< < Sınır ve Şehir: İçişleri ve Dış Politikanın Turnusol Kâğıdı


Sınır ve Şehir: İçişleri ve Dış Politikanın Turnusol Kâğıdı

Yazan  26 Temmuz 2015

Suruç’ta meydana gelen vak’a Türkiye’nin son dönem iç ve dış politikasının alarm verdiğini ve artık söz konusu politikaların değerlendirilmesi gerekliliğini net bir biçimde ortaya koymuştur. Aslında meydana gelen bombalamalar, sınır ihlalleri, Türkiye’nin artık massetme, finanse edebilme ve kontrol altında tutma kapasitesini zorlayan göç dalgaları ile KCK şemsiye yapılanmasına Türkiye’nin doğu ve güneydoğusundaki şehirlerde kamusal otoritenin devlet tarafından adeta terk edilmesi, sonucun buralara uzayacağının ve durumun kötüleşeceğinin adeta fragmanı gibiydi.

Yukarıda da söz ettiğimiz üzere Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu ile ülkenin batısında büyük şehirlerin Kürt nüfusunun çok olduğu ilçeleri ve semtlerinde şehir/alan hâkimiyetinin, “Kürt açılımı”/ “Milli birlik ve beraberlik projesi” adı altında PKK/KCK yapılanmasına bırakıldığı aşikârdır. Bu terk ediş Suriye’nin Kuzeyi vak’ası ile beraber düşünüldüğünde alan derinliği kazanan örgütün Türkiye içinde de yapılanmasını adeta ilmek ilmek örmesini de beraberinde getirmiştir. Örneğin KCK’nın çeşitli dernek vs. ile gençleri devşirdiği ve Ayn El-Arap (Kobani) meselesi çerçevesinde derneklerin adeta “gerillaya alma dairesi” şeklinde çalıştıkları bilinmektedir.

Dış politika açısından ele alınabilecek çok fazla başlık olmakla beraber sınır güvenliği hususu yazınının konusu çerçevesinde ön plana çıkmaktadır. Türk dış politikasının müesses hassasiyetlerinden birisi şüphesiz ki sınır konusu olmuştur. Hatay meselesinde müzakereci uluslararası örgütler diplomasisi ve kısmen zorlayıcı diplomatik hamlelerin yapılması, Irak sınırının çizilmesinde İngiltere ile müzakere üzerinden sonuna kadar direnme ve Ağrı isyanının bastırılması ve iç güvenliğin sağlanması için İran sınırının düzenlenmesi amacıyla zorlayıcı diplomasinin kullanılması Türkiye’nin bu konuda ne derece hassas olduğunun temel göstergeleridir.

Fakat 2011’den itibaren Türkiye’nin temel sınır politikasında da bir kırılma yaşanmış Suriye sınırı fiziken ortadan kalkmıştır. “Sınırdan kimlerin girdiği ve kimlerin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğinin kontrolden çıktığı kaotik bir dönüşüm gerçekleşmiştir. Devlet ancak 2013 sonlarından itibaren AFAD koordinatörlüğünde Suriye’den gelen “misafirlere” beyana dayalı tanıtıcı kart ve Nisan 2015’ten itibaren Suriye plakalı araçların kaydedilerek tanıtıcı plaka verilmesi çalışmalarına başlayabilmiştir. Bu dönemden önce kaymakamlıklar marifetiyle kamplarda kimlik çıkartılmaya çalışılmış ancak, tek elden bu işin organize edilemediği görülmüştür.

Resim 1: Tanıtıcı Kimlik Ön yüzü[1]

Resim 2: Tanıtıcı Kimlik Arka Yüzü[2]

 

Resim 3-4: Suriye Plakalı- Tescillenmiş Yerli Plakalı Araçlar[3]

Fakat tanıtıcı kartlar yalnızca kamplarda bulunan Suriyelilere verilmektedir. Türkiye’nin 72 ilinde kamplar dışında bulunan Suriyelilerin durumu ise soru işaretidir.[4] Bunun yanında sınır hareketliliği ve sınır olaylarına ait veriler genelkurmay yayınlarına göre sınır ihlali konusunda Suriye sınırının açık ara önde olduğu görülebilir. Örneğin Haziran 2015’te kaçak geçişlerde 400 kişi yakalanmış bunun 344’ü Suriye'den Türkiye'ye girmeye 14’ü de Türkiye’den Suriye istikametine olmuştur.[5] Temmuz 2015’de ise 514 kişi yakalanmış ve bunun 488’i Suriye Türkiye arsısındaki geçişlerde yakalanmıştır.[6] Bununla birlikte Avrupa ülkelerinden gelerek Suriye’ye geçmek isteyenler dışındaki ülkelerden ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından Suriye’de çatışma bölgelerine geçenler konusunda bir tutum ve politika oluşturulmadığı ortadadır. Çeşitli basın yayın organları takip edildiğinde İstanbul, Hatay Şanlıurfa hattının cihatçı geçiş güzergâhına dönüşmüş olduğu görülebilmektedir.[7] Buna ek olarak PYD’ye katılımlar hususunda aynı politikasızlığın sürdüğü ve geçişlerin kontrolsüzlüğü devam ettiği son olay ile de tescillenmiştir.

