Türk Ocakları

Yazan  25 Mart 2008
Osmanlı Devleti’ni kurtarma çabaları çerçevesinde başvurulan Türkçülük akımı Ahmet Vefik Paşa, Süleyman Paşa, Ahmet Cevdet Paşa, Necip Asım, Veled Çelebi, Necip Türkçü, Ahmet Hikmet Müftüoğlu ve Mehmet Emin Yurdakul ile başlamıştır.

II.Meşrutiyet'in ilanı ve İttihat Terakki Partisi'nin başa gelmesiyle Türkçülük teşkilatlanmaya başladı. Ali Canip Yöntem ve Ömer Seyfettin'in Selanik'te çıkardığı Genç Kalemler dergisi ile sesini duyurdu. 1908'de hareket önem kazandı ve Türkçülük teşkilatlanması da yine aynı şehirde gerçekleşti.

Türk siyasi tarihindeki troyka; tıbbiye, harbiye ve mülkiyedir. Fikirlerin şahlanış odağı olarak İstanbul'daki Askeri Tıbbiye'yi görüyoruz. Birçok fikrin doğduğu yer olan bu okul Türk Ocakları çalışmalarının da doğduğu yerdir. Türk Ocakları 1911'de adı geçen okulun öğrencileri tarafından Balkan Savaşları sırasında ortaya çıkan hava içerisinde kurulmuştur. Ocağın temel kuruluş amacı milliliktir. Türk Ocağı bütün Türklere bir ideal vermeğe çalışmaktadır. Türklüğün ahlaki ve iktisadi yönden yükselmesine ve ilmi yönden zenginleşmesine hizmet etmektedir. Bütün dünya Türklüğünün birbirinden haberdar olması yönünde gayret göstermektedir. Bu ocak iç politikada taraf tutmayarak, milli ruhun gelişmesine rehberlik etmektedir. Dış politikada ise Türk milletinin menfaatlerini korumayı esas almaktadır. Türk Ocakları, günümüzde sivil toplum örgütleri olarak adlandırılan örgütlerin en eskilerindendir.

Türk Ocakları resmen 25 Mart 1912'de İstanbul'da kuruldu. Birçok değerli isim Ocağa genel başkanlık yaptı. Çok sayıda isim olduğu için onları burada saymak yerine bugünkü genel başkan, değerli mütefekkir sayın Nuri Gürgür'ün şahsında ölenlere rahmet dilerken hayatta olan değerli büyülerimizi de saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Türk Ocakları'nın çalışmaları İtilaf Devletleri tarafından da tespit edilmiş olacak ki, bu çalışmaları etkisiz hale getirmek amacıyla İstanbul daha resmen işgal edilmeden Türk Ocağı binaları işgal edilmiştir. Mustafa Kemal'in Nutuk'ta belirttiği gibi 9 ve 14 Mart 1920 günlerinde gelen telgraflarda "İngilizler tarafından Türk Ocağı binasının işgali üzerine, taşındığı Milli Talim ve Terbiye binasına geçen ocağın bu yeni taşındığı bina dün öğleyin İngilizler tarafından tekrar işgal edilmiştir, efendim" şeklinde iletilmişti. Bu durum İşgal Devletleri'nin, ocağın çalışmalarından ne kadar rahatsız olduğunun bir göstergesidir.

Ocağa devlet adamları da ilgi gösterip, maddi ve manevi katkıda bulunmuşlardır. 1925 yılında Mustafa Kemal ve Latife Hanım Ocağın fahri başkanlığına, seçilmelerine rağmen Ocağın çalışmaları İstanbul'un işgalinde olduğu gibi değişik zamanlarda değişik nedenlerle kesintiye uğramıştır. 10 Nisan 1931'de toplanan Türk Ocakları Olağanüstü Kurultayında konuşan Hamdullah Suphi, Mustafa Kemal'in düşünceleri doğrultusunda, CHP'nin kadrolarını milliyetçi, halkçı, cumhuriyetçi gençlerle donatmak üzere, birleşmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bunun üzerine çok gönüllü olmasa da birleşme sağlandı. Türk Ocakları kapatılıp aynı yıl Halkevleri açıldı. 1949'da ise Ankara merkez olmak üzere Türk Ocakları yeniden açıldı. 12 Eylül 1980'de ise bütün dernekler gibi Türk Ocakları da kapatıldı. 1986'da yeniden faaliyetlerine başladı.

Türk Ocakları kuruluşundan bugüne kadar günlük siyasetin dışında kalmayı tercih etmiştir. Başlangıçtan itibaren devlet adamlarının çoğunun desteğini görmüştür. Türk Ocağı bir baba ocağı ve ana kucağıdır. Ocak üstün vasıflı nesiller yetiştirerek her alanda Türk Milleti'ne hizmet etmelerine vesile olmuştur. İhtiyacı olan gençlere de burs veren ocak onlar için de bir ana kucağı olmuştur.

Ocakla özdeşleşmiş bir de Türk Yurdu dergisi vardır. Değişik dönemlerde zaman zaman yayınına ara verse de 1911 yılından beri yayınlanmaktadır. Türk Yurdu, çizgisini hiç değiştirmeden yayın hayatını sürdüren en uzun ömürlü dergilerdendir. Türkçülük hareketine gönül vermiş Türk düşünce hayatının çok önemli isimleri bu dergide görülmüştür. Türk Yurdu dergisi ayrı bir yazının konusu olacak kadar önemli ve değerlidir. Dergiye emeği geçenlerin hepsinin adını vermek çok uzun olacağından, birkaçının isimlerini de saymak diğerlerine haksızlık olacağından yalnızca şimdiki editör değerli bilim insanı Prof. Dr. ÇağatayÖzdemir'in şahsında ölenlere rahmet dilerken hayatta olan değerli büyülerimizi de saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Türk Ocakları yukarıda belirttiğim gibi bir baba ocağı ve ana kucağıdır. Küreselleşmenin dişlileri arasında ezilmemek için yapılan faaliyetleri desteklemenin her Türk'ün görevi olduğunu belirterek kuruluş yıldönümünde ocağa nice uzun ve başarılı yıllar diliyorum.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display