Bu sayfayı yazdır

Kan ve PKK (5)

Yazan  25 Kasım 2008
Prof. Dr. Özdağ, terörle mücadele çerçevesinde Doğu’da kız çocuklarını okutmayı reddeden ailelere hapis cezası verilmesi gerektiğini söyledi. Özdağ ayrıca “Van 100. Yıl ve Elazığ Fırat Üniversiteleri, ‘pilot’ üniversite seçilmeli” dedi.

Terör Uzmanı Stratejist Prof. Dr. Ümit Özdağ, PKK terörünün tamamen ortadan kalkmasını sağlayacak önlemler paketinde 'eğitim' konusunda da bir dizi değişikliğin yapılması gerektiğini vurguladı. Güneydoğu'da özellikle kız çocuklarının eğitime teşvik edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Özdağ, çocuklarını okutmayı reddeden anne ve babanın önce ağır para cezasına çarptırılması gerektiğini eğer bu direnişinde ısrar ederse, bir insan hakkının uygulanmasını engelledikleri için hapis cezası ile cezalandırılmalarını istedi. Özdağ, "Ayrıca töre cinayetlerinde ceza indirimi uygulamasından vazgeçilmeli, yaşı küçüklere işletilen cinayetlerde suçun kişiselliği ilkesi uygulanmayarak, çocuğu cinayete teşvik edenler cinayet suçundan mahkûm edilmeli" diye konuştu. Özdağ, ayrıca bölgede çok sayıda görülen çokeşliliğin de ortadan kaldırılması gerektiğini dile getirerek "Kadının sömürüsü ve aşağılanmasının bir aracı hâline gelmiş olan çok evlilik ve resmi nikâhsız evlilik ağır bir şekilde cezalandırılmalı. Çok eşli erkek, hapis cezası ile cezalandırılmalı, suçunda ısrar ederse ikinci kez cezası katlanmalı" açıklamasını yaptı.

Pilot üniversitelerin taban puanları

Terörle savaşta alınması eğitim alanında dikkat edilmesi gereken hususlardan birinin de üniversiteler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdağ, "Halen bölgedeki üniversiteler, millî bütünleşmenin sağlanması ve hızlanmasına hiçbir katkıda bulunmadıkları gibi hızla örgüt denetimindeki yüksek liselere dönüşmekte. Bölge üniversiteleri yine çoğunluğu bölgeden gelen ve mezun olduktan sonra bölge içinde iş arayan gençleri eğitmekte. Bu kısırdöngü üniversitelerin eğitim seviyesinin yükselmesinin önünde de önemli bir engeldir. Bu kısırdöngüyü aşmak için YÖK'ün devlet desteği ile bölgeye yönelik yeni bir açılım geliştirmesi gerekmekte" diye konuştu. 'Pilot üniversite' olarak seçilmesi gereken Van 100.Yıl ve Elazığ Fırat Üniversiteleri'nin, üniversiteye giriş için taban puanlarının yükseltilmesi gerektiğini belirten Stratejist, "Eğitim kalitesinin hızla yükseltilmesi amacı ile ODTÜ, Boğaziçi, Ankara ve Gazi üniversitelerinden yıllık veya dönemlik öğretim üyesi katkısı yapılmalı. Cazibesi artırılacak üniversiteler sayesinde bölge üniversiteleri bütün Türkiye'den gelecek öğrencilere açılmalı." dedi. Mücadelenin bir etabını da 'internet'in oluşturduğunu ifade eden Özdağ, "İnternette terör ile mücadele de kültürel alanda alınması gereken önlemlerin bir parçası. Batı ülkeleri terörle mücadele konsepti içine interneti stratejik bir alan olarak dâhil etmişlerdir. PKK'da internet alanını çok boyutlu olarak kullanmaktadır. Ne yazık ki Türkiye'de bu alanda yapılan girişimler başarısız kaldı" açıklamasını yaptı.

Gençliğe gelecek umudu aşılanmalı

Prof. Dr Özdağ, bölgedeki gençliğe gelecek umudu verilmesi gerektiğini belirterek "Eğitimsizliğin ortadan kaldırılması, insanlara gelecek umudu verilmesi PKK'nın istismar ettiği bir zeminin daralması anlamına gelecektir. Ancak, devletin eğitimsizlik sorununu çözmek için tutarlı bir strateji geliştirdiği söylenemez. Gençliğin kafası karıştırılan bölümünün millî bütünleşme sürecine çekilmesi için eğitim sektöründe ciddi bir yeniden yapılanma gerekmekte" diye konuştu. Gençlere yaşama sevinci verildiği ve kendilerine güvenildiği, gerekli oldukları hissi verildiği takdirde çok ciddi mesafeler kaydedilebileceğini vurgulayan Özdağ, "Gençlere bu duygunun verilmesi, ancak insani şartların yükseltilmesi ile ilişkilidir. Soğuk, çatlamış duvarlar içinde, Türkiye ortalamasının çok üstünde sınıflarda öğrenim gören öğrencilerin kendilerine değer verildiğini düşünmeleri mümkün değil. Okulların inşasında kesin uygulanan standartlar getirilmeli, mekânsal sefalet kısa zamanda ortadan kaldırılmalı. Öğretmen sayısı hızla artırılmalı, dersliklerdeki öğrenci sayısı buna koşut olarak azalmalı" dedi.

Yatılı okullar, PKK'dan arındırılmalı

Terörün gelişimine neden olan vasatlardan birisinin de eğitimsizlik olduğu hep ileri sürüldü" diyen Prof. Dr. Ümit Özdağ, "Bu tespitin altında ele geçirilen birçok PKK mensubunun eğitim seviyelerinin düşük oluşu ya da hiç olmayışı bulunmakta. Ancak buradan hareket ile sadece eğitimsizliği örgüte katılmak için bir gerekçe olarak görmemek gerekmekte. Çünkü örgütün yöneticileri arasında eğitim seviyesi yüksek olanlar da var" diye konuştu. Hatta bölgede birçok eğitim kurumu dolaylı-dolaysız örgütün denetimine girdiği için eğitim kurumları PKK sempatizanı üretir hale geldiğini vurgulayan Özdağ, "Eğitim alanında da devletin güçlerini eline geçirmiş, devlete karşı kullanmakta. Bölgedeki yatılı okullarda PKK örgütlenmesi gelişmiştir. Türkiye'nin sağladığı imkânlarla örgüt yeni Kandil ve Bekaa Vadileri oluşturmakta" dedi.

Sorun, statü meselesi

Bunun Türkiye'nin geleceği için büyük bir tehdit olduğunu söyleyen Özdağ, "Yatılı bölge okulları doğru bir çözümdür ancak hızla rehabilite edilmeli. Örgüt yanlısı öğretmenler bu okullardan uzaklaştırılmalı" açıklamasını yaptı. Terör Uzmanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Örgüte katılmada eğitimsizlik değil, eğitimsizliğin de bir parçası olduğu sosyal statünün en altından sosyal statüde sıçrama yapma imkânı büyük rol oynamakta. Dedesi ve babası ağanın yanında yanaşma olan, en büyük ağanın ise başçavuş olduğu, kendisini de babasının kaderi bekleyen 17 yaşında okuma-yazma bilemeyen bir genç için PKK'ya katılmak bir anda babasının önünde titrediği köyün ağasına tokat atabilmek, başçavuşa ise kurşun sıkabilmek imkânı vermekte. Yani örgüte katılmanın tetikleyicisi, eğitimsizlikten çok sosyal statüde çok hızlı yükselme imkânı vermesi."

Silah olarak televizyonu kullandılar!

Televizyon bölgede gerçekleşen mücadelede en önemli araçlardan biri. Ancak şu ana değin üzerinde çok konuşulmuş olmasına rağmen, televizyonun etkili bir şekilde kullanılabildiğini söylemek mümkün değil. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde birçok çocuğun akıcı ve aksansız Türkçe konuşmasını sağlayan şey Türkçe televizyon yayınları oldu. RTÜK şimdi yüz binlerce gencin elinden bu imkânı almanın ilk adımını attı. Bir süre sonra Güneydoğu Anadolu'da evlerde filmler ve eğlence programlarının hatta çizgi filmlerinin Kürtçe seyredilmeye başlanması ile birlikte Türkçe hızla gerileme süreci içine girebilir. Bu süreçte " yeni gerçeğin altını çizecek olan" çevreler Kürtçe eğitim taleplerini daha güçlü bir şekilde gündeme taşıyacaklardır. PKK, televizyonu kültürel ve politik bir propaganda silahı olarak şimdiye değin devletten daha iyi kullandı.

GAP TV, seyredilmiyor!

PKK'nın değişik adlarda yaptığı yayınların etkisinden çok çıkardığı gürültü bir propaganda aracı oldu. Med-TV, Medya-TV, Roj TV gibi kanallar Kürtçülük bilincinin oluşmasında örgütün en etkili silahlarından birisi olarak belirginleşmekte. Bu olumsuz zeminde her şeyden önce yapılması gereken, Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi bölgede de normal anten ile seyredilmesi zor olan televizyon yayınlarının seyredilmesini sağlayabilecek aktarım alt yapısının TRT ve özel kanallara bırakılmadan devlet imkânları ile kısa zamanda Bağdat'a kadar uzanan alanda izlenebilecek şekilde kurulması. Devletin PKK'ya karşı kurduğu GAP Televizyonu bölgeden kopuk, eğitici programları ile sıkıcı ve seyredilmeyen bir televizyondur. GAP yayınlarının, kanalın yeniden yapılandırılması, misyonunun tekrar konulması sonrasında, sınırları tekrar çizilecek bir program profili ile yeni bir yayın sürecine başlaması gerekmekte. Bu çerçevede GAP TV'nin doğrudan eğitici niteliği ikici plana itilerek, bir müzik ve eğlence televizyonu olarak tekrar örgütlenmesi sağlanmalı.

Radyoların bölgedeki başarısı

Bu televizyonun hedef kitlesi kadınlar ve çocuklar olarak belirlenmeli, bir yandan mahalli içerikli programlar yapılarak, bölge halkının televizyon ile kendisini özdeşleştirmesi sağlanırken, diğer yandan Susam Sokağı gibi programlarla çocukların ilgisi televizyona kaydırılmalı. Kanalın temel hedefi, düzgün bir Türkçe kullanımını sağlamak ve gelecek umudunu canlı tutmak olmalı. Yerel televizyon ve radyo yayıncılığı konusunda önemle ve saygı ile anılması gereken bir örnekte 'Hakkari Dağ ve Komando Tugayı' tarafından Hakkari'de kurulan 'Sümbül 2000 FM' adlı radyo ile Sümbül TV'dir. Tamamen tugayın imkânları ile kurulan bu yerel radyo ve televizyon ciddi bir yerel başarıya imza attı.

Bölge medyasının büyük görevi

Sümbül 2000 FM canlı yayınlarda il müdürlerinin halkın sorularına cevap vermesini sağlarken, müzik ve yarışma programları ile de halka başarı ile ulaştı. Sümbül TV ise Hakkâri'deki yerel olayları, şenlikleri, düğünleri ve haberleri veren bir televizyon kanalı oldu. Hakkari'deki bu yerel örneğin bütün bölgede genelleştirilmesi gerekmese dahi seçilecek bazı illerde askeri birliklerin imkânları ile radyo ve televizyon yayını yapılmasının üzerinde düşünülmeli.

Yarın: PKK'nın ortadan kaldırılması için yeni bir istihbarat örgütü mü kurulmalı, örgütün işlevi ne olmalı?

Yazı Dizisi:Gülçin GÜNAY / Tercüman