< < VİCDANSIZLIK


VİCDANSIZLIK

Yazan  26 Ocak 2009
Bir insan düşünün ki PKK’ya karşı mücadele ederken vurulmuş. Alnından değil arkasından kurşunlanmış. O nedenle de şehit olmamış, sakat kalmış ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş olsun.

Vatan uğruna yaptıklarından dolayı da devlet onu "övünç" madalyasıyla onurlandırmış!

Devlet övünç madalyasını almış olan bu insan tekerlekli sandalyeyle onbir yıldır binbir güçlük içinde yaşamaya çalışmaktadır. Ancak gün gelmiş ona kurşun sıkan PKK'lı "itirafçı" olmuş. Onun itirafı, daha doğrusu iftiralarıyla da bu kahraman asker beslemeler tarafından hedefe oturtulmuştur. Vatanı uğruna vücudunu kurban veren bu onurlu ruh, sonuçta iftira, isnat ve ithamlara dayanamayarak son kurşununu düşmana değil kendi kafasına sıkmış. Hayatına son vermiştir.

Türkiye'de yaşananlar göstermektedir ki, insanlar giderek vicdan, insaf, ahlak ve insani değerler konusunda giderek kamplaşmaktadır. Sağ/sol; Alevi/Sünni; Kürt/Türk diye kamplaşmaktan daha tehlikelisi bir yanda acı, gözyaşı ve ıstırap çekenler varken diğer yanda bundan keyif ve zevk alan insanların olmasıdır. Bu gidiş çok tehlikelidir.

Kiralık kalemler...

Düşüne biliyor musunuz? Bir yanda onuru için intihar eden bir gazi var. Diğer yanda da eski bir katil teröristin iftiraları! Bu ülkede itirafçı, azınlıkçı, bölücü, bölgeci ve hainlerin iddialarına Tanrı'nın buyruğuymuş gibi inananlar da var! Bu, ilginç değil ilginç ötesi bir durumdur...

Bu ülkede iktidarın postunun köşesinden tutmuş, bu sayede de köşe olmuş meşhur köşe yazarları her şeyi herkesten daha iyi biliyorlar. Başbakan bile sık sık "sanığın kesin mahkûmiyet hükmüne kadar suçsuz sayılması ve kendisinin suçsuzluğunu kanıtlamakla yükümlü olmaması" ilkesinden söz ediyor. Ancak işe bakın ki mahkeme kararıyla suçsuz olduğu kesinleşmiş kişilere bile bu ülkenin demagok köşe yazarları saldırıyor.

İntihar eden "devlet övünç madalyası sahibi" albayı, Gülay Göktürk: "Bir suçu söyletmek için işkence yapmak, taammüden adam öldürmek ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmaktan" dava açılmış, şimdiye kadar paçayı sıyırttıysa çift başlı yargı sayesinde sıyırtmış bir kişi " olarak tarif ediyor. Bu hanımefendi yazarın yazdıklarından yargı kararıyla bir kişinin suçsuz olduğu kesinleşse bile bunu yeterli bulmadığı anlaşılıyor. Kendisini her şeyi bilen ve her şeyin kadir-i mutlak sahibi olarak gördüğünden olacak, bu insanların suçluluğuna mahkeme kararlarına rağmen iman ediyor. Bu insanların suçsuzluğu yargı kanalıyla kesinleşmiş olsa bile o, bunun " çift başlı yargı sayesinde " olduğunu söylemektedir. Asıl olan mahkemenin yargısı değil Gülay Göktürk'ün yargısıdır!

Bu nasıl " kesin inanç "tır? Bu ne biçim bir önyargıdır? Bu nasıl bir vicdandır ve bu nasıl gazeteciliktir? Anlamak mümkün değil.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display