Tunus “Ulusal Diyalog Dörtlüsü”ne Verilen 2015 Nobel Barış Ödülü'nün Ardından

Yazan  24 Kasım 2015

2015 Nobel Barış Ödülü Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü’ne verildi. 2011'de başlayan Arap ayaklanmalarının ardından, demokrasiyi inşa etme çabalarından ötürü,sivil toplum örgütlerinden oluşan Ulusal Diyalog Dörtlüsü'ne (NDQ) verilen ödülün, "2011'deki Yasemin Devrimi sonrasında, Tunus'ta çoğulcu bir demokrasinin inşa edilmesine kararlı katkılarından” dolayı uygun görüldüğü açıklandı.[1]

Tunus daha önce, The Economist tarafından “yılın ülkesi” olarak seçilmişti. Bu seçimde etkin olan ülke gerçekleri de, kanlı ve aşırılıklar içinde ve  henüz sonuçlanmayan “arap baharı” hareketinin, toplumsal uzlaşma ile ulaştıkları “çağdaş, aydınlık ve bilgiye dayalı” anayasa; sonrasında gerçekleştirdikleri cumhurbaşkanı ve parlamento seçimleriile, tek “olumlu istisnası” olması olarak belirtilmiştir.[2]

2013 yaz aylarında, Genel Sendikalar Birliği (UGTT), İşverenler Derneği (UTICA), İnsan Hakları Ligi (LTDH) ve Avukatlar Birliği tarafından oluşturulan NDQ’ın anılan ödüle lâyık görülmesi, her şeyden önce, Nobel Komitesi’nin, Tunus'taki demokrasi mücadelesini desteklemeyi amaçladığını göstermektedir. O kadar ki, Ödül Komitesinin yaptığı açıklamada, NDQ’ı, 2011 Yasemin devrimi sonrası göz kırpmaya başlayan “sivil savaş” süreci ile kararlı bir şekilde baş eden, “alternatif barışçıl politik proses/vetireyi” beraber başaran “dört organizasyonun birlikteliği“ olarak tanımlanmaktadır.

Arap Baharı olarak isimlendirilen hareketin ilk başladığı ve geriye doğru bakıldığında, çeşitli terör eylemlerine ve yapısal zorluklara karşın, özellikle “katılımcı demokrasi” ve “çağdaş bir anayasa” tesisi alanlarında önemli başarılara imza atan Tunus’ta yaşanan bu gelişmeler temel taşının NDQ olduğu, genelde kabul görmüş bir çıkarımdır.

Aşağıdaki çalışmamızın ereği, Arap ülkeleri dışında Rusya, Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerde gözlenen “liberal olmayan demokrasi” ye kayış olgusuna ve komşu Libya, Mısır, Cezayir gibi ülkelerde yaşananlara inat, 2015 Nobel Barış Ödülü’ne lâyık görülen NDQ’ün çalışmaları, yaptıkları, başarının gerisindeki faktörleri irdeleyerek; eğer var ise, anılan dörtlünün “model olma” niteliğini ortaya koymakolmuştur. 

Ana Hatları İle Tunus

NDQ’ın, çalkantılı ve kutuplaşmanın (özellikle laik-dinci olarak) getirdiği gerginlik ortamındaki “siyasi dönüşüm” yolculuğunun, salimen limana demirleme ile sonuçlanmasında üstlendiği etkin rol nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne lâyık görüldüğü Tunus’un sosyal, politik ve ekonomik özellikleri, aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır.

 

Ekonomik Yapı

Tunus ekonomisi, turizm başta olmak üzere, hizmet sektörü, tarım, tekstil ve konfeksiyon, hafif sanayiler ile petrol ve fosfat üretimine dayanan gelişme yolunda bir ekonomidir. Kalkınmaya dönük yatırımlarda gerek Batılı devletlerin (1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren AB), gerekse uluslararası kuruluşların sağladığı mali destek önemli yer tutmaktadır.[3]

Ülkenin ekonomik parametreleri aşağıdaki tabloda özetlenmeye çalışılmıştır. Yıllardır önemli bir nüfus artışı göstermeyen Tunus’un ekonomik büyüme, refah düzeyi, fiyat artışı başlıklarında önemli bir değişim görülmemektedir.

Kaynak: The World Bank/Data/ Gross Savings (% of GDP)

Enerji tüketiminin yüzde 27’sini yurt dışından temin eden (giderek artmaktadır)Tunus, cari dengesindeki açığın, doğrudan yabancı sermaye girişi (FDI) ile kapatılamayan bölümü nedeniyle “dış borçlar” kaleminde giderek artış yaşanmakta; tedricen düşse de, işsizlik önemli bir sorun olarak durmakta ve iç tasarruf oranları oldukça yetersiz bir seviyede gerçekleşmektedir. 2012’de sıçrama yapan FDI girişlerinde yatırımcıları çeken unsurlar, küresel yatırımcıları cezbeden, ülkede yaşanan liberal ekonominin türevleri olan esneklik, istikrar ve öngörülebilirlik olmuştur.

Ülkenin yaklaşık 30 milyar € tutarındaki dış ticaretinin yüzde 64’ünü AB ile gerçekleşmekte olup, ilk sekiz sırayı alan ticari ortakları ve payları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Kaynak: Tunisia, Trade with World, European Commission, Directorate-General for Trade

Dış ticarete konu ürünlere baktığımızda da, makine ve taşıma ekipmanları, petrol ve maden ürünleri, tekstil ve hazır giyim ile kimyasal ürünlerin önemli yer tuttuğunu söyleyebiliriz.

Tunus sahillerindeki irili ufaklı körfezler, ülkenin deniz ticareti konusundaki önemini arttırmaktadır. İlâveten, 1300 km. uzunluğundaki kıyılarının,  yaklaşık 600 km.’lik kısmının ince kumlu olması,“turizm” ekonomik faaliyeti yönünden önemli üstünlük olmuştur. Bilhassa coğrafi konumunun (Akdeniz sahilleriile Sahra Çölü) katkılarıyla önemli bir turizm ülkesidir.[4]Anılan sektör, ülkenin ulusal gelirinin yüzde 6,5’unu, yaklaşık 6/7 milyon yabancı turist girişini ve 340 bin kişilik istihdamı temsil etmektedir.[5]

Özetle, günümüzde Tunus ekonomisi, sanayi ve ticari yönlerinden “çeşitlilikleri”  içerme,  toplumsal kalkınmışlık yönünden de ortanın üzerinde bir düzeydedir.2009 Küresel krizi öncesi Tunus, birçok Batılıuzman tarafından bir model ülke olarak gösterilmekteydi.Modernizasyon ve sosyal devletin başarılı olduğu bir Ortadoğu ülkesi olarak aşamalıbir şekilde “serbest seçim” ve “piyasa ekonomisine” kademeli olarak geçildiği gözlenmektedir.Nobel ekonomi ödüllü Joseph Stiglitz, Tunus’un bu aşamalı ekonomik değişiminden övgüyle bahsedip, küreselleşmenin ve uluslararası firmaların getirdiği “bir gecede kalkınma/ şok terapisi” nden daha iyi bir seçenek olduğu belirtmiştir.[6]

Dünya Bankası sınıflamasında “gelişmekte olan-üst orta gelir seviyesinde” bir ülke konumunda olan Tunus’daki  ekonomi ikliminin değerlendirilmesine baktığımızda, dünyada, bölgede ve özgür ülkelerde sırasıyla 60,4-61,6 ve 84,6 olan “ekonomik serbesti notu (economic freedom score)’un  57,7 olduğu (globalde 107'nci, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki 15 ülke arasında 11'nci sırada) görülmektedir.Son üç yıldır gerçekleşen tedrici yükselmenin, kamu harcamalarındaki disiplin, yolsuzluklar üzerindeki kontrol ve iş yapma özgürlüğündeki artışlar ile, işgücü ve parasal serbesti konularındaki yetersizliklerin arasındaki pozitif farktan kaynaklandığı; ancak yine de alınacak çok yol olduğu belirtilmektedir.[7]

Tarihten Gelen Sosyal ve Siyasal Yapı

Bilindiği gibi Tunus, 2011’in başında yaşanan “YaseminDevrimi”, bölgede yaşanan ayaklanma ve otoriter rejimlerin halk hareketiyle devrilmesi sürecinin ilk başarılı halkası olmuştur.

Tunus’un Akdeniz ve Sahra arasındaki coğrafikonumu, tarih boyunca burayı Afrika’da önemlibir cazibe merkezi yapmıştır. Tunus, Antik Çağ’daki Kartacalılar’dan, Ortaçağ’daki Fâtimiler’e kadar, Kuzey Afrika’da ve Akdeniz’de önemli birmerkez olmuştur. Tunus’ta kurdukları hâkimiyet Fâtimiler’e, 60 yıl sonra buradan Mısır’ıfethetmeyi başarmalarını sağlamıştır.[8] 16. yy.’dan 1881’e kadar ki zaman diliminde Osmanlı Devleti idaresi altında kalan Tunus’a, bu süre içinde İspanya’dan kovulanYahudilerle birlikte, 1492-1611 arasında yaklaşık 100.000 Müslüman iltica etmiştir.1878 Berlin Anlaşması’nın bir sonucu olarak, 1881 yılında Fransızlar bu toprakları sömürgeleştirmişlerdir.[9]

Tunus, Habib Burgiba önderliğindeki siyasi mücadele sonucunda 1956 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Bu dönemde, Hareket Partisi’nin doğması, bu hareketin, Burgiba’nın hatip ve mücadeleci kişiliğinde birleşmesi, ülkenin bağımsızlık mücadelesiaçısından önemli bir dönüm noktası olarak belirmektedir. Bağımsızlığın kazanılmasından sonra, 1957’de Burgiba, Cumhuriyet rejimininmonarşiüzerindeki zaferinde etkili olup, DevletBaşkanı olmuştur. 1987 yılına kadar görevinisürdüren Burgiba, o sene kansız bir müdahale ile görevden uzaklaştırılmış,  yerine dönemin başbakanı Zeynel Abidin Bin Ali ülke yönetimini devralmıştır.

Ülkenin siyasi tarihinin gözden geçirilmesinde ortaya çıkan başat özellik, Tunus siyasetine yön veren” mücadele kültürü” olmaktadır. Bir yandan, Burgiba önderliğinde Tunus’un Fransa’dan bağımsızlığını kazanması ve 1987’de kansız bir şekilde iktidar değişiminin gerçekleştirilmesi süreci; diğer yandan, 2011 Ocak ayında, daha ziyade sivil hareket ve protestolarla Zeynel Abidin’in ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan Yasemin Devrimi;  Nobel Barış Ödülü olarak karşılığını bulan 2013’den günümüze kadarki etkin işlevi ile ülkenin siyasal istikrar ve çağdaş anayasa kazanması ile sonuçlanan NDQ plâtformu, “etkin ve sonuç alıcı”, “sivil-siyasal mücadele” süreçlerinin somut örnekleri olarak değerlendirilmektedir.

Homojen bir nüfusa sahip ve yaşam standardı nispeten yüksek bir ülke olan Tunus’ta nüfusunun %96,5’ini Araplar oluşturmaktadır. Arapların tamamına yakını Müslümandır. Bunun yanı sıra %3 oranında Berberiler yaşamaktadır.

 

Nobel Barış Ödülünü Kazanmaya Götüren Süreç

1987 yılından beri ülkeyi yönetmekte olan Bin Ali hükümeti, bir yandan liberal ekonomi politikası uygularken, diğer yandan siyasi alanda otoriter tavrını arttırmıştı. Söz konusu baskıcılığa, ülkedeki tüm gruplara, partilere, birliklere ve hareketlere karşı pragmatik

