ÜRDÜN’DEKİ SURİYELİ SIĞINMACILAR


ÜRDÜN’DEKİ SURİYELİ SIĞINMACILAR

Yazan  05 Mayıs 2020

2020 yılının ilk ayları itibariyle gerek salgından etkilenmiş gerekse etkilenmemiş olsun, dünya gündemini meşgul eden coronavirüs salgını bu denli etkiye sahip olmadan hemen önce bildiğiniz gibi 9 yıldır Suriye’de devam eden iç savaş nedeniyle meydana gelen sığınmacı krizi gündemi meşgul etmekteydi.

Hem uluslararası ilişkiler hem de insani bir kriz bağlamındaki bu geniş çaplı kriz, dünya üzerinde azımsanamayacak bir etkiye sahipti. Şu dönemde küçük büyük onlarca ülkeyi etkileyen salgın, sığınmacı krizinin gündemdeki yerini almış olsa da kriz önemini yitirmemiştir. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (UNHCR) Nisan ayı verilerine göre, dünya çapında yayılmış 5,563,101 (kayıtlı) Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır. Bu sığınmacıların en yoğun bulundukları ülkeler ise sırasıyla; (3,587,578) Türkiye, (910.256) Lübnan ve (656,213) Ürdün’dür[1]

Sığınmacıların yoğun olarak yaşadıkları her ülkede çeşitli sorunlar meydana getirmiş olmaları kaçınılmaz bir gerçektir. Sığınmacıların en yoğun yaşadığı üçüncü ülke konumundaki Ürdün, diğer ülkelerden farklı etkilere sahip olmuştur. Zira Ürdün, Suriye ile aynı zamanda Arap Baharı sürecine girmiş bir ülkedir. Her ne kadar Arap Baharı sürecini Suriye’ye oranla çok daha hafif atlatmış bir ülke olsa da Ürdün, sığınmacılardan kaynaklı yükün etkilerini omuzlarında hissetmekten kurtulamamıştır. Bu çalışmada ele alınacak olan konu; Ürdün’de bulunan Suriyeli sığınmacıların, Ürdün üzerindeki etkileri ve burada sığınmacılar için kullanılan uygulamalardır. Bu doğrultuda öncelikle Arap Baharı başlangıcı itibariyle Ürdün-Suriye ilişkilerinden bahsedilecek, ardından da Ürdün’deki Suriyelilerin etkileri ve onlar için uygulanan politikalar ele alınacaktır.

 

ARAP BAHARI SÜRESİNCE ÜRDÜN-SURİYE İLİŞKİLERİ

2010 yılında Tunus’ta başlayıp çok geçmeden neredeyse tüm Arap coğrafyasına yayılan “Arap Baharı” 2011 yılının Ocak ayında Ürdün’de belirtilerini göstermeye başlamıştı. Ekonomik açıdan zayıflığı ve halkın beklediği reformların gerçekleşmemesi sürecin burada da yaşanacağının habercisi idi. Fakat bölge ülkelerine kıyasla Ürdün’de patlak veren Arap Baharı çok daha farklı özellikler gösterdi. Bunun sebebi ise her şeyden önce Ürdün’ün, bölge monarşilerinin aksine liberal reformlar çabasında olması idi[2]. Bunlar yalnızca ekonomik alanda değil aynı zamanda politik alanda da yürütülen reformlardı.

Öte yandan, güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanmaması, göstericilerin beklentilerinin karşılama konusunda engel oluşturacağı düşüncesiyle şiddetten kaçınmaları ve hükümetin göstericilerin seslerine kulak verme çabaları Arap Baharı sürecinin hem kısa sürmesini hem de olumsuz etkilenme oranının oldukça az olmasını sağlamıştır. Ayrıca, 1946 yılından bu yana Ürdün’de Haşimi Krallığı bölge ülkelerine göre en istikrarlı rejimlerden biri olagelmesi ve halkın huzursuzluğunun büyük oranda ekonomik nedenlerle olması da rejim üzerindeki etkileri azaltmıştır. Öte yandan Ürdün Kralı 2. Abdullah, süreci daha karmaşık ve şiddetli geçirmelerinden de aldığı dersle daha reform yanlısı bir tutum sergilemiştir. Ürdün’de ekonomik reformların yanı sıra halkın siyasi alanda meydana gelen şikâyetleri nedeniyle 2011 - 2018 yılları arasında tam 6 kez başbakan değişmiştir[3]. Bu süreç içerisinde Arap Baharı olarak adlandırılan süreç tam anlamıyla Ürdün’de ciddi değişiklere neden olmamış, bununla birlikte şiddetli çatışmalara da dönüşmemiştir.

            Ürdün’de olduğu gibi Suriye’de de 2011 yılının ilk aylarında Arap Baharı sürecinin adımları atılmış, fakat tam anlamıyla olayların şiddetlenmesi Mart ayı itibariyle gerçekleşmiştir. Ürdün’de geçen yumuşak havanın aksine Suriye’de oldukça gergin çatışmalar halini alan bir ortam oluşmuştur. Olayların her geçen yıl biraz daha karmaşık hale gelmesi ve yalnızca ulusal faktörlerin değil aynı zamanda uluslararası faktörlerin de bölgede etkin rol oynamasıyla içinde bulunduğumuz 2020 yılında artık Arap Baharı olmaktan çıkmış, içerisinde uluslararası aktörlerin de bulunduğu iç savaş halini almış bir durumla karşı karşıya kalınmıştır.

