“Düşünce”nin Bitişi: Aydınlar ve Terör

Yazan  07 Eylül 2010
Sorunu Anlamak

Türkiye'de Osmanlı modernleşmesinden itibaren entelektüelin göze batan zihniyet karakterinin başat niteliği kalıplaşmış sloganların düşünce eylemini esir almasıdır.

Ülkemizde bilgi, üretildiği tarihsel, sosyal ve kültürel bağlamdan tamamen soyutlanmakta ve somut ilişkiler ağı göz ardı edilmektedir. Türkiye'de karmaşık ve çok boyutlu bazı önemli meseleler tartışılırken mürteci, irtica, ilerici, gerici, solcu, sağcı, bölücü, emperyalist, vb. gibi indirgemeci ifadeler çok sık ve özensizce kullanılabilmiştir. Bugün ise aynı zihniyet bu sefer farklı sloganlara bağlı olarak kendini üretir hale gelmiştir ("Ergenekoncu", "darbeci", "statükocu", "demokrat" vb.). Düşünme formu aynı kalmakla birlikte içerik farklılaşmaktadır.

Bugün bilginin, elde edilmesinde ve ulaşılmasındaki kolaylığa yöndeş olarak, etkisi de artmıştır. Liberalizm, özgürlük, insan hakları, düşünce özgürlüğü, Avrupa Birliği gibi kavramlar zihinlerde düşünceyi kuşatan ve bilgi üretimini donduran öldürücü klişe sözler haline getirilmiştir. Bu indirgemeci yaklaşımın milli, uluslar arası, kültürel, siyasal, toplumsal dinî ve fikrî ilişki ve biçimlere hakim olması Türkiye'deki entelektüel gelişimi felç etmiştir. Çünkü, zengin ve geniş tarihsel, toplumsal-kültürel kökenlerinden bağımsız olarak olay ve olguları "bilme"ye çalışmak ülkede "düşünce" ve "anlamı" "bitirmiştir". Örnek olarak, bugün en çok demokrasiden bahsedenlerin aslında en anti-demokratik davranışlar gösterenler olması ve düşünce özgürlüğünün şampiyonluğunu kimseye bırakmayanların kendi dışındakilere hiç müsamaha edememeleri düşündürücüdür.

Türkiye'de terörün mevcudiyetini koruması ve sürdürmesinde ülkenin "aydınlarının" oynadığı başat rol kitle iletişim araçları vasıtasıyla izlenebilmektedir. Terör gibi toplumsal, siyasi ve kültürel yansımaları olan olay ve olguları tahlil ederken bunların ortaya çıkış, gelişme, etki ve etkilenme noktalarını ortaya koymak gerekir. PKK'nın eylemlerinin bu zeminde tahlil edilmesi beklenirken, sözünü ettiğimiz kalıp düşünceler maalesef buna imkan vermemektedir. Türkiye'de terörün esas amacı, bilerek veya bilmeyerek, muğlak ve karmaşık slogan, kavram, bahane ve ilişkilerin arkasına atılarak gizlenmektedir. Terörün nihai hedefleri ile yüzleşmek ve hesaplaşmaktan günlük çıkarlar uğruna anlaşılması zor bir şekilde sürekli kaçınılmaktadır.

Türkiye'ye yönelik terörün farklı biçimlerde ve yöntemlerde sürmesinin sebebi Türkiye'nin jeo-politik ve jeo-kültürel imkânlar alanının etkisizleştirilmesi ve içe kapanık bir yapının sürdürülmesine yöneliktir. Yıllarca sol terör, Ermeni terörü, PKK vb. örgütlerle meşgul edilmesinin ana sebebi devletin ve milletin toplumsal yapısının doğal gelişim seyrinde ilerlemesini engelleme amacıdır.

Bir Zihniyeti Anlamak

Terörle mücadele de bir ülkenin aydınları veya daha özelde karar verici erki etkileyen siyasal seçkinlerin konu hakkında bilişsel dünyası ve tavrı önemli bir belirleyicidir. Türkiye'de terörün bitirilememesinde söz konusu kesimler birinci derecede işlev ve "ahlaki sorumluluk" sahibidirler.

