitelendirilmiştir. Kurucu ülkeler Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna'dır.

KEİ'ne üye olmak için Karadeniz'e kıyısı olma zorunluluğu yoktur.

Gözlemci ülkeler ise Beyaz Rusya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İsrail, Polonya, İtalya, Slovakya, Tunus, ABD, Avusturya, Mısır ve Almanya'dır.Görüldüğü gibi çok geniş bir alanı ve yaklaşık 370 milyon insanı içine almaktadır.

Türkiye böyle bir konumda bölge ülkeleri içerisindeki konumunu iyi kullanmalı etkin bir rol oynamalıdır. ABD'nin mi yoksa Rusya'nın mı yanında yer almak daha iyidir diye düşüneceğine jeopolitiğine yakışır bir politika üretmeli ve bunu gerçekleştirmelidir.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display