davranan, onlarla kavga etmek yerine, diyaloga girerek “etkisizleştirme/evcilleştirme” politikası uygulayan Bin Ali’ye karşı, toplumun her kesiminden tepki vardı. Öte yandan, Başkan olduktan sonra Burgiba’nın “ömür boyu başkanlık” sistemini, 2002’de yeni biryasayla beş dönemden fazla başkan seçilebilme imkânı sağlayan Bin Ali, böylelikle kendisinin en az 2014’e kadar başkan olabilmesini olanaklı hale getirmişti. Cumhurbaşkanı olduğu dönemin ekonomik ve sosyal koşulları, selefi Burgiba dönemine göre göreli olarak daha iyi olan Bin Ali, Burgiba gibi İslami hareketleri kendi varlığına ve gücüne tehdit olarak algılamaya başlamasının ardında, demokratik uygulamalardan daha da hızlı uzaklaşmıştır.

Ülkede yapılan 1989, 1994, 1999, 2004 ve 2009 seçimlerinde, değişmez şekilde Bin Ali’nin partisi RCD tek başına iktidar olmuş ve uygulanan sert baskılarla El Nahda parlamento dışında tutulmuştur.17 Aralık 2010’da Tunus’ta üniversite mezunu seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin bir kadın polis tarafından tokatlanmasına tepki olarak kendini yakmasıyla başlayan olaylar, ülkeyi 1987’den 2010’a kadar 23 yıl yöneten Zeynel Abidin Bin Ali rejiminin 17 Ocak 2011’de devrilmesine yol açmıştır.

Patlayan olayların, merkezi yönetimdeki otoriterleşme, katılımcılığın ve insan haklarının ihmal edilmesi uygulamalarının yanında; eğitim seviyesinin yükselmesiyle “orta sınıf” ın güçlenmesinin de yol açtığı belirtilmektedir. Şöyle ki, gelişen orta sınıfın varlığı, halkın, yönetimden daha fazla beklenti içine girmesine ve karşılanamayan beklentilerin birikmesine yol açmıştır. İşsizlik seviyesi yüksek olan ülkede başlayan bu süreci etkileyen bir diğer önemli unsur da, ulusal gelirin paylaşımındaki dengesizliktir. Örneğin, gelirinin önemli bir unsuru olan turizmden, daha çok ülkenin kuzeyi ve doğusunun büyük pay alması, güney ve orta kesimlerin daha da geri kalmasına, bu bölgelerde gençler arasındaki işsizlik oranlarının,  diğer bölgelerin dört katına çıkmasına yol açmıştır.[10]

Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali rejiminin devrilmesinden sonra iktidarı devralan İslami El Nahda hareketi ile, ilk defa (daha önce 1991’de, Cezayir’de İslami FIS partisi seçimleri kazanmış, ancak askeri müdahaleyle iktidara gelmelerinin önü kapatılmıştı)  bir İslami partinin Kuzey Afrika bölgesinde iktidara gelmesi gerçekleşmiş oluyordu. Ortadoğu’daki otoriter rejimlere karşı alternatif bir hareket olarak ortaya çıkmış olan Mısır’da Müslüman Kardeşler ve Tunus’ta Müslüman Kardeşler ile bağlantılı 1970’te kurulan El Nahda hareketi, ülkelerindeki otoriter rejimler tarafından uzun zaman baskı altına alındıktan sonra, iki ülkede deyönetimlerin devrilmesiyle iktidara gelebilmişti.[11]

Ulusal Kurucu Meclis 24 Temmuz 2011’de, seçimleri yapılmasına ve bir yıl içerisinde anayasa hazırlanmasına, tüm partiler üzerindeki yasağın kaldırılmasına, siyasi hükümlülere af getirilmesine karar verdi. Sonrasında, 23Ekim 2011’de yapılan seçimlerde, El Nahda yüzde 41 oy alarak 89, merkez solu temsil eden Cumhuriyetçi Kongre Partisi (CPR) 29, solcu Ettekatul (FDTL) 20, El Aridha 26 sandalye kazandılar.

