Bu sayfayı yazdır

Cumhurbaşkanı Gül'ün Türkmenistan Ziyareti

Yazan  16 Kasım 2010
Türkiye’nin Orta Asya’da takip ettiği politikaların odağında cumhurbaşkanı vardır.

İsmet İnönü'den sonra Dışişleri Bakanlığı yapmış ikinci cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül köşke çıktıktan sonra Orta Asya ülkelerine özel bir önem verdi. Gül'ün Dışişleri Bakanlığı yapmasının kuşkusuz büyük avantajları vardır. Gül dış dünya tarafından tanınmakta ve kendisi de dünyayı tanımaktadır. Bu durum Türk dünyası için önemli bir fırsattır. Gül, faal bir dış politika izlemekte, Doğu'ya ve Türk Cumhuriyetleri'ne önem vermektedir.

Gül'ün izlediği bu politika konusunda iki görüş bulunmaktadır: "Dünya hâkimiyeti uğruna Orta Asya steplerinde büyük bir mücadele veren iki süper güç Rusya ve ABD küstürülmeden 'Türk Birliği' fikri hayata geçirilmeğe çalışılacak. … Rusya karşıtları, Türk Birliği fikrini, ABD'nin Orta Asya'dan uzak tutulması için Rusya'nın teşvik ettiğini öne sürüyorlar. Buna karşın ABD ve AB karşıtları da 'Türk Birliği' projesinin Büyük Orta Doğu Projesi'nin bir uzantısı olduğu görüşünde ısrar ediyorlar. Her iki yaklaşımda Türkiye'yi bir dünya devleti olmaya layık görmeyen, üstünlük almaya yetkin olmayan ülke kategorisine mahkûm eden anlayışların ürünü olarak görünüyor." [1]

Bu yorumlar Türkiye'nin kendi çıkarlarına uygun dış politika üretemeyeceğine dair fikirler olarak da değerlendirilebilir. Bu fikirleri çürütürcesine Gül, Cumhurbaşkanı olur olmaz KKTC ve Azerbaycan'a öncelik veren resmi ziyaretler gerçekleştirdi. Bu ziyaretleri Türkmenistan ve Kazakistan gezileri izledi.

Gül, bu gezilerine iş adamlarının yanı sıra bilim adamlarına da yer vermeye başladı. Bu da şüphesiz olumlu bir gelişme. Özellikle Türk dünyasına yapılan gezilerde bilim adamlarına yer verilmesi bu ülkelerle yalnızca ekonomik değil, kültürel ve bilimsel alanlarda da iletişimi sağlayacak yakın temaslar açısından da önem taşımaktadır.

Cumhurbaşkanı düzeyinde 7 yıl sonra Türkmenistan'a ziyaret gerçekleştiren Gül görev süresi içinde Kasım 2010 itibariyle 3. kez Türkmenistan'a gitmiş oldu. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov da çeşitli vesilelerle 3 kez Türkiye'ye gelmiştir.

Türk dünyası ile ilişkiler Türkmenistan bağlamında değil Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün Orta Asya Cumhuriyetleri ve Azerbaycan ile ilişkileri, Türk dış politikasında belirleyici olacaktır. Kurulan iyi ilişkiler yalnızca bu bölge ile sınırlı kalmayarak diğer dış politik ilişkilerini de olumlu etkileyebilecektir.

Bu çabalara rağmen Türkiye'nin Orta Asya'ya yönelik politikalarının yeterince doğru ve etkili olduğunu söylemek mümkün değildir. Türkiye diğer devletlerden farklı olarak önce dil, din, ırk birliği üzerine bir politika kurmalıdır. Tabii bunun için her şeyden önce okuma ve yazmada birlik sağlanmalıdır.

Türkiye'nin Orta Asya'da takip edeceği politikaların odağında cumhurbaşkanı gelmektedir. Bu durumun nedeni Orta Asya devletlerinin yapısından kaynaklanmaktadır. Orta Asya'da yapılan yatırımlar bazı değişikliklere rağmen hala devlet başkanlarının kontrolündedir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı makamının bu ülkelerle gerçekleştireceği girişimlerde son derece önemlidir.

Orta Asya ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ekonomik olarak çok ciddi mesafe kat etmişlerdir. Türkmenistan da petrol ve doğal gaz gelirlerinin etkisi ile hızla zenginleşmektedirler. Ancak bu zenginliklerin dışında da yatırımlar yapmak zorundadırlar. Gül de son Türkmenistan gezisinde Türk iş adamlarına hitap ederken bu konu üzerinde durdu. Yaptığı konuşmada; "serbest bölge kurulması konusunda işbirliğine gidebileceğini, Türkmenistan'ın lehine olan projeleri Türkiye'nin sunabileceğini, gaza dayalı ekonomi ile devam edilemeyeceğini" belirten Gül, "bunu sağlamak amacıyla kardeş ülkeye yardımcı olmalıyız. En iyi yardım da gelişmesine katkıda bulunmaktır" diye konuştu. Gül işletmeciliğe önem verilmesini istedi ve yalnızca kamu sektörünün değil özel sektörün de işe dâhil edilmesinin önemine işaret etti.

Gül'ün Türkmenistan gezisi sırasında sağlıktan eğitime kadar birçok konuda anlaşma imzalandı. Gül, imzalanan bu anlaşmaları "siyasi iradeyle, Türkiye ve Türkmenistan arasındaki her alanda ilişkileri geliştirme konusundaki inancımızı bir kez daha tekrarladık. Bundan ziyadesiyle mutlu olduk" şeklinde değerlendirdi.

Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhamedov'da yaptığı açıklamada, gerçekleştirdikleri görüşmede, "Türk ve Türkmen kardeşlik ve dostluğunun daha da gelişmesine hizmet edecek, özellikle çeşitli alanlarda verimli iş birliğinin gerçekleştirilmesini benimsedik. Türkiye, ana ve stratejik öneme sahip, ticari ve ekonomik partnerlerimiz arasında yer almaktadır. Bunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yani, Türkiye Türkmenistan'ın stratejik öneme sahip ticari ve ekonomik partneridir" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün Türk Cumhuriyetleri'ne yaptığı geziler bu devletlerin gelişip kalkınmasında Türkiye Cumhuriyeti'nin rol modeli olabileceğini göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti hiç bir beklenti içinde olmadan, Türk Cumhuriyetleri de hiç bir etki altında kalmadan ikili ilişkiler sürdürüldüğü takdirde Türk dünyasının büyük bir güç olduğunu bütün dünya görecektir.

 


 

[1] Muhammet Kutlu, "İşte ''gizlenen'' devlet projesi!", Haber5, 16 Aralık 2007.

 

 

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı