Bu sayfayı yazdır

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Askeri Rüştiyeden -Kurtuluş Savaşına Kadar Tamamı Cephelerde Geçen Askeri Hayatı

Yazan  05 Ocak 2019

Bu yazı; Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Selanik Askeri Rüştiyesi ile başlayan üniformalı yaşamının, Kurtuluş Savaşına kadar olan döneminde, tamamı cepheden cepheye koşmakla geçen 14 yıllık Askeri Hayatının özetidir.

Selanik Askeri Rüştiyesi; Mustafa 1894’te okulun ikinci sınıf öğrencisi olarak askeri öğrenime başlar. Matematik dersi öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Sabri Bey, O’nun yetenek ve yaratıcılığını takdir etmek için “Kemal” adını verir. Bundan sonra adı, Mustafa Kemal olarak anılmaya başlar. 1895 yılında Askeri Rüştiye’yi dördüncü olarak bitirir.

Manastır İdadi’si; 1896 yılında başladığı İdadi’de okurken (Sınıf No. 7348). 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı çıkar ve Yunanlılar Girit’te avantajlar elde eder[i] ve maalesef, Teselya Yunanistan’a bırakılır. Anlatıldığına göre Mustafa bir arkadaşıyla orduya gönüllü yazılmak için okuldan kaçar. Anca, Zübeyde hanımı tanıyan bir Bulgar kadın çocukların niyetini öğrenince ‘Memleketinizin ileride size daha çok ihtiyacı olacak’ diyerek onları vazgeçir ve okullarına geri götürür. M.Kemal, okul dışında Manastır’daki Papaz Okulunun matematik ve Fransızca derslerini izler. Selanik’teki Fransız Kültür Merkezinde Fransızcasını geliştirir. Askeri İdadi’yi 1899 Mart ayında ikincilikle bitirir.

                                                                       

Harbiye; Mustafa Kemal 13 Mart 1899’da Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ye girer. Okul no:1283’tür. İkinci sınıfa geçişte 736 öğrenci arasında 29’uncu, Üçüncü sınıfa ise 11’inci olarak geçer. Üçüncü sınıfı 459 kişi arasından Harp Okulunu sekizinci olarak bitirmiş[ii] ve bu derecesiyle, Erkân-ı Harp (kurmay) Akademisine katılma hakkını elde etmiştir.

Erkan-ı Harp Akademisi; 1902 yılında başladığı Erkan-ı Harp Akademisini 11 Ocak 1905’de Yüzbaşı olarak ve 5. sırada tamamlamıştır. Mustafa Kemal Kurmay Yüzbaşı çıktıktan sonra Arkadaş grubuyla Yenikapı’da bir ev kiralar. Ancak jurnalci bir subayın ele vermesi üzerine Mustafa Kemal ve Ali Fuat tutuklanır. Tahliye edilirler ama Ali Fuat Beyrut’a, Mustafa Kemal de sürgün olarak Şam’a Beşinci Ordu’ya gönderilir.

  

İlk Görev Yeri: 5. Ordu K.lığı, 30.Süvari Alayı, Topçu Alayı Stajyer Subay- Şam (11 Ocak 1905-13 Ekim 1907- 2 Yıl 9 Ay)

Mustafa Kemal 11 Ocak 1905 tarihinde katıldığı 5.Ordu’da iyi karşılanmaz. Havran bölgesindeki bir isyanı bastırma harekatına katılır. Sefer sonunda O’na ve arkadaşı Müfit’e ganimet parası verilmek istenir, reddederler. Mustafa Kemal, Şam’da stajını yaptığı Süvari Alayı Komutanı Lütfi Bey, arkadaşı Müfit ve Mustafa Bey (Cantekin-Cumhuriyet Dönemi Milletvekili) ile Ekim 1905 tarihinde, kötüye giden Osmanlı İmparatorluğu için Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurarlar. Ancak Selanik Merkezli olarak kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti çok çabuk gelişmiştir. Mustafa Kemal’in, Selanik’teki arkadaşlarının bir kısmı İttihat ve Terakki’ye de katılmıştır. Amaçları birbirine benzer olan iki cemiyet, 20 Eylül 1907’de birleştirilmiştir. Mustafa Kemal 20 Haziran 1907’de Kolağası (Kd.Yzb) rütbesine yükselir ve 13 Ekim 1907’de 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Şubesine atanır.

