Bu sayfayı yazdır

Hillary Clinton’un “Heybeliada Ruhban Okulu” Baskısı

Yazan  19 Temmuz 2011
Elde edebilecekleri yeni haklar ile Patrikhane’nin diğer Hıristiyan cemaatler üzerinde “egemen” olma hakkı oluşmamalıdır.

TBMM'nin kısa bir süre sonra gireceği tatilden sonra en önemli gündem "Yeni Anayasa" olacaktır ve hazırlanacak olan anayasada kendi lehlerine maddeler yer alması için Fener Rum Patrikhanesi ve Yunanistan şimdiden yoğun bir kulis yapmaktadır.

Fener Rum Patrikhanesi lehine akademisyenler ve medya mensupları arasında fazlasıyla taraftar bulunmaktadır. Yapılacak yeni bir anayasada tüm kesimlere özgürlük ve refah sunulması elbette ki Hıristiyan bir Türk vatandaşı olarak bizim de dileğimizdir. Ancak Fener Rum Patrikhanesi'ne "ekstra" imtiyazlar verilmesi ve "Ekümenik" statüsünün kabul edilmesi ile başka Hıristiyan Türk vatandaşları üzerinde hükümran olunması olasıdır ve bu da mevcut Anayasa'nın "24. madde"si olan "Din ve Vicdan Hürriyeti"ne aykırılık teşkil edecektir.

Heybeliada Ruhban Okulu'nun "Patrikhane talepleri" kabul edilerek açılması mevcut Anayasa'nın 4. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Anayasa'da YÖK'ü tanımlayan 130. ve 131. maddeleri ile askeri akademiler ve polis meslek yüksek okullarına şu ifade ile "Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumları özel kanunlarının hükümlerine tabidir." diyerek YÖK açısından ayrıcalık tanıyan 132. maddesine göre; Heybeliada Ruhban Okulu "Patrikhane Talepleri"ne uygun olarak açılamaz.

Anayasa'nın "İnkilap Kanunlarının Korunması" başlıklı 174. maddesinin 8. bendi olan "3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun"a göre ise eğitim esnasında "raso" denen siyah dini giysiler giyilemez. Hoş bu kanun maalesef İstanbul Adalar ve Trabzon'da her fırsatta ihlal edilmektedir.

Yeni Anayasa çalışmaları çerçevesinde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Yeni düzenlemeler mutlaka genele matuf olarak yapılırken, "Ekümenizm"in kabulü ve "Heybeliada Ruhban Okulu"nun açılması için arada bazı gedikler bırakılmamasına özen gösterilmelidir. Birkaç sene evvel Patrikhane'nin avukatı Kezban Hatemi'nin eşi Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin Patrikhane için bir "Kanun Taslağı"nı "kendiliğinden" hazırladığını ve siyasi çevrelere dağıttığını anımsamalıyız. Bu kanun taslağı o esnada "yandaş" bulamayıp kanun teklifi olarak Meclis'e sunulamamıştı. Bu tür çabaların Anayasa çalışmaları süresince farklı kesimlerden görülmesi olasıdır.

Patrikhane'nin ve Rum Cemaati'nin sorunlarının halledilmesi amacıyla yapılacak düzenlemelere bir itirazımız yoktur. Ancak elde edebilecekleri yeni haklar ile Patrikhane'nin Rum Cemaati dışında kalan diğer Hıristiyan cemaatler ya da topluluklar üzerinde "egemen" olma hakkı oluşmamalıdır.

"Heybeliada Ruhban Okulu"nun açılmasına da bir itirazımız yoktur ama bu açılma ülkemizdeki milyonlarca yüksek eğitim almak isteyen genç ile "eşit" bir yapıda ve şu andaki Patrikhane taleplerine göre değil tamamen yasalara bağlı olmalıdır. Zira şu andaki talepler hem Anayasa, hem YÖK Yasası'na hem de "laiklik" kavramına aykırıdır.

Önümüzdeki "Ağustos" ayından itibaren Patrikhane'de birçok aktivite planlanmıştır. Geçen 15 Ağustos'ta "Sümela Manastırı"nda yapılan ayinle kıyaslanmayacak kadar daha büyük bir organizasyon önümüzdeki 15 Ağustos'ta yapılacak; Sümela, hatta Trabzon içi adeta "kurtarılmış bölge" görüntüsünde olacaktır.

Yine Ağustos içinde bir başka aktivite; Bozcaada, Zeytinli Köyü'ndeki Aya Todori Kilisesi'nde planlanmıştır. Bu sene, Bartholomeos'un ruhani yaşamının 50. yılıdır. Bir yandan Bozcaada'da, bir yandan Heybeliada Ruhban Okulu'nda yapılacak etkinliklerle, esas amaç olarak okulun gündemde kalması hedeflenmiştir. Bilinenin aksine bu okulu 1971 yılında Türkiye kapatmamıştır. YÖK'e bağlanmayı reddettikleri için kendileri kapatmış ama "Türkiye Ruhban Okulu'nu kapattı" şeklinde yanlış bilgiler ortaya atılmıştır.

AB dönem başkanlığının Kıbrıs Rum Kesimi'ne geçmesi ile de farklı bir dönem başlayacaktır. Türkiye'nin itirazı Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ağzından, dönem süresince Başbakan ile Dışişleri Bakanlığı mertebesinde, "ilişkilerin dondurulması" şeklindedir. İlişkilerin dondurulduğu bir ortamda AB kanadından her zaman yapılan "Ekümeniklik" ve "Ruhban Okulu" baskıları bu dönem o kadar etkili olmayacaktır. Bu durumda Patrikhane lehine tek aktör olarak ABD'yi göreceğiz.

Nitekim bunun emaresini de geçtiğimiz 16 Temmuz'da gördük ABD Dışişleri Bakanı "Hillary Clinton", çeşitli temaslarda bulunmak için geldiği İstanbul'da, Rum Patriği ile de Patrikhane'de 2 saat görüştü. Bir ABD Dışişleri Bakanı için bu gerçekten çok uzun bir süredir. Hillary Clinton bu ziyaret kapsamında görüştüğü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte yaptığı basın toplantısında ise Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını umduğunu vurgulamıştır. ABD'nin yakın süreçte baskıyı arttıracağı kesindir.

Türkiye ve ABD Dışişleri bakanlarının ortak basın toplantısında bu konunun yer alması ise manidardır.

Hillary Clinton'un geçtiğimiz sene içinde Ayasofya'da korsan ayin yapmaya kalkışan Yunan asıllı Amerikalı milyarder Chris Spirou ile ne kadar samimi oldukları bilinmektedir. Ağustos 2011 için de evvelâ Trabzon Sümela, sonra Bozcaada'ya dikkat etmeliyiz.

Patrikhane konusuna, yeni Anayasa çalışmaları çerçevesinde de dikkat edilmesi gerekir. Rum Patrikhanesi'nin Ortodoks Halifeliği ile eşanlamlı olan "Ekümenizm" statüsünü kazanmaması ve "Heybeliada Ruhban Okulu"nu kendi talepleri doğrultusunda açmaması için yeni Anayasa'da bir gedik bırakılmamalıdır.

Bojidar Çipof

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı