Bazı çevreler tarafından zaman zaman Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) hakkında; “ABD’nin planlarında artık BOP’un olmadığı veya başka bir forma dönüştüğü” şeklinde görüşler ortaya atılsa da, Ortadoğu sahasındaki uygulamalarına baktığımızda söz konusu plan ve niyetlerinden asla vazgeçmedikleri, aksine, planlarını zaman ve mekan değişiklikleriyle örtmeye-gizlemeye çalıştıkları görülmektedir.
Dış politikada hayra alamet olmayan adeta fırtına öncesi bir sessizlik var.
Bunun bir nedeni Türkiye’nin içe gömülmesi, 31 Mart’taki yerel seçimlere odaklanması. Önceki günkü yazımızda da söylediğimiz gibi iktidar sanal beka sorunu gibi, terör ittifakı gibi söylemlerle genel seçim havasında süreci götürse de dış politikadaki sorunların yakınından uzağından geçmeyen hamasi söylemleri seçim meydanlarında sıklıkla kullanıyor.
Hafta içinde yaptığımız Irak ve Suriye Türkmenleri Kongresi ile iki ülkedeki Türkmen kardeşlerimizin liderlerini, sahadan bilgi alan çeşitli akademisyen ve gazeteci arkadaşlarımızı ağırladık. Neler olup-bittiği ile ilgili bilgilerimizi tazeledik, görüş alışverişinde bulunduk. Türkiye’de Türkmen kimliği ve yaşadığı sorunlar ile ilgili önemli bir bilgi açığı var.
Tel-Rıfat’dan Saldırıların Yoğunlaşması Dikkat Çekici
PKK’nın Suriye kolu Demokratik Toplum Partisi (Pyd)’nden bir yönetici, ABD’nin Irak ve Suriye’den başlayan uluslar arası terör güçlüklerine karşı koymak için Suriye’nin kuzeydoğusunda ‘güçlü yönetim’ kurmak için yerel çevreler ile görüşmeler yaptığını vurguladı.
Suriye Demokratik Konseyi (Suriye Demokratik Güçlerinin siyasi kanadı)'nde yetkili Pazartesi günü, sözde hilafet devletinin sona ermesinden sonra SDG'nin önceliklerinin Afrin kenti olacağını vurgulayarak ABD'nin rejim ve müttefiklerinin Fırat'ın doğusuna dönmesine izin vermeyeceğini belirtti.
Rus 'Nezavisimaya Gazete', Suriye'nin önümüzdeki süreç zarfında İdlip ve Afrin'de iki büyük çatışma ile randevusu olduğunu belirtti.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG)'nde konuya hakim kaynak Pazartesi günü, ABD ve Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde kurulması öngörülen güvenli bölge konusunda ortak uzlaşılara ulaştıklarını açığa çıkardı.
Son zamanlarda Suriye dosyasının tanık olduğu ipuçlarının tümü İdlip bölgesinin 17 Eylül 2018'de Türkiye ve Rusya arasında imzalanan Soçi anlaşması uyarınca Türk-Rus uzlaşma bölgesi olmasından daha çok ABD şemsiyesi altında toplanmaya başladığına işaret ediyor.
Suriye muhalefetinden Kürt yönetici Perşembe günü), Fırat'ın doğusunda kurulması öngörülen 'güvenli bölge'nin ABD'nin liderliğini yaptığı uluslararası koalisyon güçleri tarafından 'uçuşa yasak' bölge olacağını ve iç olarak kendi bileşenleri tarafından yönetileceğini vurguladı.
Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu - 26-02-2021
“Allah vergisi” der gibi güzel duyuluyor değil mi? Öyle şey olur mu demeyin. Büyük projeler büyük maliyetlere katlanmayı gerektirir. Tabii bir anda ortaya atılan projelerin niteliği, faydası ve amaçları tartışılabilir.
Doç. Dr. Çağla Gül Yesevi - 25 Şubat 2021
Enerji, bir ülkenin güvenliğini ve dış politikasını etkileyen ve uzun vadeli kararların alınmasını gerektiren en stratejik sektördür. Bir ülkenin enerji kaynaklarına ulaşabilme yeteneği, çevre politikalarını da belirlemektedir.
Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya - 24 Şubat 2021
Gara'da yıllardır rehin tutulan 13 vatandaşımızın şehit edilmesi, ülkemizi yeniden yasa boğmuştur. Her fırsatta dile getirildiği gibi asker, polis, güvenlik görevlisi dahil onbinlerce şehidimizin görünüşteki katili PKK terör örgütüdür.
Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu - 23 Şubat 2021
Yazanlar: Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu ve SG. Kur. Alb (E) Mehmet Zeki Bodur
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü - 21 Şubat 2021
Yazan: Duygu SUCUKA / Petrol Mühendisi