< < Aziz Andreas Kutlamaları ve Patrikhane-Vatikan İşbirliği


Aziz Andreas Kutlamaları ve Patrikhane-Vatikan İşbirliği

Yazan  11 Aralık 2019

Her sene olduğu gibi bu yıl da 30 Kasım’da dünyanın her yerinde Hazreti İsa’nın havarilerinden Aziz Andreas’ın dinî günü kutlandı.

Rum Patrikhanesi Aziz Andreas’ı (Andrew) kurucusu olarak kabul ediyor ve bu dinî gün İstanbul’da abartılı bir şekilde kutlanıyor. Tarafsız tarih kaynaklarında ise Aziz Andreas’ın Türkiye coğrafyasına geldiği ile ilgili somut bilgiler bulunmamaktadır.

Patrikhanenin Aziz Andreas’ı kurucusu olarak kabul etmesi; Ekümeniklik iddiasının desteklemek içindir. Bilindiği gibi Rum patrikhanesi, Türkiye topraklarında “Ekümenik” sıfatına sahip değildir. Bu iddia ya da tezi yıllardır Türkiye’ye kabul ettirmek adına başta ABD olmak üzere dış güçler devrededirler ki bunların en başta geleni ABD’li “Archon” topluluğudur.

EKÜMENİKLİK NEDİR?

Ekümenik olmanın tek şartı Hazreti İsa’nın Havarilerinden biri tarafından kurulmuş olmaktır. Dünya’da bu vasfa sahip olan, üç Ekümenik Patrikhane vardır. Bunlar; İskenderiye, Antakya ve Roma’dır ve bunların yetki ile sınırları M.S. 325 yılında İznik’te toplanan ilk Ekümenik Konsil’de (İznik Konsili) tespit ve tayin edilmiştir. Bu konsilin IV-V-VI ve VII. maddeleri bölgelerdeki Metropolitlerin ve Metropolitlik merkezlerinin imtiyazlarına da ilişkindir.

Bizans döneminde patrikler; imparatorun istediği gibi görevlendirdiği, istediği zaman görevden aldığı kişilerdi. Rum Patrikhanesi’nin “Ekümenikliği” Bizans imparatorlarının “İmperium sine Patriarcha non staret” (Patriksiz Krallık olmaz) söyleminden hareketle ortaya çıkmıştır. Bu unvan “dini” değil “siyasi” bir unvandır ve bu gün de hâlâ siyasi amaçlarla kullanılmaktadır.

Bizans’tan gelen dini değil de siyasi bir statü olarak Rum Patrikhanesi günümüzde birinci sıradadır ve Rum Patrikhanesi “Eşitler Arasında Birinci” olarak tanımlanır. Bu durum Bizans İmparatorlarının, “Başşehrin Kilisesini Siyasi Anlamda Birinci Kılmak” zihniyetinden yola çıkarak verilmiştir ve dini açıdan doğru değildir. Çünkü Rum Patrikhanesi bir havari tarafından kurulmamış yani “Apostolik” bir kilise değildir. Bu yazımızda matematik bir anlatımla Rum Patrikhanesi’nin neden Ekümenik olmadığını da ortaya koyacağız.

Hıristiyanlık Tarihi’ne baktığımızda; “Birinci” olarak İskenderiye, “İkinci” olarak Antakya ve “Üçüncü” olarak “Roma” kiliseleri Ekümenik kiliselerdir.

Burada Antakya ile ilgili kısa bir bilgi vermek gerekiyor. Antakya bizim bir ilimiz. Neden Suriye topraklarındaki bir patrikhaneye “Antakya Patrikhanesi” diyoruz? Antakya Patrikliğinin neden Suriye topraklarında olduğunun cevabı ise kısaca, kuruluş zamanında Antakya coğrafi bölgesinin Suriye coğrafyasındaki “Antioch” adlı bölgenin idari birimine bağlı olmasıdır. Antakya, antik doğu Akdeniz'in en büyük şehirlerinden biriydi ve 64 yılında Roma İmparatorluğu'na dâhil edildikten sonra önemli bir siyasi, askeri, kültürel ve ticari merkez haline geldi. Bireylerin çoğu, Hazreti İsa’nın da konuştuğu dil olan “Aramice” ya da “Aramca” konuşurlardı. Bu dil, günümüzdeki “Süryani” dilinin esasını da teşkil eder.

RUM PATRİKHANESİ EKÜMENİK Mİ?

Düz mantıkla Rum Patrikhanesi’ni madem Havari Andreas kurdu o zaman neden 325 İznik Konsili’nde Patrikhane olarak yer almadı sorusu sorulmalıdır. Konstantinopolis’in kuruluşuna kadar küçük bir kasaba olan “Bizantium”un sâdece bir papazlık mertebesinde olduğu ve “Heraklia Metropolitliği”ne (Marmara Ereğlisi)  bağlı olduğu hakkında çok fazla kaynak var.

Bir başka anlatımla; 325 yılına kadar İstanbul Kilisesi bir piskoposluk bile değildir. 325’teki İznik Konsili’nde Konstantinopolis Başpiskoposluğu olmuş asırlar içinde “Yeni Roma ile Ekümenik Patriği” sanını almıştır.

Hazreti İsa’nın peygamberliği 30 yaşında başlamış, 33 yaşında çarmıha gerilmiştir. Bu yazımızda bahsi geçen havarileri yani yoldaşları da kendisinin yaşıtlarıdır.

Bu durumda çok basit matematik ile havarilerin bir elli yıl daha yaşamış olduklarını varsayalım ki bu kadar değil. Ortaya havarilerle ilgili daha ilk 100 yıla varmayan yaşam serüvenleri çıkıyor.

Hazreti İsa’nın yoldaşlarından biri olan Havari Andreas’ın MS.325 yılında yaşaması gibi bir durum söz konusu olamayacağı gibi, bu gerçeğin ışığında İstanbul’da bir kilise kurması da söz konusu olamaz.

Aynı matematiği öbür taraftan da ele alalım. Madem İstanbul Kilisesi’ni Havari Andreas kurdu. Bu durumda neden MS.325 yılında başpiskoposluktan bir üst kurum olan patrikhane statüsündeki İstanbul Kilisesi’ni başpiskoposluk yaptılar. Bunun mantığı yok!

RUM PATRİKHANESİ HUKUKEN EKÜMENİK Mİ?

2002 yılında Rum Patriği Bartholomeos ve Patrikhane’nin 12 kişilik dini meclisi üyelerine (Sen Sinod) bir ceza davası açtım. Dava 13 Haziran 2007’de Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2007/5603 Karar no.su ile onaylandı. Kararın “Ekümeniklik İddiasının Yasal Dayanağı Yok” kısmı şöyledir:

Türkiye topraklarında kalmasına izin verilen Patrikhane’nin, Anayasa’nın 2. maddesine göre “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, “sadece belli bir azınlığa mensup kişiler üzerinde dini yetkileri haiz olan ve tüzel kişiliği bulunmayan dini bir kurum” olduğuna dikkat çekilen gerekçede, şu tespitler yapıldı:

Bu nedenledir ki (Patrikhane), tamamen Türk Hukuku’na tabidir. Egemen bir devletin kendi topraklarında yaşayan azınlıklara kendi vatandaşlarından farklı bir hukuk uygulayarak çoğunluğa dahi tanımadığı bir takım ayrıcalıkları onlara tanımak suretiyle özel bir statü vermesi, Anayasa’nın 10 Maddesinde gösterilen eşitlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturacağından kabul edilemez.

Bu nedenle Patrikhanenin Ekümenik olduğu iddiasının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. İstanbul Valiliği’nin 6 Aralık 1923 tarihli yazılarından anlaşılacağı üzere, Patrikhane’de dini ve ruhani seçimlere katılacak ve seçilecek kişilerin Türk vatandaşı olmaları ve seçim sırasında Türkiye’de görevli bulunmaları gerekmektedir. Bu husus da Patrikhane’nin Ekümenik sıfatının bulunmadığının açık bir göstergesidir.

 Patrik ve Patrikhane görevlilerinin sıfat ve faaliyetlerine ilişkin olarak Türk Yasaları’na tabi oldukları ve yapmış oldukları faaliyetlerin Türk yasalarına göre suç teşkil etmesi halinde Türk Ceza Yasaları’na göre cezalandırılacakları tartışmasızdır.”

Tarafımızdan açılan bu mahkeme sonucu; şu anda geçerli, hukuki bir içtihattır ve Rum Patrikhanesi’nin Türkiye üzerinde Ekümenik olmadığının, sadece Türkiye’deki Rum asıllı TC. Vatandaşlarının “Başpapazı” olduğunun kuvvetli bir mesnetidir.