30 yıla yakın bir zamandır PKK terörüne hedef olan Türkiye'de aydınlar bu konuya slogan ve klişelerin ötesinde bir şekilde yaklaşamamışlardır. Bu kesimin önemli bir kısmının terörü insan hayatına kasteden bir eylem ve zihniyet olarak bile şüpheye yer bırakmayacak şekilde red edememesini kabullenmek zordur. İnsanın yaşam hakkının hedef alındığı bir terör eyleminde hiçbir mazeret yani "haklılık" söz konusu olamaz. Çünkü PKK "bölücü terör örgütü" sıfatını "hakkıyla!" kazanmıştır. Fakat yukarıdaki zihniyetin çözümlenmesinde bu terör örgütü açıkça aklanma sürecine sokulmakta ve "masum" bir örgüt olarak algılanmakta, anlatılmakta, ilan edilmektedir. Fikret Bila'nın da vurguladığı gibi,

"Türkiye 30 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyor. Son iki günde 6 şehit daha verdi. Şehit cenazeleri henüz yerdeyken, TSK suçlandı! Bir süredir PKK'nın yaptığı kanlı eylemleri TSK yapmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Artık PKK ile mücadelenin yerini neredeyse 'TSK ile mücadele' almış durumda. PKK masum, legal bir örgüt, TSK ise bir "terör örgütü" olarak gösterilmeye çalışılıyor."

TSK'nın eli kanlı bir terör örgütü olarak bütün terör saldırılarının arkasındaki "derin güç" olduğu algısı inşa edilmektedir. Bir olayın ve olgunun varoluşunun çeşitli boyutları karşılıklı etkileme ve etkilenme özellikleri göz önünde bulundurularak anlaşılır ve anlamlandırılır. Bu yazıda anlama eylemini yok sayan ve "düşünce"yi bitiren bu klişe algılama eğilimi eleştirel bir şekilde ele alınmaya çalışılacaktır.

Düşünce"yi Bitiren Algı İnşasına Bir Örnek

Tunceli'nin Nazimiye ilçesi Sarıyayla Jandarma Karakolu'na teröristlerce uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda biri karakol komutanı 4 asker şehit oldu, 7 asker de yaralandı. Bu olay üzerine basında PKK ve TSK hakkında yapılan yorumlar Türkiye'nin aydın sorunu üzerinde sesli olarak düşünmemizi sağladı. Terör örgütü PKK'nın bu saldırısı örgütün değil de TSK'nın "hedef tahtası"na oturtulması kayda değer bir gelişmeydi. Çünkü saldırı, Türkiye'nin siyasi atmosferine bağlı olarak gerekçelendirilmekteydi. Olayı ele alan bir akademisyen yazar "Tunceli saldırısı kimin eseri?" isimli makalesinde , "Provokasyon uyarılarının yapıldığı bir evrede, bu saldırı hakkında hüküm verirken dikkatli olmalıyız. Tunceli'de Sarıyayla Karakolu'na yapılan saldırı, askerimizi-polisimizi kaybettiğimiz diğer olaylardan çok farklı," demekte ve olayın gerçekleştiriliş biçimi üzerine yoğunlaşarak terör eyleminin biçimindeki "değişikliğe" bağlı olarak yorumlarda bulunmaktadır. Ona göre, "… Mayın patlatarak operasyon engellemekle, bir karakola kalabalık bir grubun baskın yapması farklı stratejilerin tezahürüdür. Bu olay, tıpkı terör yıllarında olduğu gibi düpedüz bir "saldırı hamlesi"; ilk olduğuna göre silahlı bir savaş ilanı olmalı." Terör örgütlerinin kullandığı farklı saldırı yöntemlerinin normal olarak görülmemekte, terör saldırısının biçimi bize bir zihniyetin, PKK üzerinden başta TSK olmak üzere devlet kurumlarına nasıl bir itham, hakaret, saldırı haline getirildiğini ve özellikle "öteki düşünceler" üzerinde bir hegemonyaya aracılık ettiğini göstermektedir.