Sınırların mümkün mertebe geçirmez olması ve güçlü kamu otoritesinin varlığı devlet egemenliğinin olmazsa olmaz unsurlarıdır ve devletler bu konularda gayet kıskançtırlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin; “Suriye ve Çözüm Süreci” politikaları ülke sınırlarını ve kamu otoritesinin katmanlarını Türkiye’nin özellikle Güneydoğusu ve doğusunda “gri alanlar” haline dönüştürmüştür. Devlet egemenliğinde husule gelen bu erozyon KCK/PKK’nın güneydoğuda güçlenmesi sonucunu doğurmuştur (ülkenin batısında ve büyük şehirlerindeki YDG-H adı altında artan eylemsellik ise ayrıca irdelenmeye muhtaçtır). Öte yandan Suriye’nin kaotik bir hale dönüşmesi ve IŞID (DAİŞ) /PYD (PKK) gibi yapıların da Türkiye’deki gri alanlardan istifade etmesi sonucunu beraberinde getirmiştir. Suriye içinde söz konusu örgütler arasındaki çatışmalar da Türkiye Suriye sınırının yok olması neticesinde Türkiye’nin içine taşınmıştır. İki örgüt arasındaki Suriye’nin Kuzeyi üzerindeki hâkimiyet kurma mücadelesinin yeni cephesinin Türkiye olduğu açıktır. Her iki terör örgütünün Türkiye’nin birçok şehrinde yapılandıkları ve/veya uyuyan hücrelere sahip olduğu nazara dikkate alındığında bundan sonraki süreçte Türkiye’nin sınır hattı başta olmak üzere hemen her yerinde terörist faaliyetlerde artış olması kuvvetle muhtemeldir.



[1] “Mültecilere Çipli Kimlik”, Haberciniz.biz,18.02.2014, http://haberciniz.biz/multecilere-cipli-kimlik-2627256h.htm, 23.07.2015, çevrimiçi.

[2] “Suriyelilere Çipli Kimlik Kartı”, Haberler.com, 20.02.2014,

http://www.haberler.com/suriyelilere-cipli-kimlik-karti-5692481-haberi/, 23.07.2015, çevrimiçi.

[3] “Suriyelilerin araçlarına geçici Türk plakası”, Anadolu Ajansı, 21.04.2015, http://www.aa.com.tr/tr/turkiye/497471--suriyelilerin-araclarina-gecici-turk-plakasi, http://arabateknikbilgi.com/haber/suriye-plakali-araclarin-plakalari/, 23.07.2015, çevrimiçi.

[4] Bu konu ile ilgili olarak bkz: Murat M. Erdoğan, “Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve Uyum”, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, Ankara Kasım 2014.

[5] “400 kaçak sınırda yakalandı” 21.06.2015, TRT Türk, http://www.trtturk.com/haber/400-kacak-sinirda-yakalandi-137385.html, 23.07.2015, çevrimiçi

[6] “Genelkurmay’dan kaçak geçişler hakkında açıklama”, İlke Haber Ajansı, 19.7.2015, http://www.ilkha.com/mobil/haber/18367/genelkurmaydan-kacak-gecisler-hakkinda-aciklama.html, 23.07.2015, çevrimiçi.

[7] Ayla Albayrak; Joe Parkinson, “Turkey Struggles to Halt Islamic State 'Jihadist Highway'”, Wall Street Journal, 04.09.2014, http://www.wsj.com/articles/turkey-struggles-to-halt-islamic-state-jihadist-highway-1409777884; “Reyhanlı Avrupalı Cihatçıların Suriye’ye geçiş Noktası” Yakın Doğu Haber, 30.01.2014, http://www.ydh.com.tr/HD12611_reyhanli-avrupali-cihatcilarin-suriye-ye-gecis-noktasi.html

Dr. Serkan Kekevi

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display