21. Yüzyıl Dergisi Mart Sayısı Çıktı!

Müslüman Kardeşler İktidar İçin Ne Kadar Hazır?

 

Mehmet ŞAHİN*

 

Müslüman Kardeşler muhalif bir güç olarak doğdu ve kuruluş tarihi olan 1928 yılından 2011 Arap Baharı'na kadar geçen seksen üç yıllık sürede hep muhalif bir güç olarak varlığını sürdürdü. Müslüman Kardeşler başta Mısır olmak üzere Arap Orta Doğusu'nda tüm engellere ve baskılara rağmen rejime muhalif en güçlü, organize ve geniş bir ağa sahip güç olarak toplum içinde varlığını korudu. Bu uzun süreçte, iktidar sorumluluğundan uzak, muhalif bir hareket olma özelliğini pekiştirdi. Arap Baharı'nın getirmiş olduğu rüzgârla birlikte başta Mısır olmak üzere Arap Orta Doğusu'nda iktidar olma fırsatı yakaladı. Muhalif bir hareket olarak doğan ve gelişen Müslüman Kardeşler'in değişen Arap Orta Doğusu'nu yönetmeye hazır olup olmadığı başta Arap Orta Doğusu olmak üzere bölge için oldukça önemlidir. Bu çerçevede makalede, Müslüman Kardeşler'in dünü ve bugünü göz önünde bulundurularak "yeni Orta Doğu"yu yönetmeye hazır olup olmadığı ele alınmıştır.

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

Suriye'nin Siyasal İslamcıları: Müslüman Kardeşler

Yasin ATLIOĞLU*

Beşşar Esad sonrası Suriye iktidarının en önemli adaylarından biri olarak gösterilen Müslüman Kardeşler'in halk düzeyinde ne kadar desteğe sahip olduğu ve geleceğin Suriyesi'nin inşasında ne tür bir siyasî ve ekonomik eylem plânına sahip olduğu oldukça tartışmalı bir meseledir. Uzun süre Suriye siyasetinden uzak kalan ve yurtdışında faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler'in olası bir yönetim değişiminde iktidara gelme ihtimali ve iktidar olduktan sonra ülkedeki farklı dini ve etnik gruplara ve demokrasi, özgürlük, eşitlik gibi kavramlara yaklaşımının ne olacağı ülke içinde seküler bir yaşam tarzına alışmış Suriyeliler kadar Batılı yönetimleri de kaygılandırmaktadır. Müslüman Kardeşler'in dış politikada özellikle Suriye'nin yakın çevresindeki müzminleşmiş krizlere (Golan işgali, Filistin meselesi, İsrail'in varlığı, bölgedeki Amerikan müdahaleciliği) karşı nasıl bir tavır takınacağı merak edilen diğer bir konudur. Müslüman Kardeşler'in, Mart 2011'de başlayan Suriye ayaklanmasında katalizör bir rol oynamasına rağmen merak edilen bu konulara şu ana kadar açıklık getirmekte istekli olmadığı veya pragmatik eğilimler gösterdiği aşikardır. Müslüman Kardeşlerin lider kadrosu yaptıkları açıklamalarda demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi günümüzdeki popüler söylemleri dile getirseler de Mısır'daki benzerinin iktidara geldikten sonraki uygulamaları örgütün ideolojik söylemine yönelik kuşkuları arttırmaktadır.

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

Tarihsel ve Ekonomi-Politik Bağlamda Müslüman Kardeşlerin

Yükselişi ve Düşüşü

 

Sibel KALEMDAROĞLU*

 

Orta Doğu halk ayaklanmaları bölge ülkelerinde en örgütlü muhalif grup olan Müslüman Kardeşler'in ve temsil ettiği siyasal İslam'ın iktidara taşındığı bir sürecin başlangıcı olmuştur. Özellikle 11 Eylül 2001'in ardından tüm dünyada dikkatle izlenen İslam'ı referans alan oluşumlar, hedef ve eylemleri açısından farklılıklar gösterebilmektedir. İlk akla gelen temsilcisinin El Kaide olduğu radikal İslamcılar mevcut düzeni şiddet yoluyla yıkarak ideal İslam düzenine ulaşmayı hedeflemektedirler. Ancak mevcut düzen içinde meşru örgütlenme biçimlerini kullanarak İslam'ın öğretisine dayanan bir yönetim biçimi ve toplumsal düzen kurmayı hedefleyen, uluslararası sistemi tehdit etmeyen İslamcı akımlar da bulunmaktadır. Bu akımların en öne çıkanı hiç kuşkusuz ilk olarak Mısır'da 1928 yılında kurulan ve neredeyse tüm Orta Doğu ülkelerine yayılan Müslüman Kardeşler'dir. Bu makalede Müslüman Kardeşler'in gelişim süreci, bir siyasi hareket olarak doğduğu ve şu anda iktidarda oldukları yer olan Mısır örneği incelenerek, tarihsel bağlamda, belirli dönemlerin hakim siyasi hedef ve ideolojileri ve bunları şekillendiren sosyo-ekonomik koşullar çerçevesinde ele alınmıştır. Böylelikle son dönemde Mısır'da Müslüman Kardeşleri iktidara taşıyan süreç ve örgütün iktidardaki başarısı ve başarısızlığının boyutları irdelenmiştir.