Parlamentoda sandalyelerin çoğunluğunu kazanan El Nahda, CPR ve Ettakatul ile “troyka” koalisyonu kurmuştur.Yeni kurulan koalisyonhükümeti, yeni bir anayasa yapma ve 2013’ün başlarında parlamento ve/veya devlet başkanlığı için yeni bir seçime gitme kararı aldı. Ancak gelişme hiç de beklendiği gibi gitmedi. Şöyle ki, Ekim 2011’den itibaren ülkede İslamcılarla laikler arasında başlayan kutuplaşma genişledi ve Selefi grupların bazı şiddet içeren eylemleri yaşandı. Ekonominin de kötüye gitmesiyle birlikte, tepkilerin dozu daha da yükseldi. (işsizlik, büyüme, yabancı kaynak girişi ve olaylar nedeniyle daralan turizm gibi)[12]Ekonominin kötü gitmesinde,ülkede yaşanan siyasi belirsizliğin yanında, Tunus’un sınır komşusu Libya’daki kaos ile, AB’nin yaşadığı ekonomik krizin de etkili olduğu bilinmektedir.[13]Bu gelişmelere ek olarak, anayasa yapmak için hazırlıklara başlayan koalisyon hükümeti içindeki El Nahda grubunun, hazırlanacak yeni anayasanın şeriat kurallarına dayandırılması isteği de gerilimi yükseltti.

Ancak, 3 Temmuz 2013’de Mısır’daMüslüman Kardeşler iktidardan asker tarafından uzaklaştırılırken, Tunus’ta da halk El Nahda hükümetine karşı gösteriler başladı. Özellikle iki muhalif liderin suikast sonucu öldürülmesiyle ülkedeki tansiyon oldukça yükseldi ve ülke çapında, hükumetin istifasını isteyen büyük gösteriler düzenlendi.

Baskılar sonucu, El Nahda Genel Sekreteri ve Başbakan olan Cibali,  birkaç hafta içerisinde teknokrat bir hükümet kuracağını, başarısız olması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Hükümet kurmada başarısız olan Cibali, El Nahda’nın tüm ısrarlarına rağmen 19 Şubat 2013’te istifa etti ve yerine İçişleri Bakanı Ali el Arid Başbakan seçildi.[14]Ancak, yeni başbakan da uzun süre “geçici/teknokrat hükümet” konusunda El Nahda’yı ikna edemedi.

Bu gelişmeler üzerine, NDQ’ın da katıldığı uzun süren görüşmeler yapıldı. İslamist El Nahda ve karşıtı siyasi gruplar arasında, üç hafta içinde geçici hükümet kurulması, yeni anayasa,  sonrasında, en geç Ekim 2014 sonuna kadardevlet başkanı ve parlamento seçimlerinin yapılması konusunda bir “yol haritası” hazırlandı.[15]Mehdi Jomaa başkanlığında kurulan teknokrat hükümet 29 Ocak 2014’de güvenoyu alarak göreve başladı.[16]

Yarı başkanlık sistemini temel alan, ilk kez anayasa mahkemesi kurulmasını, temel insan hakları ve yönetime katılım/denetim çağdaş yeniliklerini içeren yeni anayasa taslağı,[17]27 Ocak 2014’de Ulusal Kurucu Meclis tarafından kabul edildi.

Yeni anayasanın kabulünden ve 2011 ayaklanmasından sonra iki basamaklı olarak gerçekleştirilen ve 23 Kasım’da neticelendirilen cumhurbaşkanlığı seçimini, laik Nida Tunus Partisi’nce desteklenen Beji Caid Essebsi kazandı ve görevi, kendisinden sonra en yüksek oyu almış olan Moncef Marzouki’den devraldı.[18]