Bununla birlikte yazarın "Soruyu tekrarlayalım: Kimin eseri?" diye sorması cevabının PKK olduğunu kabul etmekle birlikte bu somut gerçeği "PKK'nın mı? Saldırıyı PKK dışında bir örgütün gerçekleştirmesi imkânsız. Ama bu eylemin kararını kim verdi?" sorusuyla terör kavramının anlamsal içeriğinin boşaltılması gibi bir strateji izlenerek PKK farklı bir yöntemle meşrulaştırılma sürecine sokulmaktadır. Özellikle bu terör saldırısı karşısında "Bir gerekçesi hiç yok. Siyasal şiddetin, yani terörün kendine özgü bir mantığı vardır. Bu eylemin hiçbir mantığı yok,"diyerek terör eylemlerinden tutarlı bir mantık arama yoluna gidiliyor. Bu mantık arama aslında gerçeklerden kaçmanın bir yolu olarak kendini göstermektedir. Çünkü, El-Kaide terör örgütü ABD'de kaçırılan uçaklar aracılığıyla saldırı düzenlerken İstanbul ve Londra başta olmak üzere diğer bölgelerde farklı biçimlerde bombalı saldırı düzenlemiştir. Ayrıca zarf kullanarak ta terör saldırısında bulunmuştur. Görüldüğü gibi bir terör örgütü her saldırıda faklı bir yöntem ve araç kullanırken Türkiye'de PKK teröründen farklı yöntemler kullanıyor, diye varlığının tek amacı şiddet, korku, öldürme olan terörden "masumlaştırma" gayeli mantık aramak ve "amaç" sorgulamak ancak "teröristlerle" ideolojik-siyasal sahiplenilmenin yani "oydaşma"nın bir tezahürüdür. Yazar terör örgütü liderini "muhatap" kabul etmekte ve gerek "İmralı'da Öcalan"ın ve gerekse "PKK'nın dağdaki ve Avrupa'daki sözcülerinden gelen açıklamalar" a dayanarak bu soruları sormakta ve mantık aramaktadır. Bu teröristlerde, yazara göre, "Silahlı yöntemle, yani terörle alınabilecek bir sonuç kalmadığı konusunda bir fikir birliği mevcut"tur. Böylece "Sarıyayla Karakolu'na yapılan saldırıya mesnet teşkil edecek bir strateji değişikliğine dair en küçük bir ifade bile yok" hükmüne varılabilmektedir.

Mantıklı Açıklama: Ergenekon'un Kirli Dünyası

Yazarın "Tek karanlık bölge" dediği "Tokat Reşadiye saldırısında gündeme gelen tartışma. Hatırlarsak PKK bu saldırıyı üç gün sonra üstlenmiş, ama "merkezden gelen talimatla değil, yerel birimlerin inisiyatifi" ile gerçekleştiğini de eklemişti," diyerek örgütü aklama gayretini rahatlıkla seziliyor. Makale boyunca örgütü "aklama" gayretinin görüldüğü sezgi artık somut olarak görünür olmaktadır. Yani, "Eylemi kim yaparsa yapsın, Tunceli saldırısı bir tek merkezin işine gelir. Kimin?" sorusunu ortaya atmaktadır. "Ama ortada bir sonuç var. Bu saldırının ne PKK'nın örgüt çıkarlarına ne de Kürt siyasal hareketine en küçük bir faydası yok. Örgütsel fayda için şeytanla pazarlık yapanlar çıkabilir; ancak bu eylemin Kürtlere vereceği zarar çok büyük," yargısıyla terör örgütünün Kürtlerin hakkını savunduğunun bir kabulü ortaya çıkmaktadır. Bunun üzerinden yukarıda sorduğu "kimin işine gelir?" sorusunun cevabını da verir: "Türkiye çok önemli sorunlarını, özellikle kanıksanmış, adeta bünyenin bir parçası haline gelmiş sorunlarını çözüyor. Kürt sorunu, Alevî sorunu, anayasal düzenin demokratikleştirilmesi ve en önemlisi devlet içindeki suç örgütlerinin tasfiyesi. Bu kadar derinlere işlemiş sorunları çözerken bünye hassaslaşır; saldırılara açık hale gelir. Varlıklarını bu kadar derin sorunlara bağlayanlar, çözümü engellemek için her çareye başvurur. O zaman bu ülkenin çıkarlarını, hukuku ve meşrû olan her şeyi savunanların kendilerini gözden geçirmesi lâzım. Tunceli saldırısını yapanlarla devlet içindeki çetelerin tasfiyesine şu veya bu sebepten engel olanlar aynı amaca hizmet ediyor. Darbe teşebbüsü için komplolar hazırlayanlarla, Tunceli saldırısını planlayanlar aynı sonucu elde etmeye uğraşıyor. Tunceli saldırısını, iyice köşeye sıkışan Ergenekon'un kirli dünyası içinde bir yere yerleştirmekten başka mantıklı bir açıklama benim aklıma gelmiyor. Sizin geliyor mu?"

