30 Ekim 2017 tarihinde hizmete açılan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı, Ermenistan'ı ekarte etmektedir. Demiryolunun tamamı 838 km olup, toplam maliyeti 450 milyon $’dır. Demiryolunun 503 km'si Azerbaycan'dan, 259 km'si Gürcistan'dan, 76 km'si Türkiye'den geçmektedir.
Ulaştırma Bakanı 18 Mayıs tarihindeki bir açılış töreni sırasında, “Bu hat ile ülkemizi Pekin’den Londra’ya uzanan orta koridorun ve Demir İpek Yolu’nun en stratejik bağlantı noktası haline getirdik” değerlendirmesinde bulunmuştur.
Ekonomik yönden henüz tam manası ile değerlendirilememiş büyük bir potansiyele sahip Kafkasya bölgesi, Türkiye için önemli bir coğrafyadır. Bu bölgenin Türkiye ile çok güçlü tarihi ve kültürel bağları bulunmaktadır. Türkiye'nin “dün, bugün ve yarın” güvenlik stratejilerinde de kilit nitelikleri barındıran bir bölgedir. Türkiye'nin doğusundan yönelecek bir tehdit öncelikle Kafkasya'da zemin bulmak durumundadır.Bundan dolayı d aKafkasya’daki güç dengeleri Türkiye'nin güvenliği ile yakından ilişkilidir. Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye sac ayağındaki üçlü projeleri ülkelerin durumlarını ve yapısını göz önünde bulundurarak analiz etmek gerekir. Modern tren yolu bağlantısı ile enerji boru hatları Kafkasya dengelerini etkileyecek ciddi projelerdir.Bu hatlar Azerbaycan ve Gürcistan'a Rusya ve İran seçenekleri haricinde bir rota üzerinden Dünya ile daha yakın irtibatta bulunma imkanını tanıyorlar. Türkiye'ye de Hazar üzerinden Türkistan coğrafyasına ve Asya derinliklerine bağlanma imkanını sunuyorlar.Bu altyapılar Kafkasya’da refah, güvenlik ve istikrara hizmet eden bir dengenin tesisini kolaylaştırma rolü üstlenebilirler.Söz konusu dengenin kurulmasına Türkiye'nin çıkarları da cevaz verir. Türkiye'nin Gürcistan ve Azerbaycan’la olan değişik düzeylerdeki ilişkilerine baktığımızda Kafkasya’yı bir Barış havzası olarak ayakta Tutabilecek mimarinin iskeletini görmek mümkün olmakla birlikte önümüzde daha atılması gereken çok adım vardır.
Bakü-Tiflis-Kars hattı Rusya’nınev sahipliği yaptığı taşımacılığının bir kısmını Türkiye'ye kaydırmakta ve Kafkasya’da Rusya'nın dahil olmadığı bir bölgesel yakınlaşma sürecini beslemektedir. Çin’in gelecekteki muhtemel tehditleri açısından bakıldığında da bu projenin Pekin bakımından en güvenli olabilecek bölümünün Türk kuşağı olduğu aşikardır. Coğrafi konumunun Türkiye’ye bahşettiği bu avantajlar, dış politikada sorun yaşanan ihtilaflı konular için bir destek fırsatı olarak kullanılabilir.