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

İran - Türkiye İlişkilerinde İşbirliği ve Çatışma Alanları

Hakan BOZ*

Geliştirdiği nükleer program nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB)'nin ekonomik yaptırımları ve İsrail'in örtülü operasyonlarıyla uzun soluklu bir soğuk savaşın içine sürüklenen İran, bir batı müttefiki olan sınır komşusu Türkiye ile ilişkilerinde çok ciddi politik kırılmalar yaşamaktadır. İran ve Türkiye ilişkilerinde 2002'den bu yana her ne kadar bazı konularda ortak paydanın varlığından söz edilse de, ayrılığın ve menfaat çatışmasının olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. İki ülke arasındaki çıkar çatışmasının ise özellikle Suriye, Irak, Füze Kalkanı ve Patriot konuları üzerine odaklandığı görülmektedir. İran ve Türkiye, söz konusu siyasi ayrılıklarını açıkça çatışma aracı haline dönüştürmese de örtülü ve adı konmamış bir siyasi kriz hazırda beklemektedir.

Çıkar ilişkilerinde yaşanan çakışmaya rağmen İran da Türkiye de kendilerini çatışmaya sürükleyecek politikalardan uzak durmakta ve iletişim kanallarını açık tutma eğilimi göstermektedir. Bu bağlamda iki ülkenin de ortak çıkarları koruma ve karşı karşıya gelmeme konusunda özen gösterdikleri görülmektedir. Söz konusu duruma paralel olarak İran'ın geliştirmekte olduğu nükleer program konusunda Türkiye, batılı müttefiklerinin aksine ılımlı bir siyasi çizgi izlemekte, İran'a uygulanan siyasi baskıların ve ekonomik yaptırımların tarafı olmamaktadır. Paralel bir siyasi tutum ise İran tarafından sürdürülmektedir. Çatışmanın adı ne olursa olsun İran, Türkiye'yi doğrudan hedef alacak ya da Türkiye'nin tamamen ABD-İsrail eksenine kaymasına neden olabilecek politik adımlardan kaçınmaktadır. Makalede Türkiye ve İran arasında Kasr-ı Şirin Anlaşması'ndan bu yana devam eden mecburi birlikteliğin nedenleri, işbirliği alanları ve Füze Kalkanı ile başlayan, Suriye kriziyle derinleşen siyasi dalgalanmalar incelenmiştir.

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

İran Büyükelçisi Sayın Bahman Hosseinpour

ile Özel Röportaj

 

 

Önümüzdeki günlerde Suriye'yi neler bekliyor? Müslüman Kardeşlerle Mısır'ın geleceği nasıl görünüyor? İran ile İsrail arasında savaş olasılığı var mıdır? İran Türkiye'yi Orta Doğu'da nasıl değerlendirmektedir? İran'ın Türkiye Büyükelçisi Bahman Hosseinpour 21. Yüzyıl Dergisi'nin sorularını yanıtladı.

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

 

Rusya-Suriye İlişkilerinin Ekonomi Politiği

 

Ersin DEDEKOCA*

 

 

Suriye'de Mart 2011'de başlayan yönetim karşıtı ayaklanma ikinci yılını doldurmak üzere. Tunus, Mısır, Yemen, Libya, Bahreyn ve Suriye gibi çok sayıda Arap ülkesi, 2011 yılında Orta Doğu'nun otoriter yönetimlerine karşı ortaya çıkan halk ayaklanmalarından derinden etkilendi. Suriye'deki ayaklanma 15 Mart 2011'de başladı ve hızlı bir biçimde ülke çapına yayıldı. Diğer yandan, çoğu, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaratılan "yapay sınırlar" ile oluşturulan ve dünyadaki rejimler arasında en uzun süre iktidarda kalan yönetimlere sahip bu ülkelerde zenginliğin belli aile ve çevrelerde toplanmasına, "istikrar" adına yıllarca göz yuman Batı da, halının altlarından kaydığını hissederek, ayaklanmalara müdahil olmaya başladı.

