Türkiye-Rusya Krizi ve Türk Dünyası

Yazan  09 Aralık 2015

Rusya genel olarak Türk Dış Politikası'nın müttefiklik ilişkisi kuramadığı fakat pragmatist çerçevede Batı'nın dikkatini çekebilmek için önemli bir aktör olmuştur. Ankara'nın Batı'nın dikkatini çekme konusuna geçtiğimiz dönemdeki Avrasya Ekonomik Birliği ve Şanghay İşbirliği Örgütü üyelikleri, Çin'den füze alımı gibi çıkışlar örnek olabilir. Blöf niteliği taşıyan bu  çeşit söylemler genel olarak Batı'dan birtakım fayda sağlama girişimleri olmuştur. Batı da Ortadoğu coğrafyasındaki demokratik, laik ortağını Rusya'ya kaptırmak istememektedir. Bunun yanında Türkiye de Rusya ve Çin'in oluşturduğu Doğu için Batı'nın zayıf halkası olarak görülmektedir.

Rusya'ya ait savaş uçağının vurulmasının ardından Moskova yönetimi Türkiye ile alakalı elinde bulundurduğu tüm bilgileri ve imkanları değerlendirme yoluna gitti. Bunların başında Ankara-IŞİD ilişkisi iddiası gelmekle birlikte basınımız tarafından ikinci planda görülen Türk Dünyası çıkışı da mevcuttu.

Saldırının yaşanmasının ardından Rus televizyonlarında başlayan Türkiye karşıtı propaganda içerisinde Turancılık ve Türk Birliği fikri de bir tehdit olarak sunuldu. Rusya'nın Türk Birliği fikrini ve potansiyelini kendisi için her daim yaşayan bir tehdit olarak gördüğü bilinmekle birlikte görülüyor ki Moskova idaresindeki kişiler Turancılığa Ankara'dakilere göre daha gerçekleşebilir görmektedir. Türk hükümetinin bu konuya bakışı en belirgin şekilde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun oluşturduğu uluslararası politika denkleminde görülmektedir. Davutoğlu, Orta Asya'yı uzak bir coğrafya olarak değerlendirip Türkiye'nin diplomatik enerjisini Kuzey Afrika ve Ortadoğu'ya yoğunlaştırmıştır.

Krizin başlamasıyla birlikte agresif bir tutum sergileyen Moskova yönetiminin yaptırımlarını açıklayan Başbakan D. Medvedev Avrasya Ekonomik Birliği'ndeki Türk ortakları Kazakistan ve Kırgızistan'a seslenerek Türkiye ile olan kara ticaretini yavaşlatmalarını, mümkünse de durdurmalarını talep etti. Moskova'nın konuyla ilgili olarak Astana ve Bişkek yönetimleriyle bir araya gelmesi bekleniyor. Türk mallarına ihtiyaç duyan her iki ülkenin ticaretlerine bu şekilde müdahale edilmesinin pek çok sonucu olacaktır. Bunların başında düşünülmesi gerekir ki Kazakistan/Kırgızistan ve Türkiye arasındaki ticarette Kazak ve Kırgız halklarının kullandığı ve Çin mallarına nazaran tercih ettiği özellikle tekstil ürünleri yer almaktadır. Bu ticaretin durması iki ülkede de hakim olan Rusya'yı daha da güçlendireceği gibi Çin mallarının satışını arttıracaktır. Hem Kazakistan hem de Kırgızistan, Rusya'nın siyasal gerginliğine katılmak istemeyecektir fakat Rusya'nın durulmayan agresif tutumu Orta Asya'yı bu yaptırıma uymaya zorlayabilir.

Moskova'nın Türk Dünyası arasındaki birlik girişimini kendisi için büyük bir tehdit olarak gördüğü bilinmektedir. Bütünleşme hareketlerinin temeli olan ekonomik bütünleşme ve gümrük birliği gibi gelişmeler Orta Asya ve Türkiye arasında oldukça zayıftır. Fakat Kazakistan'ın ve Kırgızistan'ın da Moskova'nın yaptırımlarına katılması Türk Dünyası arasındaki ince ipleri de kopartmış olacaktır.

Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından Kazakistan Dışişleri yaptığı açıklamada Rusya'nın tezi olan terörle mücadeleye vurgu yaparak iki ülke arasındaki sorunun sona ermesi gerektiğini dile getirmiş fakat Türkiye'nin sınır ihlali tezine değinmemiştir. Geçtiğimiz günlerde Kazakistan Senatosu Başkanı Kasım Cömert Tokayev yaptığı açıklamada ise Rus jetinin vurulmasını "düşüncesiz ve amaçsız bir girişim" olarak değerlendirmiş ardından iki taraf arasında büyük sonuçlar doğuracağını belirtmişti. Kazakistan Tarım Bakanı A. Mahmutbekov ise yaptırımlarla Rusya'nın yaş meyve ve sebze alımına karşılık olarak Kazakistan'ın Rusya'nın talebini karşılayabileceğini dile getirdi. Kazak lider Nazarbayev konuya dair verdiği demeçte "Rus uçakları terörle mücadele ediyordu ve Türkiye'ye saldırmadı" dedi ve iki ülke arasındaki gerginliğin sona ermesi için tarafları komisyon kurmaya davet etti. Nazarbayev de üzücü hadise dediği bu gelişme için egemenlik sınırlarına saygıdan söz etmeyerek askeri ve iktisadi müttefiki Rusya'nın yanında yer aldı. Kazak merciler ayrıca Türkmenler konusuna, Türk iş çevresinin, öğrencilerinin karşılaştığı kötü tavra ve bombalanan insani yardım kervanına dair bir görüş belirtmedi.