Açıkça görüldüğü gibi Türkiye'nin "bütün sorunlarının" çözümünde veya çözümünün engellenmesi kimin, niye, ne zaman, nasıl kurduğu bilinmeyen bir "örgüt"e bağlanmaktadır. Böylece "kitlelerin" irrasyonel duygularının manipülasyonuna dayalı "gizemli güç" bağlantısı olay ve olguların kavranmasına yönelik "anlam" ve "düşünce"yi bitirmektedir. Sayıtlımızın sistematik, bilimsel, rasyonel düşünmeye dayalı bir meslek olan akademisyenliğe mensup biri üzerinden örneklendirmemiz, Türk düşüncesinin ve çözüm üretici aklın içinde bulunduğu durumu daha iyi anlatabilmenin yanında sorunun büyüklüğünü görmemizi sağlamak içindir.

İkbal Vurucu

Eğitim

2006 -2009 Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Bölümü Yüksek Lisans Mezunu.

2000-2005 Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Hukuk-Felsefe Fakültesi, Sosyoloji Bölümü.

 

 İş Deneyimi

- Türk Dünyası Sosyologlar Birliği I. Kurultayı Bildirilerinin Yardımcı Editörü.

- Dünya Gençleri Dostluk ve Dayanışma Derneği (Türk Dünyası Gençlik Topluluğu) Danışmanı.

- 2006-2009 arasında Serhat Kitapevi Yayın Editörü.

-01.09. 2010-15.06.2011 arasında 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Sosyal ve Politik Araştırmalar Merkezi Koordinatörü

- 01.10.2012- … 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi Yardımcı Editörü

 

Yabancı Dil

İngilizce,

Kazakça, Özbekçe, Kırgızca gibi Türk lehçeleri

 

Aldığı Ödüller

- Hoca Ahmet Yesevi Uluslar Arası Türk-Kazak Üniversitesi Rektörlüğünce Türk Dünyası Öğrencileri ile ilişkilerindeki başarıları ve kütüphane çalışmaları sebebiyle “Teşekkür Belgesi”.

- Türk Ocakları Genel Merkezi’nin düzenlemiş olduğu "Ekonomik, Siyasi ve Kültürel Alanların Türk Dünyasında Yakınlaşmayı Artırma Bakımından Önem ve Öncelik Sıraları" konulu makale yarışmasında “Türk Dünyasında Ortak Tarihin Tasarımında Bazı Zihinsel Perspektifler Üzerine”, isimli çalışma ile üçüncülük. 15.5.2008.

 

YAYINLAR

1. Kitaplar

1. A- Basılanlar

Çokluktan Birliğe: Türk Kimliğinin Yeni Boyutları,  Serhat Kitapevi, Konya, 2010.

