Bugün,23 Nisan 2020”. Ulusal Egemenliğe dayalı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin açılışının, “Egemenliğin” saraydan/sultandan alınıp millete verilişinin, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” kararı ile siyasi amaca ulaşılmasının, Milli Mücadele ile Anadolu’da yeni bir “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin kurtuluşu ve kuruluşu gerçekleştirilerek tam bağımsızlığa ve sonra da toplumun her alanında yapılan devrimlerle çağdaş hayata uzanan zaferler ve başarılarla dolu uzun ve meşakkatli yolun çizildiği günün  “100.Yıldönümü”.

Dünyanın sonu geliyor mu bilmiyorum ama korkarım ahlakın sonu geldi. Herkes yalan söylüyor, aldatıyor, hem de hiç yalan söylememesi gereken, aldatmaması gereken kişiler bunu yapıyor. Hal böyle olunca alarm zilleri çalıyor.

Gideon Rose, Foreign Affairs adlı derginin Nisan 2018 tarihli sayısında  yayınladığı Is Democracy Dying? (Demokrasi Ölüyor mu) adlı makalesinde şunları dile getirmişti: “İktidarın yürütme elinde merkezileştirilmesi, yargının siyasallaşması, bağımsız medyaya yapılan saldırılar, devlet kurumlarının özel çıkarlar elde edilmek için kullanılması demokratik gerileme belirtileri olarak iyi bilinmektedir. Tek şaşırtıcı olan ortaya çıktığı yer. Latin Amerikalı bir arkadaşımın birazda nükteli olarak söylediği gibi ‘Bu filmin İngilizce versiyonunu daha önce hiç görmemiştik’”

“Tekalif-i Milliye”; yokluklar içerisindeki Ankara Hükümeti'nin, emperyalizme karşı verdiği ve fakirliğin zenginlikten heybetli durduğu “Milli Mücadele”de, Türk Ordusu'nu Sakarya Meydan Muharebesi'ne hazırlamak için çıkarılmıştır.

Yaşananların anlamlandırmak ve geleceği anlamak için kullanılan bir teknik olan senaryolar önümüzde  değişik gelecekle ilgili yol haritaları sunarlar. Ben de yaşananları ve geleceği bir senaryo çerçevesinde anlamlandırıyorum.

Koronavirüs salgınının hızlı bir şekilde yayılmaya başladığı günlerde Çin’in sınır komşusu olan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Mart ayının ortalarına kadar Covid-19 vakasına rastlanmaması dikkat çekmiştir.

İran hükümetinin Korona salgının yayılmasında, ilk günlerdeki ihmali, ülkedeki yapısal değişim arzusunu güçlendirdi. Bu şok edici olay, sistemi ampirik olarak halkın önünde durma noktasına getirdi. İran'daki karar vericiler, bir diğer değişle siyasi erk, virüsü hükümet için bir siyasi propaganda malzemesi haline getirdi ve güvenlik tehdidi olarak değerlendirdi.

GİRİŞ

COVID – 19 virüsü küresel bir salgına dönüştü. Başta İtalya, İran ve İspanya olmak üzere pek çok ülkenin genel sağlık sistemleri bu salgın nedeniyle büyük hasar aldılar.

İlk olarak Aralık 2019 ayında Çin’in Wuhan Şehrinde ortaya çıkarak tüm dünyaya yayılan Coronovirüs salgını olarak da bilinen COVİD-19 hastalığı, BM Dünya Sağlık Örgütü (WHO)  tarafından 11 Mart 2020'de pandemi (salgın) olarak sınıflandırıldı.

Dünyamızı sarsan yeni coronavirüs pandemisinin yarattığı ağır sağlık ve ekonomi sorunları ile boğuşurken bunun üzerine bir de zaten yaşamakta olduğumuz endişe ve korkuyu arttırmaya yönelik komplo teorileri ile uğraşır olduk.

Geçtiğimiz yılın Aralık ayının sonlarında Çin’de ortaya çıkan ve küresel boyut kazanan yeni koronavirüs kovid–19 salgını ülkemizde de görülmeye başlanmıştır. Kovid–19, şiddetli akut solunum sendromu (sars) ve Orta Doğu solunum sendromu (mers) gibi küresel salgınlara neden olan diğer insan korona virüsleriyle aynı ailedendir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display