İran - Türkiye İlişkilerinde Kriz Kapıda mı?


İran - Türkiye İlişkilerinde Kriz Kapıda mı?

Yazan  17 Şubat 2012
Geliştirdiği nükleer program nedeniyle ABD ve AB’nin ekonomik yaptırımları; İsrail’in ise örtülü operasyonlarıyla uzun soluklu bir soğuk savaşın içine sürüklenen İran, NATO üyesi sınır komşusu Türkiye ile olan ilişkilerinde çok ciddi politik kırılmal

Tahran ve Ankara ilişkilerinde 2002'den bu yana her ne kadar bazı konularda ortak paydanın varlığından söz edilse de son bir yıl içinde belirginleşen şekilde bir o kadar ayrılığın ve menfaat çatışmasının olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. İki ülke arasındaki gerilimin ise özellikle Suriye, Irak ve Füze Kalkanı konuları üzerinde odaklandığı görülmektedir. İran ve Türkiye, söz konusu siyasi ayrılıklarını açıkça çatışma aracı haline dönüştürmese de örtülü ve adı konmamış bir siyasi kriz hazırda beklemektedir.

 

Çıkar ilişkilerinde yaşanan gerilime rağmen İran da Türkiye de kendilerini çatışmaya sürükleyecek politikalardan uzak durmakta ve iletişim kanallarını açık tutma eğilimi göstermektedir. Bu bağlamda iki ülkenin de ortak çıkarları koruma ve karşı karşıya gelmeme konusunda özen gösterdikleri görülmektedir. Söz konusu duruma paralel olarak İran'ın geliştirmekte olduğu nükleer program konusunda Türkiye, batılı müttefiklerinin aksine ılımlı bir siyasi çizgi izlemekte[1], Tahran'a uygulanan siyasi baskıların ve ekonomik yaptırımların tarafı olmamaktadır. Aynı şekilde paralel bir siyasi tutum ise Tahran tarafından sürdürülmekte, Kuzey Irak konusunda Türkiye'nin ABD ile çıkarlarının farklılaştığını gören İran, özellikle son dönemde PKK'nın İran kolu PJAK'a yaptığı askeri operasyonlarla[2] Türkiye'nin toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetlerine yönelik mesajlar vermektedir.

 

Türkiye ve İran ilişkileri, perde arkasından çatışan siyasi menfaatlere rağmen karşılıklı olarak devam eden politik, ekonomik ve kültürel sebeplerin etkisi ile "mecburi birliktelik" şeklinde ifade edilebilecek bir siyasetin uygulanmasını da beraberinde getirmektedir. Bu anlamda Ankara ve Tahran'ın karşı karşıya gelmesini önleyen sebepleri şöyle özetleyebiliriz:

 

1- Çok tartışmalı bir konu olarak kabul edilse de, 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin'den sonraki dönemlerde vuku bulan ufak çaplı sınır değişikliklerine[3] ve hatta zaman zaman oluşan politik gerilimlere rağmen iki ülke toplumlarının birbirlerine düşmanlık beslemelerine neden olacak herhangi bir sıcak çatışma yaşanmamıştır.Bu durum hükümetler arasında politik-psikolojik bir baskı unsuru olmaktadır. İki toplum arasında oluşan bu psikolojik baskı ise tarafların sıcak çatışmaya girmelerini önleyici faktörlerden biri olmaktadır.

 

2- Rekabet alanlarının genişlemesi ve menfaat ilişkilerinin çatışmasına rağmen iki ülke de bölgede sıcak çatışmanın içerisinde yer almak istememektedir. Söz konusu olası bir sıcak çatışmanın her iki ülkeyi de maddi ve manevi zarara uğratacağı kesindir. Bilhassa Tahran, Irak ve Suriye cephelerinde batılı müttefiklerle soğuk savaşın içindeyken yeni bir cephede savaşa girmek Tahran için mantıklı olmayacaktır. Böyle bir çatışma iki ülkenin de menfaatlerine aykırıdır.

 

3- Türkiye petrol ve doğalgaz ihtiyacının yaklaşık üçte birinden fazlasını İran'dan karşılamaktadır. Türkiye'nin İran'a olan petrol ve doğalgaz bağımlılığı Ankara'yı Tahran'la sıcak ilişkiler kurmaya itmektedir.[4]

 

4- Türkiye'nin İran'ı ürkütmemeye yönelik politik tutumuna karşı ise İran, Türkiye'yi AB-ABD-İsrail çizgisine iterek yeni bir düşman daha kazanmak istememektedir.

 

Bununla birlikte Türkiye'nin son aylarda batı çizgisinde Suriye'ye karşı açıkça saldırganlık ve düşmanlık içerisinde politikalar izlemesi, İran'ın yaşamsal menfaatlerine darbe indirmektedir. Türkiye'nin bu politik tavrı İran'ı Türkiye'nin canını acıtacak eylemler yapmaya itmektedir. Tahran, Ankara'ya yönelik bu tutumunu Irak'taki müttefiki Maliki aracılığıyla asimetrik olarak yürütmektedir. Irak'ta Haşimi'nin tutuklama kararının çıkarılması[5] ve Türk Büyükelçiliği'nin bombalanması olayları[6] "sen benim müttefikimi vurursan bende senin müttefikini vururum" çıkışıdır.

 

Suriye Krizi

 

Suriye konusunda yaşanan politik çatışma iki ülke ilişkilerinde perde arkasındaki krizi giderek derinleştirmektedir. Suriye'deki siyasi yapının gelecekte alacağı şekil, rakip aktörler açısından olduğu kadar, İran'ın bölgesel rolü bakımından da, güçler dengesinin ve direniş akımlarının güçlendirilmesi bakımından da son derece önemlidir. Suriye'deki rejim değişikliği batılı devletler tarafından İran'ın bölgesel politikalarını, hatta nükleer politikasını değiştirmek için bir baskı aracı haline getirilmektedir. [7] Bu duruma karşılık Ahmet Davutoğlu, 13 Kasım 2011'de Suriye Ulusal Konseyi'den bir heyetle görüşerek Suriye Ulusal Konseyi'nin elde ettiği başarılardan ve Suriye davasına hizmetlerinden duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir.[8]

 

İran resmi makamları ise Türkiye'yi açıktan hedef alan açıklamaları ile Suriye konusundaki tavrına tepki göstermiştir. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney'in askeri danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi, Türkiye'nin Suriye'ye sorun yaratması için Katar yönetiminden milyarlarca dolar para aldığını ifade etmiştir.[9] Bununla birlikte İran'ın resmi devlet kanalı Press TV'de yer alan bir haberde, ABD ve Batılı güçler tarafından hazırlanan plana göre Türkiye'nin bir süre sonra Suriye topraklarına girerek muhalifleri silahlandıracağı öne sürülmüş ve Ankara'nın Beşar Esad'ın devrilmesinde muhaliflere yardımcı olacağı iddia edilmiştir.[10] Bu görüşe paralel bir açıklama da Eski CIA ajanı Robert Baer tarafından gündeme getirilmiştir. Baer, Türkiye'nin "bölgede başlıca güç olabilmek için Şiileri zayıflatmaya çalıştığını" öne sürerken[11], Suriyeli muhaliflere Türkiye'den silah gittiği iddiasında bulunmuştur.

