Kahire Ziyareti Sisi’nin Ocağına Düşmek mi?

Yazan  12 Şubat 2024

Türkiye 2022 yılından beri Mısır ile bozulan ilişkilerini düzeltme çabası içinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır gezisinin hala bu kapsamda düşünülmesi ve bugüne kadar gibi sonuçlar alındığının değerlendirilmesi gerekir.

Bilindiği gibi resmi gezi bugün yani 12 Şubat’ta Birleşik Arap Emirliğinden başlıyor. Bunun Mısır ziyareti öncesinde çok büyük bir önemi olmayabilir. Çünkü Dubai ziyaretinin amacı “ Geleceğin Hükumetleri” başlıklı bir uluslararası zirveye katılmak. Ancak bu zirvede Sisi ile başlayacak bir yakınlaşmanın Kahire ziyareti için bir yumuşak iniş yaratması düşünülmüş olabilir. 

Ticarette Kaç Arpa Boyu Yol Gelindi?

Ekonomik olarak güçlü, siyasi olarak itibarlı olduğumuz yıllarda Mısır’a karşı olan hasmane ve çatışmacı tutum Türkiye’ye neredeyse bir 10 yıl kaybettirdi. Anlamsız gerginlik nedeni ile iki ülke arasında AB Akdeniz ortaklığı çerçevesinde 2007 de imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması bu nedenle yeterince işlev kazanamadığı gibi, Türkiye’nin dış politikada yaptığı ideolojik tercihler, turizm ve karşılıklı yatırımları da olumsuz etkiledi. Doğu Akdeniz ve özellikle Libya konusunda Mısır ile ters düşüldü. Yumuşayan ilişkiler kapsamında 2023 de Mısır Ticaret bakanı Ahmet Samir Salih Türkiye’yi ziyaret ettiğinde hala iki ülke arasındaki ticaret hacminin önümüzdeki 5 yıl içinde, yani 2028 e kadar 15 milyar Dolar’a çıkarılması konuşuluyordu. Bunun büyük bir kısmının, Türkiye’nin Mısır’dan ithal etmeye başladığı doğal gazı de içeriyor olması, son 10 yılda iki ülke ticari ilişkilerinde büyük bir yol kat edilmediğinin işareti.

Şu sıralar, Türk sanayi işletmelerinin büyük ölçüde Mısır’a kaymakta olduğunu duymaktayız. Hangi sanayi dalları? Mısır’ın hangi bölgelerine? Mısır iç pazarı çok büyük. Buna rağmen yine de hangi Afrika pazarlarını da hedef alarak? Sorularının cevabı pek yok. Bununla birlikte Türkiye’den daha ucuz, ama iş disiplini ve verimliliği daha düşük olan işgücüne gidildiği açık. Eğer şu sıralar, yani güvenlik ve ticari risklerin yüksek olduğu bir dönemde, özellikle deniz taşımacılığı şirketleri Kızıldeniz’e kayıyorsa, yüksek riske karşı getirisi de çok yüksek işlere gidiyor olmaları ihtimali, Sisi yönetiminin bunlara kısa zamanda kapıyı gösterebileceği endişesini de akla getirmiyor değil. Mısır enerji piyasasında zaten yabancılar var. Türkiye’nin bu alanlara girme olasılığının da fazla olmadığını düşünmek için her neden var. Ayrıca Mısır hala “iş yapmanın” kolay ve şeffaf olmadığı bir ülke. Zaten Mısır’daki Türk yatırımlarının değeri nereden bakarsanız bakın ancak 2 milyar Dolar civarında. Ama Türk müteahhitlik hizmetleri bunun neredeyse yarısı. Belki zaten Cumhurbaşkanı işte bilindik müteahhitler ve yeni müteahhitlik taleplerini de bu ziyaretinde gündeme getirecektir. Ayrıca daha önce şansını Batı Afrika’da deneyen bazı Türk şirketlerinin de şimdi Mısır’a kayması olasılığı da söz konusu olabilir.

Deniz Yetki Alanları ve Libya İddiasına Ne Oldu?

 “Ticaretin peşinden giden siyaset” yeni bir uygulama değil.  Bu “siyaseti izleyen ticaret” in bazen alternatifi, bazen tamamlayıcısı. Ancak şu sıralar “ticareti izleyen” veya “önünden yürüyen” ziyaretin, Türkiye söz konusu olduğunda Mısır tarafından iktisadi bir çaresizliğin zorlaması olarak değerlendirileceğine kesin gözle bakabiliriz. Bunun siyasi sonuçlarına gelince, işte orada verilecek bazı tavizler veya en hafifinden vazgeçmeler olacağa benzer.

 Hakikaten Türkiye’nin Akdeniz’de Gumbot diplomasisi ile yürüttüğü “Mavi Vatan” ve büyük iddialarla suya çizilen Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanı(DYA)  Anlaşmasına ne oldu? Bu zaten Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın da müdahil olduğu çetrefil bir konu. İddiası büyük bir Türkiye varken, Akdeniz’de deniz altı ve üstü zenginliklerine paydaş olma hevesi de büyüktü. Aradan geçen zamanda Trablus yönetimi ile zorlanan ilişkiler bir yana, Tobruk yönetimi ile de bir uzlaşma zemini bulunamadı. 2022 sonunda Sisi, bir başkanlık kararnamesi ile tek taraflı olarak Mısır ve Libya arasında bir deniz sınırı çizildiğini ve Mısır için bir DYA oluşturulduğunu açıklayınca, hatırlanacak olursa Türkiye önce açıklanan deniz sınırlarının Türkiye-Libya DYA sınırları ile çakışmadığını duyurarak, bu girişimi desteklemişti. Ancak Mısır ve Mısır ile Ağustos 2020 de bir başka DYA anlaşması imzalayan Yunanistan, Türkiye-Libya anlaşmasını 14 Aralık 2022 de reddettiklerini açıklayınca Türkiye’nin tutumu da değişmişti. Hemen Mısır’ın tek taraflı olarak çizdiği sınırın hangi yönteme dayandığını, eşitlik ilkesine riayet edilip edilmediğini, deniz dibi coğrafi özelliklerin dikkate alınıp alınmadığını sormaya başladık. Ama dananın kuyruğu asıl 2023 başında Libya Yüksek Mahkemesi, 2022 de Türkiye ve Trablus Hükumeti arasında imzalanan enerji ve doğal gaz arama anlaşmasını askıya alınca koptu. O zaman da zaten Türkiye’nin Akdeniz iddiası birden irtifa kaybetmeye başladı.

Siyaset İçinde Ticaret ve Dışarıdan Görünürlük Fırsatı

İşte şimdi bu koşullarda Mısır’ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı herhalde Sisi ile görüşmelerinde bu dikenli konuyu gündeme getirmeyecektir.  “Neden bizi Akdeniz Enerji Forumuna almıyorsunuz”? diye zaten sormayacaktır. Ya? Büyük bir ihtimalle Kahire’den Türkiye’ye ve biraz Orta Doğu’ya, ama özellikle içeriye karşı Gazze’yi konuşacaktır. “İsrail saldırılarına karşı Filistinlileri birlikte koruyalım” mı diyecektir? Bunu Sisi kabul eder mi? Türkiye istedi diye Refah veya Karem Şalom kapılarını, Han Yunus’ta kıvrım kıvrım kıvranan masum Filistinlilere kucak açar mı?  Hayır, hiç sanmam. Mısır genel olarak Filistin, özel olarak Hamas ile ilgili güvenlik endişe ve politikalarını Sayın Erdoğan istedi diye değiştirmeyecektir. Ama bu Sayın Erdoğan’a veya Türkiye’ye bölge liderliği rolü ile ilgili bir sihirli değnek te vermeyecektir. O tren zaten 2010 da kaçtı.

12 yıl aradan sonra Kahire’ye 14 Şubat’ta yapılacak resmi ziyaret, Sisi ve Erdoğan arasında bazı konularda buzların çözülmesine neden olabilir mi? Şahsileşmiş iktidarların tuzağını işte burada göreceğiz. Her şeyden önce Mısır ve Türkiye arasındaki bölgesel rekabet bu ziyarete rağmen devam edecektir. Kaldı ki, şimdi Katar ön planda olsa bile Mısır’ın Gazze konusunda söz sahibi olması ve İsrail üzerinde daha fazla etkileyici gücü bulunması, bu ülkeye, Türkiye’ye nazaran daha büyük bir güç atfederken Mısır neden Türkiye ile işbirliğine gitsin ki? Cumhurbaşkanı eminim Kahire’den Türkiye’ye, güçlü dostluk, parlak bir ikili ilişki geleceği mesajları gönderecektir. Sisi ve Mısır ile ilgili sert çıkışlarından, kolay kolay unutulmayacak ithamlarından vaz geçerek, Mısır ile yeni bir sayfa açmaya çalışması, Türkiye’nin içine düştüğü iktisadi ve siyasi sorunların bir zorlaması gibi gözüktüğü için şimdi Sisi’nin vereceği tepkide, bunun ve yumuşak güce geçişte Türkiye’nin yaptığı gecikme hatasının izi, mutlaka görülecektir.

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display