Tunus’ta 26 Ekim 2014’de yapılan genel seçimlerde, laiklerin çatı partisi  Nida Tunus, oyların yüzde 38.24'ünü alarak parlamentoda 85 sandalyeye ulaşırken, Nahda Partisi oyların yüzde 31,33'ü ile 68, Özgür Milli Birlik Partisi ise, yüzde 7,83 ile 17, bunun yanında Halk Cephesi 15, Afek Tunus 8sandalyeye sahip oldu.[19]Seçimler sonunda, laik kesimden Habib Essid başbakan olarak görevlendirildi ve kurulan dört partili koalisyon(Nida, Nahda, Özgür Milli Birlik ve Afek Partileri arasında) ile oluşturulan“laik-islâmist” koalisyon hükümeti, 5 Şubat’ta Meclis’in onayını alarak göreve başladı.[20]Bu bağlamda üzerinde durulması gereken bir diğer konu da, Nida partisinin, uzlaşma adına, hükümeti kurmak için meclisteki diğer partilerle aritmetik çoğunluğu sağlayabilmesine karşın, siyasi İslam geleneğine sahip Nahda’yı, ana unsur olarak koalisyona almasıdır.[21]

 

NDQ Oluşumunun ve Sonuçlarının Genel Değerlendirilmesi

Yukarıda özetlenmeye çalışılan 2011 sonrası, ülkeyi “kutuplaştıran” gelişmelerin barışçıl yolla aşılması sürecinde, 2013’de, ülkede yaşayanların önemli bir bölümünü fikir ve çıkar yönlerinden temsil eden (kapsadığı dört sivil toplum kuruluşu ile) NDQ aktif olarak faaliyet göstermiştir. İşlevinin başat olanı da, “radikal islâmcılar” ile “laik” grup arasındaki derin “ideolojik farklılığa” köprü olarak, uzlaşma sağlamak; özünde ise,Tunus’un kaostan çıkışını sağlamak, Tunuslular’ın bölünmesini engellemek ve geleceğini kurtarmak olmuştur.Diğer yandan, Dörtlüyü oluşturan “sivil toplum aktörleri” de, ülkede sağlanan, “katılımcı demokrasi” ve “siyaset yapanların algı/yaklaşımlarında yaratılan değişime” geçiş olgusu ile, “genel kabul/güven” ve “meşruluk” kazanmışlardır.[22]

Söz konusu gelişme Tunus’u, Libya, Yemen, Suriye ile, Batı dünyasının desteğine karşın, henüz belirsizlikler yaşayan Mısır’dan farklı ve önde olmasını getirmiştir.[23]Yaşanan  sıkıntılı gelişmelerin barış, uzlaşma ve çözüm paydasında şekillenmesinde, NDQ kadar, ülkede yaşayanların desteği de yadsınamaz.[24]

Tunus, yukarıda da belirttiğimiz gibi, nispeten gelişmiş ekonomisi ve turizmi, homojen etnik yapısı ve daha önceden var olan devlet düzeni ile, belki de otoriter rejim sonrası demokratikleşme konusunda çok ciddi başarı potansiyeli olan bir ülkeydi. Keza, ülkede başlayan ayaklanmanın, Zeynel Abidin Bin Ali rejimini değiştirmeyi başarmasının ardından, Mısır ve Libya başta olmak üzere diğer Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde yaşayan halkları cesaretlendirme gibi bir doğal misyonu olmuş oldu ve bu olgu da, NDQ’ın“yapıcı/uzlaştırıcı/toplum katmanlarını kararlara katma yaklaşımı”, çözüme ulaşmada hayati önemde işlev yaptı. Böylece Tunus, geniş halk kitlelerinin umutsuzluğu, yüksek işsizlik, yolsuzluk, yozlaşma ve polis şiddetinden, “kurumsal politik ortam”a dönüşme konusunda bir “rol model” oldu.[25] Bir diğer ifade ile, ekonomik ve siyasal olarak “serbestînin” yeterince gelişmediği ülkelerde bu tür grupların oluşumu, otoriter rejimlerin demokrasiye dönüşümünde faydalı ve sonuç alıcı olacağı algısı yerleşmeye başladı.

 

SONUÇ

Nobel Barış Ödülü Komitesi tarafından,“siyasi suikastlar ve sosyal huzursuzluklar ile, iç savaşın kıyısına gelmiş bir ülkede alternatif barışçıl siyasi bir süreç başlatan" şeklinde tanımlanan NDQ, birkaç yıl içinde Tunus’u, temel hak ve özgürlüklerin, cinsiyet, ırk, din, politik duruş farkı gözetilmeden, tüm halk için “yürütmenin garantisi” altında alındığı anayasal bir düzenin tesisini ve özgür seçimlerin yapılmasını gerçekleştirmiştir.

