PKK’nin askeri gücü HPG tarafından yapılan açıklamada ise, yaşanan olayların asıl nedeninin peşmerge güçlerinin “Yerleşim yeri olmayan ve 25 yıldır girmedikleri bölgelere operasyon düzenlemesi” olduğu söyleniyor.

Kürt siyasetçi Kemal Burkay, “PKK’nin son dönemde KDP’ye ve Peşmerge’ye yönelik eylemlerinde özellikle de İran’ın etkisi ve yönlendirmesi var. PKK, içinde birçok el olan, birçok bölge devletine ve zaman zaman Rusya, ABD gibi dış güçlere hizmet sunan bir taşeron örgüttür."ifadelerini kullandı.

İran’ın peşmergeye karşı PKK’yı desteklemesi bölgede uzun yıllar boyu uyguladığı politikaya ters düşmüyor. İran, kendi topraklarında PKK’nın İran kolu olan PJAK ile mücadele etmiş olsa da Türkiye’ye karşı PKK’ya geniş imkanlar tanımış ve PKK’lı teröristlere yardım etmişti. Şimdi ise peşmergeye karşı PKK’yı desteklemesinin kendince rasyonel gerekçeleri bulunuyor: Irak’ın Irak, 150 milyar varil petrol rezerviyle bu alanda dünya ülkeleri arasında 4'üncü sırada bulunuyor. Irak’taki petrol rezervleri ve şu anki Irak yönetiminin Şii ağırlığı, İran ile mezhepsel yakınlığı sağlıyor; dolayısıyla İran buradan faydalanmak istiyor. Ancak IKYB ile Şii yönetimin ters düşmesi Irak’ın kuzeyindeki zenginlikleri “faydalanılamaz” kılıyor. Türkiye, ABD, İngiltere kaynaklı şirketlerin petrol çıkarmak üzere Irak’ın kuzeyinde bulunması, İran için dezavantaj oluşturuyor. Bu durumu kendi lehine çevirmek için peşmergeye karşı PKK’yı destekliyor. Öte yandan İran ile PKK ilişkileri 1990’lara dayanıyor. İran, PKK ile 90’lı yıllar boyunca iyi ilişkiler kurdu ve ilişkilerine devam etmesi de muhtemel. Çünkü İran, Suriye’de PKK’nın Suriye kolu olan YPG ile birlikte hareket ediyor, Esad rejimine desteği büyük toprak kazancı olan YPG kanalıyla derinleştiriyor. Bu koşullar altında Suriye’de ihtiyaç duyduğu örgütü karşısına alamıyor, hatta destekliyor.

PKK, Irak’taki milis güçlerin paravan örgütü Haşdi Şabi bünyesindeki İran yanlısı milislerle yakın teması olduğu bilinen ve maaşlarını Haşdi Şabi’den alan yerel militanları ve ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG’ye verdiği silahlar üzerinden Irak’ın kuzeyinde IKBY yönetimine karşı terör eylemlerini artırdı. Bunların sonucu olarak, IKBY Peşmerge Bakan Yardımcısı Serbest Lezgin, PKK/YPG’nin 15 Aralık 2020 gecesi Suriye sınırı üzerinden Peşmerge güçlerine ağır silahlarla saldırdığını ifade ederek, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin DEAŞ ile mücadele adı altında yıllardır örgüte silah ve çeşitli yardımlarda bulunduğunu belirtti. Lezgin’in bu açıklaması Erbil yönetiminin, ABD tarafından PKK’ya verilen silahların Peşmerge’ye karşı kullanıldığını ortaya çıkarması bakımından önemli görülüyor.

Diğer taraftan, Sincar'daki varlığını sonlandırma hedefiyle imzalanan 9 Ekim 2020 tarihli Bağdat-Erbil anlaşmasından rahatsız olan PKK, İran destekli milislerle işbirliği içerisinde konuşlu bulunduğu Sincar’dan dikkatleri başka yöne çekmek ve anlaşmanın uygulanması konusunda baskı yapan IKBY’de istikrarsızlık oluşturmak için özellikle anlaşma sonrası Erbil yönetimine bağlı peşmerge, polis ve sivillere yönelik saldırılarını artırdı.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Peşmerge güçlerine karşı terör örgütü PKK’nın saldırılarını artırdığı son günlerde IKBY yetkililerinden örgüte yönelik her geçen gün artaraksüren ve sertleşen açıklamalar yapılıyor.  Diğer taraftan PKK’nın IKBY’deki saldırılarının asıl sebebinin Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde örgüte karşı yürüttüğü operasyonlardan kaynaklandığı ile ilgili düşünceler oluşuyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Nisan ayında KDP-PKK arasındaki son çatışmanın yaşandığı Metina bölgesine askeri üs kurulacağını söylemişti. Soylu, "Metina bölgesi önemli bir yer. Tıpkı Suriye'de olduğu gibi, burada üs kuracağız ve bölgenin denetimini yapacağız. Bu bölge Kandil’e geçiş hattı, bu hattı kontrol altında tutacağız" diye konuştu. Askeri üslerin amacı, Kandil’in denetimini sağlamak ve PKK ile Rojava’daki PYD-SDG arasındaki ilişkiyi kesmek olarak biliniyor.

Kaynak: RUSEN Press, Evrensel, AA, Milat, İRAM.