 

Irak Krizi

 

ABD muharip gücünün Irak'tan ayrılmasının ardından oluşan politik boşluk yerini Türkiye ve İran'ın varlığına bırakmıştır. İki ülke arasında Irak cephesinde atılan adımlarda da açıkça göstermiştir. İran'a yakınlığıyla bilinen Maliki, Türkiye'nin desteklediği Irakiye Bloğu'nu tasfiye hareketi başlatmış, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi hakkında terör suçuna bulaştığı gerekçesiyle tutuklama kararı çıkartılmıştır. Ankara, Maliki'nin tutumunu sert bir dille eleştirerek Haşimi'ye destek mesajları vermiştir.[12] Ankara'nın Maliki'yi hedef alan sert açıklamalarının ardından Bağdat'taki Türk Büyükelçiliği'nin bombalanması ise akıllarda soru işaretleri bırakmıştır. Ankara, kendini Sünni ülkelerin yanında konumlandırmaktadır. Bu anlamda Türkiye'nin Şii İran'la karşı karşıya gelmesi de kaçınılmaz olacaktır.

 

Füze Kalkanı Krizi

 

İki ülke arasında devam etmekte olan sessiz mücadelenin önemli konu başlıklarından birini de Füze Kalkanı sistemleri oluşturmaktadır. Türkiye'nin NATO konseptinde aldığı yükümlülük gereği, füze savunma sistemin önemli unsurlarından biri olan radar sistemleri 14 Eylül 2011'de Malatya-Kürecik'e kurulmuştur. Tahran ise radar sistemlerini kendisi için askeri bir tehdit olarak yorumlayarak, Türkiye'ye yönelik sert mesajlar vermiştir.[13] Ankara her ne kadar bu durumdan doğan rahatsızlığı gidermek için NATO Füze Kalkanı Projesinde tehdit listesinden İran'ın çıkarılması için gayret göstermiş ve Kürecik'teki radardan elde edilecek istihbaratın İsrail'e aktarılmayacağı hususunda Tahran'a güvence vermişse de Tahran'ın bu konudaki çekincelerinin önüne geçememiştir. Ayrıca iki ülke arasındaki örtülü gerilim üçüncü ülkeler tarafından da zaman zaman manipüle edilmeye çalışılmaktadır. Mossad'a yakınlığıyla bilinen Debka isimli internet sitesinde yayınlanan bir haberde[14] ABD'nin, füze savunma sisteminden gelecek istihbaratı, İsrail'le paylaşma sözü verdiği ileri sürülmüştür. Bu da adeta İran üzerinden sahnelenen süper güç satrancına Türkiye'nin de dâhil edilmek istendiğini göstermektedir.

 

Sonuç

 

İki ülke arasında masa altında tekmeleşmeler devam ederken, İran ve Türkiye masa üstünden görüşmelere de devam etmektedir. Bu görüşmelerin amacı, Türkiye ve İran'ı karşı karşıya gelmeye zorlayacak şartların ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. Türkiye'nin, batıyla İran arasında yapacağı arabuluculuk, batının İran'a yönelik siyasi baskılarını ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Çünkü bu durum, daha da sert bir hal alırsa batı baskısının Türkiye üzerindeki etkisi geri dönüşü olmayan bir duruma dönüşecektir. İki ülke arasında Irak, Suriye ve Füze Kalkanı konularında devam eden sürtüşmeler "mecburi birlikteliğin" görünmeyen yüzünü ortaya çıkarmaktadır. Bununla birlikte ABD-AB ve İsrail gibi üçüncü ülkelerin, iki ülke arasında perde arkasında devam edegelen krizleri manipüle etme olasılıkları da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu anlamda Türkiye ve İran ilişkilerinin çıkmaza girebileceği ihtimaline karşılık, "mecburi birlikteliği" devam ettiren politik ve ekonomik faktörlerin ortadan kaldırılmadan açıktan yürütülen çatışmaya dönüşmesi de imkânsız görünmektedir.

