Bu sayfayı yazdır

FETÖ'nün Düşündürdükleri

Yazan  03 Ocak 2019

Ülkemizde FETÖ ve benzeri kült örgütler faaliyetlerini sürdürüyor. Onları sadece delilikle suçlayabilir miyiz? Yoksa bu durumun altında yatan mesajları, şifreleri mi incelemeliyiz?

Ülkemizin geleceği açısından FETÖ meselesinden çıkarılabilecek dersler hayati önem taşıyor. Bu nedenle hâlihazırda FETÖ ile mücadele esnasında gördüğümüz yanlışlıklara odaklanıp karamsarlığa düşmek yerine, kült örgütler konusuna eğilmek gerekiyor.Kült örgütler kapsamında FETÖ değerlendirmelerinin açıkça gösterdiği üzere, bu konuda FETÖ’yü de aşan çeşitli araştırmaların yapılması, ileride muhtemel FETÖ benzeri yapılanmalara karşı sağlam bir temel olacaktır. Bu maksatla yazımızda ilk olarak Dr. Philip Zimbardo[1] tarafından 1997’de yazılan “What Messagesare Behind Today’s Cults?”[2]başlıklı makale incelenmekte ve ardından makalede sunulan teorik çerçevede FETÖ değerlendirilmektedir.

Kült Örgütlerin Düşündürdükleri

Zimbardo uluslararası alanda bilim insanı, eğitimci, araştırmacı ve medyatik biri olarak tanınmaktadır ki saydığımız bu alanlarda birçok ödül kazanmıştır. 1968 yılından beri profesör olarak Stanford Üniversitesinde bulunmaktadır. Amerikan Psikologlar Birliği’nin (AmericanPsychologicalAssociation) başkanlığı görevinde bulunmuştur. “TheLuciferEffect: Understanding How Good People TurnEvil”[3](2007)başlıklı kitabı, New York Times’ın en çok satanları arasında yer almıştır. Bu kitap, “Şeytan Etkisi: Kötülüğün Psikolojisi”[4](2015) başlığı altında dilimize çevrilmiştir.

İncelediğimiz makalesinde Zimbardo, toplumsal nüfuz ve etki süreçleriyle kültler arasındaki ilişkiyi çözümlemek istemektedir. Örneğin ona göre; “Herhangi bir zamanda, herhangi bir kült örgüt mensubu tarafından sen ve ben örgüt mensubu olabiliriz veya baştan çıkarılabiliriz. İnsan doğası üzerinde güç uygulamak amacıyla mevcut koşullar manipüle edildiğinde, ‘normal, ortalama, zeki’ bireylerin çoğu, değerlerine veya kişiliklerine aykırı olarak ahlaksız, yasadışı, irrasyonel, saldırgan ve kendi kendini yıkıcı eylemlerde bulunmaya yönlendirilebilir.”

Makalede öncelikle kültler konusundaki klişelerden, basmakalıp düşüncelerden uzak durmamız gerektiği vurgulanıyor. Bu kapsamda ahlaki yargılar yerine araştırmaya şu iki soruyla başlanması gerektiği belirtiliyor:

  1. Örgütte birçok insanı grubun mensubu yaparak ya da baştan çıkararak örgüte gönüllü bağlılığı sağlayan çekicilik nereden kaynaklanmaktadır?
  2. Geleneksel toplum tarafından karşılanmayan fakat bu örgüt tarafından yerine getirilen ihtiyaçlar nelerdir?

Bu sorular sayesinde oluşturulan alternatif analitik bir çerçeve neticesinde ilgili aktörleri ayıplamak, kurbanları düşüncesizce suçlamak ve onları bizlerden farklı olarak tanımlamak yerine; bütün insanların davranışlarını şekillendiren güçleri araştırmakta ortak bir zemin sağlanacağı öne sürülüyor. Bu noktada şu bulgular çok önemlidir:

  • Hiç kimse kült bir örgüte katılmaz. İnsanlar önemli ihtiyaçlarını karşılama vaadinde bulunan ilgi çekici gruplara katılırlar. Onlar aldatıcı, kusurlu, tehlikeli ya da toplumun temel değerlerine karşı gelmeye başladıklarında kült olurlar.
  • Kült örgütler eksik işlevleri yerine getirerek her toplumun varsayılan değerlerini temsil ederler. Aslında kült örgüt salgını, ilgili toplumun vatandaşlarını nerede ve nasıl kaybettiğini açıkça göstermektedir.
  • Bir şeye dayanmazsan yıkılırsın. Hızla değişen ve dönüşen kültürümüzde temel insani değerlerimiz zorlanıyor, çarpıtılıyor ve kayboluyor. Tıpkı senetlere kanıp kredi kontrolü yapmadığımız gibi, illüzyonlara aldanıyoruz ve gerçek mi diye sorgulamıyoruz.
  • Herhangi bir zamanda, herhangi bir kült örgüt mensubu tarafından sen ve ben örgüt mensubu olabiliriz veya baştan çıkarılabiliriz.
  • Mensuplarını kazanma, endoktrine etme ve etkileme olarak kült örgütlerin yöntemleri egzotik bir zihin kontrol biçimi değildir.

Makalede ikinci olarak çekicilik konusu ele alınıyor. Kültleri bu kadar çekici yapanın ne olduğu sorgulanıyor ve şöyle bir durumu hayal etmemiz isteniyor:

Öyle bir grubun parçası olduğunuzu düşününüz ki bu grup size sıkı bir dostluk, şefkatli bir aile, katkılarınıza saygı, kimlik, selamet, güvenlik, basitlik ve planlanmış günlük bir program sunsun. Bununla birlikte yeni beceriler öğrenin, saygın bir konuma ulaşın, şahsi bir sezgi kazanın, kişiliğinizi ve zekânızı geliştirin. Suç veya şiddet yok. Sağlıklı yaşam şekliniz herhangi bir rahatsızlık olmadığı anlamına geliyor. Hatta lideriniz hastalıkları iyileştirme ve gelecekten haber verme vaatlerinin yanı sıra, eğer gerçek bir inanan olursanız size ölümsüzlüğü vereceğini vaat ediyor.   

Böyle bir çekiciliğe kimler kapılabilir? Yazara göre; eğer bu vaatler tanıdığımız, bildiğimiz bir ortamda ve özellikle yerine getirilmemiş, karşılanmamış ihtiyaçlarımız varsa ve güvendiğimiz biri tarafından yapılıyorsa bu sorunun cevabı ÇOĞUMUZdur. 

Kült örgütlere mensup kazandırma çoğunlukla aileler, arkadaşlar, komşular, iş arkadaşları, öğretmenler ve eğitilmiş profesyonel şahıslar tarafından yapılmaktadır. Örgüte mensup kazandırma işlemi sokak ya da havaalanı gibi açık yerler yerine; okulda, evde, kahvehanelerde, iş yerinde, sporda, konferanslarda, ibadet yerlerinde, akşam yemeklerinde ve ücretsiz kişisel gelişim atölyelerinde yapılmaktadır. Cennetin Kapısı (The Heaven’s Gate) adlı kült örgüt, bu konuda internetin de aktif olarak kullanıldığını göstermiştir. 

Çalışmada üçüncü olarak değişen toplum konusu ele alınmıştır. Günümüzde hızlı bir değişim ortamında, bir kült örgüt lideri neyin düşünülmesi, hissedilmesi ve nasıl davranılması konusunda basit talimatlarla sağlam bir duruş gösterir ve şöyle der: “Beni takip et, ruh sağlığına, güvenliğe ve kurtuluşa giden yolu biliyorum.”Değişimin bilinmezliklerinden, sancılarından kaçmak isteyenler için bu sözler,gayet çekici bir vaat oluşturmaktadır.

Yazar, makalenin son bölümünde kült örgütler hakkındaki çözümün ne olabileceğine dair fikirlerini sunuyor.Zimbardo’ya göre çözüm gayet basit: Bütün yapmamız gereken, mükemmel bir kült oluşturmak. Aldatma, çarpıtma ve tahrip etme potansiyeli olmadan, bu kült örgütlerin vaat ettiklerinin çoğunu toplumumuzun yerine getirmesi gerekiyor. Bu sayede kült örgütler mensuplarını kaybederken, toplumlar vatandaşlarını kazanacaktır.

FETÖ’nün Örgütsel Çekiciliği

İnsanlarımız neden FETÖ’yü tercih etti? Ya da FETÖ, mensuplarını nasıl baştan çıkardı? Bu soruya verilecek cevaplar FETÖ’nün örgütsel çekiciliğini ortaya koyacaktır. Fakat örgütün çekiciliği; iş bulmadan eş edindirmeye, manevi ihtiyaçların karşılanmasından maddi yardımlara kadar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu çerçevede kimi mensupları örgütü sadece bir bilgi kaynağı (örneğin ev sohbetlerindeki dini bilgiler) olarak görür; kimi mensupları örgüte sadece çıkar amacıyla yaklaşır (örneğin memur olabilmek, yüksek makamlara erişebilmek) ve kimi mensupları da örgüte yüksek seviyede karşılıksız bağlanır, geri kazanılmaları imkânsızdır, her koşulda örgütün ve liderin emri altındadırlar.Yani örgütün çekiciliği konusunda karşımıza çıkan bu geniş alanda en az üç tür örgüt mensubu (seyirci, müşteri, kült) ile karşılaşıyoruz. Bu durum örgütün çekiciliği konusunda derinlemesine araştırmalara olan ihtiyacı vurguluyor. Bu kısa yazıda ise örgütsel çekicilik konusunu örneklendirme kamacıyla askeri liselere sızdırılan öğrencilerin FETÖ tarafından nasıl baştan çıkarıldığına kısaca bakılabilir.

Askeri liselere sızacak öğrenciler henüz 12, 13’lü yaşlarda sıcak yüz, aşırı ilgi, sevecenlik, değer verme, koruyucu kollayıcı bir tutum içerisinde örgüte kazandırılmaya başlanır. Özellikle maddi durumu zayıf ailelerin zeki, istikbali parlak çocukları keşfedilir. Bu çocuklara sürekli “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) dinsizlerin elinde” argümanı sunulur. Bu sayede dinsiz orduyla savaş ve onu kurtar misyonu bu çocuklara kazandırılır.

Eğitilmiş profesyonel şahıslar olarak örgütün görevlendirdiği abiler, ablalar henüz gelişim çağında olan bu çocukları örgüte kazandırmak için yoğun bir ilgi alaka gösterirler. Aralarında kurulan abi/abla ilişkisi, bu süreçte neredeyse anne/baba ilişkisinin yerini alır. Onları anlayan, koruyan; onların iyiliği için her şeyi yapan,geleceklerini planlayan, korkularını azaltan, sevinçlerini paylaşan bu hoş sohbet profesyonel şahıslar, bu çocuklara oldukça çekici gelir. Bununla birlikte gelişen dini hassasiyetler kullanılarak bu çocuklar, askeri liselere büyük bir motivasyonla gönderilir. Gizli olarak nasıl abdest alacakları, ima ile nasıl namaz kılacakları öğretilir. İslam’ın fatihleri konumunda olduklarına inandırılırlar. Aileler açısından ise ücretsiz ders çalıştırma, ücretsiz kamplar, dini eğitimler gibi durumlar çekici gelir.  

Sunduğumuz örnekte örgütün çekiciliği maddi olanaklar, gelişim çağının verdiği çalkantılı dönemlerdeki manevi destekler, dini misyonlar ve saygınlık gibi güzel gelecek vaatleri olarak özetlenebilir. Kısaca belirtilen bu noktaların anlaşılması, FETÖ benzeri diğer yapılanmaların tekrardan bu tür çekici hususları kullanarak örgütlenmelerinin önüne geçmekte çok önemlidir. Örneğin TSK dinsizdir argümanına karşı argümanlar topluma dikkatlice anlatılmaz ise yarın başka bir örgüt,yine, aynı argümanı kullanarak askeri okullara öğrenci sızdırmaya devam edecektir; aynı misyonla hareket eden bu öğrenciler, geleceğin generalleri olacak ve ülkenin güvenliğine,yine,tehdit arz edeceklerdir. Hiç kuşkusuz, eğitimde fırsat eşitliği sağlanmaz ise fakir ailelerin zeki çocukları bu tür yapılanmalar için iştah kaynağı olmaya; aileler kült örgütlere katılım konusunda bilinçlendirilmezse, gelişim çağındaki birçok çocuğumuz bu örgütlerin cazibesine kapılmaya; dini konularda gerçekler yerine hurafelerin yerleşmesine, yayılmasına göz yumulursa, bunu diğer kült örgütler kendi menfaatleri için kullanmaya devam edecektir.

Sonuç Yerine

Bu noktada makalesini incelediğimiz Zimbardo, kült örgütlerin sunduğu maddi, manevi çekici hususların toplum tarafından sağlanmasıyla sorunun büyük oranda azalacağını öne sürüyor. Ona göre çözüm; aldatmalara, çarpıtmalara, tahriplere mahal vermeden mükemmel tek bir toplumsal kült oluşturmakta. Fakat kendi toplumumuz bu tür çekici konuların ne kadarını karşılayabilir? Bu konudaki toplumsal bilinç düzeyi nasıl arttırılabilir? Örneğin toplum olarak ülkemizdeki üniversite öğrencilerinin barınma ihtiyaçları sorununu çözebilir miyiz? Bu sayede şehir değiştiren, ailesinden ilk kez uzakta kalan gençlerimizi FETÖ ve benzeri kült örgütlerin üsleri sayılan evlerden, yurtlardan koruyabilir miyiz? Bu hususta devletin yönlendirici olması gerektiği açıktır. Fakat kapatılan FETÖ yurtlarının tartışmasız tümünün Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yerine, farklı ideolojik amaçları olduğu bilinen dernek ve vakıflara da devredilmesi, daha en baştan işimizin çok zor olduğunu hatırlatmaktadır.

 

 

[1]https://zimbardo.socialpsychology.org/ ; http://www.zimbardo.com/zimbardo.html

[2]https://www.icsahome.com/articles/what-messages-behind-cults-zimbardo

[3]https://www.amazon.com/Lucifer-Effect-Understanding-Good-People/dp/0812974441/ref=as_li_ss_tl?ie=UTF8&qid=1524331105&sr=8-1&keywords=lucifer+effect&linkCode=sl1&tag=bet0f5-20&linkId=f6d401f9799b697a4224e3f153530719

[4]https://www.dr.com.tr/Kitap/Seytan-Etkisi/Philip-G-Zimbardo/Egitim-Basvuru/Psikoloji-Bilimi/urunno=0000000640894?gclid=CjwKCAiAx4fhBRB6EiwA3cV4KhZUI0poU_m6tC1VdKdibF6a_OJxvH4h_k6fD_4AVHX4nBDMB09OJxoCoQMQAvD_BwE

Yağız Aksakaloğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı