Irak'ta tuzağa düşmek!

Yazan  27 Mart 2009
ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle birlikte bölgeye PKK’nın yerleşmesine Barzani/Talabani ikilisinin yaptığı katkı ve verdiği destek herkesin malumudur.

Türkiye'ye yönelik kanlı terörü yönetenleri "Kürt kedisi" bile olsa teslim etmeyeceğini söyleyenler de onlardır. Kerkük'te Türkmenleri haraca bağlayanlar, tapu ve nüfus dairelerini yağmalayanlar da peşmergelerdir. Süleymaniye'deki yaşanan Çuval Vakası da onların provokasyonudur. Kısacası Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetimi masum da değil hem samimi de değil. Bölgesel yönetim, Türkiye'yi terörle istikrarsızlaştırarak Kerkük ve Türkmen konusundan Türkiye'yi uzak tutmak için PKK'yı kullanmıştır. Barzani'nin, söylemlerinin odağında bir süre öncesine kadar "Diyarbakır = Kerkük" denkleminin bulunması rastlantı değildi. Halbuki PKK'nın bölgedeki varlığı, Türkiye'den daha çok Bölgesel Kürt Yönetimi'nin otoritesine meydan okuma anlamına geliyordu. Şimdi soralım Barzani/Talabani yönetimi ne oldu da PKK'yı "silah bırakmaya" ya da "tasfiyeye" yönelik olarak Türkiye'yle işbirliği yapmaya razı oldu? Soruya verilecek doğru cevap, Türkiye'yi Irak'ta yeniden tuzağa düşmekten alıkoyabilir. Bir defa kuzeydeki Kürt yönetiminin PKK'ya karşı takındığı yeni tavır, samimiyetten değil çaresizlikten kaynaklanıyor. Şöyle ki;

1. ABD bölgeden çıkış hesapları yaparken Kürt yönetimi, işgal güçleri sayesinde elde ettiği imtiyazları koruma imkânını büyük ölçüde kaybedeceğini fark etmiştir.

2. Maliki'nin devlet içinde devlet haline gelen Kürt yönetimine karşı Sünni ve Şii Arap desteğini sağlaması Barzani/Talabani'nin gözünü korkutmuştur.

3. Talabani ve Barzani; Kerkük ve petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda Bağdat yönetimiyle girecekleri bir mücadeleyi kazanmak ihtimallerinin olmadığını anladılar.

4. ABD'nin bölgeden çıkmak zorunda olması, İran'ın Irak'ta giderek güçlenmesi sonucunu doğuracaktır. Bu durum da ABD'yi doğal olarak Türkiye'nin PKK terörü ve Kerkük konusundaki görüşlerini kabul etmek zorunda bırakacaktır.

5. Türkiye'nin arka bahçesinde kendisine karşı kurulan terörist komplolara karşı ABD'nin çekilmesiyle daha hızlı ve etkili müdahale imkânına kavuşmuş olacağı muhatapları tarafından anlaşılmıştır. Nitekim Cumhurbaşkanı Gül bu konuda "Sonsuza kadar beklemeyiz!" mesajını Bağdat'ta vermiştir.

Diğer yandan Barzani taifesinin PKK'ya yüklediği misyonlardan birisi de Türkiye'nin Kuzey Irak'taki Kürt Yönetimi'ni muhatap almasıyla ilgiliydi. Bu da Cumhurbaşkanı Gül'ün Bağdat ziyaretiyle dolaylı olarak olsa da sağlanmış bulunmaktadır.

Kuzey Irak'taki Kürt Yönetimi, bir yandan uluslararası gelişmelerin diğer yandan da dünyada yaşanan ekonomik krizin herkesi kendi sorunlarıyla baş başa bıraktığını görmüştür. Bu durumda Irak'ın kuzeyindeki Kürt Yönetimi'nin Türkiye'ye karşı izlediği geleneksel PKK stratejisinin sürdürülebilir olmadığını anlamıştır. Bu durumdan da yararlanmak için Barzani ekibi harekete geçmiştir. Nisan ayı içinde Erbil'de bir "Kürt Konferansı" toplanacaktır. Konferansta "PKK'dan şiddete son vermesi" rica edilecekmiş! Toplantıya PKK da davet edilmiş. Halbuki bu konferansın asıl gündemi bölgesel Kürt yönetiminin geleceği ve Kürtlerin birliğinin sağlanmasına yöneliktir. Burada PKK'nın tasfiyesi ya da silah bırakması değil yeni şartlara uydurulmasının yolları aranacaktır. PKK, bahane edilerek Türkiye'den yeni tavizler koparılmasının yolları bulunmaya çalışılacaktır. Barzani ve Talabani'nin Türkiye'ye karşı hiçbir tavrı samimi değildir. Türkiye yine "PKK'nın tasfiyesi" adıyla başlatılacak bir çeşit "koordinatörlük" oyalaması ile uzun yıllar karşı karşıya kalacaktır. İşin özeti budur.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display