 


 

[1] Türkiye, BM'de İran aleyhinde kabul edilen kararlara karşı çıkarak Batılı ülkelerden farklı bir tavır sergilemiştir. Geniş Bilgi için bknz: Daniel Dombey, "Turkey slams latest Iran sanctions, Financial Times", June 10, 2010, Çevrimiçi: http://www.ft.com/intl/cms/s/0/15cd24ee-73c4-11df-bc73-00144feabdc0.html#axzz1lrzbQLOT, Ayrıca 17.05.2010'da Brezilya, Türkiye ve İran arasında imzalanan Nükleer Takas Anlaşması ile Tahran'ın geliştirdiği nükleer programa aracı bir rol üstlenerek, İran'a yönelik önyargıları kırmak istemiştir. Geniş Bilgi için bknz: Julian Borger, Iran-Turkey nuclear swap deal 'means new sanctions are unnecessary', The Guardian, 17 May 2010, Çevrimiçi: http://www.guardian.co.uk/world/2010/may/17/iran-nuclear-uranium-swap-turkey

[2] Iran to continue anti-PJAK operations, Jul 27, 2011, PressTV, Çerimiçi: http://www.presstv.ir/detail/191076.html

[3] Türkiye ve İran arasındaki sınır sorunları hakkında geniş bilgi için bknz: Efdal As, "Cumhuriyetin İlk Yıllarına Kadar Türk-İran Sınır Sorunları ve Çözümü", Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S 46, Güz 2010, s. 219-253, Çevrimiçi: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/1564/16983.pdf

[4] BP'nin raporuna göre Türkiye, 2010 yılında 16.64 bcm (milyar metre küp) ile toplam gaz ihtiyacının %42'sini Rusya'dan ve 7.77 bcm ile %19-20'sini ise İran'dan temin etmiştir. Bknz: http://www.bp.com/assets/bp_internet/globalbp/globalbp_uk_english/reports_and_publications/statistical_energy_review_2011/STAGING/local_assets/pdf/statistical_review_of_world_energy_full_report_2011.pdf ; İran petrolünün %7'sini Türkiye'ye ithal etmektedir. Yani günde 182 bin varil petrolle, Türkiye'nin yıllık ortalama %51 ihtiyacını karşılamaktadır. Bknz: Ami Sedghi, "Iran oil exports: where do they go?", The Gurdian, 6 February 2012, Çevrimiçi: http://www.guardian.co.uk/news/datablog/2012/feb/06/iran-oil-exports-destination

[5] Tarık Haşimi Hakkında Tutuklama Emri, TRT Haber, 19.12.2011,Çevrimiçi: http://www.trthaber.com/haber/dunya/tarik-hasimi-hakkinda-tutuklama-emri-20754.html

[6] Rocket hits Turkish embassy in Iraq, Al Arabıya News, 19 January 2012, Çevrimiçi: http://english.alarabiya.net/articles/2012/01/19/189145.html

[7] Dr. Keyhan Berzger, İran ve Türkiye'nin Suriye bunalımının çözümündeki rolü, 01.12.2012, Çevrimiçi: http://www.yakindoguhaber.com/haber.php?HID=9560

[8] Ankara, Suriyeli muhalifleri 'resmen' kabul etti, BBC Türkçe, 18.10.2011, http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/10/111018_turkey_syria_opposition.shtml

[9] 'Suriye'ye karşı Katar, Türkiye'ye para veriyor', Milliyet, 01.02.2012, Çevrimiçi: http://dunya.milliyet.com.tr/-suriye-ye-karsi-katar-turkiye-ye-para-veriyor-/dunya/dunyadetay/01.02.2012/1496418/default.htm

[10] US scenario in Syria: Turkish incursion, Israeli invasion, PRESSTV, 06.02.2012, Çevrimiçi: http://www.presstv.ir/detail/225325.html

[11] Andrew RETTMAN, "Former CIA officer questions EU motives in Syria", EUObserver, 23.06.2011, Çevrimiçi: http://euobserver.com/24/32544

[12] Irak'tan Türkiye'ye nota: İç işlerimize karışmayın, Vatan, 16.01.2012, Çevrimiçi: http://haber.gazetevatan.com/iraktan-turkiyeye-nota/424749/1/Haber