            2011 yılında Ürdün’de olayların patlak vermesinin ardından iç politikada bazı siyasi değişimler yapılmakla birlikte[4], Ürdün Kralı Abdullah bu süreçte diplomasi trafiğini de kesmemiştir. Özellikle kendisiyle aynı dönemde böyle bir sürece girmiş olan ve etkilerini daha derinden hisseden sınır komşusu Suriye ile ilişkilerine önem verme çabasında olmuştur. Zira, Ürdün, yakın komşuluk ve ticari ilişkileri nedeniyle Suriye’de yaşananlardan olumsuz etkilenmiştir. Suriye-Ürdün ilişkilerinde Suriye’ye yönelik uluslararası ambargo kararının yansımaları ile sığınmacı sorunu önem taşımıştır. Ürdün yönetimi ekonomik nedenlerle Suriye’ye yönelik ambargo kararının uygulamasına katılmaya yanaşmamıştır. Dönemin Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cude, Ürdün ekonomisinin Suriye’ye uygulanan yaptırımlardan dolayı zarar göreceğini iddia ederek Arap Birliği’nin Suriye’ye yönelik ambargo kararından istisna tutulmalarını istemiştir. Bakan Cude, Ürdün’ün Suriye’de ekonomik çıkarları olduğunu, Ürdünlü binlerce öğrencinin Suriye’de eğitim gördüğünü, ortak sınır ve su kaynakları gibi meselelerin iki ülke arasındaki işbirliğini zorunlu kıldığını dile getirmiştir[5]. Suriye’de oldukça şiddetli devam eden çatışmalar nedeniyle meydana gelen sığınmacı akışı da Ürdün-Suriye ilişkilerinde önemli rol oynamıştır. Özellikle 2011 yılının Mart ile Aralık ayları arasında binlerce Suriyeli sığınmacının Ürdün’e geçmiş olması ilişkileri zorunlu hale getiren bir diğer neden olmuştur[6]. Suriye’nin istikrara kavuşması, bu gibi nedenlerden dolayı, elbette bir sınır komşusu olarak Ürdün için büyük önem arz ermiştir. Fakat bu süreçte Kral Abdullah, “tarafsız” olsa da Esad yanlısı da olmamıştır. Hatta öyle ki Kral Abdullah Suriye Cumhurbaşkanı Esad'ın iktidardan çekilmesini istemiştir. Kral Abdullah’ın bu çağrısı, Arap Baharı boyunca bir Arap liderin, diğer bir Arap lidere ilk kez görevi bırakma çağrısı olmuştur.

            Öte yandan 2011 yılında Suriye’de patlak veren çatışmalarda Ürdün hükümetinin her ne kadar ulusal ve uluslararası kamuoyunda Suriye krizinde tarafsız olduğunu duyursa da üstü kapalı bir şekilde muhaliflere destek verdiği düşünülmüştür[7]. 2014 yılında Suriye’nin Amman Büyükelçisi Behçet Süleyman, Ürdün’ün Suriye iç savaşındaki pozisyonu hakkındaki eleştirilerini sosyal medyada sürdürmesi üzerine 26 Mayıs tarihinde istenmeyen adam ilan edilmiştir. Bunun üzerine, Suriye yönetimi de Ürdün’ün Şam maslahatgüzarını istenmeyen adam ilan etmiştir[8]. Bu tarihten sonra da iki ülke arasındaki ilişkiler zamanla kopuk hale gelmiş ve iki ülke arasında tam anlamıyla diplomatik girişimler olmamıştır. Ayrıca yaklaşık hükümetten bağımsız olarak 3 bin Ürdün  vatandaşı da Suriye’de rejim karşıtı tarafta fiziki olarak çatışmıştır[9].

            Başlangıçta, Suriye’nin içerisinde bulunduğu durum, Ürdün üzerinde ekonomi ve sığınmacı konularında derin etkiler yaratmakta iken, zamanla güvenlik sorunları da meydana gelmiştir. En önemli güvenlik sorununu ise IŞİD terör örgütü oluşturmuştur. Ürdün’ün sınırlarında oluşan terör ve çatışmalardan kaynaklı güvenlik sorunları iki ülke arasında silahlı çatışma haline gelen sorunlara yol açmıştır. Terör sorunu birçok kez Ürdün’ün Suriye sınırları içerisine silahlı saldırılarda bulunmasına neden olmuştur[10].

            Ürdün, içerisinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve güvenlik gibi farklı açılardan etkilendiği Suriye iç savaşının sona erdirilmesi amacıyla uluslararası alanda gerek devletler gerekse devlet dışı örgütler bazında çok sayıda diplomatik girişim içerisinde olmuştur. Bütün bunlara karşın bir sonuç alınamamış, aksine sorun her geçen yıl daha da karmaşık hale gelmiştir. Bütün bunlar çerçevesinde Ürdün, içerisinde barındırdığı ve yerli nüfusunun yaklaşık % 10’unu oluşturan kayıtlı/kayıtsız 656,213 Suriyeli sığınmacı ve buna bağlı olarak ekonomik ve sosyal sorunla baş başa kaldı.

 

ÜRDÜN’DEKİ SURİYELİ SIĞINMACILAR

             Ürdün, sınırları içerisinde farklı uyruklardan çok sayıda sığınmacı/mülteci barındıran bir ülkedir. Özellikle Arap-İsrail savaşları ve yakın geçmişte Irak’ın işgal edilmesi nedenleriyle Suriye iç savaşı öncesinde de büyük bir sığınmacı nüfusuna sahip olagelmiştir. Ürdün’de Suriyeli nüfusun varlığı ise aslına bakılırsa Suriye iç savaşından daha eskiye dayanmaktadır. Coğrafi açıdan iki ülke arasındaki geniş kara sınırı, ortak kültür ve etnik yapı bu ülkelerde insanları birbirine bağlayan bir unsur olmuştur ve savaş öncesinde de Ürdün’de yaşayan yaklaşık 700 bin Suriyeli bulunduğu bilinmektedir. 2020 yılı verilerine göre Ürdün’ün toplam nüfusu 10,181,862’dir[11]. Toplam nüfusun yüzde 10’undan fazlasını Suriyeliler oluşturmaktadır.

            Suriye’de iç savaşın şiddetlenmesinin ardından, bölge halkının büyük çoğunluğunda başlangıçta sınır komşularına ve ardında özellikle Avrupa kıtasına göç süreci de başlamıştır. Bölgeden çevreye doğru gerçekleşen bu göç hareketinde en fazla sığınmacının kayıtlı olduğu ülkeler içinde üçüncü sırada Ürdün yer almaktadır. Ürdün’de 2020 Nisan ayı UNHCR verilerine göre 656,213 Suriyeli yaşamaktadır. Savaş öncesinde oraya yerleşmiş olan ve savaş nedeniyle de geri dönemeyen 700 bin civarındaki Suriyeli[12] de hesaba katıldığında 1 milyon 400 bine yakın Suriyelinin Ürdün’de yaşadığını görüyoruz. Fakat burada işlenecek olan temel konu daha çok UNHCR tarafından kaydedilmiş Suriyeliler üzerine olacaktır.

            Arap Baharı sürecinde Suriyelilerin göç etmek için seçtikleri ülkelerden birinin Ürdün olmasının birden çok nedeni bulunmaktadır. Öncelikle belirtilmesi gereken ilk neden, yoğun göç alan diğer ülkelerin de seçilme nedeni olan, coğrafi yakınlıktır. Ürdün ile Suriye arasında bulunan 375 km’lik kara sınırı göçün bir kısmının bu yönde ilerlemesinin ana sebebidir. Bir diğer önemli neden ise etnik, dini, kültürel açıdan yakınlık ve akrabalık ilişkileridir. İşte bu nedenlerle 2011 yılında Suriye’den Ürdün’e başlayan sığınmacı akışı, 2014 yılına kadar artarak devam etmiş, 2014 sonrasında neredeyse tamamen durmuştur (Tablo 1.). Meydana gelen bu sığınmacı akışının durmasının temel sebebi Ürdün hükümetinin Ekim 2014’te açık kapı politikasına getirdiği sınırlama olmuştur. Hükümetin yaptığı bu sınırlama sığınmacı açışını keskin bir biçimde azaltmış fakat diğer taraftan da insan kaçakçılığı riskinde artışa neden olmuştur[13]. Buna karşın, Ürdün hükümeti zaman zaman sığınmacılara kapılarını kapatmıştır. Hükümeti bu uygulamayı gerçekleştirmeye iten şey ise ekonomik sıkıntılar olmuştur[14].

 

Tablo1. Ürdün’deki Suriyeli Sığınmacıların Yıllara Göre Dağılımı

 

            Ürdün’de yaşayan Suriyelilerin yaklaşık olarak yüzde 20’lik bir kesimi kamplarda yaşamaktadır (124,019). Ürdün’de Suriyeliler için toplam beş kamp/geçici merkez kurulmuştur. Bu kamplar şöyledir; Zatari, Azrak, Emirati Jordian, Kral Abdullah Kampı ve Siberkent Göçmen Kampı. Bunlar Ürdün yetkilileri ile UNHCR tarafından kayıtların yapıldığı merkezlerdir[15].  Kamplar genellikle ülkenin kuzeyinde yer almaktadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi Ürdün’de bulunan Suriyeli sığınmacıların yüzde 20’si kamplarda yaşamaktadır ve kamplar kapasitelerinin çok üstünde sığınmacı barındırmaktadır. Kamp dışında yaşayan sığınmacıların en çok tercih ettikleri iller ise İrbid, Mafrak, Amman ve Zarka’dır. Bu iller arasında Amman’ın tercih edilme nedeni diğer illerden farklı olarak iş bulma olanaklarının daha fazla olmasıdır. İrbid, Mafrak ve Zarka’nın tercih edilmesinin temel nedeni ise sınıra yakın olmalarıdır.

            Ürdün, Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni imzalamamış bir ülkedir. Ürdün’de, Suriyeliler dahil tüm sığınmacılar Yabancı Kanunu (Alien Law) çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu kanun, uluslararası hukukun genel prensibi olan göçmenlerin yaşam ve özgürlüğünü tehdit eden yere geri gönderilmemesini temel alan bir anlaşmadır[16]. Ürdün, İşkence ve Diğer Zalimane Gayri insani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne taraftır. Sözleşmenin 3. Maddesi de sığınmacıları tehlike ve işkence görme ihtimali olan ülkeye göndermeyi yasaklamıştır[17].

            Ürdün Suriyeli sığınmacılara ilişkin açık kapı politikası uygulamaktadır. Resmi ya da resmi olmayan yollarla gelen tüm Suriyeli sığınmacıların güvenliğini sağlamaktadır. Suriyelilerden, ülkeye girişte vize ve oturma izni talep edilmemektedir. Ürdün’e geçiş için pasaportlarının olması yeterlidir. Ürdün, dört kategoride yer alan Suriyeli grubun geçişine onay vermemektedir. Bu gruplar sırasıyla; Suriye’de yaşayan Filistinliler, askerlik çağındaki bekâr erkekler, Suriye’de yaşayan Iraklı göçmenler ve belgesi olmayanlardır[18].

 

ÜRDÜN’ÜN SURİYELİ SIĞINMACILAR İÇİN UYGULADIĞI POLİTİKALAR

            Ürdün, geçmişten gelen mülteci/sığınmacı sorunları nedeniyle özellikle Türkiye ile kıyaslandığında tecrübeli bir ülke olmuştur. Sahip olduğu bu tecrübe Ürdün’e uyguladığı politikalar konusunda yardımcı olmuştur. Öncelikle, göçün başladığı ilk yıllarda kendisinin içinde bulunduğu siyasi, toplumsal ve ekonomik sorunlara karşın mümkün olduğunca sığınmacılar konusunda uluslararası alanda çağrılarda bulunmuş, diplomatik ilişkilere önem vermiş ve başta Avrupa ve ABD olmak üzere uluslararası devlet dışı aktörlerden yardım almıştır[19]. Bu süreçte Ürdün hükümetinin kurduğu diplomatik bağlantılar yalnızca yardım alma konusunda değil aynı zamanda Suriye’de barışın tesis edilmesi konusunda da olmuştur. Zira Suriye’de barışın tesis edilmesi bir bakıma sığınmacıların ülkelerine dönmeleri anlamına gelmektedir. Ürdün, Suriye’deki soruna kalıcı bir çözüm bulmak amacıyla gerek bölgesel aktörler, gerekse bölge dışı aktörlerle çeşitli diplomatik bağlantılar kurmuştur[20].

