Bu sayfayı yazdır

Suriye'de denklem kurmak

Yazan  30 Temmuz 2012
Öncelikle şu tespiti görmek durumundayız: Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde özerklik/bağımsızlık yanlısı Kürtler ciddi biçimde organize olmuşlardır.

Son yirmi yıldır ileri derecede akılcı ve stratejik bir siyaset izlemişlerdir. Bugün aldıkları sonuç izledikleri bu akılcı siyasetin ürünüdür.

Irak'ta Barzani/Talabani ikilisi tahriklere kapılarak Saddam yönetimine karşı bir ayaklanma başlatmamış, şartların olgunlaşması ve bölgeye ABD'nin müdahalesi sonucunu beklemişlerdir. Sonuçta ABD güçleri Saddam'ın direncini kırdıktan sonra onlarla birlikte harekete geçmişlerdir.

Suriye'de PYD/PKK ikilisi ile diğer Kürt örgütler de aynı stratejiyi izlemişlerdir. Esat yönetimine karşı oluşturulan muhalif Suriye Ulusal Konseyi'ne katılmamışlar, hem Esat ile işbirliği yapmışlar hem de Esat'a karşı olduklarını dillendirmişlerdir. Esat'ın başı muhaliflerle fena halde belaya girip, Suriye ordusu hedef küçültmek için güçlerini güneye çekince PKK/PYD bölgedeki otorite boşluğunu bayrak göstererek doldurmaya kalkışmıştır. Böylece PKK/PYD ikilisi sıfır maliyetli olarak Kuzey Suriye topraklarında sınırlı bir hâkimiyet sağlamışlardır.

Taleplerini de kışkırtıcı olmayacak bir biçimde dile getirmişlerdir: Demokratik Suriye; Özerk Kürdistan!

Irak ve Suriye'de profesyonel bir biçimde ortaya konulan bu akıl oyununun yalnız başına Barzani ya da PYD'lilerin işi olmadığı açıktır.

Yalnızlaştırılmış İran, bölünmüş Irak, parçalanmış Suriye, PKK ile ajite edilen, özerk Kürdistan'larla kuşatılan Türkiye, kimin işine yarıyorsa olayların arkasındaki akıl da onundur.

Sayısız proje sahibinin Ortadoğu'nun yeniden tasarımı faaliyetlerinin içinde olduğu bilinmektedir, ancak işin asıl sahibinin İsrail olduğu da açıktır.

Irak ve Suriye denkleminde Barzani'nin rolü ise tartışılmaz. Mesud Barzani, Suriye'de şiddet olaylarının devam ettiği süreçte aralarındaki iç çekişme ve kavgaya son vermelerini istediği Suriye Kürt gruplarını Erbil'de toplamış ve 'birlikte hareket' etmelerini sağlamıştır.

Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi (SKUM) Başkanı İsmail Hemeve Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanı Salih Müslim, Erbil'de Barzani'nin koordinasyonunda biraraya getirilmişti. Ayrıca Barzani, Suriye'deki Kürtlerden oluşturduğu birliklere de askeri eğitim vermektedir. Dahası Barzani'nin Peşmergelerini Irak'tan Suriye'ye soktuğu yönünde de ciddi belirti ve iddialar var.

Bütün bunları Barzani'nin başında olduğu Kürt yönetiminin, her zamankinden çok daha baskı altında olduğu bir dönemde yapıyor.

Nitekim Peşmergelerin Irak'tan Suriye'ye girdiği görüntülerin ardından Bağdat'a bağlı Irak ordusu, Peşmergelerin bulunduğu Suriye- Kuzey Irak sınırına doğru harekete geçti. Irak ordusu, yaklaşık 2 bin kişilik bir birlik ve peşmergeler tarafından durduruldu.

Karşı karşıya gelen 2 ordu, karşılıklı mevzi aldı. Peşmergeler, bütün ağır silahlarını bölgeye yığdı, namlularını güneye, yani Irak tarafına çevirdi.

Türkiye ise Irak merkezi hükümetinin karşı çıkmasına karşın tankerlerle Kuzey Irak bölgesinden petrol alımına başlamıştır. Bu arada önümüzdeki günlerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun da Kuzey Irak'a gideceği açıklandı.

Başbakan Erdoğan, PKK/PYD organizasyonu sonucu Suriye'deki Kürtlerin kendilerine yeni statü arayışlarına "Eyvallah demeyiz; müdahale ederiz" dedi. Başbakan bugün böyle diyorsa yarın 'evelallah/eyvallah' diyecek demektir!

Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun söyledikleri ise Türkiye'nin kaygı duyması için yeterlidir. Türkiye'nin dış politikasını (!) yürüten bir kimse şunları söyleyebiliyor: "Suriye'de bir Kürt varlığı varmış gibi korku üretiliyor. Bayrak çekildiği iddia edilen yerler, çok az nüfusu olan yerler. Kuzey Irak'ta yaşanan benzer bir şeyi burada yaşamak doğru mu? Birileri büyütmek istiyor. Bir takım fırsatçı gruplar. Unutulmasın ki, Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Kürt'tür."

Davutoğlu unutmuş. Biz hatırlatalım, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani de Kürt'tür. Sözde "oyun kurucu" Türkiye'nin Suriye'de birilerinin kurduğu denklemde piyon dışında bir yer üstlenmesine imkan kalmamıştır.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.