Orta Asya'nın kuzeyinde bu yaşanırken Ankara-Bakü hattında ise krizin de etkisiyle samimiyet daha da ilerledi. Başbakan Davutoğlu, Azerbaycan'ın her zaman yanında olduklarını ve TANAP'ın hayata geçmesi için çalışmalara hız vereceklerini dile getirdi. Ayrıca Bakü yönetimi Türkiye'ye sattığı doğalgazda yüzde 40 indirim yaptı böylece Azerbaycan-Türkiye ilişkileri daha da yakın bir vaziyet kazanmıştır. İlişkilerdeki bu yakınlaşmanın yaşandığı süreçte ise Azerbaycan'ın Hazar Denizi'nde bulunan ve Bakü-Tiflis-Ceyhan'ı da besleyen Güneşli petrol ve doğalgaz tesisinde kaza yaşandı ve 32 Azerbaycan Türkü hayatını kaybetti. Eski Sovyet coğrafyasının Moskova ile tam bir ittifak kuramadığı Azerbaycan'da Türkiye ile olan yakınlaşmanın ardından bu kazanın gerçekleşmesi sabotaj iddialarını gündeme getirmiştir.

Suriye'yi Akdeniz ve Ortadoğu denklemindeki jeopolitik kalesi olarak gören Rusya'nın Türkiye ile yaşadığı krizin ardından topyekun başlattığı politikalara Türkiye henüz net bir karşılık verememiştir. Dersini iyi çalıştığı anlaşılan Moskova'nın Türkiye'nin cevap verebilecek argümanlara ve kaynaklara sahip olmayışından ötürü bu denli rahat olduğu da ortadadır. Özellikle Putin Rusya'sının Yakın Çevre'ye yani eski Sovyet coğrafyasına olan titizliği Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan gerçekleşen devrim girişimlerinin ardından aldığı tutumla anlaşılır hale gelmiştir. Jeopolitik çevrelenme endişesi halen canlı olan ve Türk Dünyası'nın bunun baş tehditlerinden birisi olarak görmesi Rusya'yı Orta Asya ülkeleriyle daha da yakın ilişki kurmaya itmiştir.

Orta Asya'nın önemli gücü olan Özbekistan ise Moskova'dan gerçekten bağımsız kalma yönünde politikalar takip etmiş, egemenliği konusunda hassasiyet göstermiştir. Askeri ilişkilerde bulunmayan Taşkent yönetimi Rusya'nın bölgedeki yayılmacı siyasetini durdurma amacıyla ABD ile ilişkiler de geliştirmiştir. Taşkent yönetimi, Kazakistan'ın ve Kırgızistan'ın yer aldığı Avrasya Ekonomik Birliği'ni Moskova'nın emperyalist politikası olarak nitelendirmektedir.

Türkiye'nin Türk Dünyası ve Orta Asya ile yeterli seviyeye ulaşmayan ilişkileri Rusya'nın imkanlarını arttırmaktadır. Kendi jeopolitik alanı olarak gördüğü Orta Asya'da eğer Türkiye güçlü bağlara sahip olsaydı Moskova yönetimini yaptırımlarıyla alakalı bir kere daha düşünmeye itecekti. Krizin tırmanması durumunda da Özbekistan'da, Özbek ve Türk silahlı kuvvetlerinin gerçekleştireceği büyük bir askeri tatbikat Rusya'ya gerekli cevabı verebilirdi.

Değerlendirme

Türk Dünyası arasında güçlü siyasal ve ekonomik bağların oluşturulamaması Rusya'nın en ciddi güvenlik kazanımlarından birisidir. Belirgin bir güç olma arzusu taşıyan Türkiye'nin ise istikbalinin Ortadoğu'da değil, Hazar'da ve Türkistan'da olduğu son 5 yılın politikalarıyla anlaşılmıştır. Türk hükümetinin Türk Dünyası'nı görmezden gelmesi veya buna zorunlu kalması sürecinde Moskova ve Pekin Orta Asya'daki ilişkilerini daha da güçlendirmiştir. Böylece Anadolu Türklüğü ile Türkistan arasında sadece kültürel ilişkiler yaşamını sürdürmüştür. Krizin ardından yaşanan gelişmeler Türkiye'nin etkinsizliği göstermektedir. Bu durumu tersine çevirebilecek olan politikalar ise Avrasya'nın kalbinde var olma hamleleridir. Orta Asya'nın kuzeyindeki Kazakistan ve Kırgızistan'ın Rusya ile kurduğu ilişkiler, tarafsızlık statüsü sahibi Türkmenistan'ın Çin ile stratejik işbirliği oluşturmasıyla Türkistan nüfuz alanları gittikçe daralmaktadır. Bölgenin büyük gücü olan Özbekistan ise bu gelişmelerden bağımsızlık ve egemenlik hassasiyeti nedeniyle daha az etkilenmiştir. Fakat Türkiye'nin Taşkent yönetimiyle ilişkileri gerekli tempoya sokamaması  KKTC-Azerbaycan hattına sıkışmasına neden olmaktadır.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display