×

Uyarı

JUser: :_load: Unable to load user with ID: 116



Şimdi Hareket Zamanıdır

Yazan  10 Ağustos 2008
MUSTAFA ASLAN - "Balık baştan kokar!" biliriz!... "Baş nereye giderse ayaklar da oraya gider" i de biliriz!...

Kervanın hedefini kervancının tespit ettiğini; kervanı hedefine kervancı başının götüreceğini; Kervanın kervancıbaşının güdümündeki eşeğin gittiği yere gideceğini de biliriz! Nereye gittiğini bilmeden ve merak etmeden!...

"Bahçeli yandaşlığı" ile, taraftarlık ile ülkücülüğü birbirine karıştıran; ülkücü geçinen ve ülkücülükten geçinenlerin yaptıklarını buyurun işte! Yaptıklarının, yapacaklarının garantisi olacağını bilerek "Yol arkadaşları"nın, kervanı nereye götürdüğünü veya giden kervanı, nerelere getirdiğini, buyurun görün artık!

Birkaç gün önce, Mehmet Şandır; "AKP politikalarına karşı çıkan, MHP'de başarılı olacaklarına inanan, kendi partilerinde yerel seçimlerde yer bulamayacak olan, kendi partisinden seçilme şansını görmeyen, ya da kendi partisinden aday olamayacak durumda olan herkesi 'büyük çatıya' çağırıyoruz. Bu kişilere MHP'li ol demiyoruz. İşbirliği yapabiliriz diyoruz. Biz bu seçimde herkesle işbirliğine hazırız." demişti!

Ben de dahil bütün ülkücüler, ziyadesiyle incindik! Daha bu sözün sersemliğini üzerimizden atamamışken ikinci bir tarihi beyanat daha verildi, "Bahçe MHP'nin Bahçelisi"nin Yol Arkadaşlarından bir diğeri tarafından!

Milliyetçi Hareket Partisi'nin hareketsiz, durağan temsilcilerinden Oktay Vural; "MHP bugün ideolojik yüklerini azaltmış ülke sevgisi, bağımsız bir devleti yaşatma ve ülke bütünlüğünü muhafaza çabası ile kendini gösteren bir kitle partisidir." diye muhalefette olan partiyi tarif buyurdular!

Bahçeli'nin, Ecevit'le önünde ceket ilikleyip sigara içmeyerek teslimiyetini belli ettiği koalisyon ortaklığı döneminde; partinin adını ve amblemini değiştirmek istediğini, sert tepki alınca sadece düşüncesini söylediğini belirterek teşebbüs edemediğini, eski Ulaştırma Bakanı Enis ÖKSÜZ'den dinlemiştik!

Bahçeli ve 'Yol Arkadaşları'nın; Ülkücülüğün tekâmülü gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin can suyu olan milliyetçiliği muhafaza gibi bir düşüncelerinin ve gayretlerinin olmadığını anlatmaya çalışarak geçti onbir yılımız!

Ülkücülerden başlanarak milletin ideallerinin bitirilmeye başlandığını, idealleri olmayan milletlerin durağanlaşacağını, duran milletleri ilerleyen bütün milletlerin geçeceğini ve bir günde tamamen kontrollerine alabileceklerini, haykırıp durduk!

Nihal Atsız'ın; "İdealleri olan milletler koyunlardan kahramanlar çıkarır, idealleri olmayan milletler kahramanlarını koyunlaştırır." şeklindeki uyarısını defalarca bağırarak hatırlatmaya çalıştık! Sesimiz duyulmadığı, sözümüz dinlenmediği gibi de 'taraftarlar' tarafından hainliğe kadar varan sert ithamlarla muhatap olduk!

Başbuğ'un oğlu ve vekâleten Genel Başkan olmasına rağmen ne Tuğrul Türkeş'in, ne Ramiz Ongun'un, ne diğer genel başkan adaylarının, ne de bütün memlekette ülkücüler arasında müthiş bir heyecan kaynağı olmasına rağmen Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın; neden Bahçeli'ye güç yetiremediklerini artık çok rahatlıkla anlayabiliyoruz!

Bahçeli'nin yanında kalarak ülkücü kalınabileceğini zanneden samimi duygularla yüklü ülküdaşlarımızın da artık gerçekleri kabullendiklerini görüyorum. Taraftarlıkla ülküdaşlık arasındaki müthiş büyük farkın farkında olamayacak kadar, teslim olmuş, asker fıtratlı ülkücülerin de artık söylenmeğe başladıklarını duyuyorum!

Zaman asla geçmiş değil! "Zararın neresinden dönülürse kârdır." öğretisi, asla eskimeyen canlı bir öğretidir.

Hâlâ yüreğinde ülkücülüğün galeyan ve şevkini hisseden, mevcut MHP teşkilâtlarında görevde olan milliyetperverlerin, Türkeş severlerin, Turan ideali sahibi Türklerin, seslerini duyurmaları zamanıdır!

Hâlâ Türk Milliyetçiliğinin markalaşmış amblemi ve adresi olarak gösterilen; Şandır ve Vural'ın tarif ettiği haliyle ise AKP'den, ANAP'tan, DYP'den ve diğer sağ tarifli merkez partilerden farkı kalmamış MHP'de siyâsete kendilerini mecbûr hisseden kanaat önderlerinin, harekete geçmeleri zamanıdır!

Dağdakileri düz ovaya, siyâset yapmaya çağıran sözde sağ zihniyetle; dağdakileri ovaya ana-babalarının yanına davet eden sözde İslâmist zihniyetle; Kemalizmi bulaşıcı bir mikrop olarak tarif edenlerle birlikteliği en-tellek-tüellik zanneden işbirlikçi zihniyetle; Meclis'in renklerini tamamlayan zihniyetin, "Farklılıkların farkında olarak ülke yönetimi" zihniyetinin, "Toplumsal dayanışmanın siyâsal iz düşümü" zihniyetinin, hiç bir farkı yoktur! Diğerleri ile bu kadar benzeşen bir zihniyetin de ülkücülükle asla ve kat'a bir alâkası yoktur!

Veee! Ve artık, zamanında ve hep beraber seslenme zamanıdır!

Artık yarını beklemek ve birileri bir şeyler yapsın şeklindeki kolaycılıkla beklemek sadece millete zaman israfıdır!

Milletin ve ülkücülerin ümidi olmayı her şeye rağmen sürdürdüğünü bizzat bana gelen iletilerden ve telefonlardan bildiğim Ümit Özdağ başta olmak kaydıyla, bütün kanaat önderi Ülkü Devleri'nin ve Dâvânın Aysbergleri'nin -yeniden- baş kaldırma ve görünme zamanıdır!

Bugün, bu şartlarda konuşmayanın bir daha asla konuşmaya hakkı kalmayacaktır!

"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."

Selam, sevgi, dua...

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display