Soykırım Ve Anıtı

Topyekun Saldırı ve AKP’nin Güvenilmezliği

Önümüzdeki yıllar yani Cumhuriyet'in en uzun on yılında Türkiye'nin başına dert olacak en önemli hususlardan birisi de sözde Ermeni soykırımı meselesidir. Hiçbir konuda Türkiye'nin menfaatlerini savunmak için etkinlik göstermeyen, aksine teslimiyetçi bir tavır içinde olan AKP'ye milli menfaatlerimizin savunulması konusunda güvenmek mümkün değildir. Bundan dolayı AKP'nin sözde soykırım konusunda da bir süre sonra teslimiyetçi yüzünü göstermesi kaçınılmaz olacaktır.

Ermeni Yandaşları

İstanbul'da Bilgi Üniversitesi'nde yapılan Ermeni yandaşları toplantısına AKP hükümetinin verdiği destekte bunun en önemli göstergesidir. Öte yandan Fransa'da "Ermeni soykırımı olmadı" diyen insanı hapis cezasına çarptıran yasayı "anti demokratik" diye eleştirmeyen AB, "Türkiye'de "Ermeni soykırımı oldu" tezini savunanlara karşı Türkiye'nin kendisini savunması bile utanmadan "anti demokratik" olarak nitelendirmektedir.

Milli Vicdan ve Sivil toplumun görevleri

Önümüzdeki aylar ver yıllarda Batı destekli Ermeni işbirlikçilerinin Türk tarihi ve halkının vicdanına yönelik saldırıları devam edecektir. Bu saldırıların durdurulması için milli vicdan ve milli sivil toplum örgütleri savunmaya geçmek zorundadır. Bıkmadan utanmadan tarihi gerçekleri, paneller, konferanslar, açık oturumlar, televizyon programları ile milli bilinci güçlendirmelidir.

Savunmadan Saldırıya

Batının ve işbirlikçilerinin Türk tarih ve halkına karşı yapmış oldukları bu saldırıyı durdurmak ve etkisiz hale getirmek için sadece etkin bir savunma pozisyonunda bulunmak yeterli değildir. Bunun ötesine geçerek, sicili soykırım konusunda bozuk hep de son derece bozuk olan Batının gerçek yüzü ortaya konulmalıdır. Bunun için düzenlenecek toplantılarda sadece Ermeni meselesi değil, bunun ötesinde modern tarihte soykırım ele alınmalıdır. Bu çerçevede Kuzey ve Güney Amerika'dan Uzak Doğu'ya, Cezayir'den siyah Afrika'ya uzanan alanda Batının gerçekleştirdiği soykırımlar ortaya konulmalıdır.

Cezayir Soykırımı

Soykırıma maruz kalmış halkların temsilcileri Türkiye'de yapılacak kongrelere davet edilmelidir. Onlar için konferanslar ve televizyon programları düzenlenmeli, gerçek soykırımın ne olduğu konusunda Türk halkı bilgilendirilmelidir. Bu çerçevede özellikle Cezayir'de Fransızların yaptığı soykırım ön plana çıkarılmalıdır. Kardeş Cezayir'den Fransız soykırımı konusunda uzmanlaşmış bilim adamları ve soykırımı yaşayanlar Türkiye'ye davet edilmelidir. Cezayir'deki soykırımı anlatan kitaplar Arapça'dan Türkçe'ye tercüme edilmelidir.

Soykırım Anıtı

Fransız emperyalizminin Cezayir'de 2. Dünya sonrasında gerçekleştirdiği soykırımı anmak için bir belediye ile üniversitemizin işbirliği ile bir soykırım anıtı dikilmelidir. Bütün bunlar gerçekleşirken Cezayir resmi makamları ile doğrudan herhangi bir temas kurmakta muhakkak şart değildir. Ancak yapılmasının faydalı olduğu ortadadır. Fransa'da dikilecek her Ermeni anıtına Anadolu'nun bir kentinde Cezayir Müslümanlarına yapılan soykırımı anan bir abide ile cevap vermek hiç zor değildir. Türk milletinin tarihinin hiçbir safhası ile ilgili utanç duyması mümkün değildir. Ancak ayni şeyi kan üzerine kurulu bir medeniyet olan Batı uygarlığı için söylemek mümkün değildir. Artık harekete, saldırıya geçmenin zamanı gelmiştir.

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display