[13] Ahmedinejad'dan Türkiye'ye füze kalkanı tepkisi", Hürriyet, 09.09.2011, Çevrimiçi: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=18690729

[14] Debka'dan ilginç iddia, CNNTürk, 01.02.2012, Çevrimiçi: http://www.cnnturk.com/2012/dunya/02/01/debkadan.ilginc.iddia/647277.0/index.html

 

 

Hakan Boz

bozhakanboz@hotmail.com

Uzmanlık Alanları

Azerbaycan, İran, Pakistan

Biyografi

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde Araştırmacısı olarak görev yapan Hakan BOZ, Güney Kafkasya-İran-Pakistan Araştırmaları Merkezi'nde çalışmaktadır.

Bununla birlikte hakemli bir dergi olan 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Dergisi ile 21. Yüzyıl Dergi’lerinin sorumlu yazı işleri müdürüdür. Boz, enstitü çalışmalarının Radyo Karedeniz ve Pusula Gazete’siyle koordine edilmesi sürecini de yönetmektedir.

İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır. Üniversite eğitimi için 2005 yılında Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne girdi. İlk senesinde gösterdiği başarı ile fakültesinde dereceye girerek, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne geçiş yaptı. Lisans eğitimini Gazetecilik Bölümü’nde “Türk Basını’nda Güneydoğu Sorunu” isimli bitirme projesiyle tamamlamıştır.Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimine devam etmektedir.

Hakan Boz, Enstitü’deki görevine Eylül 2011’de başlamıştır.

Yabancı Diller

İngilizce

Eserleri

  • Suriye’nin Arkasındaki Cephe: İran, Küçük Orta Doğu: Suriye, Ümit Özdağ (Ed.), Kripto Yayınları, Ankara, 2012; Suriye’nin Arkasındaki Cephe: İran

Makaleleri

  • Hakan BOZ, Şii Hilalinden Direniş Eksenine İran Dış Politikasında Şiilik, , 21. Yüzyıl Dergisi, Aralık 2012
  • Hakan BOZ, Turan Soylu Kavimlerin Kadim Yurdu: İran, 21. Yüzyıl Dergisi, Kasım 2012
  • Hakan BOZ, Karabağ Sorununda Masadaki Seçenek Askeri Müdahale mi?, 21. Yüzyıl Dergisi, Ağustos 2012
  • Hakan BOZ, Ahmet Turan Esen-Turgay Düğen-Alper Özcan21. Yüzyıl Dergisi, Türkiye-Azerbaycan-KKTC Birleşik Devleri, Temmuz 2012
  • Hakan BOZ, Şeytan Üçgeninde Dans: İsrail-Azerbaycan-İran, 21. Yüzyıl Dergisi, Haziran 2012
  • Hakan BOZ, ABD’nin Nükleer Kriz Sendromu: Pakistan, İran Olur mu? , 21. Yüzyıl Dergisi, Mayıs 2012
  • Hakan BOZ, Suriye’nin Arkasındaki Cephe: İran, , 21. Yüzyıl Dergisi, Nisan 2012
  • Hakan BOZ, 2012, İran İçin Savaş Yılı mı?  21. Yüzyıl Dergisi, Mart 2012
  • Hakan BOZ, İran’ın Kuzey Irak Politikaları, 21. Yüzyıl Dergisi, Ocak 2012
  • Hakan BOZ, Belucistan, Orta Asya’nın Kürdistanı mı?, 21. Yüzyıl Dergisi, aralık 2011
  • Hakan BOZ, Azerbaycan Dış Politikasının Manevra Sahaları,2023 Dergisi, Mart 2012, Sayı: 131
  • Hakan BOZ, İran’ın Azerbaycan’daki Asimetrik Savaşı,Ekoavrasya, Kış 2012.        

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display