Çalışmamızın amacı, çıkış noktası sosyal ve ekonomik olmakla birlikte, iç ve dış dinamiklerin örtüşmesiyle şimdilerde tam bir bölgesel ve mezhepsel çekişme noktasına gelen Suriye ile, uluslararası siyasi, ülkeye yönelik ekonomik ve askeri desteğini, Çin ve İran'ın yanında veren Rusya Federasyonu arasındaki bu ilişkinin "ekonomi-politik" boyutunu irdeleyerek; iki ülke arasındaki ilişki ve destekte yatan "jeoekonomi" faktörlerini ortaya çıkarmaktır. "Ekonomi-politik" gerçeklerin uluslararası ilişkilerde "güvenlik" faktörüyle birlikte başat rol oynadığı argümanından hareketle konu, Suriye ekonomisinin ana hatları, iki ülke arasındaki ilişkilerin örtüştüğü ticaret, enerji, dış borçlar, yatırımlar, silah-mühimmat gereksinimi, güvenlik, jeopolitik boyutlarıyla incelenmeye çalışılmıştır.

 

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

Rusya'da Amerikan Karşıtlığının Yükselişi

Merve Suna ÖZEL*

 

Jean Leca, Uluslar ve Milliyetçilik adlı eserinde meşruiyetin, bireysel kimliklerin kaynağının var olduğu kolektif dayanışmanın temeli ve dürüstlüğün merkezi nesnesi olan bir halkta ortaya çıktığını belirtir. Bu model üç farklı milliyetçilik türüne ayrılmıştır. İlki İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) öncülüğünde bireyci, çoğulcu, özgürlükçü ve evrenselcidir. İkincisi Almanya ve Rusya örneğindeki gibi "Batı"ya karşı ortak bir hınçtan doğmuştur, kolektivist, organik ve etniktir. Üçüncüsü ise Fransa örneğindeki gibi hem kolektivist hem de yurttaşlık temeline dayanmaktadır.

Bizim açımızdan önemli olan ise Rusya örneğidir. Rus kimliğinin temel dayanaklarından olan Batı karşıtlığı Sovyetlerin yıkılışı sonrasında kısa bir dönem unutulmuş ya da ikinci plana itilmiş olsa da neo-Avrasyacılar ve özellikle de Vladimir Putin yönetimi ile birlikte yeniden gündeme gelmiştir. Bu çalışmada ilk olarak Rusya'da 1990'lı yıllarda ortaya çıkan çeşitli muhafazakâr düşünce akımları içinde en gelişmiş ideoloji olarak tanımlanan Avrasyacılık ele alınmıştır. Arından ABD-Rusya ilişkilerinde yaşanan gerilim, özellikle ABD'nin Aralık 2012'de yasalaştırdığı Magnitksy Yasası sonrasında Rusya'nın karşı bir hamle olarak kabul ettiği Dmitriy Yakovlev Yasası ve bunların etkileri incelenmiştir.

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

Büyük Lokma Ye, Ama Büyük Laf Etme

Haluk ÖZDALGA*

 

Beşeri ilişkilerin her alanında üslup önemlidir. Ama dış politikada özenli ve temkinli üslup, hayati değer taşır. Çünkü uluslararası ilişkiler, ülkelerin yüksek çıkarlarının olduğu kadar, farklı kültürlerin ve algılama kalıplarının da çatıştığı bir alandır.

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

 

Elektromanyetik Silahlar ve HAARP

Bahar AŞCI*

 

Tek bir insanın, burnunu bile kanatmadan tüm elektronik sistemleri devre dışı bırakarak, savaş kazandıracak elektromanyetik silahlar çok yakında adından sıkça bahsettirecek saldırı teknolojileri arasında yerini alacak. Yeni nesil savaş diye başladığımız serimizin bu üçüncü sayısında yer vereceğimiz elektromanyetik silahlar özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra silah ve uzay sanayinin ilgi alanı içine girmiştir. Peki nedir bu elektromanyetik silahlar ve nasıl doğmuştur?

İnsan hayatının giderek önem kazandığı 21. yüzyılda devletler ordular için asker bulmakta zorlanırken, insansız teknolojiler ilginin artmasına sebep oldu. Atom bombası ve nükleer bomba gibi bombaların kitlesel zararları, o dönemde, dikkatleri daha masum gibi görünen elektromanyetik dalgalara yoğunlaştırdı. Hâl böyle olunca ABD'nin New Mexico eyaletindeki Kirtland Hava Üssü'nde konuyla ilgili pek çok çalışma başladı. Zaman içinde de bu çalışmalar tüm dünyaya yayıldı ve ABD dışında Avrupa Norveç'te, Rusya ise Ukrayna ve Tacikistan'da benzer çalışmaları yapmaya devam etti. Ancak bunlardan en çok dikkat çekeni ve kamuoyunun tepkisine sebep olanı HAARP'tır (High Frequency Active Auroral Research Program – Yüksek Frekanslı Aktif Atmosfer Programı).