Göçün başladığı ilk zamanlardan itibaren Ürdün’ün izlediği kayıt politikası, kayıtların UNHCR tarafından alınmasını sağlaması olmuştur. Buna karşın, kayıt sorunu tamamen ortadan kalkmamış ve bu durum yalnızca ekonomik sorunları değil aynı zamanda, yanı başında çeşitli terör örgütlerinin konuşlandığı ve büyük çatışmaların yaşandığı Suriye’den kaynaklanabilecek güvenlik sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Kayıt işlemlerinde, gelen Suriyeliler büyük oranda bilgilerinin Suriyeli yetkililere ulaşması ve bu nedenle geri döndüklerinde sorun teşkil etmesinden korktukları için kendilerini gizleme çabasında olmuşlardır.  2013 yılının Mayıs ayında, konuyla ilgili önemli bir adım atılmış ve gayri resmi geçiş yapılabilecek noktalardaki güvenlik önlemlerini artırarak tamamen kapatılmış, yalnızca Cabir’de bulunan resmi sınır kapısı açık bırakılmıştır[21]. Ürdün hükümetinin izlediği bu politika o yıl içerisinde yaklaşık bin Suriyeli sığınmacının kaçak yollarla girmesini engellemiştir. Suriyeli sığınmacılar kayıtlarının alınmasının ardından çeşitli kamplara yerleştirilmiştir.

Ürdün hükümeti, genel olarak Suriye’den gelen ve sığınma talebinde bulunan kişilerin talebini kabul etmiş fakat sığınma talebinde bulunmak için bazı özel şartlar getirmiştir. Buna göre, yalnızca kadınlar, çocuklar ve acil tıbbi ihtiyacı olan siviller sığınma talebinde bulunabilmiştir[22]. Kayıt altına alınan Suriyelilerin izinsiz kamp dışına çıkmaları yasaklanmıştır. Kamp dışında yaşamak için yine özel bir şart konulmuştur. Buna göre, kamp dışına çıkmak isteyen Suriyelilerin bir Ürdün vatandaşının kefil olması halinde istekleri kabul edilmiştir[23]. Başlangıçta düzenli bir şekilde işleyen bu uygulamanın zamanla kampların kapasitelerinin çok üstünde sığınmacı barındırmaları nedeniyle esnetilmek zorunda kalındığını belirtmek gerekir. Bu uygulamaların sonucunda UNHCR’ın son verilerine göre kamplarda yaşayan toplam Suriyeli sığınmacı sayısı 124,019’dur.

            Gelişmişlik seviyesi düşük ve kıt kaynaklara sahip Ürdün için sığınmacılar büyük bir ekonomik yük oluşturmuştur. 2011 yılının ardından Ürdün, önceki deneyimlerine dayanarak, uluslararası alanda ekonomik destek çağrılarında bulunmuş, finansal kredi başvuruları yapmış ve çok sayıda ülke ile diplomatik girişimlerde bulunmuştur. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, İran, Körfez İşbirliği Teşkilatı, ABD, Kanada, İngiltere, Rusya, Japonya, AB, IMF ve elbette BM’den özellikle Suriyeli sığınmacılar kapsamında yardım almıştır[24]. Ayrıca Ürdün, kurduğu diplomatik ilişkilerde yalnızca ekonomik yardımlar için değil, aynı zamanda Suriye’de var olan krizin sonlandırılması için de çaba göstermiştir. Suudi Arabistan’ın Güvenlik Konseyi üyeliğini reddetmesi nedeniyle, 07 Aralık 2013 tarihinde yapılan oylama ile 178 ülkenin oyunu alan Ürdün, 2014-2015 dönemi arasında iki yıllığına Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmiş ve 1 Ocak 2014 itibariyle yeni görevine başlamıştır[25]. 2014-2015 yılları içerisinde, Ürdün’ün BM Güvenlik Konseyi Geçici üyeliği, Suriye’deki krizin sonlandırılması adına atacağı adımlar için etkin rol oynamıştır.

            Ürdün’de bulunan Suriyeli sığınmacıların sağlık hizmetlerine erişim Ürdün hükümeti ve UNHCR tarafından ücretsiz olarak karşılanmıştır, fakat UNHCR daha çok kamplarda yaşayan Suriyeliler için sağlık hizmetleri sağlamıştır. Kamp dışında yaşayan sığınmacılar için bir kart sistemi uygulanmış ve sağlık hizmeti ücretlerinin bir kısmı UNHCR tarafından ödenmiştir. Artan sığınmacı sayısıyla birlikte meydana gelen ekonomik yükün, Suriyelilerin ücretsiz sağlık hizmetlerine erişimlerinde engel teşkil etmeye başlamasıyla birlikte hükümet, Kasım 2014 itibariyle Suriyelilerin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için belirli miktarda ücret ödemeleri gerektiğini açıklamıştır[26].

            Ürdün, toplam 10,182,710 olan nüfusunun yaklaşık % 23’ü sığınmacı olan bir ülkedir[27]. Bunların büyük bir kısmını Afgan ve Suriye uyruklular oluşturmaktadır. Böylesine yoğun sığınmacı nüfusunun ülke için oluşturduğu ekonomik yük ve zaten kıt olan kaynakların gittikçe yetersiz hale gelmesi Ürdün için önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte bu nedenlerden ötürü, Ürdün hükümeti sığınmacıların ülkelerine dönmeleri için adımlar atmaktadır. Özellikle Suriyeli sığınmacılar konusunda Suriye’nin durumu buna çok da elverişli görünmemektedir. Buna karşın Suriye’ye dönüş yapan bir kısım Suriyeli görmek mümkündür[28].

