HİZBULLAHA ÖDETİLEN BEDEL : HARİRİ SUİKASTI


HİZBULLAHA ÖDETİLEN BEDEL : HARİRİ SUİKASTI

Yazan  05 Nisan 2010
Refik Hariri, 1992'de Lübnan başbakanı oldu ve 1995'e kadar bu görevde kaldı. 1996'da Ulaştırma bakanı oldu ve 1998'e kadar bu görevi sürdürdü.

2000 yılında Lübnan halkının desteğiyle ikinci kez başbakanlık koltuğuna oturma imkânı elde etti ve 2004 yılı Ekim'ine kadar da bu görevi sürdürdü. Hariri, 2002 yılında dünyanın en zengin dördüncü insanı oldu. Ekim 2004'te bazı konularda, özellikle Suriye çizgisinde bir politika sürdüren cumhurbaşkanı Emil Lahud ile ortaya çıkan ihtilaflardan dolayı istifa etti[1].Refik el-Hariri, 14 Şubat 2005'te, Beyrut'taki St George oteli yakınlarındaki bir kavşağın 1 ton TNT ile havaya uçurulması ile öldürüldü.

Son cümleye kadar Lübnan'da bir devlet adamının hayatıyla ilgili bilgileri içeren normal bir yazı gibi görünüyor Hariri'nin hayatı.Ancak Lübnan'da asıl sonun başlangıcı son cümleden sonra beliriyor.Hariri, Lübnan'ın en zengin ve en önemli politik figürlerinden birisiydi. Hariri bu konumu nedeniyle belki de ülkenin en çok korunan kişisi konumundaydı[2].En dikkat çeken yanı ise Suriye kontrolünde olmayan bir Lübnan inşa etmeye çalışmasıydı. Devlet Başkanı Emil Lahud'un görev süresinin Suriye'nin de baskısıyla uzatılmasından sonra, Lübnan'daki Suriye karşıtlığı cephesine geçmişti. Hariri, Lübnan'da diğer Suriye karşıtı gruplar olan Hıristiyanlar ve Dürzülerin lideri Velit Canpolat'la bir cephe oluşturmuştu. ABD ve Fransa'nın da desteğini aldığı söylenen bu cephenin Lübnan'da yapılacak seçimlerden de zaferle çıkması bekleniyordu. Bu durumun Suriye'nin Lübnan'daki çıkarlarını tehdit etmiş olacağından dolayı suikastın Suriye yada Suriye yanlısı Lübnanlı gruplar tarafından ki tek öne çıkanı Hizbullah- tarafından gerçekleştiği yönündeydi.

Kendisi Irak'ta işgalciyken, Suriye'yi 'işgalci' diye köşeye sıkıştıran ABD, Hariri suikastı sayesinde hem Suriye'nin, hem de Hizbullah'ı finanse eden İran'ın nüfuzunu kırmaya çalıştı.[3]Hizbullah'ın bu suikast ile aldığı en büyük yenilgisi 2005 Lübnan parlamento seçimleri oldu.

Lübnan'da 2005 yılında gerçekleşen Meclis seçimleri Hariri suikastının[4] gölgesi altında gerçekleşmişti . O dönemin temel ayrışımı Suriye'nin Lübnan'daki askeri varlığının sona erdirilmesi veya sürdürülmesi konusundaydı. Seçim bir anlamda Suriye'nin Lübnan'daki varlığını savunanlar ile karşı olanlar arasındaki yarışa dönüşmüştü. 14 Mart 2005 tarihinde düzenlenen gösterilerden adını alan 14 Mart İttifakı Lübnan'daki Suriye vesayetine son verilmesini savunuyordu. 8 Mart İttifakı 2005'te Hizbullah'ın Beyrut'ta organize ettiği kitlesel eylemlerin ardından silahsızlanmaya karşı çıkan, Suriye'yi destekleyen ve İsrail'e karşı direnişi savunan bir hareket olarak ortaya çıktı.[5]

Bu ittifak Suriye'nin askeri varlığının devamını, Lübnan'ın istikrarı ve İsrail'e karşı direniş açısından savunan partilerden oluşuyordu. Suikastın yarattığı duygusal ortam ve halkın çoğunluğunun Suriye'nin etkinliğine son verilmesi noktasında birleşmesiyle seçim 14 Mart Bloğu'nun kesin zaferi ile sonuçlanmıştı.

Hariri suikastını her zaman yalanlayan Hizbullah tüm bu suçlamalara rağmen tatmin edici adımları da atmamıştır . Hizbullah Hariri suikastının çözülmesi için uluslararası mahkemenin kurulmasına daha başından karşı çıktı. Lübnan'da Hizbullah ve Emel üyesi bakanların 2006 Kasım ayında hükümetten çekilmesi ile başlayan ve cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile devam eden uzun süreli siyasi krizin temel çıkış noktası, Lübnan hükümetinin Hariri suikastı için uluslararası mahkemeyi onaylamasıydı. Bu siyasi kriz süreci 2008 Mayıs'ında Doha'da yapılan anlaşmayla normalleşme sürecine girse de Hizbullah uluslararası mahkemenin kurulmasına engel olamamıştır.[6] Bundan sonra Hizbullah'ın amacı uluslararası mahkemenin çalışmasını zorlaştırmak ve Lübnan ulusal egemenliğine vurgu yapmak olacaktır.

