Rusya İran’ın Suriye’deki Varlığını Sınırlandırma Konusunda İstekli mi?


Rusya İran’ın Suriye’deki Varlığını Sınırlandırma Konusunda İstekli mi?

Yazan  22 Aralık 2021

Suriye'de son 10 yılda, Suriye rejiminin başı Beşar Esad, silahlı muhalif grupların bölgeleri üzerinde askeri kontrolü yeniden ele geçirmek için müttefikleri Rusya, İran ve Lübnan Hizbullahı'ndan destek gördü.

2012'nin başından bu yana İran'a bağlı yerli ve yabancı milisler, iktidarın devrilmesine karşı koymak için Suriye şehir ve kasabalarında kurulan fraksiyonlara ve gruplara karşı çatışmalarında rejim güçlerini desteklemeye başladı ve Suriye toprakları içinde güçlü bir varlık sürdürerek rejim güvenliği ve çeşitli düzey ve biçimlerdeki askeri kurumlar içinde derinleşti.

İran, Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın iktidardan düşmesi durumunda bölgesel çıkarlarını koruyamayacağını düşünüyor. Bu yüzden İran Suriye’ye iç savaşın başlarından itibaren askeri, finansal ve lojistik desteğini cömertlikle sürdürdü.

İran'ın Suriye'deki güvenlik ve askeri nüfuz haritasının yanı sıra, Tahran'ın çok sayıda Suriye kenti arasındaki kültürel ve mezhepsel genişlemesiyle doğrudan veya dolaylı olarak İran nüfuzuyla bağlantılı birçok ekonomik proje kuruldu. Örneğin İran, Tarım ve petrol zenginliği ile bilinen Deyrizor Valiliği üzerindeki kontrolü sıkılaştırma çabalarını sürdürüyor. Bu ekonomik projelerle Suriye’de verdiği finansal kayıpları telafi etme amacı da güdüyor.

Öte yandan son dönemlerde Rusya’nın İran’ın Suriye’deki askeri varlığını sınırlayacağına dair iddialar da gündemde. Özellikle İsrail, Suriye İç Savaşı’nın sonlarına doğru Rusya ile İran’ın arasındaki ihtilafların görünür hale geleceğini iddia ediyor. Washington Araştırma Enstitüsü tarafından yayınlanan bir çalışmada, Rusya’nın kendi çıkarları lehine İran’ı Suriye’de sınırlandırma olasılığı tartışılıyor.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin ile 9 Aralık'ta yaptığı son görüşmede İran saldırganlığının durdurulması gereğini vurguladı. Hem Kudüs'te hem de Washington'da pek çok kişi, Rusya'nın kendi çıkarlarını sağlamlaştırmak için Esad'ı İran'dan uzaklaştırabileceğini tahmin ediyor.Özellikle İsrailli yetkililer, Rusya'nın Tahran'ın Suriye'de konuşlandırabileceği güçleri sınırlayarak İran'ın saldırganlığını caydırmada yardımcı olabileceğine inanıyor. 

Ancak bu ne kadar doğru? İsrail, bölgesindeki bir nükleer tehdit olan İran’ı sınırlandırmak için üstün çabalar sarf etse de, Rusya ile Suriye’nin stratejik ittifakı 1980’li yıllara kadar uzanıyor. İsrail, Suriye’ye saldırırken Rusya’dan büyük bir tepki görmemesini, Moskova’nın kendi çıkarlarını önemsediğine yordu. Halbuki gerçek öyle görünmüyor. Rusya, Suriye’de herhangi bir aktörün fazla güçlenmesini istemiyor ve birini diğeri ile dengeliyor. Yani İsrail'in saldırıları sadece İran'ın amaçlarını kontrol altında tutmak için yararlı oldu. Dolayısıyla güçler dengelenecek ve Suriye’de hiçbir aktör Rusya’ya meydan okuyacak kadar güçlenemeyecek.

İsrail’in Suriye saldırılarına Moskova’nın sempatiyle baktığı düşüncesine kapılması, bir yanlış okumaya işaret ediyor. Rusya’nın Suriye’de İran’ı sınırlandırmayacağının birkaç açık göstergesi de bulunuyor:

1- Putin ve üst düzey yetkililerden hiçbiri, Suriye’deki İran varlığını sınırlayacaklarını gösteren herhangi bir kamuoyu açıklaması yapmadılar.

2-Rus tarafında İran ve Pers kültürüne karşı Arap devletlere olmadığı kadar yakınlık ve hayranlık.

3- Suriye’deki ağır işlerin genellikle İran yerli ve yabancı milislerince yapılması. Dolayısıyla Putin, İran aracılığıyla Suriye’deki varlığını daha maliyetli ve sınırlı hale getirdi. Ayrıca bunu yaparak kamuoyu baskısından da kurtulmuş olması muhtemel görünüyor.

4- Rusya ve İran’ın Suriye’de ABD nüfuzuna karşı blok oluşturması.

İran güvenlik ve istihbarat servisleri, Beşar Esad'ın iktidardaki hakimiyetini korumak için Suriye ordusuna tavsiyelerde bulunuyor ve yardım ediyor. Bu çabalar, İslam Devrim Muhafızları Kolordusu (IRGC) Kara Kuvvetleri, Kudüs Gücü, istihbarat servisleri ve kolluk kuvvetlerinin kullanıldığı bir seferi eğitim misyonuna dönüşmüş durumda. Dolayısıyla İran, Suriye sahnesi için hala en önemli aktörlerden biridir ve öyle kalacağı kesindir.

Rusya ve İran arasındaki ihtilafların, Suriye’deki savaş sona ererken daha net bir şekilde ortaya çıkacağı umudu yanlıştır. Putin, çatışan çıkarları olsa bile tüm aktörleri bölümlere ayırmayı ve onlarla çalışmayı tercih ettiğini tekrar tekrar göstermektedir. Rusya'nın Türkiye ile ilişkisinde de durum kesinlikle böyle olmuştur. İran nüfuzunu Suriye'nin çok derinlerine yerleştirmiş durumda ve Esad iktidarını sürdürmeyi Rusya’ya olduğu kadar İran’a da borçlu. Putin'in İran'ı Suriye'den gerçek bir fark yaratacak şekilde dağıtacak bir mekanizması yok. Esad, Rusya'nın Suriye'deki angajmanını sınırlandırmaya ve Kremlin'in çıkarlarını sınırlı tutmaya daha meyilli değilse de muhtemeldir. İsrail hükümetinin bakış açısından, Rusya'nın Suriye'de olmasının İran'dan daha iyi olduğu anlaşılabilir, ancak işin aslı, Rusya ve İran aynı stratejik ittifakın ayrılmaz parçalarıdır.

Kaynak: Washington Araştırmaları Enstitüsü, Enabbaladi,

Büşra Aksu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Terörizm ve Radikalleşme Uzmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display