VATİKAN’IN DURUŞU

Geçmişe baktığımızda Vatikan’ın bu son seneye kadar Rum Patrikhanesi’nin “Bizi Aziz Andreas kurdu” söylemine çok fazla itibar etmediği görülüyor.

Rum Patrikhanesi; Aziz Andreas hikâyesinin içini doldurmak için elinden geldikçe kutlamalara Vatikan’ı hatta Papaları da kutlamalara davet etmiştir. En son olarak Papa Francis 29 Kasım 2014’de İstanbul’a Rum Patriği’nin davetlisi olarak geldi.

Bu ziyarette Rum Patrikhanesi Papa Francis’in ziyaretini olabilecek en üst seviyede lanse etti ve bu ziyaret ile Aziz Andreas hikâyesinin Vatikan’ca teyit edildiğini sunmaya çalıştı, algı yarattı.

Oysaki Papa Francis’in bu ziyareti Vatikan haber kaynaklarında Vatikan’daki günlük rutin aktivitelerden daha fazla yer bulmadı. Küçük haberler yapıldı. 2006’da önceki Papa Benedictus’un ziyaretinde farklı bir şey yaşanmadı. Patrikhane bu ziyareti en üst seviyede sunarken Papa Francis kapsamlı Türkiye ziyaretinin içindeki bir program olarak geçiştirdi.

Papa Francis’in 2014’teki ziyaretinden bu yana ne değişti? Çünkü an itibariyle Vatikan’ın Rum Patrikhanesi’ne ciddi anlamda bir destek verdiğini görüyoruz.

Aziz Andreas’ın kardeşi olan Aziz Peter, Roma Kilisesi'ni Aziz Paul ile birlikte kuran İsa Mesih'in on iki havarisinden biridir. Aziz Peter’in kemiklerinin bir kısmı Vatikan’dadır ve bu kemikleri “kalıntı” olarak nitelemektedirler.

30 Haziran'da Papa Francis Rum Patrikhanesi'ni bile şaşırtan bir hareketle, Aziz Peter'e ait olan kalıntıların bir kısmını İstanbul’a yollamıştı. Roma Kilisesi'nin kurucularından olan Aziz Peter’in kalıntıları bu suretle ilk kez Vatikan'dan çıkmış oldu.

Vatikan Televizyonu “Hıristiyanlığın birliği için bir hediye olarak” Aziz Peter'in kalıntıların bir kısmının Patrikhane’ye verildiğini açıkladı.

Papa Francis, bu kemik kalıntıları vesilesi ile Patrik Bartholomeos'a yazdığı mektubunda; “Bu nedenle Aziz Peter'in kalıntılarının bazı kısımlarını Konstantinopolis Kilisesi'nin manevi kurucusu olarak onurlandırılmış Aziz Andreas'ın kalıntılarının yanına yerleştirmenin son derece önemli olacağını düşündüm”

Papa Francis bu sözleri ile Aziz Andreas’ı kesin olarak İstanbul Kilisesi’nin kurucusu saymakta olduğu görülüyor.

Bu kadar keskin hatta Rum Patrikhanesi'ni bile şaşırtan bu hareketin yani Vatikan’ın pozisyon değişikliğinin altında ne yatıyor?

Bir başka husus da bu sene yapılan Aziz Andreas dini törenlerinde geçmiş yıllara istinaden çok daha fazla Vatikan temsilcisi kardinal v.s. papaz katıldı. Rum Patrikhanesi ile Vatikan ilişkilerinde başrolde Papalık Konseyi Başkanı Kardinal Kurt Koch vardır.

Rum Patriği Bartholomeos’un törenler sırasınca yaptığı konuşmada;

Havariler Andreas ve Peter, kilisemizin kurucularıdır. …Bütün Hıristiyanlar bu manevi alana aittir. Doğu ve Batı kiliseleri bağımsız, kendi kendine yeten ve tercüman birimler değildir, kendi başlarına anlaşılamazlar, ortaklaşa sahip oldukları ortak bir gelenektendirler” dedi.

Patrik bu konuşmasında 40 yıldır çalışmakta oldukları Roma Katolik Kilisesi ile Ortodoks Kilisesi arasındaki Uluslararası Teolojik Diyalog Komitesi’nin, önemli metinlerin tartışılması konusundaki ilerlemeden duyduğu memnuniyeti de dile getirmiştir.

