10 Maddede Çözüm Süreci

Yazan  01 Mart 2015
 
AKP’nin, HDP ile gerçekleştirdiği görüşmelerde dile getirilen hususların açıklanmaması yönünde bir tutum sergilediği süreç içerisinde görülmüştür. Bunun en önemli nedenlerinden birisinin, AKP’nin seçim öncesi dönemde, çözüm süreci adı altında yapılan görüşmelerde konuşulan hususların, olası oy kayıplarına neden olması çekincesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Çünkü AKP’nin zıttı bir tavırla HDP, görüşülen konuların açıklanmasında bir sakınca görmediğini hem ifade etmiş hem de bu yönde çeşitli tavırlar sergilemiştir. 
Bu bağlamda, çözüm sürecinin müzakere aşamasında olmadığını belirterek gerçek vaziyetin betimleyicisi olan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinin kendileri açısından ilerleyebilmesi için 10 madde üzerinde uzlaşılması gerektiğini açıklamıştır. Söz konusu maddelerin üstü kapalı ifadelerinden, çözüm süreci çerçevesindeki görüşmelerde hangi konular üzerinden uzlaşılmaya çalışıldığı anlaşılabilecektir. Bu maddeler ne tür talepler içermektedir?
Birinci madde, “demokratik siyasetin içeriği tartışılmalı” şeklinde ifade edilmiştir. Demokratik siyasetin içeriğinin tartışılmasıyla seçimlerde %10 barajının düşürülmesi talebi dile getirilmektedir.    
“Demokratik çözümün, ulusal ve yerel boyutlarının tartışılması” konulu maddeyle çözümün, daha önceden PKK tarafından tayin edilen belirli bir bölge içerisinde demokratik özerkliğin ilan edilmesi ile gerçekleşebileceği vurgusu bulunmaktadır. Ulusal ve yerel boyut, bu bağlamda özerkliği temsil etmektedir.  
30 Mart yerel seçimleri sonrasında Doğu Anadolu Bölgesi’nde ciddi sayıda belediyenin yönetiminin ele alınmasından sonra, HDP’li yetkililer tarafından yapılan, bölgedeki yerel kaynakların kullanımının kendi idarelerinde olan belediyelerin özerkliğine verilmesi talebi ile enerji kaynaklarından pay istemeleri, yerelden kastın ne olduğunu açıkça göstermektedir. Bu duruma diğer bir örnek de Diyarbakır Belediyesi’nin ödenmemiş elektrik borcuna itiraz amacıyla gösterdiği tepkiden anlaşılmaktadır. Söz konusu itirazda, devlete karşı gerçekleştirilmesi gereken yükümlülüklerinin kendileri için bir yükümlülük taşımadığı vurgusu bulunmaktadır. 
  “Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri, demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına ilişkin başlıklar, ile kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal güvenceleri, kimlik tanımı ve kavramına ilişkin eşit mekanizmaların geliştirilmesi, demokratik cumhuriyet, ortak vatan, milletin demokratik ölçülerle tanımlanması, bütün bu demokratik hamleleri içselleştirmeye yarayan yeni anayasa” ibareli maddelerle anayasada talepleri doğrultusunda gerekli düzeltme ve eklemelerin yapılması yönünde bir talep bulunmaktadır. 
Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisinin kurumsallaşmasından kasıt, yerel yönetimler üzerinden elde edilebileceği vurgulanan demokrasinin, devletin merkeziliğinin kırılması ve yerel yönetimler veya eyalet şeklindeki bölümlenmeler üzerinden bu yönetim şeklinin kurumsallaşması ifade edilmektedir. Ayrıca, PKK’nın radikal Kürt milliyetçiliği üzerinden istediği gibi bir taban yaratamamış olmasından ve bu durumun niceliksel olarak kısıtlı kalmış olmasından hareketle başta sol kesimler olmak üzere farklı tüm kesimleri kendi çatısı altında toplayabilme gayesi de kadın, ekoloji, kültür vurgularıyla anlaşılmaktadır. 
“Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları” maddesinden kasıt, PKK’nın kırsal kadrolarından olası dönüşler karşısında, söz konusu kişi ve grupların topluma entegrasyonunun sağlanması noktasında gerekli düzenlemelerin ve yasal olarak örgüt mensubiyetlerinden dolayı söz konusu şahısların ceza almalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. 
Ayrıca bir dönem sıkça mezar keşifleri çerçevesinde devlet eliyle faili meçhul cinayetlere kurban gittiği iddia edilen ve edilecek kişiler için ulusal ve uluslar arası seviyede olayların hukuki boyutlarının tartışmaya açılması, ayrıca tazminatlar çerçevesinde konunun ekonomik anlamda da boyutlandırılmasının planlanlandığı anlaşılmaktadır.
“Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı” ile PKK’nın silahlı mevcudiyetini koruyarak demokratik özerklik çerçevesinde kurulacak yerel yönetimin silahlı gücünün PKK olması planlanmaktadır. Bu bağlamda çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte gündeme gelen, ancak PKK’nın silah bırakması gibi bir durumla sonuçlanmayan, silahlı mevcudiyetin devamlılığı, bu madde ile güvence altına alınmaya çalışılmaktadır. Hiç bir terör örgütünün lider kadrosu ve tabanı, kendi kimliklerinden önce grup kimliği altında, kendilerini özdeşleştirdikleri gruplarının ortadan kalkmasına gönüllü olmazlar. Bu nedenle de organik bir şekilde mevcudiyetlerini koruyarak yeni şartlara kendilerini uyumlu hale getirirler. Bu madde ile de PKK’nın, kırsal mekandaki silahlı varlığını şehirde meşrulaşmış bir şekilde sürdürme amacı ortaya çıkmaktadır. Söz konusu maddelerin içeriğinde ayrıca hasta ve tutuklu hükümlülerin durumu ile Öcalan’ın İmralı koşulları bağlamında tutukluluk şartlarının değiştirilmesi konuları da bulunmaktadır. İlk aşamada Öcalan’ın talebi olan İmralı için sekretaryanın kurulması ve sonrasında anılanın ev hapsi gibi tutukluluk şartlarının değişimi konuları, çözüm sürecinin söz konusu 10 maddesinin içerisinde yer alan hususlardandır. 
“Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı” ile ilgili husus 10 madde içerisinde bulunmasına rağmen, 28.02.2015 tarihinde Abdullah Öcalan tarafından PKK’nın silah bırakması için bahar aylarında olağanüstü kongre toplaması yönündeki telkini, sorgulanır hale gelen çözüm sürecine, Haziran seçimleri öncesinde bir elektro şok vermek amacıyla yapılmaktadır. Abdullah Öcalan’ın talebi yine, yeni ve olumlu bir adım gibi ana akım medya tarafından gösterilmeye çalışılsa da özünde çok farklı niyetleri ve anlamları taşımaktadır.
Öncelikli olarak PKK, belirli dönemlerde yaptığı kongre ve konferanslarını zaten bahar aylarında yapmaktadır. Halihazırda, örgüt içerisinde çözüm sürecinin bir oyalama taktiği olduğu ve bundan dolayı gerek üst kadrolardan gerekse alt kadrolardan, bu bağlamda duyulan rahatsızlıklar hem süreç içerisinde örgütün yaptığı açıklamalara hem de alt kadroların eylemsel aktivitelerine net bir şekilde yansımaktadır. Bu nedenle, bahar aylarında örgütün olağanüstü kongre için toplanması, örgütün beklenen davranışlarından birisidir. 
Abdullah Öcalan bu çağrıyı, bahar aylarında olağanüstü kongre yapması muhtemel PKK üzerinde hala sorgusuz sualsiz etkisi olduğunu göstermek için yapmaktadır. Çünkü Abdullah Öcalan, çözüm süreci nedeniyle tabanı tarafından sorgulanır hale gelmiştir ve  örgüt içerisinde kendisine karşı ciddi anlamda oluşan karşıt grubun varlığına rağmen, kendisinin hala örgüt tarafından dinlenildiği izlenimini yaratabilmeyi amaçlamaktadır. 
Hükümet açısından ise örgütü belli bir davranışa kanalize edebilme kabiliyetinde görülen Abdullah Öcalan’ın ilerleyen süreçte tutukluluk şartlarında yapılacak olası değişiklikler için Abdullah Öcalan’ın bu çağrısının, kamuoyu nezdinde iyi niyet kanıtı olarak kullanılmasının planlandığı değerlendirilmektedir. 
Çözüm süreci, yol haritası adıyla ilk olarak Abdullah Öcalan tarafından talep edilen bir husustu. Bu çerçevede Abdullah Öcalan’ın silah bırakma ve silahlı kadronun Türkiye sınırları dışına çıkartılması yönündeki talebi daha önce de örgüt kadrolarına talimat olarak iletilmiş, ancak hasta, yaşlı ve psikolojik rahatsız kadroların aktif kadrolardan Kandil sahasına pasif konumlara gönderilmeleri dışında başka bir durumla neticelenmemişti. Abdullah Öcalan’ın şimdiki çağrısı da zaten söz konusu dönem içerisinde toplanması muhtemel kırsal kadrolarını, silah bırakma konusunda ikna ettiği veya bu durumun gerçekleşeceğinin garantisini veren bir durumun habercisi değildir. Ne kadar yine ana akım medya kanallarında sanki gerçekten bir silah bırakma durumu varmış yada olacakmış gibi yansıtılsada. 
Son söz olarak “analar ağlamıyor” klişesiyle örtülenmeye çalışılan gerçekler çerçevesinde, örgütün silahlı faaliyetlerinin durmadığı, çözüm süreci devam ederken süreç içersinde silahlı faaliyetlerine devam ettiği somut bir şekilde görülmüştür. Bu bağlamda, PKK’nın; adam kaçırma, rehin alma, yol kesme, şehirlerdeki kadrolarını eylemsel yönde birçok kez kamu düzenini bozacak şekilde örgütleme, infaz ve patlayıcı temini yönündeki faaliyetlerini sürdürdüğü unutulmamalıdır. Eğer hak arama yolu olarak herkes şiddet kullanmayı kendi gerekçeleri ile meşrulaştırarak bu yönde hareket ederse, kimsenin arayacak bir hakkı ve bunun için de haklı bir gerekçesi olamayacaktır. 
 
 
Merve Önenli Güven

merveonenli@yahoo.com

 

Uzmanlık Alanları

Uluslar Arası İlişkiler, Siyaset Bilimi, Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü, Politik PsikolojiTerörizm

 

Biyografi

Orta ve lise eğitimini Bilim Koleji’nde tamamladı. Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslar Arası İlişkiler Bölümü’nden aldıktan sonra, Sabancı Üniversitesi Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini, “Terör Olaylarının Haberlerdeki Yansımaları: Haber Yorumu ve Çatışmalara Yönelik Problem Çözümü” konulu teziyle tamamladı. Halen ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde doktorasına devam etmektedir.

 

Yabancı Diller

İngilizce (İleri Düzey)

Almanca (Orta Düzey)

   

Burs ve Başarılar

  • Bilim Koleji’ni ikincilikle bitirdi. Ayrıca Bilim Koleji tarafından verilen bursla, lise eğitim ve öğretimimin iki senesini burslu okudu.
  • Bilim Koleji’nin düzenlediği farklı kompozisyon konulu yarışmalarda yedi kez birinci oldu.
  • Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’nın, “Kadın Hakları” ile ilgili düzenlediği kompozisyon yarışmasında Türkiye üçüncüsü oldu.
  • Bilkent Üniversitesi Şeref Öğrencisi (3.32)
  • Sabancı Üniversitesi Şeref Öğrencisi (3.47)
  • Sabancı Üniversitesi tarafından verilen bursla yüksek lisansını yaptı.
  • “Unboxing Turkish Society” tarafından, Sabancı Üniversitesi bünyesinde yaptığı yüksek lisans eğitimi dâhilinde araştırma bursu verildi.  
  • Açık Toplum Enstitüsü tarafından verilen ulaşım bursu ile Mısır/Sharm el Sheikh’de 29 Mart-01 Nisan 2004 tarihleri arasında düzenlenen Model Birleşmiş Milletler Konferansı’na katıldı.
  • British Council tarafından, “Gelecekleri Bağlamak” adlı proje dâhilinde verilen bursla Bulgaristan’da 10-23 Temmuz 2004 tarihleri arasında düzenlenen “Avrupa’da Toplumsal Cinsiyet” konulu projeye katıldı.
  • Sabancı Üniversitesi tarafından verilen ulaşım bursu ile Amerika/Ohio’da, Kent State Üniversitesi tarafından verilen davetle Kültürler Arasında Çatışma, Müzakere ve Arabuluculuk Konferansı’nda “Uyuşmazlıkların Önlenmesi: Sri Lanka Etnik Uyuşmazlığı” konulu çalışmasını sundu.

 

PROJELER/SUNUMLAR

  • Model Birleşmiş Milletler Konferansı/Mısır-Sharm El Sheikh-“Uluslar Arası Terörizmin Engellenmesinde Avrupa Ülkelerinin Rolü” (29 Mart-1Nisan 2004)
  • “Toplumsal Cinsiyet” konulu Bosporus Projesi/Bulgaristan (10-23 Temmuz 2004)
  • Kültürler Arasında Çatışma, Müzakere ve Arabuluculuk Konferansı-“Uyuşmazlıkların Önlenmesi: Sri Lanka Etnik Uyuşmazlığı”-Kent State Üniversitesi/Amerika-Ohio (04-07 Mayıs 2005)
  • Siyasal İlimler Türk Derneği III. Lisansüstü Konferansı-“Terör Olaylarının Haberlerdeki Yansımaları: Haber Yorumu ve Çatışmalara Yönelik Problem Çözümü”/Hacettepe Üniversitesi (12 Kasım 2005)

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display