Bu sayfayı yazdır

Sayın Başbakanı Hoşgörelim mi?

Yazan  31 Ekim 2007
Sayın Başbakan 30 Ekim'de AKP Meclis Grubu'nda yaptığı konuşmada yine meydanı boş bularak esmiş gürlemiş, muvazzaf ve emekli paşaları memleketin birlik beraberliğine kurşun sıkmakla suçlamıştır.

Yine sinirlerine hakim olamadığı anlarından biri olarak değerlendirelim ve hoş görelim diyeceğim. Zira o Başbakandır. Herkese her istediğini söyleme hakkı vardır. Ancakaskerlerin ve emekli generallerinkonuşma hakkı yoktur. Bu ülkede terörist başının talimatları çarşaf çarşaf yayınlanabilir, terör örgütü ile yapılan söyleşiler yayınlanabilir, terör örgütü yandaşları konuşabilir, işbirlikçiler konuşabilir; muvazzaflar zaten konuşamaz, onları niye kattı bilmiyorum, ama emekli paşalar konuşamaz. Sonra da çıkıp daha fazla özgürlük daha fazla demokrasi diyeceksiniz inanırsan.

Hızını alamamış ve seçime katılsınlar görelim buyurmuşlar, emriniz olur sayın Başbakan, ancak bir konu var: bizler doğum gününüzde sizlere sadakatlerini sunan adamlarınızdan değiliz. Yine de söz, öyle bir karar verirsem izninizi isteyeceğim. Yalnız merak ettiğim için bağışlayın, bu ülkede seçilmişlerin dışında kimsenin konuşma hakkı yok mu? Demokrasiden sadece seçimi mi anlayacağız?

Bizler Harb Okulu'ndabayrak ve silahüzerine el koyarak, bu ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünü savunmak için yemin ettik. Bu yeminimize ölünceye kadar sadık kalacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

Sayın Başbakan bizleri susturmak için seçmiş olduğu kelimeleri o kendisine yakıştırabilir. Ancak ben yakıştıramıyorum, çünkü o ülkemizin başbakanıdır. Öyle olmasa bizlere söylediği sözleri kendisine iade ederdim, ama başbakanımız olduğu için etmiyorum.

Sayın Başbakan bizleri susturmaya çalışacağına, dün kardeşim diye mektuplar yazdığın, her gün ülkemize saldırarak milletin ruhlarında derin acılara sebep olan Barzani'yi, Talabani'yi sustur. PKK kardeşlerimizdir, diyenleri sustur; Diyarbakır bir kaledir, diyenleri sustur; operasyon olursa şuralar karışır, diyen milletvekilini sustur. Her gün çarşaf çarşaf PKK terör örgütü ile yaptığı söyleşileri yayınlayan yabancı medyayı sustur.

Sayın Başbakan, bizlerin karşısında sizi bulacağımızı söylemişsiniz. Bizler politikalarını beğenmesek bile, ülkemizin başbakanını karşımızda görmekten mutlu oluruz. "Şehidini de al git" demediği sürece de sadece Başbakan olduğu için saygıda kusur etmeyiz. Merak ettiğim bir konu var: acaba ülkenin Başbakanı vatandaşını tehdit eder mi? Kanun dışı bir şey söylüyorsak, bu ülkenin savcıları var, mahkemeleri var; suçumuz varsa, boynumuz kıldan incedir, ama siz yargıç mısınız sayın Başbakan? Eğer bunu tehdit olarak söylüyorsan, Atatürk'ün Bursa Nutkunu okumanızı tavsiye ederim. Biz yola çıkarken o nutku kendimize rehber edindik.

Kendi kendime çok düşündüm, acaba Sayın Başbakan paşaların konuşmalarına neden çok sinirleniyor? Askerliğini kantinde yaptığından paşalarla olumsuz bir hatırası olmamıştır. Öyleyse bu öfke niye? Ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü, Atatürk'ün kurduğu laik demokratik cumhuriyetin değerlerini savunduğumuzdan mı? Ama değiştikten sonra bu düşünceleri kendisi de savunmuyor mu? Yoksa malum medyanın bütün karalamalarına karşı halk bizlerin söylediği doğrulara inandığı için mi?

Ben her şeye rağmen, ne de olsa o da insandır, bizlere o sözleri stres altında söylemiştir, ruh hali bozulmuştur, diye düşünerek Sayın Başbakana hakkımı helal ediyorum.

Alaettin Parmaksız

1951 yılında Karaman Ermenek kazasında doğdu. İlk ve orta öğrenimi orada tamamladıktan sonra o dönemde Ermenek kazasında lise olmadığı için Liseyi EDİRNE'de okudu. 1970 ylında Kara Harp Okulu'na girerek, 1973 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1974 yılında Piyade Okulu'ndan mezun oldu. 1975 yılında Komando İhtisas Kursu'nu bitirdikten sonra tayin olduğu Erzurum'da 1980 yılında Kara Harp Akademisi'ni kazanarak, 1982 yılında Kara Harp Akademisi'ni bitirdi. 1992–1993 yılında NATO Savunma Koleji'ni, 1996 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni bitirdi.

Kara Harp Akademisini bitirdikten sonra1982–1984 yıllarında KIBRIS'ta, 1984–1990 yıllarında Genelkurmay Karargâhı Harekât Başkanlığı'nda görev yaptı 1990–1992 Yıllarında HAKKARİ'de Dağ ve Komando Tabur Komutanlığı, 1992–1993 Yıllarında Genelkurmay Karargâhı Anlaşmaları İzleme Şubesi'nde proje subaylığı, 1993–1995 yıllarında Güney Kore Askeri ataşeliği, 1995–1996 Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanı ve AZERBAYCAN 887 Tugay Eğitim Komutanlığı, 1996–1997 Kara Kuvvetleri Psikolojik Harekat Şube Müdürlüğü, 1997–1999 Gökçeada 5. Komando Alay Komutanlığı görevlerinde bulundu.

1999'da Tuğgeneralliğe terfi ederek Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığına atandı. Hakkâri'de iki yıl tugay komutanlığını müteakip, 2001 yılında Edremit'te bulunan 19. Piyade Tugay Komutanlığı'na atanarak, iki yıl bu görevi yaptı. 2003'te Tümgeneralliğe terfi eden ve Genelkurmay İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Daire Başkanlığı görevine atanan Emekli Tümgeneral Parmaksız, 2004 yılında Tümgeneral rütbesindeyken istifa ederek emekli oldu. 

4 yıl boyunca görev yaptığı Hakkari anıları ile bitirilemeyen terörün nedenleri, çözüm için uygulama modelleri ve terörle mücadelenin analizinin yapıldığı “BURASI HAKKARİ ANKARADAN GöRüNDüĞü GİBİ DEĞİL” adlı kitabı yayınlanmıştır. Parmaksız, evli ve iki erkek çocuk babasıdır.