Kan ve PKK (6)

Yazan  26 Kasım 2008
Yeni bir istihbarat örgütü gerek! Terör Uzmanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, terörle etkin mücadele için MİT-Emniyet-Jandarma ve Genelkurmay’ın altyapısını oluşturacakları yeni bir istihbarat örgütünün oluşması gerektiğini söyledi.

Ortadoğu ve Terör Uzmanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, terörle savaşta yeni bir istihbarat örgütünün kurulması gerektiğini vurguladı. Özellikle böylesi bir örgütün oluşmasının şart olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özdağ, "İstihbaratı dedikodu olarak yorumlayan Türk siyasi kültürü istihbaratsız devlet yönetmenin bir körün maraton koşmasına benzeyeceğini bilmeden, istihbarata gereken önemi vermeyen bir tarz geliştirdi. Yeni mücadele döneminde istihbarata, şimdiye değin sahip olmadığı ölçüde insan, para ve yüksek teknoloji kaynağı aktarılmalı" açıklamasını yaptı. Bölgede istihbarat örgütleri arasındaki rekabet ve gerilim devlet istihbaratını verimsiz kıldığını ifade eden Stratejist, "Bunun için bütün istihbarat birimlerinin temsilcilerinin eşgüdümünün sağlandığı etkili yeni istihbarat yapılanması gerçekleştirilmeli. Bu amaçla mevcut istihbarat birimlerinin imkân ve yeteneklerinin yeni bir şekillendirme ile 'PKK ve Kürtçülük' merkezli olarak yapılandırılması gerçekleşebilir. 'MİT-Emniyet-Jandarma-Genelkurmay Başkanlığı' istihbaratlarının kadro ve mali alt yapısını birlikte oluşturacakları, yeni bir istihbarat örgütlenmesi, kurumlar arasındaki rekabetin azalmasını ve istihbaratın verimli olmasını sağlayacaktır" diye konuştu. Karargâh, yurt dışı istihbarat, yurt içi istihbarat, destek ve lojistik birimlerinden oluşacak kurumun, PKK'ya karşı operasyon, değerlendirme, psikolojik harekât ve teknik istihbaratı yapabilmesi gerektiğini vurgulayan Stratejist, "PKK'ya karşı psikolojik harekât, sadece bu kurumun yetkisinde olmalıdır. Değişik istihbarat birimlerinden gelen istihbarat bu kurumda toplanmalı ve dağıtılmalıdır. Kurum İçişleri Bakanlığı'na bağlı olmalı" diye de ekledi.

Türkiye'nin övgü dolu başarısı

Terörle mücadelenin en önemli birleşeninin askeri yöntem ve önlemler bütünü olduğunu belirten Prof. Dr. Ümit Özdağ, "Türkiye, 21 seneden bu yana PKK terörüne karşı düşük yoğunluklu çatışma tarihine özellikle 1992 sonundan itibaren 1999'a kadar süren ve ileri de düşük yoğunlukla çatışma tarihi kitaplarında büyük bir başarı olarak övülecek ve dersler çıkarılacak bir mücadele verdi. Türkiye terörle mücadele için çok pahalı bir bedel ödeyerek para ile satın alınması mümkün olmayan ve bedeli kanla ödenen deneyimler elde etti. Ancak terörle mücadelede elde edilen deneyimlerin 'Eğitim-Doktrin Komutanlığı'nda (EDOK) son yıllarda yapılan ve gittikçe artan başarılı çalışmalara rağmen, yeterince teorik zemine aktarılarak, bugüne ve gelecek nesillere intikal ettirildiği söylenemez. Öte yandan, terörle mücadele konusunda Türkiye'nin deneyimlerini ve değişik ülkelerdeki deneyimleri ele alan bağımsız sivil bilimsel çalışmaların sayısı her geçen gün artmakta" dedi. Prof. Dr. Özdağ, bu yöndeki önerisini şöyle sundu: "Askeri mücadelenin esası, geçmişten alınan dersleri mücadelede mükemmelleşmeye ulaşacak şekilde geliştirmek olmalıdır. Bunun için EDOK bünyesindeki çalışmalara yeni bir boyut verilmeli. Geçmişten alınan dersler ile teröre karşı verilen mücadele mükemmelleştirilirken savaşın stratejik ve teknolojik niteliği konusunda bir yenilenmenin şart olduğu da göz önünde tutulmalıdır."

Hareket serbestliğine darbe

1993 sonrasında başarı ile uygulanan "Alan Hâkimiyeti" konsepti daha etkin bir şekilde yaşama geçirilirken, Türkiye'nin sınırlarında mutlak bir kontrol sağlayacak askeri yaklaşımın geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özdağ, "Bu terör örgütünün Türkiye içinde hareket serbestliğini ortadan kaldırarak, lojistik desteğini kısıtlayarak, örgüt unsurlarını bıktıran, sürekli kaçmaya zorlayan, Kuzey Irak'a çekilmelerini ve Kuzey Irak'tan (keza Suriye ve İran'dan) girmelerini zorlaştıran yeni askeri yaklaşım, PKK'lıları teslim olmaya davet eden güçlü ve sürekli psikolojik operasyon ile desteklenmeli. Askeri mücadelenin hedefi, sıradan PKK'lı teröristi örgütten kaçmaya ve teslim olmaya iterken, örgüt liderlerinin imhası üzerine kurgulanmalı. Bunun sadece konvansiyonel askeri yapılanma ile gerçekleşmeyeceği ve daha çok ileri teknoloji ve ileri savaş tekniklerini kullanmaya en yatkın askeri unsur olan Özel Kuvvetler'in (bazı coğrafyalarda ise Millî İstihbarat Teşkilatı'nın) yurtdışı operasyonları ile gerçekleştirileceği aşikârdır" açıklamasında bulundu. "Bu yeni stratejik anlayış teknolojiye bakışın değişmesi ile de desteklenmeli" diye konuşan Stratejist, "Milletlerin askeri kültürleri birbirlerinden farklıdır. Amerikan askeri kültürünün temelinde teknolojinin sürekli gelişmesi vardır. Alman askeri kültürünün temelini ise genelkurmay ve kurmay subayın mükemmeliyete ulaşma çabası, Türk askeri kültürünün temelinde ise subay ve askerin sonsuz fedakârlığı ve cesareti vardır" şeklinde konuştu.

Birliğe özel postal üretilmeli

Güneydoğu'daki birliklerin temel ihtiyaçlarına da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özdağ, öncelikle bölgedeki askerler için özel postalların üretilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca Mehmetçik'in çelik yelek ihtiyaçlarının da hiçbir zaman tam anlamıyla karşılanmadığına değinen Özdağ, "Ancak, karşılandığı zamanlarda da verilen çelik yelekler 18 kg. olduğu için yaygın olarak kullanılamamıştır. Oysa AR-GE çalışmaları ile daha hafif ve aynı oranda dayanıklı çelik yeleklerin üretilmesi gerekirdi. Özellikle kaçakçılıkla mücadele için inşa edilen jandarma karakolları terör örgütünün saldırılarına dayanacak teknolojik özellikleri taşımamıştır. Oysa karakolların yeniden yeni teknolojiler ve malzeme kullanımı ile yeni yerlere inşa edilmesi gerekirdi. Bunun yapılmamış olması çok can kaybına neden olmuştur" diye konuştu. Stratejist, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özetle, terör ile mücadelenin uzamasında ileri askeri teknolojilerin kullanılmasının son derece yavaş olması mücadeleye ağır bir darbe vurdu. Teknolojiden doğan açığı asker ve subaylar kahramanlık, doğal olarak da kan ile kapatmaya çalışmışlardır. Artık teknolojide zamanın gerisinde değil ilerisinde gitmenin vakti geldi."