İhsan Bal’ın belirttiği gibi, uzun yıllar süren demokrasi deneyimine sahip ülkelerin birçok kez  başaramadığı‘demokrasi bir uzlaşı rejimidir’düsturu, dört sene gibi kısa bir sürede Tunus’ta bir hayli kök saldı.[26] İlâve olarak, gerçekleştirilenin, yalın bir “sandık demokrasisi” olmaktan öte, çoğulcu/katılımcı demokrasi olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Toplumun umutsuzluğu, yüksek işsizlik, yolsuzluk, yozlaşma ve polis şiddetinden, “kurumsal politik ortam” a dönüşme konusunda bir “rol model” olan Tunus ve özelinde NDQ; demokrasinin yerleşmesi, işlemesi ve katılımcılığı arttırması yönlerinden, “sivil toplum kuruluşları” nın ne kadar önemli ve işlevsel bir konumu olduğunu göstermiştir. Bu arada, NDQ yönünden gözlenen bir diğer konu da, önemli politik aktörleri “bir araya gelmek için toplantıya çağırmak” tan öte, görüşmelerin başarıya ulaşması için katkıda bulunmak, elini taşın altına sokma gerçeğidir.

Yukarıdaki çalışmaya konu olan sürecin bizlere yansıttığı tanım üç sözcüktür: “barış içinde” “çatışma” dan “uzlaşma” ya. Tunus’un, bu konudaki umutları besleyen “demokrasi yürüyüşü” nün, demokrasiyi sadece “sandık” ve “çoğunluğun, tüm karar erklerinde hâkim ve tek seçici olduğu” yaklaşımının egemen olduğu, “kırılgan ve sözde demokrasi” ile yönetilen ülkeler için bir “rol model” olarak alınacağını umut ediyoruz.


[1] “The Nobel Peace Prize for 2015”,The Norvegian Nobel Committee, Oslo, 10.10.2015, http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/peace/laureates/2015/press.html (12.10.2015)

[2] “Ourcountry of theyear,hopesprings”,The Economist,20.12.2014,http://www.economist.com/news/leaders/21636748-has-been-bad-year-nation-states-someand-one-particulardeserve (25.10.2015)

[3] “Tunus’un Ekonomisi”,TC Dışişleri Bakanlığı,http://www.mfa.gov.tr/tunus-ekonomisi.tr.mfa (19.10.2015)

[4]Ali Oğuz Diriöz, “Bağımsızlığından Günümüze Tunus’a Kısa Bir Bakış”,Ortadoğu Analiz, Aralık 2011,sayı.36, s.80 http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011127_analiz3.pdf (20.10.2015)

[5] Rapor:“Travel&Tourisn-Tunus 2014”,Worl Travel&TourismCouncil,http://www.wttc.org/-/media/files/reports/economic%20impact%20research/country%20reports/tunisia2014.pdf (17.10.2015)

[6]Georgie Anne Geyer, ’Tunisia: A Journey Through a Country that Works,’ Stacey International, London, 2003. Syf.147, 151 ve 179-181

[7] “2015 Index of theEconomicFreedom”, TheHeritage Foundation,s.435,436,http://www.heritage.org/index/pdf/2015/countries/tunisia.pdf (19.10.2015)

[8] Bernard Lewis,FromBabeltoDragomans: InterpretingtheMiddle East, Phoenix, London, 2005

s.84-85

[9]Henry Kissinger, Diplomacy, Simon&Schuster, New York, 1994, s.160

[10]Ruhat Gülşah Erdem,”Tunus’ta İslâmcı Hareketlerin Yükselişi:ElNahdaÖrneği”,AtılımÜni.Yüksek lisans tezi,Ankara,2014, file:///C:/Users/hp/Downloads/10027081%20(1).pdf (21.10.2015)

[11] Erdem, agç.

[12]FuadFerhavi ve Ali HusseinBakeer,” İç ve Dış Meydan Okumalar Karşısında Tunus Devrimi”, Temmuz 2013, Analist Dergisi, http://www.usakanalist.com/detail.php?id=633 (22.10.2015)

[13]AlexisArieff& Carla E. Humud,”PoliticalTransition in Tunisia”,CongressionalResearch Service,10.02.2015,https://www.fas.org/sgp/crs/row/RS21666.pdf (22.10.2015)

[14] “Tunisiafailstocreatetechnocratinterim government”,DW,18.02.2015,http://www.dw.com/en/tunisia-fails-to-create-technocrat-interim-government/a-16609285 (20.10.2015)

[15]Tunisiarivalsagreeto form technocratgovt“,Al Arabiya,5.10.2013,http://english.alarabiya.net/en/News/middle-east/2013/10/05/Launch-of-Tunisia-crisis-talks-hangs-in-balance.html (23.10.2013)

[16] “Tunisia'snew prime ministertakesoffice”,Aljazeera,10.01.2014,http://www.aljazeera.com/news/africa/2014/01/tunisia-new-prime-minister-takes-office-201411016745324360.html(23.10.2015)

[17] “TheConstitution-MakingProcess in Tunisia”,The Carter Center,Nisan 2014,https://www.cartercenter.org/resources/pdfs/news/peace_publications/democracy/tunisia-constitution-making-process.pdf(24.10.2015)

[18] “Tunisiaelections: veteranpolitician Beji CaidEssebsiwinsrun-offvote”,TheGuardian, 22.12.2014,http://www.theguardian.com/world/2014/dec/22/tunisia-elections-veteran-politician-beji-caid-essebsi-wins-vote(22.10.2014)

[19]“Tunisiaelectionresults: Nida Tuniswinsmostseats, sideliningIslamists“,The Guardian,30.10.2014,http://www.theguardian.com/world/2014/oct/30/tunisia-election-results-nida-tunis-wins-most-seats-sidelining-islamists (21.10.2015); CarlottaGall,”IslamistParty in TunisiaConcedesto Secularists”,NYT,27.10.2014,http://www.nytimes.com/2014/10/28/world/africa/nidaa-tounes-ennahda-tunisian-parliamentary-election.html?_r=0 (21.10.2015);”Thesecularistcomeback”,The Economist,28.10.2014,  

http://www.economist.com/news/middle-east-and-africa/21628920-surprising-defeat-islamist-nahda-party-secularists-comeback (23.10.2015)

[20] “Tunisia'ssecularistsandIslamists form new government”BBC,5.02.2015,http://www.bbc.com/news/world-africa-31147402 (24.10.2015)

[21] İhsan Bal,” Tunus Modeli: Rüyadan Gerçeğe”,Analist, Ocak 2015, sayı.47

[22]MarcPierini,”TunisiaAfterthe Nobel Peace Prize”,Carnegie,23.10.2015,http://carnegieeurope.eu/strategiceurope/?fa=61594 (14.10.2015)

[23] Elizabeth Whitman,”What is theTunisianNationalDialogue Quartet?2015 Nobel Prize winnerseen as vote of encouragement,butalso misguided”,IBT,9.10.2015,http://www.ibtimes.com/what-tunisian-national-dialogue-quartet-2015-nobel-peace-prize-winner-seen-vote-2135332 (19.10.2015)

[24]Ikram Ben Said,”Tunisia’s Nobel Peace Prize Does Not MeanAll is Well”,Atlantic Vouncil,16.10.2015,http://www.atlanticcouncil.org/en/blogs/menasource/tunisia-s-nobel-peace-prize-does-not-mean-all-is-well (23.10.2015)

[25]KjetilMalkenesHovland ve Margaret Coker,”Nobel Peace Prize AwardedtoTunisianNationalDialogue Quartet”,WSJ,9.10.2015,http://www.wsj.com/articles/nobel-peace-prize-awarded-to-tunisian-national-dialogue-quartet-1444382662 (19.10.2015)

[26] Bal, agm.

Ersin Dedekoca

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Ekonomi Araştırmaları Uzmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display