Böylece dağda ve inde yenemediği Türk askerinin ve devletinin imajını PKK medyada alt üst etti. İnanılmaz iddialar ortayı atıldı. PKK'lıların ifadeleri esas alınarak askerler suçlandı. İnanılmaz iftira, itham ve isnatlar birbirini kovaladı. Bugünkü Genelkurmay Başkanı'nın o gün önü kesilmeye çalışıldı. Medya, Şemdinli olaylarını o kadar çarpıttı ki, linç edilmek üzereyken canlarını zor kurtaran askerlere yargısız infaz yaptılar. Sonuçta bilinen gelişmeler meydana geldi. Şimdilerde Kandil'deki terör örgütünün kamplarından kaçarak güvenlik güçlerine sığınan PKK'lı teröristlerin ifadeleri -tüyler ürpertici de olsa- olayın gerçeğini ortaya çıkarmış gibidir. Terörist U.T., Ankara Ulus'taki patlamayı gerçekleştiren canlı bomba Güven Akkuş'un, eylem öncesi kameraya çekilen konuşmasının kendilerine eğitim amaçlı izlettirdiğini, Murat Karayılan'ın bu eylemi basın yoluyla kınadığını, ancak kendilerine bu eylemden "kahramanlık" diye söz ettiğini anlatmış. Terörist U.T.'nin itirafları noktası ve virgülüne kadar aynen şöyledir.
Vatan'ın haberine göre "Pir Kemal Ilgaz" kod adlı terörist U.T., önemli itiraflarda bulunmuş. Ankara'da Anafartalar Çarşısı'ndaki bombalı saldırıyı gerçekleştiren Güven Akkuş'un eylem öncesi kameraya çekilen konuşmasının eylem sonrası propaganda amaçlı kendilerine izlettirilmiş. U.T. şunları söylemiş:
"Güven Akkuş patlamayı gerçekleştirip ölmeden önce kameraya çekilen son konuşmasında, 'Türk devleti Kürt halkına ve evlatlarına yaşam hakkı tanımıyor ise, biz de onlara yaşlı, genç ve çocuk demeden yaşama hakkı vermeyeceğiz. Masum halk diye bir şey yoktur. Onlar bizim bu savaşta yaşadıklarımıza göz yumarlarsa masum olamazlar' diyormuş.
Şemdinli olaylarıyla ilgili olarak da U.T. adlı terörist şunları söylemiş: Hakkâri'nin Şemdinli İlçesi'nde 1 kişinin ölümü 5 kişinin de yaralanması ve astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş'in uzun süre tutuklu kalmasına neden olan eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitabevi'ne el bombalı saldırının PKK tarafından yapıldığını da söylemiş. U.T. şunları anlatmış. "Kampta bize eğitim veren 'Merhas' kod adlı kişi, 1990'lı yıllarda Kırıkkale silah fabrikasına yönelik eylem için çalışanlardan birini ayarladığını, içeri bir paket gönderdiklerini, şahsa paketi bırakıp çıktıktan sonra bombayı patlatacaklarını söyledikleri halde adam çıkmadan paketi patlattıklarını ve bunu anlatırken, 'Bazen halk için halka da zarar verilir' diyordu. Oysa bu tür eylemlerden sonra örgüt sürekli devletin gizli güçlerinin yaptığını söylüyordu. Gare Kampı sorumlusu 'Sadun' ise Mersin'deki yangının talimatını verdi."
"Ayrıca iki kamp sorumlusu kendi aralarında konuşurken, Şemdinli olaylarını örgütün özel kuvvetler biriminin yaptığını anlatıyordu ve 'Bak Mersin olayı çok iyi oldu. Ama Şemdinli'yi yapanlar az kalsın yüzlerine bulaştıracaktı. Neredeyse komplo deşifre olacaktı' diyorlardı. Bahsettikleri olay uzun süre basının gündeminde kalan istihbaratçıların tutuklandığı olaydı. Ayrıca Şırnak Beşağaç Köyü'nde 12 köylünün öldürülmesi olayında grup sorumlumuz Perver gülerek 'bizimkilerin işidir' diyordu." Şemdinli olayları, ardından Diyarbakır'da meydana gelenler ve diğer provokatif eylemleri PKK, kendisine karşı etkili mücadele edenlerin iradelerini kırmak için tezgâhlamaktadır. İtiraf etmek gerekir ki, bu amaçla yirmi beş yıldır komplo kurgulamak ve uygulamakta son derece başarılı olmuşlardır. Teröristler bu konuda başarılı bir biçimde medyayı da taşeron olarak kullanmaktadır.