 

SURİYELİ SIĞINMACILARIN ÜRDÜN ÜZERİNE ETKİLERİ

            Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tanımına göre göç (migration), bir kişinin veya bir grup insanın uluslararası bir sınırı geçerek veya bir devlet içinde (süresi, yapısı ve nedeni ne olursa olsun ) yer değiştirdiği nüfus hareketleridir. Buna mültecilerin, yerinden edilmiş kişilerin, ekonomik göçmenlerin, aile birleşimi gibi farklı amaçlarla hareket eden kişilerin göçüde dâhildir[29]. Göçe neden olan etmenler ile göç sürecinin izlediği seyir göç edilen yer üzerinde bıraktığı etki üzerinde belirleyici olur. Suriye’den 2011 yılından beri devam eden göç hareketi de ulaştığı ülkeler üzerinde önemli etkiler meydana getirmektedir.

Ürdün, dünyada en fazla Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan 3. ülke konumundadır. Son veriler göz önüne alındığında nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan Suriyeli sığınmacılar, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Ürdün’de de misafir olmaktan çıkmışlardır. Sayıları 700 bine yaklaşan ve kayıtsızlarla birlikte düşünüldüğünde 1 milyonu aşan Suriyeli sığınmacılar, Ürdün için çeşitleri sorunlara neden olmuşlardır. Ürdün, Arap-İsrail ve Irak Savaşları sonrasında ev sahipliği yaptığı Filistinliler ve Iraklılar nedeniyle edindiği tecrübelerle, Suriye kaynaklı göçü yönetme politikalarında, özellikle ekonomik açıdan temkinli olmaya çalışmış ve sığınmacı yükünü aza indirgemeye çalışmıştır. Fakat Suriye’de devam eden durumun son bulmaması, sorunun çözülmesinin önünde büyük bir engel oluşturmuştur.

Suriyeli sığınmacılardan kaynaklanan etkiler, birkaç farklı açıdan ele alınabilir. Öncelikle, incelenmesi gereken etki ekonomik alanda meydana gelen etkidir. Ürdün, kırılgan bir ekonomiye sahip ülke olarak bir anda mevcut nüfusunun %10’u kadar yeni bir nüfusu ağırlamak zorunda kalmıştır. Suriye’de devam eden çatışmaların Ürdün’ün ticari ilişkilerini zedelemesi ve Suriye ile yapılan ticaretler sayesinde elde edilen gelirin de ortadan kalkması, zaten dar olan Ürdün ekonomisinin daha da daralmaya başlaması anlamına gelmiştir. Sanayi üretimi zayıf, su ve petrol gibi doğal kaynakları yetersiz olan ve topraklarının %80’i çöl olan Ürdün’ün sığınmacı yükünü tek başına göğüslemesi mümkün olmadığı için hükümet, hem Batılı ülkelerle hem de bölge ülkeleri ve uluslararası kuruluşlarla iyi ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Ayrıca burada yaşayan Suriyeli sığınmacıların büyük bir kısmının işgücü piyasalarında oluşturduğu olumsuz etki de dikkate alınmalıdır. Ürdün, içinde bulunduğu sığınmacı krizinden kaynaklanan ekonomik etkileri azaltmak adına gerek bölgesel gerekse bölge dışı aktörlerle diplomatik ilişkilerini kullanmıştır.

Bölgesel olarak kurduğu iyi ilişkiler sayesinde sığınmacılar için aldığı yardımlar için örnek olarak, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün’de bulunan resmi sığınmacı kamplarından olan Emirates Jordan  Kampı için fon sağladığından bahsedebiliriz[30]. Bu kamp, Ürdün içerisinde bulunan diğer kamplar ile karşılaştırıldığında en iyi koşullara sahip olan sığınmacı kampıdır. Bunun dışında Katar’dan da çok kez ekonomik yardım almıştır[31]. Ürdün, bölge ülkeleriyle içinde bulunduğu iyi ilişkiler sayesinde aynı zamanda, uluslararası alanda destek sahibi olmuştur.

 Öte yandan, bölge dışı aktörlerle de kurduğu ilişkiler sayesinde ekonomik yükünü bir parça da olsa rahatlatan Ürdün, özellikle 2014-2015 BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği sayesinde siyasi anlamda da Suriye krizine ilişkin daha belirgin adımlar atmıştır. Bölge dışı aktörler arasında; ABD, Kanada, İngiltere gibi ülkeler yer almıştır[32]. Ayrıca bütün bunların yanı sıra Ürdün’de yaşayan ve kayıt altında olan Suriyeliler için UNHCR göz ardı edilemeyecek miktarda fon sağlamaktadır. Gerek kamp içinde gerekse kamp dışında yaşayan sığınmacılar için yardım sağlamaktadır. Suriyeliler UNHCR’dan ayda 400 JD (Yaklaşık 570 USD) nakit yardımı almaktadır (2014 yılına ait verilerdir). Şehir merkezlerinde yaşayan Suriyeliler için UNHCR tarafından oluşturulmuş 3400 kişilik gezici ekip bulunmaktadır. Bu ekip, sığınmacıların yaşadığı evleri ziyaret etmektedir. Ziyaretler ile hem kontrol yapılmakta hem de Suriyelilerin durumuna ilişkin güncel verilere sahip olunmaktadır. Bu şekilde ihtiyaç listesi de oluşturulabilmektedir[33]. Son 5 yılda UNHCR’ın Ürdün için ayırdığı bütçe, 2 milyar dolar civarındadır[34]. Tüm bu veriler göz önüne alındığında Ürdün’ün sığınmacılar için Türkiye ile kıyaslandığında çok küçük bir miktar harcama yaptığını görebiliriz. Hatta sığınmacılar konusunda yaşadığı krizi fırsata çevirdiği söylenebilir.

Suriyeli sığınmacıların Ürdün üzerinde yarattığı etkiler içerisinde bahsedilmesi gereken bir diğer konu ise güvenlik konusudur. Bölge ülkeleri için genel bir güvenlik sorunu olan terör örgütlerinin yarattığı tehdit elbette Ürdün için de geçerli olmuştur. Burada en önemli nokta, Ürdün’e göç eden sığınmacıların içerisinde kayıtsız bir kesimin olmasıdır. Zira kayıtsız olan bu grup içerisinde terör örgütleriyle bağlantısı bulunan kişilerin olması muhtemeldir. Öte yandan, Suriye’deki iç savaşa katıldığı düşünülen yaklaşık 2000 Ürdün vatandaşının Ürdün’e dönmeye başlaması ile birlikte, bu kişilerden kaynaklanan adli olayların artması, ayrıca Suriyeli sığınmacılardan kaynaklanan adli olaylarda da artış yaşanması, Ürdün’de güvenlik algılamalarında değişiklik meydana getirmiş ve yeni güvenlik yasalarını yürürlüğe koymasına neden olmuştur. Bu yasa, güvenlik güçlerine terörist faaliyet ve eylemlerin önlenebilmesi maksadıyla önemli yetkiler vermiştir[35].

Ürdün’ün Suriyeli sığınmacılar nedeniyle yaşadığı sorunlar arasında diğer ülkelerden farklı olarak ele alınması gereken bir sorun daha bulunmaktadır: Su sorunu. Ürdün, dünyada su kaynakları bakımından sıkıntı çeken üçüncü ülke konumundadır ve bölgeye gerçekleşen göçle birlikte artan nüfus yaşanan su sıkıntısının derinleşmesini tetiklemiştir. Yüzeysel su kaynaklarının yetersizliği, yeraltı su kaynaklarına yönelmeyi zorunlu kılmış ve bu durum artan maliyet nedeniyle ülke ekonomik açıdan da etkilenir hale gelmiştir[36].

Yukarı bahsedilen tüm sorunlar kaçınılmaz şekilde toplumsal alanda da karşılık bulmuştur. Göçün başladığı ilk yıllarda, yerli halk tarafından ılımlı karşılanan Suriyeli sığınmacılar sürecin de uzamasının etkisiyle rahatsız olmaya başlamışlardır. Ekonomik yetersizlikler, su kaynaklarının azlığı ve güvenlik problemleri, zaman zaman protestolara dönüşen halk tepkilerinin artmasına neden olmuştur. Kırılgan bir ülke konumundaki Ürdün’ün ekonomik zayıflığı halkta karşılığını “işsizlik” ve dolayısıyla fakirlik olarak bulmaktadır. Ürdün’ün iş kanunları, sığınmacıların sağlık, eğitim, mühendislik ve teknik meslekler de dahil olmak üzere birçok iş sektöründe çalışmalarını engellemiştir. Bu nedenle Suriyeliler fiziki emek gerektiren işlerde ve düşük ücretler için çalışmaktadır[37]. Suriyelilerin ucuz işgücü olarak görülmesi, işverenleri Suriyeli işçi çalıştırmaya itmiştir. Bu durum ise yerel halkta işsizlik oranlarını artırmaktadır. Bu da Suriyelilerin, Ürdün vatandaşlarının gözünde işlerini ellerinden alan insanlar olarak görülmesi sonucunu doğurmuştur.

 

SONUÇ

            2011 yılından itibaren, Suriye iç savaşı kaynaklı yaşanan ve farklı oranlarda da olsa tüm dünyayı etkisi altına alan sığınmacı krizi, Ürdün üzerinde de etkili olmuştur. Hem geniş kara sınırı olması, hem de kültürel ve etnik sebeplerle tercih sıralamasında üst sıralarda yer alan Ürdün, sığınmacı krizinden ciddi oranda etkilenmiştir. Özellikle su kaynakları bakımından yaşadığı sıkıntılar üzerine fazladan binmiş bir yük olmuştur. Ürdün, ekonomik açıdan meydana gelen etkileri büyük orandan aldığı dış yardımlarla azaltmayı başarmış olsa da farklı alanlarda oluşan olumsuzlukların azaltılması konusunda yetersiz kalmıştır. Toplumsal açıdan doğan huzursuzluk ortamı gün geçtikçe artan bir niteliğe sahiptir. Zira uzayan Suriye iç savaşı süreci Suriyelileri diğer ülkelerde olduğu gibi Ürdün’de de kalıcı bir hale getirmeye başlamıştır. Bütün bu sorunlar bir araya geldiğinde zaten kırılgan bir yapıya sahip olan Ürdün için tehdit oluşturmaktadır. Zira Arap Baharı sürecini hafif geçiren Ürdün’ün hâlihazırda yaşadığı ekonomik ve sığınmacı kaynaklı sorunlar her an yeni bir Arap Baharı ile karşı karşıya kalmasına neden olabilir.

            Uzun yıllardır devam etmekte olan sığınmacı krizi; ülkelerin iç ve dış politikalarını, ekonomilerini, toplumlarını ve hatta güvenliklerini derinden sarsan bir sorun yumağıdır. Son günlerde tüm dünyayı içinden çıkılamayacak sorunlar silsilesiyle baş başa bırakan coronavirüs salgını sürecinde arka plana itilmiş olan sığınmacı krizi, salgın sürecinde dahi ele alınması gereken bir kriz niteliğindedir. Gerek sığınmacıların yaşadıkları kamplar bağlamında, gerekse Arapça lehçe farklılığı ve sağlık hizmetlerine erişim bağlamında sorunun derinleşmesi muhtemeldir. Bu durumun uzun vadede büyük bir insani kriz halini almaması için alınması zorunlu olan önlemler bulunmaktadır. Bu önlemler, yalnızca ülkelerin tek tek iç politika kapsamında atması gereken adımları değil aynı zamanda uluslararası arenada alınması gereken önlemleri kapsamaktadır. Krize sığınmacı yoğunluğu yüksek olan ülkeler açısından bakıldığında ise sorumluluk alanlarının genişlemesi ve ilgili kurum ve kuruluşların da iş yükünü artırarak ekonomik açıdan etkiye neden olması, sığınmacı krizinin bir başka boyuta daha evrilmesine yol açmaktadır.