Nominalist Aydınların Soykütüğü1: Terörizm Üzerine Bir Analiz, Gençlik Kitapevi, Konya, 2011.

Nominalist Aydınların Soykütüğü 2: Türk Kimliği Üzerine Bir Analiz, Gençlik Kitapevi, Konya, 2011.

Kamu Ruhu: Post-modern Kimliksizliğe Karşı Duruş, Ed: İkbal VURUCU-Mustafa YİĞİT, Palet Yayınları, Konya, 2011.

Doğu Raporu: Bölgede Türk Kimliği ve Türklük Algısı, Ümit Özdağ/ İkbal Vurucu/ Ali Aydın Akbaş, Kripto, Ankara, 2011.

Faili Meçhuller Dosyası, Ümit Özdağ/ İkbal Vurucu, Kripto, Ankara, 2011.

Sona Doğru Kürt Açılımı, Sarkaç Yayınları, Ankara, 2012.

Türkiye’de PKK Terörü Neden Bitmez?: Kan ve Kalem İlişkisi Üzerine Araştırmalar, Altınpost Yayınları, Ankara, 2013.

 

1. B- Basım Aşamasında ve Basıma Hazırlananlar

Türk Milliyetçilerinde Turancılık Algısı, (Yayına Hazır).

Arafta Bir Kimlik Türklük: Milli Kimlik ve Çokkültürcülük Üzerine, 2 Cilt, (Yayına Hazır).

Yurttaşlık ve Kimlik: Doğudan Batıya Örneklerle, (Ed. Gürsoy Akça-İkbal Vurucu), (Basım Aşamasında)

Türk Milliyetçiliği’nin 100 Yılı: Tarih, Hal, Gelecek, 2 Cilt, (Basım Aşamasında)

Çeviriler

- Ahmet DOĞAN, Bulgaristan: Soya Dönüş ,(Çev: Akif ŞABAN-İkbal VURUCU), [Yayına Hazır].

- Sabit ŞİLDEBAY, Kazak Bağımsızlık Hareketi, (Kazak Türkçesinden), 210 s. [Yayına Hazır]. 

- Ordalı KONIRATBAYEV, Turar Rıskılov, (Kazak Türkçesinden), 472 s. [Yayına Hazır].

- M. S. AJENOV- D. E. BEYSENBAYEV, Sotsialnaya Stratifikatsiya v Respublike Kazahstan, (Rusçadan) 160 s. [Yayına Hazır].

 Kitap İçinde Makaleler

- “Bir Bilinç Kırılması: Milli Tarih’ten Yerel Tarih’e”, Prof. Dr. Nimetullah HAFIZOĞLU’na Armağan içinde. BAL-TAM, Prizren-KOSOVA, 2012.

- “Türk Birliği Perspektifinden Kaşgarlı Mahmud’u Yeni Bir Okuma Denemesi”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Uluslar arası II. Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu “Kaşgarlı Mahmut ve Dönemi”, 28-30 Mayıs 2008, Ankara-TÜRKİYE. Türk Dil Kurumu Yayınları, 2009, Ankara, s.717-761.

- Prof. Dr. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman Armağanı içinde “Milli-Tarih, Çok-Kültürcülük ve Endoktrinasyon Üzerine”, (Ed. Doç. Dr. Altan Çetin), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 2012.

 

Uluslararası Hakemli Dergilerde Yayımlanan Makaleler

- “Türkoloji Üzerine Düşünceler”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 2, Mart 2005, Prizren-KOSOVA, s. 248-252.

- “Sovyetlerden Kazakistan’a Etnik İlişkiler Sistemi”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 7, Eylül 2007, Prizren-KOSOVA, s. 36-54.

- “Türk Dünyasında Kimlik ve Kavramlaştırma Sorunları”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 9, Eylül 2008, Prizren-KOSOVA, s. 12-22.

-“Türk Dünyasında Demokrasiyi Anlamaya Giriş, Kazakistan Merkezli Bir Çözümleme”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türkiyat Araştırmaları, Sayı: 8, BAHAR 2008, Prof. Dr. Cihat Özender Özel Armağanı.