Diğer tarafta ise hala aydınlığa kavuşmamış bu cinayetin kimler tarafından yapıldığı bilinmeden suçlu gömleğine giydirilmeye zorlanan Hizbullah, Suriye'nin askeri varlığını desteklemesinden dolayı günah keçisi olmuş ve bedelini de hep ödemek zorunda kalmıştır. 2005 ve en son 2009 Lübnan seçimlerinde tekrar tekrar önlerine getirildi . Hizbullah tarafı artık bu cinayette sesiz değil. İddiaları kesin dille yalanlayıp artık sonuca biran önce ulaşılmasını istiyor.Hizbullah 2009 seçimlerinden önce '7 Haziranda yapılacak genel seçimler öncesinde imajlarını bozmayı amaçlayan yalanlar olduğu' öne sürdü.

Nasrullah'ın el Menar televizyonuna verdiği demecinde Hariri suikastını üstlenmeleri için yapılan baskılara direneceğini tekrar belirtti. Nasrallah "2005'te büyük siyasi ve toplumsal etkileri olan siyasi bir suçlama söz konusuydu. Suriye güçlerini çıkarmak için baskı yapıldı. Ben bu güçleri gösterilerin çıkardığını söylemiyorum ama uluslar arası baskı yapıldı ve Suriye'deki akıllı ve sakin liderlik çatışmaya girmek istemedi. Lübnan'da büyük bir siyasi değişiklik oldu. Hatta 2005 seçimlerine bu siyasi suçlamayla girildi. Bazı bölgelerde başkalarına oy verenlerin Hariri'nin katillerine oy vermiş olacakları söyleniyordu. Lübnan Meclisi bu suçlama üzerine kuruldu. Bölge bu suçlamaya binaen neredeyse uçuruma yuvarlanacaktı. Bu siyasi suçlamanın ne yaptığını görüyor musunuz? Kim demiş siyasi suçlamanın ehemmiyeti yok diye? Biz bize yöneltilmiş siyasi ya da medyatik hiçbir suçlamaya sessiz kalmayacağız. Bunun netleşmesi gerekiyor. Bize bu çeşit suçlama yöneltmek isteyenin, durumu basitleştirse bile bunu kabul etmeyeceğimizi bilesi gerekir[7]" demiştir.



[1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_el-Hariri

[2] http://www.turksam.org/tr/a166.html

[3] http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=144204

[4] Lübnan eski başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesiyle, Lübnan hükümeti ve Suriye üzerinde uluslararası baskılar artmış ve bu süreç sonucunda 1975 yılından beri Lübnan'da bulunan Suriye ordusu çekilmek ve Lübnan hükümeti de istifa etmek zorunda kalmıştır. Yakın bir zamana kadar işgal altında iç savaş yaşamış olan Lübnan'da, yeniden gergin bir döneme girilmiştir.Bkz. http://www.aysam.gen.tr/makaleler.php?newsid=265

[5] Amiri,R., Lübnan seçimlerini anlamak, http://www.timeturk.com/pics/0.gif

[6] http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=292:hariri-suikasti-soruturmasi-ve-uluslararasi-mahkeme&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150

[7] http://www.israhaber.com/nasrullah-hizbullah-i-yok-etmek-bir-hayaldir-9109-haberi.html

Aygül Muran

 2007 yılında Sakarya üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olmuştur. 2010'da Beykent üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 

Akademik Çalışmaları:

 Hüseyin Fadlallah'ın Ardından Hizbullah ve Lübnan Şiileri , 21.Yüzyıl Dergisi

3rd  International Strategy and Security Studies Symposium-The Energy Security / Reporter

Humeyni ve Ahmedinejad Dönemi İran Dış Politikasının Karşılaştırmalı Analizi,BÜSAM Stratejik Araştırmalar Dergisi 

Siyaset ve Devlet Yönetimi Sertifikası - 2009

2nd International Strategy and Security Studies Symposium-The National Defense in the 21st Century / (Türkiye’nin Ulusal Güvenlik Kaygıları ve Alınacak Önlemler-Irak 2025) Konuşmacı (2009)

12.Sosyoloji Öğrencileri Kongresi/Antalya – ( Türkiye’de Tarikat ve Cemaatler) Konuşmacı

İnternet Sitesi yazıları :

Hizbullah 2009 Seçimini Gerçekten Kaybetti Mi? - BÜSAM

 

21.yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde yayınlanan yazılar;

 

   Türkiye’nin Olası Arabuluculuk Rolünün Düşündürdükleri

   Suriye-Ürdün İlişkilerinde Mecburi İttifak

   İran Askeri Güç Şovuyla İsrail Sessizliğiyle Korkutuyor

   İsrail-Hizbullah Gerginliğinin Ortasında Hariri Suikasti

   İsrail Lübnan’da İntikam Peşinde Mi?

   Ortadoğu’da Lübnan Zirvesi

   ABD Ve İsrail İle Hizbullah Arasında Füze Karmaşası

   Lübnan’da İki Farklı Diplomasi

   Mişel Süleyman’dan Brezilya Ziyareti

   Dünden Bugüne Lübnan-Suriye İlişkisi

   2009 Sonrasında Toparlanan Lübnan

   Hizbullaha Ödetilen Bedel : Hariri Suikasti

   Hamas Ve Hizbullah

   Lübnan’da Yeni Bir İşgale Doğru

   ABD’nin Lübnan’da Anlaşmazlığı

   Mossad Suikastleri Hizbullah’ın Tedbirleri Arttırmasına Neden Oldu

   Lübnan Diplomasisinde Revizyon

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display