 

KAYNAKÇA

Akbaş, Zafer, Ürdün 2011, Ortadoğu Yıllığı 2011

Çakır, Nurdan Bozkurt, Suriye’den Göç ve Güvenlik: Türkiye-Ürdün Karşılaştırması, 2017, s.35

Luigi Achilli, Syrian Refugees in Jordan: A Reality Check, Şubat 2015

Murat Yeşiltaş, Burhanettin Duran, Ortadoğu’da Devlet Dışı Silahlı Örgütler, SETA 2018

Özşahin, C., Battır, O. , Arap Baharı Sonrası Ortadoğu Bölgesel Dönüşüm ve Reaksiyonlar, 2019, Hiperyayın

ORSAM, Rapor No:189, Suriye’ye Komşu Ülkelerde Suriyeli Mültecilerin Durumu: Bulgular, Sonuçlar ve Öneriler, Nisan 2014

Oruç, Haydar, Ürdün 2014, Ortadoğu Yıllığı 2014, 2014

Yıldırım, Bilal, Ürdün 2013, Ortadoğu Yıllığı 2013

Richard Perruchoud , Jillyanne Redpath, Uluslararası Göç Hukuku, Göç Terimleri Sözlüğü

 

İNTERNET ERİŞİM

 

https://data2.unhcr.org/en/situations/syria, Erişim Tarihi; 05.04.2020

https://data2.unhcr.org/en/situations/syria/location/36, Erişim Tarihi: 05.04.2020

http://www.ydh.com.tr/HD9580_urdun-suriyeye-yaptirim-konusunda-yan-cizdi.html, Erişim Tarihi: 05.04.2020

ABD'den Ürdün'e 6 milyar dolarlık yardım, https://www.iha.com.tr/haber-abdden-urdune-6-milyar-dolarlik-yardim-710856/, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Canada ‘proud’ of supporting Jordan in refugee crisis — PM, http://www.jordantimes.com/news/local/canada-proud%E2%80%99-supporting-jordan-refugee-crisis-%E2%80%94-pm,  Erişim Tarihi: 07.04.2020

Esad Çağrı Yaptı, Ürdün'deki 28 Bin Suriyeli Ülkesine Döndü, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/urdunden-28-bin-suriyeli-ulkesine-dondu/1329430, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Global Focus Jordan, http://reporting.unhcr.org/jordan, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Jordan: Economic Inclusion of Syrian Refugees (January 2020), https://reliefweb.int/report/jordan/jordan-economic-inclusion-syrian-refugees-january-2020, Erişim Tarihi: 07.04.2020

İşkence ve Diğer Zalimane Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Taraf Olan Ülkeler;  https://tbinternet.ohchr.org/_layouts/15/TreatyBodyExternal/Countries.aspx, Erişim Tarihi: 07.04.2020

It is not enough to wait for conflict to end, https://www.jordantimes.com/opinion/ferid-belhaj/it-not-enough-wait-conflict-end , Erişim Tarihi: 07.04.2020

Jordan elected to serve on UN Security Council, https://news.un.org/en/story/2013/12/457222, Erişim Tarihi; 07.04.2020

Jordan downplays expulsion of Syria’s ambassador, (27.05.2014), https://gulfnews.com/world/mena/jordan-downplays-expulsion-of-syrias-ambassador-1.1339465, Erişim Tarihi: 05.04.2020

Jordan, Qatar businessmen discuss further cooperation, http://www.jordantimes.com/news/local/jordan-qatar-businessmen-discuss-further-cooperation, Erişim Tarihi: 07.04.2020

The UAE is Providing Significant Support to Help the Syrian People, https://www.uae-embassy.org/, Erişim Tarihi: 07.04.2020

United Nations Treaty Collection https://web.archive.org/web/20121114081432/http://treaties.un.org/Pages/ViewDetailsII.aspx?&src=UNTSONLINE&mtdsg_no=V~2&chapter=5&Temp=mtdsg2&lang=en, Erişim Tarihi: 07.04.2020

United Nation Treaty Body Country Database, https://tbinternet.ohchr.org/_layouts/15/TreatyBodyExternal/Countries.aspx Erişim Tarihi: 07.04.2020

Ürdünlü pilot IŞİD’e esir düştü, (25.12.2014), https://www.milliyet.com.tr/dunya/urdunlu-pilot-isid-e-esir-dustu-1989488

Ürdün'den IŞİD'e ağır saldırı, (09.02.2015), https://tr.euronews.com/2015/02/09/urdun-den-isid-e-agir-saldiri,Erişim Tarihi: 07.04.2020

Ürdün askerlerine bombalı saldırı: En az 6 ölü, (21.06.2016) Erişim Tarihi: 07.04.2020

https://www.worldometers.info/world-population/jordan-population/, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Ürdün, yardım almazsa artık daha fazla mülteci kabul etmeyecek (02.02.2016), https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/02/160202_urdun_krali_roportaj Erişim Tarihi: 07.04.2020

Ürdün: Kapılarımızı Suriyeli Sığınmacılara Açmayacağız, https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201806301034085385-urdun-kapilarimizi-suriyeli-siginmacilara-acmayacagiz/, (30.06.2018), Erişim Tarihi: 07.04.2020      

Ürdün'deki Suriyeliler ülkelerine gönderiliyor, https://www.yenicaggazetesi.com.tr/urdundeki-suriyeliler-ulkelerine-gonderiliyor-245047h.htm, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Ürdün'deki Suriyeliler ülkelerine gönderiliyor, https://www.yenicaggazetesi.com.tr/urdundeki-suriyeliler-ulkelerine-gonderiliyor-245047h.htm, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Worldometter, Jordan Population, https://www.worldometers.info/world-population/jordan-population/, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Suriye Krizinin Kronolojisi, https://www.21yyte.org/tr/merkezler/suriye-krizinin-kronolojisi, Erişim Tarihi 05.04.2020

$7.3b Jordan Response Plan endorsed, http://www.jordantimes.com/news/local/73b-jordan-response-plan-endorsed  Erişim Tarihi: 07.04.2020

 

 

[1]  https://data2.unhcr.org/en/situations/syria, Erişim Tarihi; 05.04.2020

[2] Akbaş, Zafer, Ürdün 2011, Ortadoğu Yıllığı 2011, ss. 305

[3] Özşahin, C., Battır, O. , Arap Baharı Sonrası Ortadoğu Bölgesel Dönüşüm ve Reaksiyonlar, 2019, Hiperyayın, s. 185

[4]  2011 yılı içerisinde Ürdün’de üç kez başbakan ve hükümet değişimi yapılmıştır.

[5] http://www.ydh.com.tr/HD9580_urdun-suriyeye-yaptirim-konusunda-yan-cizdi.html, Erişim Tarihi: 05.04.2020

[6] https://data2.unhcr.org/en/situations/syria/location/36, Erişim Tarihi: 05.04.2020

[7]  Suriye Krizinin Kronolojisi, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, https://www.21yyte.org/tr/merkezler/suriye-krizinin-kronolojisi, Erişim Tarihi 05.04.2020

[8]Jordan downplays expulsion of Syria’s ambassador, (27.05.2014), https://gulfnews.com/world/mena/jordan-downplays-expulsion-of-syrias-ambassador-1.1339465, Erişim Tarihi: 05.04.2020

[9] Murat Yeşiltaş, Burhanettin Duran, Ortadoğu’da Devlet Dışı Silahlı Örgütler, SETA 2018, s.224

[10] Ürdünlü pilot IŞİD’e esir düştü, (25.12.2014), https://www.milliyet.com.tr/dunya/urdunlu-pilot-isid-e-esir-dustu-1989488; Ürdün'den IŞİD'e ağır saldırı, (09.02.2015), https://tr.euronews.com/2015/02/09/urdun-den-isid-e-agir-saldiri; Ürdün askerlerine bombalı saldırı: En az 6 ölü, (21.06.2016) Erişim Tarihi: 07.04.2020

[11] https://www.worldometers.info/world-population/jordan-population/, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[12] ORSAM, Rapor No:189, Suriye’ye Komşu Ülkelerde Suriyeli Mültecilerin Durumu: Bulgular, Sonuçlar ve Öneriler, Nisan 2014, ss. 20

[13]  Luigi Achilli, Syrian Refugees in Jordan: A Reality Check, Şubat 2015, s. 6

[14]Ürdün, yardım almazsa artık daha fazla mülteci kabul etmeyecek, https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/02/160202_urdun_krali_roportaj, (02.02.2016); Ürdün: Kapılarımızı Suriyeli Sığınmacılara Açmayacağız, https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201806301034085385-urdun-kapilarimizi-suriyeli-siginmacilara-acmayacagiz/, (30.06.2018), Erişim Tarihi: 07.04.2020

[15]Achilli, a.g.e, s. 3

[16] United Nation Treaty Collection, https://web.archive.org/web/20121114081432/http://treaties.un.org/Pages/ViewDetailsII.aspx?&src=UNTSONLINE&mtdsg_no=V~2&chapter=5&Temp=mtdsg2&lang=en, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[17]İşkence ve Diğer Zalimane Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Taraf Olan Ülkeler;  https://tbinternet.ohchr.org/_layouts/15/TreatyBodyExternal/Countries.aspx, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[18] ORSAM, a.g.e., ss. 23

[19] Yıldırım, Bilal, Ürdün 2013, Ortadoğu Yıllığı 2013, ss.228-229

[20] Yıldırım, a.g.e., ss. 231

[21] Yıldırım, a.g.e., s. 237

[22] Achilli, a.g.e, s. 4

[23] ORSAM, Rapor No 198, s. 24

[24] Yıldırım, a.g.e.; Akbaş, a.g.e., It is not enough to wait for conflict to end, https://www.jordantimes.com/opinion/ferid-belhaj/it-not-enough-wait-conflict-end , Erişim Tarihi: 07.04.2020

[25] Jordan elected to serve on UN Security Council, https://news.un.org/en/story/2013/12/457222, Erişim Tarihi; 07.04.2020

[26] Çakır, Nurdan Bozkurt, Suriye’den Göç ve Güvenlik: Türkiye-Ürdün Karşılaştırması, 2017, s.35

[27] Worldometter, Jordan Population, https://www.worldometers.info/world-population/jordan-population/, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[28]Esad Çağrı Yaptı, Ürdün'deki 28 Bin Suriyeli Ülkesine Döndü, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/urdunden-28-bin-suriyeli-ulkesine-dondu/1329430, Erişim Tarihi: 07.04.2020; Ürdün'deki Suriyeliler ülkelerine gönderiliyor, https://www.yenicaggazetesi.com.tr/urdundeki-suriyeliler-ulkelerine-gonderiliyor-245047h.htm, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[29] Richard Perruchoud , Jillyanne Redpath, Uluslararası Göç Hukuku, Göç Terimleri Sözlüğü, s. 35-36, https://publications.iom.int/system/files/pdf/iml31_turkish_2ndedition.pdf, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[30] The UAE is Providing Significant Support to Help the Syrian People, https://www.uae-embassy.org/, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[31] Jordan, Qatar businessmen discuss further cooperation, http://www.jordantimes.com/news/local/jordan-qatar-businessmen-discuss-further-cooperation; $7.3b Jordan Response Plan endorsed, http://www.jordantimes.com/news/local/73b-jordan-response-plan-endorsed  Erişim Tarihi: 07.04.2020

[32] ABD'den Ürdün'e 6 milyar dolarlık yardım, https://www.iha.com.tr/haber-abdden-urdune-6-milyar-dolarlik-yardim-710856/; Canada ‘proud’ of supporting Jordan in refugee crisis — PM, http://www.jordantimes.com/news/local/canada-proud%E2%80%99-supporting-jordan-refugee-crisis-%E2%80%94-pm,  Erişim Tarihi: 07.04.2020

[33] ORSAM, Rapor No:189, s. 24

[34] Global Focus Jordan, http://reporting.unhcr.org/jordan, Erişim Tarihi: 07.04.2020

[35] Oruç, Haydar, Ürdün 2014, Ortadoğu Yıllığı 2014, 2014, s. 201

[36] ORSAM, Rapor No:189, s. 31

[37] Jordan: Economic Inclusion of Syrian Refugees (January 2020), https://reliefweb.int/report/jordan/jordan-economic-inclusion-syrian-refugees-january-2020, Erişim Tarihi: 07.04.2020

Kübra Ünlü

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü 
Suriye ve Göç Araştırmaları Uzmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...