Kiliselerimizin kuralları ve diğer kanonik hükümlerinin doktrin düzeyinde anlaşmaya varılmasında kullanılması ile bugün iki kilise arasındaki teolojik diyaloğun ilerlemesi mümkün oldu. Dini bir toplumun tam olması için, kiliselerimiz arasında kanonların karşılıklı olarak tanınması da gerekir. Geçtiğimiz Eylül’de Roma’da Doğu Kiliseler Hukuku Derneği’nin 24. Uluslararası Konferansı’ndaki bu husustaki görüşümüzü vurgulama fırsatımız oldu.

Papa Francis'in, Havari Petrus'un kalıntılarından bir kısmını Patrikhane’ye bağışlamak için yaptığı son jest bizim için çok değerlidir. Sevgili Kardinal Kurt Koch'un da belirttiği gibi, “Azizlerin evrenselliği kiliseler arasındaki diyalog için mükemmel bir fırsattır. Aziz Peter'in kalıntılarının Konstantinopolis'in Ekümenik Patrikliği'ne gelmesi Havari Petrus'un Hristiyanlığın önde gelen bir kişiliği olduğu için büyük bir nimettir. Papa Francis'in bu armağanı bize daha da yakınlaşmak için yeni bir dönüm noktasıdır.

Törende Bartholomoes’un ardından Papalık Konseyi Başkanı Kardinal Kurt Koch da Papa Francis'in aşağıda özeti bulunan İngilizce mesajını okumuştur.

Konstantinopolis Başpiskoposu,

Ekümenik Patrik Bartholomeos

Büyük ruhsal neşeyle ve derin inanç ile Havari Petrus'un kardeşi Havari Andreas’ın şölenini kutlayan Konstantinopolis Kilisesi'nin duasına katılıyorum. Manevi yakınlığım, bu yıl bir kez daha tezahür ediyor. En sıcak selamlarımı, Kutsal Hazretlerinize, Kutsal Sinodunuzun üyelerine, din adamlarına en iyi dileklerimle emanet ettiğim Roma Kilisesi adına iletiyorum.

Doğu ve Batı Hristiyanları arasında tam bir cemaatin yeniden kurulmasına yönelik çalışma taahhüdümüzü sürdürme taahhüdümüzü sürdürme taahhüdümüzü sürdürmek için Katolik Kilisesi'nin değişmez niyetinin güvencesini iletiyorum.

Bu yıl, Katolik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi arasındaki Uluslararası Teolojik Diyalog Komisyonu'nun kuruluşunun, kırkıncı yıldönümünü kutladık. Uluslararası Ortak Komisyon ileriye dönük birçok önemli adım attı.

Katolikler ve Ortodoks arasında tam birliğin yeniden kurulması arayışı kesinlikle teolojik diyaloglarla sınırlı değil, aynı zamanda diğer dini yaşam kanallarıyla da gerçekleştiriliyor. Her şeyden önce ilişkilerimiz, karşılıklı saygı ve saygıya dair gerçek jestlerle beslenir.

Katolik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi, ortak girişimlerimiz tarafından onaylandığı üzere bu umut verici yolculuğa çoktan başladı. Ayrıca yerel bağlamlarda, ortak ruhsal, pastoral, kültürel ve hayırsever projelerde ve yaşamın günlük diyaloglarını giderek daha fazla güçlendireceğimize inanıyorum.

İçten ve kardeşçe bir dostluğa bağlı olduğum sevgili kardeşim, bunlar sadece kalbimi dolduran ve sizinle birlikte bu keyifli günlerinde paylaşmak istediğim bazı umut ve duygularım. Havari Andreas'a dua ederek herkese en iyi dileklerimi iletirim ve sizinle Rabbimizde Mesih'te kutsal bir kucaklaşmaya bürünürüm.

Papa Francis

ABD’de sayısız sivil toplum örgütünün, son aylarda Rum Patrikhanesi’ne destek adı altındaki Türkiye aleyhtarı faaliyetlerini geçmiş makalelerimizde yazdık.

Bu örgütlere son aylarda ABD Yahudi sivil toplum örgütlerinin de destek verdiğini, bir yandan Patrikhane bir yandan Pontus üzerinden sayısız toplantılar, konferanslar v.s. faaliyetlerle Türkiye aleyhtarı faaliyetlerin had safhaya vardığına dikkat çektik.

Vatikan ile Rum Patrikhanesi arasındaki bu yakınlaşmanın ilerleyen günlerde neler doğuracağını ve bunun Türkiye’ye yansımasını da hep birlikte göreceğiz.

Bojidar Çipof

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display