 

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

Afganistan-Pakistan İlişkilerinde "Peştunistan" Sorunu

Fazıl Ahmed BURGET*

Afganistan-Pakistan ilişkilerinde "düşmanlık" denebilecek kadar ciddi sorunların yaşandığı görülmektedir. Zaman zaman iki ülke liderleri, üçüncü bir ülkenin girişimleri ile bir araya gelip, dostluk mesajları vererek bölgesel güvenlik açısından iki ülkenin "işbirliği" içinde hareket etmelerinin önemini vurgulasalar da, bu ülkelerin birbirine karşı "düşmanca" tavırları gelenek haline gelmiştir. Söz konusu ülkelerin birbirine karşı mevcut tutumu bazı analizciler tarafından Taliban hareketi veya Pakistan'daki medreselerden kaynaklanan fundamantalizmin güçlenmesi ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu yaklaşımlar olayın sadece bir boyutunu açıklayabilir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde Pakistan'ın doğu ile batı blokları arasında bir sınır teşkil etmesi, batılı ülkelerin İslam ülkeleri aracılığı ile Sovyetlere karşı bir cephe oluştuma çabaları Pakistan'ın dolaylı olarak Afganistan'a müdahele etmesine sebep olmuştur. Böylece eski Sovyetlere karşı bölgedeki bir takım radikal unsurlar Pakistan devletince desteklenmiştir. Bu yüzden Pakistan devleti Afganistan yöneticileri tarafından sürekli olarak tenkit edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında olayın bir boyutu açıklanabilir. Ancak, son olayların gölgesinde kalıp üzerine pek fazla durulmayan bir başka boyut da, Pakistan'ın sınır birliği açısından ciddi bir tehdit olarak algılanan ve Afganistan tarafından sürekli gündeme getirilen "Peştunistan" meselesidir. Dolayısı bu çalışmada, iki ülke arasında tarih boyunca bir sorun olarak gündemde olan bu konu irdelenmiştir. Bu kapsamda, ilk olarak iki ülkede yaşayan Peştunlar ve Peştunistan sorunu ortaya konduktan sonra, Peştunların ikiye bölünmesi ve iki ülkenin de Peştunistan meselesine bakışı ele alınmıştır. Daha sonra Pakistan açısından bir tehdit olan Peştunistan meselesinin bundan sonraki süreçte iki ülke ilişkilerine yansıması irdelenmiştir.

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

Yunanistan'ın İskana Açtığı Adalar

Gözde KILIÇ YAŞIN*

 

Ege Denizi'ndeki kimi adaların Yunanistan tarafından iskâna açılması ve sonrasında bir nevi "fetih kutlaması" kapsamında adaların Yunanistan genelkurmay başkanı ve cumhurbaşkanınca ziyaretle onurlandırılması meselesi çok daha çarpıcı biçimde öne çıkmaktadır. Kuşkusuz ki sonuçları Türkiye açısından son derece önemlidir. Adaların iskanı meselesinin iki önemli boyutu bulunmaktadır. Birincisi, Yunanistan'ın seri şekilde 2004'ten bu yana gerçekleştirdiği bu eylemin kıta sahanlığı ve MEB sınırlandırmasına etkisidir. İkincisi ise bu ada ya da adacıkların, "Ege Denizi'ndeki Aidiyeti Belirsiz Ada ve Adacıklar" kapsamında mı yoksa Türkiye'ye ait olan, Türkiye'ye bırakılmış ya da Türkiye'nin egemenliğindeki ada ya da adacıklar mı olduğu meselesidir? Bu makalede, birinci konu sakla kalmak üzere Doğu Akdeniz'deki egemenlik mücadelesi, adaların iskana açılması bakımından incelenmiştir. Zira sıcak savaş dahil her türlü ihtimalin göze alındığı bir seri önlemi gerektiren gelişmeler söz konusudur.

Devamı 21. Yüzyıl'da…

 

 

 

 


 

* Doç. Dr., ORSAM Ortadoğu Danışmanı; Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü.

 

 

* Yrd. Doç. Dr., Niğde Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi.

 

 

* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Bilimsel Danışman.

 

 

* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Rusya-Slav Araştırmaları Merkezi, Araştırmacı, This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 

 

* AK PARTİ Ankara Milletvekili, TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanvekili.

 

 

* 21. Yüzyıl Türkye Enstitüsü, Bilimsel Danışman, This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 

 

* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Balkan ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı, This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display