- “Kaşgarlı Mahmud ve Türk Birliği”, Felsefe ve Sosial-Siyasi Elmler Jurnal, Sayı: 4 (21), Bakı 2008, s. 2-10.

“Selahaddin Halilov, Türk Birliği, Felsefe”, Felsefe ve Sosial-Siyasi Elmler Jurnal, Sayı: 5 (22), Bakı 2009.

- “Prof. Dr. Hüseyin Ayan: Türklük Bilimine Adanmış 60 Yıl”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, sayı: 10, Mayıs 2009, Prizren-KOSOVA, s. 120-125.

- “Türk Dünyasında Ortak Tarih Tasarımı ve Bazı Zihinsel Perspektifler”, TURAN Dergisi, 2010, Sayı: 9, s. 7-15.

- “Çok Kültürlülük Tartışmaları, Toplumsal Bütünlük Kaygısı ve Yeniden Milletleşme (Kazakistan Halkı Asamblesi Örneği”), Gürsoy Akça-İkbal Vurucu, Manas Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 12, Sayı 24 (2012)

- “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Tevarüs Edemeyen Bir Düşünce: Turancılık”, BAL-TAM Türklük Bilgisi Dergisi, Sayı: 17, Prizren, Eylül-2012, s. 105-131

- “Kimliklerin Çatıştığı Bir Alan: Ulus-Devlet ve Vatandaşlık”, Yeni Türkiye Dergisi, [Yeni Anayasa Tartışmaları Özel Sayısı], Sayı:50, Ocak-Şubat, 2013, s. 444-478.

- “Başkanlık Sistemi ve Kürt Sorunu Tartışmaları”, Yeni Türkiye Dergisi, [Başkanlık Sistemi Özel Sayısı], Sayı: 51, Mart-Nisan, 2013, s. 886-897.

- “ ‘Ulus-Devlet’ Polemiği: İbretlik Bir Panorama”, 21. Yüzyıl Sosyal Bilimler Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran 2013, Sayı: 3, s. 1-17. 

 

 Ulusal Dergilerde Yayımlanan Makalelerden Seçkiler

- “Sosyolojik Bir Olgu Olarak Çok Kültürlülük”, 2023 Dergisi, 15 Kasım 2007, sayı:79

- “Bir Ortaçağa Dönüş Projesi: Anayasal Vatandaşlık”, 2023 Dergisi, 15 Kasım 2008, Sayı: 91

-“Türk Dünyasında Sivil Toplum Üzerine Düşünmek ve Bir Sosyoloji Kurultayı”, Jeopolitik Dergisi, Temmuz 2008, sayı: 56

-“SovyetlerdenKazakistan’a Etnik İlişkiler Sistemi”, AsyaAvrupa, AYSAM, Temmuz 2005, sayı: 3

- “Türk Kimliği Karşısında Aydınların Bilişsel ve Sosyolojik Dünyası”, 2023 Dergisi, 15 Ocak 2009, Sayı: 93

- “Turancılık ve Türk Milliyetçiliği Arasındaki Bağ Üzerine Mülahazalar”, 2023 Dergisi, Sayı: 95.

- “Bir Orta Çağa Dönüş Projesi Olarak Anayasal Vatandaşlığı Anlamaya Giriş”, 2023 Dergisi, 15 Temmuz 2009, Sayı: 99

- “Küreselleşen Dünyada Kimliğin Yükselişi”, Konya Ticaret Odası İpek Yolu Dergisi, Şubat 2010, Sayı: 264.

- “Türkiye’de Etnik Çatışmayı Kitleselleştiren Dinamikler”, 2023 Dergisi, Kasım 2009, Sayı: 103

-  “Türk Aydını ve Kendinin Ötekileştirilmesi”, 2023 Dergisi, Aralık 2009, Sayı: 104, s. 58-69.

-  “Türk Kimliği ve Nominalist Aydınlar”, 2023 Dergisi, Şubat 2010, Sayı: 106, s. 38-47.