Genelkurmay, PKK ile ilgili bilgi vermemeli

Askeri mücadelenin çok önemli bir boyutunu psikolojik mücadele oluşturmakta. PKK, kendisini dünyaya ve Türkiye'ye olduğundan çok daha güçlü ve etkili tanıtmak amacı ile her türlü çalışmayı yapmakta. Türkiye ise çatışmanın profilini düşürerek, PKK'nın elindeki psikolojik savaş aracını almaya çalışmalıdır. Bu çerçevede alınacak birçok önlem bulunmakta. Bunların başında, PKK'nın Türk Ordusu'nun karşıtı güç olduğu imajının ortadan kaldırılması gelmektedir.

PKK'nın muhatabının, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü olduğu sürekli her türlü araç ile ortaya konulmalı. Türk Ordusu'nun en önemli işinin PKK olduğu imajını verecek haberlerden de vazgeçilmesi, psikolojik savaşın bir parçası olarak değerlendirmeli. Ancak PKK'nın profilinin düşürülmesi, örgütün temsil ettiği tehdidin anlaşılmasını engellememeli. Genelkurmay Başkanlığı, internet sitesi dahil, PKK ile ilgili açıklama ve değerlendirme yapmamalı, bu tür açıklamalar, 2008 Ekim'inde kurulan Jandarma Genel Komutanlığı'na veya yeni kurulan İçişleri Bakanlığı'na bağlı bir kuruluşa bırakılmalıdır. PKK ile ilintili her türlü bilgi, Genelkurmay sitesinin dışına çıkarılmalı. Genelkurmay Başkanlığı'nın haftalık basın toplantılarında PKK ile ilgili açıklamalar yapılmamalıdır. PKK ve terörle mücadele açıklamalarının, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılması daha uygun olacaktır.

PKK'nın lider kadrosu acilen imha edilmeli

Türkiye'nin bir yandan terör örgütü ile mücadelede alt kadroları örgütten soyutlayacak, eylemsizliğe, çaresizliği ve örgütten kopmaya itecek bir politika izlerken, öte yandan da örgütün üst düzey kadrolarının etkisizleştirilmesini sağlayacak bir strateji uygulaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ümit Özdağ, istihbaratın önemli görevlerinden birinin de terör örgütünün lider kadrolarının fiziksel imhasını sağlamak olması gerektiğini vurguladı. "Bu ne yazık ki, 1984'den bu yana üzerinde çok az durulan bir konu olmuştur" diyen Özdağ, "Oysa terörle mücadelede İran, lider kadronun fiziksel imhasının sonuç alıcı olduğunu ispat eden uygulamalar gerçekleştirdi" açıklamasını yaptı. PKK'ya yönelik istihbaratın askeri taktik istihbarat dışındaki boyutunun özellikle ekonomik istihbarat ve PKK'nın cephe örgütü zeminine kaydırılmasının da şart olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özdağ, "PKK, terör örgütü çok uluslu bir şirket ile suç örgütünün karışımı bir yapı kazandı. Örgütün bir para ve kariyer kaynağı olması dahi örgütün varlığı ve kendisini yeniden üretmesi için bir neden. PKK'yı bir suç şebekesi olarak tasfiye etmek için para kaynaklarını yok etmek gerekmekte. Bu ise ancak uzmanlaşmış bir ekonomik istihbarat mekanizması ile mümkün" diye konuştu.

Öte yandan PKK'nın dağ kadrolarını ayakta tutan şehirdeki cephe örgütü olduğunu da savunan Prof. Dr. Özdağ, "Cephe örgütünün çökmesi, dağ kadrolarına ağır bir darbe indirecektir. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Daireleri'nin bu konudaki başarılı çalışmalarını güçlendirme amacıyla iki dairenin kaynak ve personel sayısının güçlendirilmesinde büyük fayda olacaktır" şeklinde konuştu.

Yarın: Teröristbaşı Öcalan'ın durumu ne olmalıdır? İdam edilmeli mi?

Yazı Dizisi: Gülçin GÜNAY / Tercüman

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display