Devlet aygıtı, ekonomi, kültür ve eğitimle alakalı para getiren bütün alanlardan mümkün olduğunca çekilmelidir. Çünkü devlet, tabiatı gereği verimsiz ve kötü üretir. Oysa serbest piyasanın “görünemez eli” daha ucuza, verimli ve kaliteli bir biçimde üretir. Devlet, kendi varlığını iç ve dış güvenlik ile adalet alanına sıkıştırmalıdır.

İNSANIN DOĞAYLA İLİŞKİSİNE KISA BİR BAKIŞ             

Yeryüzünün en güçlü, en korkunç canlı türleri insandan önce var olmuştu ya da insan var olduktan sonra yaşamdan silinmişti. Bilimsel araştırmalar, en erken ön – insan kabul edilen Human Erectus’un geçerli tahminlere göre günümüzden 1 Milyon 890 Bin yıl önce yaşamaya başladığını söylemektedir[1]. Human Erectus fosillerine Afrika, Endonezya ve Çin’de rastlanmıştır.

Avrupa bütünleşmesinin mevcut koşullarda zorlandığı konulardan biri virüs salgını oldu. Başta belirtmek gerekirse, böyle bir salgınla mücadelede AB’nin güçlü bir profil sergileyememesi aslında doğal bir durumdur. Çünkü sağlık sektörü ya da işleri devletlerin ya da hükümetlerin yönettiği bir alandır.

Küresel dünya bugüne kadar ya finans veya reel ekonominin kendisini çevirememesi sonucu krize girerdi. Bu defa alışık olunmayan bir durumla yüz yüze kalınmış ve bizatihi insanların kendi varlığına karşı yapılan bir saldırı ile karşı karşıya gelinmiştir. Bu yeni durum insanlık için küresel boyutta bir ilki oluşturmaktadır.

Hırsı, çıkarları, kötülükleri, katliamları, seviyesizlikleri, kokuşmuşluğu, pisliği, çürümüşlüğü ve cahilliğiyle müptezelleşmiş 21.yüzyıl insanı bir müddet sonra ben ne yaptım diyebilecek midir?

Nisan 2020 ayı başında BM, İngiliz ve İtalyan Hükümetleri tarafından yapılan açıklamada, koronavirüs pandemisi nedeniyle Kasım 2020 ayında yapılması planlanan “BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Konferansı-COP26”görüşmelerinin erteleneceği açıklandı.

Çelişkiler düşünceyi besler ve ilerletir. Oysa bugün neredeyse sonsuzluğa uzanan çelişkiler yumağından çoğu insan korkarak kaçıyor. Modern insan açısından çelişkinin dayanılmaz bir ağırlığı vardır. Bu durumun sebebi ise çok basittir: Modern insan aslında herhangi bir düşünce faaliyetine girişemeyecek kadar yorgun, bitkin ve tembeldir.

Dünya Kamuoyunda her 24 Nisan’da gündeme gelen “Tehcir”, yıllardır Ermenilerin Osmanlı Devletine aleyhine giriştikleri isyan ve eylemlere karşı devletin aldığı tedbirler, hükümetin meşru savunma ve egemenlik hakkını kullanmadır.

Giriş

1980’li yıllarda başlayan neo liberalizm toplumlardaki sosyal yapıyı dönüştürme projesi olarak uygulamaya konuldu. Neo liberalizmin uygulanabilmesi için organize sivil toplum yapılarının zayıflatılması gerekiyordu. Bunun için öncelikle sivil toplum kuruluşları hedef alındı. Ücretli çalışanların organizasyonu olan sendikalar güçsüzleştirildi.

Tüm dünya koronavirüsten çok yoğun bir şekilde etkilenmiştir. COVID-19 sürecinde, Kamu-özel ayrımı olmaksızın birçok kurum vazifelerini dijital araçlar ile icra edebilir hale gelmiştir. Bugün, dijitalleşme post-modern insan için bir seçenek olmaktan çıkmış; bir zorunluluk halini almıştır.

Dünyadaki hemen hemen bütün analistler Kovid-19 sonrası dünyanın eskisi gibi olmayacağı noktasında hemfikirler. Ne var ki insanlığın uyanacağı “yeni” düzenin ne olacağına dair hâlâ birçok tez rekabet ediyor. Mutabık kalınan noktalar pek az.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display