- “Nevruz ve Ergenekon Üzerine Düşünceler”, 2023 Dergisi, Nisan 2010, Sayı: 108, s. 76-79.

-  “Terörün Gözardı Edilen Boyutu: Aydınlar”,  2023 Dergisi 2010, Sayı: 111, s. 32-41.

- “Etnik ve Tek Tipleştirici Suçlamaları Karşısında Türk Milliyetçiliğinin Doğuşunu Yeniden Düşünmek”, 2023 Dergisi, 2011, Sayı: 122

-  “İlk Türk Milliyetçilerinde “Türk” Algısı”, Türk Yurdu, Şubat 2011, Cilt: 31, Sayı: 282

- “Anadolucu Türk Milliyetçilerinde Turancılık”, Türk Yurdu, Eylül 2011 Cilt: 31, Sayı: 289

- “Türk Milliyetçiliğinin Güncel Sorunları Üzerine”,Türk Yurdu, Mart 2012, cilt 32, sayı: 295.

- “Türk Sorununa Giriş: Ayrılmanın Psikolojik Temelleri”, 2023 Dergisi, Kasım 2011, Sayı: 121.

- “Tarihin Kötüye Kullanımına Örnek: ‘Dersim Katliamı’ ”, 2023 Dergisi, Aralık 2011, Sayı: 128.

- “Türklük”ten “Türkiyeli”liğe Bireyin Temsil İmkânı”, 21. Yüzyıl Türkiye Dergisi, 01.07.2011, Sayı: 31

 

Uluslararası Bilimsel Toplantılarda Sunulan ve Bildiri Kitabında Basılan Bildiriler

- “Sivil Toplum ve Devletin İdeolojik Bir Aygıtı Olarak Kazakistan Halkları Asamblesi”, Türk Dünyası Sosyologları Birliği’nin düzenlediği II. Türk Dünyası Sosyologları Kurultayı, 23-25 Nisan 2008, Almatı-Kazakistan.

- “Türk Birliği Perspektifinden Kaşgarlı Mahmud’u Yeni Bir Okuma Denemesi”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Uluslar arası II. Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu “Kaşgarlı Mahmut ve Dönemi”, 28-30 Mayıs 2008, Ankara-TÜRKİYE.

- “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Tevarüs Edemeyen Bir Düşünce: Turancılık”,Türk Ocakları Genel Merkezi, "Gençlerin Gözüyle Türkiye"Sempozyumunda, 28 Mart 2009, Ankara- TÜRKİYE.

- “Türkiye’de Anayasal Vatandaşlık Tartışmaları”, Türk Ocakları Konya Şubesi, “Türk Ocakları’nın 100. Yılında Türk Milliyetçiliği ve Çok-kültürcülük” Sempozyumu, 17-20 Kasım 2012, Konya-TÜRKİYE

- “1991-2013 Yılları Arasında Balkanlar ve Ortadoğu Türklüğü Üzerine Türkiye’de Yapılmış Sosyolojik Çalışmalar”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü “1991’den 2013 Türkiye’de Türk Dünyası Araştırmalarının Durumu Sempozyumu”, 24-26 Mayıs 2013, Manisa-TÜRKİYE

 

Kendisiyle Yapılan Söyleşiler

- “Türk Dünyası ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri”, Söyleşiyi Gerçekleştiren: Bekir FUAT, GERÇEK HAYAT Dergisi, 9.3.2008.

- KANAL 24, “Keşke Olmasaydı Belgeseli”, “1944 Turancılık-Irkçılık Davası”, 16. 05.2010.

-KANAL 24, “Unutulan Manşetler” 08.12 2011.

- “Türk Kimliği, Aydınlar ve Milliyetçilik”, Söyleşiyi Gerçekleştiren: Afşin Selim, www.haberiniz.com, 15.12.2010.

- “Kavramlar ve Türk Milliyetçiliği Üzerine”,Nisan-2012 Gencay Dergisi, Sayı: 5

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display