Bu büyük zaferin ardında ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliği ve cesareti yatmaktadır. 30 Ağustos, işgali kabul etmeyen Mustafa Kemal ve arkadaşlarının adım adım halkın güven ve desteğini alarak “Ya istiklâl ya ölüm” düsturuyla başlattıkları Millî Mücadelenin nihai zaferidir. 30 Ağustos, Türk milletinin bağımsızlık aşkının ve azminin zaferle taçlandığı bir destandır. Türk milletinin kayıtsız şartsız egemenliği eline alışıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramı, bugün İstanbul’un fethini de Malazgirt Zaferini de kutlamamızı sağlayan zaferdir. 30 Ağustos’ta bir zafer kazanılamasaydı Kosova Savaşı, Varna Savaşı, Niğbolu Savaşı, Mohaç Meydan Muharebesi, Estergon Kuşatmasının kutlanamadığı gibi bu kutlu günler de kutlanamayacaktı. Çünkü Anadolu’nun bütünlüğünü sağlayan, Anadolu’ya Türk devleti mührünü vuran 30 Ağustos Zafer Bayramı’dır.
30 Ağustos 1922 tarihinde zafere ulaşan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin sonucunda, Türk milleti bağımsızlığına ve egemenliğine kavuşmanın gururunu yaşamıştır. Bu zafer, tarihin akışını değiştiren, işgalci güçlere karşı verilen kahramanca mücadelenin zirvesini temsil etmektedir. Emperyalistlerin yenilebileceğini gösteren ilk zaferdir ve mazlum milletlerin kurtuluşunun müjdesidir. Atatürk’ün 29 Ağustos 1924 Dumlupınar Nutku’nda ifade ettiği gibi “Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, sadece bizim tarihimize değil dünya tarihine yeni yön vermede bu kadar etkili bir başka meydan savaşı yoktur. Açıktır ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşamı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu semalarda uçuşan şehit ruhları devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır.”
Zafer, sadece askerî bir başarı değil, aynı zamanda milletin birlik ve beraberliği, vatan sevgisi ve bağımsızlık aşkı ile elde edilmiştir. Türk milleti, bu zaferle gösterdiği dirayet ve azimle her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek güce sahip olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Yine Atatürk’ün ifade ettiği gibi “Bir ulusun ruhu ele geçirilmedikçe bir ulusun yaşama isteği gevşeyip kırılmadıkça,o ulusa boyunduruk vurulamaz… Bunca acıya katlanıp yıkımlara uğradıktan sonra Türk artık öğrenmiştir ki bu yurdu yeniden kurmak ve orada mutlu ve özgür yaşayabilmek için egemenliği hiç elden bırakmamak ve evlatlarını Cumhuriyet bayrağı altında örgütlü ve bilinçli bulundurmak gerekir.”
Aziz Atatürk ve İstiklâl Savaşımızın bütün şehitleri ve gazilerini rahmet, minnet, şükran, sevgi ve saygıyla anıyoruz. Dökülen Türk kanları ve şehit ruhları cumhuriyetimizin ve devletimizin ölümsüz koruyucularıdır.
Ruhları şad olsun.
Bu vatan ilelebet payidar olsun.
