Aycan Şap

Aycan Şap

Rus uzmanlar, ABD’nin Türkiye’ye baskısını değerlendirdi: Umutsuzluk jesti… ABD'nin, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alma kararından vazgeçmemesine yanıt olarak, Türk pilotların F-35 eğitimini askıya almayı ciddi olarak düşündüğü yönündeki haberleri değerlendiren Rus uzmanlar, Washington’un Ankara’yı cezalandırmaya yönelik adımlarının 'umutsuzluk jesti' olarak adlandırılabileceğini belirtti. Reuters haber ajansı, ABD Savunma Bakanlığı’ndaki kaynaklara dayandırdığı haberinde, Türkiye'nin ABD'nin tüm itirazlarına rağmen Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi satın alma kararına karşılık olarak ABD tarafının, Türk pilotların devam eden F-35 eğitimini askıya almayı ciddi olarak düşündüğünü yazdı. 

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Başkanı Erol Başaran BURAL, 27 Mayıs 2018 tarihinde Irak'ın kuzeyinde bulunan Hakurk'a yönelik başlatılan "Pençe Harekatı"nı değerlendirdi

AB'nin yıllık genişleme raporunda Türkiye'de ekonomi, siyaset ve hukukun üstünlüğü alanında gerilemeye işaret edildi, müzakerelerde yeni adım atılmayacağı mesajı verildi. Dışişleri Bakanlığı eleştirilere tepki gösterdi. AB'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu'nun hazırladığı ve Birlik'e üyelik için müzakerelerin devam ettiği ülkelerin değerlendirildiği yıllık genişleme raporunda Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve hukukun üstünlüğü alanlarında gerilemeye devam ettiğine vurgu yapıldı, mülteciler konusunda Ankara'nın çabaları ise övüldü. Türkiye'nin halen AB'nin önemli bir ortağı ve aday üye olduğu vurgulanan raporda özellikle göç ve mültecilere verilen destek konularındaki işbirliğinin öneminin altı çizildi.Ancak raporda, başta hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ve siyasi sistemdeki güçler ayrılığı prensiplerinin yara aldığı ve bunların Türkiye'yi AB'den uzaklaştırdığı kaydedildi.Bu olumsuzlukların arkasında yatan en büyük nedenler olarak 2017 yılının Nisan ayındaki anayasa değişikliği referandumu ile Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçilmesi gösterildi.

Rus Dışişleri: "İdlib ikinci Rakka olmayacak" Gazetecilere konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Verşinin, Moskova’nın İdlib’in istikrara kavuşması için çaba gösterdiğini ve İdlib’in ikinci Rakka’ya dönüşmeyeceğinin garantisini verebileceğini kaydetti. Verşinin, “Teröristlerin başındaki liderlerin gerilimi tırmandırmak için, hükümet güçlerinin kimyasal silah kullanıyormuş gibi gösterilmeye çalışıldığı mizansenleri kullanmaları özellikle endişe verici bir durum” diye konuştu. İdlib’de faaliyette olan Heyet Tahrir Şam (El Nusra) örgütünün içinde kimyasal saldırı mizansenlerinin yapılması amacıyla ‘kimyasal kanat’ adı altında yeni bir yapının kurulduğunu da sözlerine ekledi. Rusya’nın, İdlib’in ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin kapsamlı harekât düzenlediği Rakka gibi olmayacağının garantisini verebileceğini söyleyen Verşinin, şöyle konuştu: “İdlib’in ikinci Rakka’ya dönüşmeyeceğini, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon üyelerinin yerle bir edene kadar bombaladığı ölü şehir olmayacağını sizlere söyleyebilirim”. 

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan DİLEK, TBMM'ye sunulan yeni askerlik yasasının etkilerini ve sonuçlarını değerlendirdi.

Suriye'de iç savaşın son cephesi olan İdlib vilayetinin büyük bölümünde kontrolü elinde bulunduran radikal İslamcı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütü, Devlet Başkanı Beşar Esad'a bağlı güçlerin ilerlemesi karşısında Türkiye'yi daha müdahil bir politika izlemeye çağırdı.El Kaide bağlantılı HTŞ'nin bünyesinde faaliyet gösteren ve kendisini "Kurtuluş Hükümeti" olarak isimlendiren heyetin lideri Fevaz Hilal,Astana ve Soçi barış süreçleri dâhilinde Türkiye'nin oluşturduğu 12 gözlem noktasının acilen güçlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde rejim güçlerinin Türkiye sınırına kadar ilerleme kaydedeceğini söyledi. Reuters haber ajansına konuşan Hilal, Mayıs ayı başında iki Türk askerinin Suriye ordusunun açtığı ateşte yaralandığını hatırlatarak, "Türk mevzilerinin oluşturulmasına halka koruma sağlayacağı umuduyla izin verilmişti. Ancak gerçekler, bu mevzilerin kendilerini de koruyamadığını söylüyor. Türk tarafının oluşturduğu bu mevzileri ve girdikleri alanları korumasını, ayrıca bulundukları bölgelere Rus ve Suriye jetlerinin uçuşunu ve bombardımanları engellemelerini umuyoruz" diye konuştu. "Bu mevziler ve etrafındaki alan bombalanıyor ve Türk askeri yaralanıyorsa bu bazı soru işaretleri yaratıyor" diyen Hilal, "Ankara'nın bölgedeki rolünü ve bu gözlem noktalarıyla ne istediğini netleştirmesi gerektiğini" belirtti.

İran lideri Ruhani, ülkenin nükleer programına ilişkin referanduma gitme ihtimalini gündeme getirdi. Pazar günü İran basınına yansıyan haberlere göre, Ruhani söz konusu öneriyi Cumartesi akşamı ülkenin önde gelen medya kuruluşlarının editörleriyle bir araya geldiği buluşmada yaptı. Ruhani, daha önce üst düzey nükleer müzakereci olarak görev yaptığı 2004 yılında, ruhani lider Ayetullah Ali Hamaney'e aynı öneride bulunduğunu aktardı. Hamaney'in o dönemde fikri desteklediğini belirten Ruhani, buna rağmen bir referandum düzenlenmediğini ancak bunun "her zaman çözüm olabileceğini" söyledi. Hamaney geçen hafta, Ruhani ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'i, nükleer anlaşmaya ilişkin emirlerini yerine getirmekte başarısız olmakla suçlamıştı. Hamaney, "bunca belirsizliğin ve yapısal zayıflığın" İran'a zarar verebileceğini söylemişti. Olası bir referandum, İran hükümeti uranyum zenginleştirme faaliyetlerini artırmayı seçtiği takdirde, bu karara siyasi bir taban sağlayacak. 2015 yılında varılan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) kapsamında, İran'ın bu faaliyetlerinin sınırlandırılmasında mutabık kalınmıştı. ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmiş ve İran'a yönelik yaptırımları yeniden yürürlüğe sokmuştu. Trump, anlaşmanın İran'ın nükleer silah geliştirme kabiliyetini frenlemede başarısız olduğunu savunmuştu.

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan DİLEK, Fransa'nın Suriye ve Kıbrıs'ta Türkiye Aleyhindeki Faaliyetlerini Değerlendirdi

Senato Silahlı Hizmetler Komisyonu 750 milyar dolarlık savunma politikası tasarısını açıkladı. Savunma Bakanlığı’na mevcut bütçesinin 34 milyar dolar üzerinde miktar içeren tasarıda, Türkiye’nin S-400 alması halinde F-35 programından çıkarılmasını öngören bir madde de yer alıyor. “2020 Mali Yılı Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası” (NDAA) tasarısı, ABD’nin daha fazla sayıda Lockheed Martin yapımı F-35 savaş uçağı almasına izin veriyor ve Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemi satın alması halinde F-35 programına ortaklığını sona erdirmeyi içeriyor. Komisyonda görüşülen ve 2’ye karşı 25 oyla kabul edilen tasarıda, “Savunma ve Dışişleri Bakanları, Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan S-400 hava ve füze savunma sistemi alımını kabul etmediğini doğrulamadıkça ve bunu ileride de yapmayacağı yönünde güvenilir güvenceler sunmadıkça, Türkiye topraklarına F-35 uçakları ya da ilgili ekipman ve fikri mülkiyetin transferi için fon ayrılmasının yasaklandığı” belirtiliyor. Tasarı ayrıca, ABD-Meksika sınırında yapılması planlanan inşaat projeleri, askeri konutlar ve orduda cinsel saldırıların önlenmesi gibi konularda yapılacak çalışmalara kaynak ayrılmasını amaçlıyor.Mart ayında ABD Başkanı Donald Trump savunma bütçesi için beklenenin üzerinde bir rakam olan 750 milyar dolar talep etmişti. Senato komisyonunda onaylanan tasarı da bu miktarı karşılıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye hükümetinin İdlib vilayetinde silahlı muhaliflere yönelik operasyonlarda kimyasal silah kullanıyor olabileceğine dair işaretler bulunduğunu bildirdi. Açıklamada, Pazar günü düzenlendiği iddia edilen klor gazı saldırısı dahil olmak üzere kimyasal silah kullanımının kanıtlanması durumunda ABD ve müttefiklerinin "hızlı ve uygun" bir yanıt vereceği uyarısı yapıldı. Bakanlık Sözcüsü Morgan Ortagus, "Maalesef Esad rejiminin, 19 Mayıs sabahı Suriye'nin kuzeybatısındaki klor gazı saldırısı iddiaları da dahil olmak üzere kimyasal silah kullanımına tekrar başvurduğuna dair işaretler görüyoruz. Bu vakayla ilgili bilgi toplamayı sürdürüyoruz. Ancak Esad rejiminin kimyasal silah kullandığının tespit edilmesi halinde ABD ve müttefiklerimizin hızlı ve uygun bir karşılık vereceği uyarısını yineliyoruz" diye konuştu.Türkiye ile Rusya arasında geçen yıl Eylül ayında imzalanan mutabakatla İdlib vilayetinde oluşturulan çatışmasızlık bölgelerine atıfta bulunan Ortagus, "iddia edilen kimyasal saldırının, Esad güçlerinin çatışmasızlığı ihlal eden vahşi kampanyasının bir parçası olduğunu" söyledi. Mutabakatın bölgede milyonlarca sivili koruduğuna işaret eden sözcü, Esad rejiminin saldırılarını durdurması çağrısı yaparak "İlk olarak Başkan Trump'ın Eylül 2018'de uyardığı gibi, İdlib'deki çatışmasızlık bölgelerine yönelik bir saldırı, gerilimi pervasızca tırmandıracak, bölgeyi istikrarsızlaştıracak bir hareket olacaktır" dedi.ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Esad rejiminin kimyasal silah kullandığı iddiasına dayanarak Nisan 2017 ve Nisan 2018'de olmak üzere Suriye'ye iki kez bombardıman düzenlemişti. 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display