İkinci Görev Yeri; 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Şubesi- Selanik (13 Ekim 1907- 06 Eylül 1909; 2 Yıl)

Meşrutiyet için birçok subay dağlara çıkmış, Sarayı tehdit etmiş, bazı saraya bağlı komutanlara suikast düzenlenmiştir[iii]. 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet ilanını müteakip, dağa çıkmış olan Enver Bey kahraman olarak Selanik’e döner. Mustafa Kemal’in Meşrutiyet sonrası aklındaki yol haritası şu şekildedir. Ordu siyasetten ayrılacak, Cemiyet ve Masonluk arasında bir ilgi kalmayacak, Cemiyet üyeleri arasında eşitlik olacak ve hükümet ile din işleri ayrılacak. Cemiyet üyeleri, rütbeye bakmaksızın açık konuşan, Mustafa Kemal’i sevmezler. Berlin’e ataşe olarak atanan Enver Bey, Mustafa Kemal’i Selanik’ten uzaklaştırmak için Talat beyin imzaladığı iradeyle Trablus’a gönderir. 

Trablus Görevi; (Ağustos 1908- Ocak 1909- 6 Ay) Mustafa Kemal, “Şer’i” kod adıyla Ağustos 1908’de bozulan düzeni düzeltmek için görevlendirildiği Trablus’a gider. Hasune Paşa, Bingazi şeyhi Mansur ve diğerlerini vatan toprağının İtalyanlara karşı savunulması konusunda ikna eder, isyanları bastırır, Trablus’ta Valinin ve Bingazi’deki Mutasarrıfın otoritelerini tesis etmesini sağlayarak Ocak 1909’da Selanik’e döner. İttihat ve Terakki’nin 22 Eylül 1909’da yapılan İkinci Kongresine Trablusgarp temsilcisi olarak katılan Mustafa Kemal yine ordunun siyasetten çekilmesini savunur[iv].

Hocaları Şemsi Efendi: ilk öğretmenidir. Bu kişi yeni pedagojik yöntemleri ve uygulamaları

İlk deneyenlerden biridir. 

Harbiye

Mustafa Kemal 13 Mart 1899’da Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ye girer. Yaka no.1283’tür.

Mezuniyet 

Birinci sınıftan iki’ye geçişte 736 öğrenci arasında, bütün derslerden 459 puanla 29. olur:

İki’den üç’e 420 kişi arasında 522 puanla on birinci olarak geçer. Üçüncü sınıfta 459 kişi arasından bütün derslerden 1498 not almış ve Harp Okulunu sekizinci olarak bitirmiştir.

Akademi’yi bitirip Yüzbaşılığa yükseliş tarihi 11 Ocak 1905’tir. Akademi’nin birinci sınıfında 43 kişi olduklarını, bunlardan yalnız onüçünün kurmaylık hakkını kazandığını söyler. Onun anlatıığına göre üç yıllık ders notları ortalaması sonucunda sıra şöyledir.

5.Mustafa Kemal (Selanik) (Atatürk) 1.Meşrutiyet’in ilanından sonra başlayan İrtica hareketleri Derviş Vahdet’inVolkan’ ve “Serbest” gazeteleri tarafından desteklenmektedir. Bu amaçla “İttihad-ı Muhammed” Cemiyeti kurulur. Kurucusu yine Derviş Vahdet’tir. 31 Mart olayı olarak bilinen 13 Nisan 1909 tarihli isyan patlak verince, Selanik’te adını Mustafa Kemal’in koyduğu Hareket Ordusu teşkil edilir. Mustafa Kemal, Padişah’a ve yabancı ülke sefirlerine hitaben birer beyanname yazar. Hüseyin Hüsnü Paşanın imzasını taşıyan bu bildirilerde “Ulus; yaşamının ve geleceğinin tek garantisi olan Meşrutiyet’in parçalanarak, şeri yasalarla toplumun kurtuluşu ve saadetinin temeli olan anayasamızın ayaklar altına alınmak istendiğini gördü. Bu alçakça duruma neden olanlara hak ettikleri cezayı vermek için İstanbul üzerine yürümeye karar verdi” ifadeleri yer alıyor ve isyancıların teslim olmaları isteniyordu.

Hareket Ordusu İttihat ve Terakki tarafından Hadımköy’de durdurulur. Siyasi mülahazalarla, Ordu Komutanı Hüseyin Hüsnü Paşanın ve Kurmay Başkanı Mustafa Kemal’in yerine, Mahmut Şevket Paşa ve Berlin’deki görevini bırakıp dönen Bnb. Enver geçer. Abdülhamit’i tahttan indirilir ve Sultan V.Mehmet Padişah ilan edilir. Mustafa Kemal, 22 Mayıs’ta Selanik’e döner.

                                                                            

Üçüncü Görev Yeri: 38. Piyade Alayı Komutanı, Selanik (06 Eylül 1909-27 Eylül 1911- 2 Yıl)

38. Piyade Alay Komutanı Albay Sadettin Bey hastalanınca, kıdemli subaylar varken, Kolağası Mustafa Kemal’i Alay Komutanlığı vekaletine getirir. M.Kemal 1910 yılında Alay Komutanı Vekili olarak Balkanlardaki isyancılarla mücadele eder ve en önemlisi Arnavutluk isyanını bastırır. Bu görevdeyken, Fransa’da yapılan manevralara Türk Ordusu temsilcisi olarak gönderilen Mustafa Kemal, Fransız pilotlarından çok etkilenir ve uçmak için gönüllü olur. Ama Ali Rıza Paşa’nın, Mustafa Kemal’in binmesini engellediği uçak bu uçuşta düşer. Mustafa Kemal’in hayatı kurtulmuştur[v].

Dördüncü Görev Yeri: Erkan-ı Harbiye 5. Şb.- İstanbul (27 Eylül-15 Ekim 1911- 18 Gün İstanbul-15 Ekim 1911- 24 Ekim 1912 Bir Yıl Trablusgarp)

İttihat ve Terakki Hükümeti, Mustafa Kemal’i yakından kontrol edebilmek için İstanbul’a Erkan-ı Harbiye’nin 5.Şubesine atanmasını yapar. Ancak, aynı tarihlerde, 27 Eylül 1911’de İtalyan’lar Trablusgarp’ı işgal eder. Mustafa Kemal, eski tecrübelerini gerekçe göstererek Trablus’a gönderilmesini ister. Kolağası Mustafa Kemal, “Şerif” adlı gazeteci kimliğiyle Trablus’a intikal eder. Burada iken, 27 Kasım 1911’de Binbaşı rütbesine yükseltilir. Bingazi’ye geçer. Mustafa Kemal Tobruk Bölgesi Komutanı Bnb. Ethem’in Kurmay Başkanıdır. 02 Mart 1912’den itibaren Derne Doğu Kolu Komutanlığı görevini yüklenir.  08 Ekim 1912’de I. Balkan Savaşı başlamıştır. İstanbul’dan, Trablusgarp ve Bingazi’nin İtalyanlara bırakılması emri gelir. Mustafa Kemal 321 gün kaldığı Trablusgarp’tan 24 Ekim 1912 günü ayrılır. Erkan-ı Harp 5.Şb. Görevine döner. Bu arada Selanik Yunanlıların eline geçmiştir. Mustafa Kemal’i Harbiye Nezaretinde tutmak istemeyen İttihat ve Terakki, onu 25 Kasım 1912 tarihinde, adı Bolayır Kolordusu olacak, Akdeniz Bölgesi Kuva-yı Mürettebesi (Düzenli Kuvvetler) Harekât Şube Müdürlüğüne atamasını yapar.

Beşinci Görev Yeri; Akdeniz Bölgesi[vi] Kuva-yı Mürettebesi (Düzenli Kuvvetler) Harekât Şube Müdürlüğü / Bolayır-Gelibolu/Çanakkale (25 Kasım 1912- Kasım 1913- Bir Yıl)

Adının Bolayır Kolordusu olmasıyla birlikte Bnb. Mustafa Kemal Kurmay Başkanlığı görevine getirilir. Bu arada, 1.Balkan Savaşı (08 Ekim 1912-30 Mayıs 1913) bitmiş ve İmparatorluk, tarihinin en ağır yenilgilerinden birini almıştır. Bnb. Enver Ocak 1913 ayında Babıali Baskını gerçekleştirir. Balkan bozgunundan sorumlu tutulan Harbiye Nazırı Nazım Paşa, Enver’in silahşörlerinden Yakup Cemil tarafından öldürülür. Yerine Mahmut Şevket Paşa geçer. Darbe sonrası İttihat ve Terakki üyelerinin bir savaş gemisinde yaptıkları toplantıda Bolayır Kol. Kur. Bşk. Mustafa Kemal, İttihat Terakki’nin yaptığı bu darbeyi onaylamaz. Zafer sarhoşluğu içinde Bnb. Enver, Mustafa Kemal’e “Az konuşun ve emredileni yapın” der. Enver Paşa’nın[vii] 8 Şubat 1913 günü Bulgar Kuvvetlerine karşı icra ettiği saldırı başarısızlığa uğrar. Donanma Haliç’ten çıkamaz. Şarköy’e çıkan altıbin (6.000) asker Bulgar ateşi altında şehit olur. 26 Mart 1913’te, Edirne Bulgaristan’ın eline geçer, 30 Mayıs 1913’te imzalanan Londra Barış Antlaşmasıyla Edirne Bulgarlara bırakılır. (Mustafa Kemal Bolayır Kor Kur.Bşk görevinde iken 1 Mart 1913’te Yarbaylığa terfi eder.) Mahmut Şevket Paşa, Nazım Paşa’nın intikamını almak isteyenlerce 11 Haziran 1913’te öldürülür. Ancak, Balkanlarda şartlar tersine döner ve Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan, Bulgarlara savaş açmıştır. Bunu fırsat bilen Osmanlı, Mustafa Kemal’in Bolayır Kolordusu ile Edirne’ye yürüyüşe geçer, 15 Temmuz 1913’te Keşan, 17 Temmuz 1913’te Enez ve İpsala, 18 Temmuz 1913’te Uzun Köprü ve 21 Temmuz günü Karaağaç ve Dimetoka Bulgarlardan kurtarılır. Ancak, Kolordu Edirne’ye girmeden, kişisel fayda sağlamak isteyen Enver Paşa, bir süvari birliğinin başında şehre girer. 2. Balkan savaşı sonunda imzalanan 29 Eylül 1913 tarihli İstanbul Antlaşmasıyla Bulgaristan’la diplomatik ilişkiler başlar. Mustafa Kemal Ordu ve İstanbul’dan uzaklaştırılması için, Sofya’ya Askeri Ataşe tayin edilir.

Altıncı Görev Yeri: Sofya Askeri Ataşeliği, Bulgaristan (Kasım 2013- 20 Ocak 1915- 14 Ay): İttihat ve Terakki Genel Sekreteri Fethi Bey Sofya Elçiliğine, Mustafa Kemal ise Kasım 1913’de Sofya Ataşeliğine atanır. Mustafa Kemal yeni bir sürgüne yollanmaktadır. Mustafa Kemal Sofya’da iken “Subaylar ve Komutanlarla Konuşmalar” adlı kitapçığını kaleme alır. Bulgarcasını ilerletir. Bulgar Adalet Bakanı Kovaçef’i evine yemeğe davet eder. Kovaçef’in kızı Dimitrina Kavetçera Mustafa Kemal’e duygusal hisler besler. Hisler karşılıksız değildir. Mustafa Kemal, kızı babasından ister, ama reddedilir. Bu arada Bulgaristan Milli Günü olan 11 Mayıs 1914’de yapılan Kostümlü Baloda Mustafa Kemal manevi bir üstünlük sağlamak ister ve bol ışıklı salona yeniçeri kıyafetiyle girer. Bütün gözler O'na bakarken, Bulgar Kralı Ferdinand, Mustafa Kemal'i yanına davet ederek iltifatlarda bulunur. Mustafa Kemal Osmanlıdan bağımsızlığını yeni kazanmış Bulgaristan’ın Milli Gününe Yeniçeri kıyafetiyle katılarak önemli bir mesaj vermiştir.

Enver Paşa orduyu gençleştirmeye ve ülkeyi Almanların safında savaşa sokmaya çalışmaktadır. Mustafa Kemal savaşa karşıdır. Enver Paşa tarafından sürüklenen Osmanlı Devleti, 11 Kasım 1914’te I.Dünya Savaşına katılır. Mustafa Kemal, bunun üzerine Aralık 1914’de Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya ‘Vatan müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephesinde iken ben Ataşelik yapamam! der. Bunun üzerine 20 Ocak 1915’te 19.Tümen Komutanlığına atanır.

Yedinci Görev Yeri; 19. Tümen Komutanlığı/ Tekirdağ (20 Ocak 1915-06 Aralık 1915- 10 Ay, 16 Gün)

25 Ocak’ta Sofya’dan döner. Bu arada, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Sarıkamış’ta (22 Aralık 2014- 17 Ocak 1915) bütün bir orduyu kaybetmiştir. 5 Kasım 1914’te, Sarıkamış Harekatı’na malzeme desteği sağlamak amacıyla İstanbul’dan yiyecek, kışlık giyecek, cephane, askeri araç, 2 uçak ve 2 alay askerle Trabzon’a hareket eden; 6 Kasım’da Ereğli açıklarında Rus Donanması tarafından batırılan Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemilerinde 3 bine yakın asker şehit olmuştur[1]. Mustafa Kemal 02 Şubat 1915’te 19.Tümen’i kurma çalışmalarına başlar. 25 Şubat 1915’te 57. Alay, 9.Tümen’in 2.Piyade Alayı ve bazı topçu birlikleri de emrine verilerek Maydos Mıntıkası Kumandanı sıfatıyla, Ece Limanı Seddülbahir, Morto limanı dahil, kıyının korunması ile görevlendirilir. Bu arada, Gelibolu’da 5.Ordu’nun başına Alman General Liman von Sanders’in getirilir.

Çanakkale Savaşı; 03 Kasım1914’te, İngiliz ve Fransız savaş gemileri Boğaz girişindeki tabyaları topa tutmasıyla başlar ve ilk gün Seddülbahir, Kumkale tabyaları tahrip edilir. Düşman gemileri 18 Mart’ta Amiral John de Robeck kumandasında tabyaları ateşe tutarak boğazlardan geçmeye çalışır. Fransız Bouvet zırhlısı, kısa süre önce Nusret Mayın Gemisinin döktüğü mayınlardan birine çarparak batar. Bouvet’yi, İngiliz İrresistible ve yardıma gelen Ocean izler. Fransız Suffren ve Gaulois zırhlıları da top mermisiyle hasara uğrar, düşman geri çekilir. İtilaf devletleri, denizden Boğazı geçemeyeceklerini anlayınca kara harekatı hazırlıklarına başlarlar.

Nereden Çıkacaklar? Mustafa Kemal düşmanın Seddülbahir ve Kabatepe’den çıkacağını söyler. Liman von Sanders ise Anadolu’dan olacağını düşünmektedir. Sanders bu düşünceyle, iki tümenini Boğazın Anadolu kısmına gönderir. İlk çıkarma Fransızlar tarafından Anadolu kıyısında Kumkale’ye yapılsa da, bu şaşırtma harekatıdır ve Fransızların asıl kuvvetleri Morto Limanına, İngilizler ise Seddülbahir ve Teke Burnuna çıkarlar. Mustafa Kemal Conkbayırı mevzilerindir. Bazı askerlerin Conkbayırı’na doğru koşmakta olduğunu görünce, erlerin önüne çıkarak “Niçin kaçıyorsunuz?” Dedim, “Efendim düşman” Dediler. “Nerede?” -İşte diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler. Filhakika düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve serbest bir şekilde ileriye doğru yürüyordu. Kaçan erlere, “Düşmandan kaçılmaz” dedim, “Cephanemiz kalmadı” dediler., “Cephaneniz yoksa süngünüz var” dedim ve bağırarak “süngü tak yere yat” emrini verdim. Bu erler süngü takıp yere yatınca düşman erleri de yere yattı. “Kazandığımız an işte bu andır.”

Türk Saldırısı; Mustafa Kemal’in “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir” emriyle başlamıştır. 19.Tümene takviye edilen piyade ve topçu alaylarıyla Mustafa Kemal’in emrinde “Arıburnu Kuvvetleri Grubu” oluşturulmuştur. Savaşın kilit noktasında Mustafa Kemal 57. Alayı cepheye sürerek düşmanı durdurmuştur. Düşmanın durdurulduğu yere ‘Kemal Yeri’ adı verilmiştir[viii].

Mustafa Kemal, orduyu idaresinden memnun olmadığı Liman von Sanders’i Enver Paşa’ya şikâyet eder. “Liman von Sanders Paşa bizim ordularımızı, ülkemizi tanımadığından, çıkarma noktalarının tümünde düşmanın çıkmasını kolaylaştırmıştır. Başta von Sanders olmak üzere Almanlara güvenmemenizi kesinlikle öneririm. Bence burayı onurlandırarak, bizzat sevk ve idare etmeniz münasip olur. Fırka 19 Komutanı Mustafa Kemal”

Enver Paşa 03 Mayıs 1915 tarihli bu mektuba cevap vermez. 05 Mayıs’ta düşman tekrar Kabatepe ve Arıburnu’na asker çıkarmaya başlaması üzerine gece-gündüz saldırı ile düşmana ağır kayıp verdirilir. 

14 Mayıs: Düşman Arıburnu’na yeniden asker çıkarır, saldırıları süngü ile püskürtülür.

16 Mayıs: Mustafa Kemal’in günlük emri. ‘…Düşmanın aniden çıkan önemli hedeflerine ateş için, her defasında benim veya topçu alay komutanının emri vermesini beklemeyin.’

17 Mayıs: Mustafa Kemal’in Arıburnu Kuvvetleri K.lığından ayrılması ve 19.Tümen Komutanlığı görevine dönmesi emredilir.

19 Mayıs: Enver Paşa’nın kendisinin planladığı saldırıda bazı mevziler ele geçirilmesine rağmen kesin bir başarı yoktur. Günün insan kaybı 10.000 kişidir. Karşılıklı siperlerinin arası ölülerle doludur. 22 Mayıs 1915 günü, şehitleri gömmek için Mustafa Kemal’in İngilizlerle imzaladığı dokuz (9) saatlik ateş-kes 24 Mayıs sabahı yürürlüğe girer. Türklerle Avustralya ve Yeni Zelandalılar (ANZAK) birlikte çalışırlar, dostça davranırlar, sigara ve hatıra değiş-tokuşu yapar ve dostça ayrılırlar. Ateş-kes, Türk’ün gerçek yüzünü göstermiştir. Türk normal bir insandır ve çok cesurdur. O günden sonra ANZAK’lar gaz maskelerini takmayı reddederler. ‘Türkler gaz kullanmaz. Onlar temiz savaşçılardır’ derler.

01 Haziran 1915’de Mustafa Kemal Albaylığa yükselmiştir.

Savaşın Sonu, Ağustos Saldırısı; 08 Ağustos 1915 tarihinde, Mustafa Kemal yeni kurulan Anafartalar Grubu Komutanlığına atanır. İngilizler 35 bin kişi ile hücuma geçecek, 25 bin asker de Suvla’dan karaya çıkacaktır.

09 Ağustos: Mustafa Kemal komutasındaki kuvvetler, Anafartalar bölgesindeki 35.000 ve Suvla’ya çıkarılan 25.000 İngiliz askerini geri püskürtür. Bu saldırıdaki mağlubiyet İngilizlerin savaşa devam azim ve iradesini kırmıştır.

Enver Paşa, 26 Eylül 1915’de, Anafartalar Bölgesi içinde bulunan Conkbayırını ziyaret eder ama Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal’e uğramaz.  Mustafa Kemal, bunun üzerine bir gün sonra 27 Eylül 1915’de istifa eder. Bunun üzerine, Liman von Sanders Enver paşaya aşağıdaki mektubu gönderir. “… Ekselansınıza, Albay Mustafa Kemal Bey hizmetten ayrılmayı dilemiş... Bu dilekçeyi destekleyemem. Çünkü Mustafa Kemal Beyi, vatanın hizmetlerine muhakkak surette muhtaç olduğu, çok müstesna kabiliyetli ve cesur bir subay olarak tanıdım. Albay Mustafa Kemal Bey, beş ay önceki ilk karaya çıkış hareketlerinden beri XIX. Tümenin başında parlak şekilde savaşmış ve İngilizlerin Anafartalar kanadına son büyük çıkarma hareketleri esnasında, müşkül bir anda tüm kumandayı üzerine almak zorunda kalmıştır. Çünkü bu hususta görevlendirilmiş olan XVI. Kolordu Kumandanı, VII. Ve XII.Tümenlerle hücuma geçmesi yolunda verilen emirleri yerine getirmemiştir. Albay Mustafa Kemal Bey ise, burada da görevini büyük bir cesaret, iyi ve açık tertibat alarak ifa etmiştir. … O, bunu özellikle Ekselansınızın bölgemizi ziyaretlerinde, (MK) hasta olmasına rağmen ve diğer üç Grubun Şeflerini ziyaretlerinizle şereflendirirken, kendisini ziyaret etmemenizden çıkarıyor. Ben, ziyaretin zaman yetersizliği yüzünden yapılmadığını ve Ekselansınızın, hizmetlerini her zaman takdir ettiklerini belirttim. …. ayrılma dilekçesini, ekselansınızın güvenini bildirmek suretiyle reddetmek lütfunda bulunmanızı rica ediyorum.

Ekselanslarının daima en derin hürmetkarı…. Liman von Sanders

İstifa haberini alan Enver Paşa, Mustafa Kemal’e şu telgrafı çeker. Rahatsızlığınızı işittim. Müteessir oldum. Çanakkale ziyaretimde çeşitli bölgeleri görmek istediğimden, sizi ziyarete vakit kalmadı. İnşallah tamamen sıhhatinize kavuşur ve bugüne kadarki gibi, kumanda ettiğiniz kıtaatın başında muvaffakiyetle vazife ifa eylersiniz. Enver.

09 Ağustos’ta M.Kemal’e tekrar yenilen İngiltere, Ekim 1915 ortasında Londra Savaş Konseyi Bşk. Hamilton yerine Avrupa Cephesinde Ordu Komutanlarından Sir Charles Monro’yu atar. Monro, Gelibolu’nun boşaltılması emrini verir. İngilizler, 19-20 Aralık 1915’te gecesi işgal ettikleri siperleri boşaltarak Anafartalar, Arıburnu bölgesinden gizlice çekilirler. Çanakkale Savaşları 8 ay 14 gün sürmüştür. Türklerin direnmesi Dünya Savaşı’nın bir yıl uzamasına[ix] ve Rus İmparatorluğu’nun çökmesine neden olmuştur.

Mustafa Kemal 27 Eylül tarihli dilekçesinin işleme konmaması ve İngiltere’nin Gelibolu’yu boşaltma kararını alması üzerine, istirahatini geçirmek üzere 6 Aralık 1915’de Anafartalar Grup Komutanlığını Fevzi Paşa’ya (Çakmak) teslim eder ve İstanbul’a gider. Enver paşa Mustafa Kemal’i süratle Edirne’deki 16. Kol. K.lığına atar.

Sekizinci Görev Yeri: 16. Kolordu Komutanlığı/Edirne ve Diyarbakır-Silvan-Kafkas Cephesi (14 Ocak 1916-17 Şubat 1917- Bir Yıl Bir Ay)

Anafartalar Savaşından sonra herkes onun Paşalığını bekler ama Enver Paşa kabul etmez. Mustafa Kemal Ocak 1916 sonunda Edirne’ye hareket eder. Kolordusunun bir tümeninin başında şehre alkışlarla girer. Ancak bu arada, 16. Kolordunun Diyarbakır’a nakil emri verilir. Alb Mustafa Kemal kolordusuyla 26 Mart 1916’da Diyarbakır’a intikal eder[x].

4 Nisan 1916 tarihinde, Mirlivalığa (Paşa) terfi ettiği Diyarbakır’da tebliğ edilir. Bir süre sonra 16. Kolordu Karargâhı Diyarbakır’dan Silvan’a taşınır ve Doğu Cephesi sorumluluğunu alır. 12 Temmuz 1916’da başlayan Rus saldırısı kayıp vermeden atlatıldıktan sonra 7 Ağustos 1916’da karşı saldırısıyla Muş geri alınır. 9 Ağustos 1916 tarihinde yine karşı saldırıya geçen 5. Fırka Bitlis’i düşman işgalinden kurtarır. Saldırı emri üzerine 16.Kolordu başında olan Mustafa Kemal 18 Ağustos-25 Eylül 1916 tarihleri arasında Çapakçur Savaşlarını idare eder. Kafkas Cephesinde Rusların saldırıları Mustafa Kemal’in 7.ve 8. Tümenlerinin başarısı sayesinde engellenir.

Dokuzuncu Görev Yeri: Hicaz Kuvve-i Seferiye Komutanlığı-Şam (17 Şubat-11 Mart 1917- 24 Gün)

Arabistan ve Medine cephesinde bulunan Seferiye Komutanı Fahri Paşa esir düşmüştür. Mustafa Kemal 16. Kolordu Komutanlığı/Silvan’dan Hicaz Kuvve-i Seferiye Komutanlığına atanır.  Mustafa Kemal 23 Şubat 1917’de Şam’a varır. 24 Şubat’ta 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa’ya stratejik açıdan Hicaz’ın savunulması değil aksine boşaltılması gerektiğini bildirir. Bu şartlarda Hicaz Komutanlığını deruhte etmesinin bir anlamı olmadığını ifade eder. Enver Paşa, Mustafa Kemal’in Diyarbakır’a 2.Ordu Komutanı olarak atamasını yapar

Onuncu Görev Yeri: 2.Ordu K.-Diyarbakır (11 Mar-5 Tem 1917-Dört Ay); Mustafa Kemal 2.Ordu Komutanı olarak. 11 Mart’ta Şam’dan Diyarbakır’a döner. Rus Kuvvetlerinin bir saldırısı olmadığından cephe durağandır.

Onbirinci Görev Yeri: 7.Ordu Komutanı- Filistin (5 Temmuz-10 Ekim 1917- Üç Ay)

Mustafa Kemal 5 Temmuz’da 7. Ordu Komutanı olarak atanır. Ordu Komutanı Mustafa Kemal, bu güne kadar cephede yapılan yanlışları içeren aşağıdaki raporu Enver Paşa’ya gönderir. “Tarihimizde ilk defa bu kadar çok insanı askere aldık. Memleket bağımsızlık gücünden kopmuştur. Geride sadece kadınlar ve çocuklar kalmıştır. Halk katlanılmaz sıkıntılar içinde bunalırken, evlatlarının cephelerdeki bakımsızlığından, devlet erbabının ve aşiretlerin vurgunculuk ve suistimallerden de haberdardır. Bu savaş daha sürecektir. Türkiye’nin kaynakları yetersizdir.. Batı’da düşmanla karşı karşıya değiliz. Kafkaslar ’da durgunluk var ama kaybedilen yerleri geri alacak durumda değiliz. Irak’ta İngilizler hedeflerine varmıştır. Sina, Hicaz’da daha hedefe varamamışlardır ancak çok kuvvetli hazırlık yapıyorlar.

Önce: Mülki idarenin süratle düzeltilmesi, adaletin kurulması, asayişin sağlanması, suiistimallerin tahammül edilebilir bir dereceye indirilmesi, ticaret, tarım-hayvancılık ve ekonominin düzenli bir hale sokulması gereklidir. Askeri siyaset, bir savunma siyaseti olmalıydı ve elimizdeki tek neferi dahi sonuna kadar saklamalıydık.

Almanları kollamaktan vazgeçmeliydik. Bütün siyasi ve dahili işler General Falkenhayn’ın elinden alınmalıydı. Benim karşı çıktığım Almanların bizi sömürge haline sokmaları siyasetleridir. Mustafa Kemal ‘Devlet hiç olmazsa Bulgarlar kadar bağımsız ve kıskanç olmalıdır’ diye ekler. Falkenhay, her vesile ile herkese Alman olduğunu ve ilerde Alman çıkarlarını en çok düşüneceğini söyleyecek kadar cür’etlidir. Bu sözü sarfeden bir Alman konsolosu değil, yüz binlerce Türk kanı için karar verme makamında olan bir kumandandır.  Falkenhayn “Araplar Türklere düşmandır. Biz Almanlar tarafsız olduğumuzdan onları kazanabiliriz” sözünü bana bir Ordu Komutanına sarf etmiştir. Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı Sina Cephesi’ni ikiye ayırmıştır. Bir bölge 7.Ordu Komutanı olarak Mustafa Kemal’in, diğer bölge 8.Ordu Komutanı olarak Alman von Kress’in Komutasındadır. Bu kabul edilemez. Cephede iki ordu karargahının bulunması sakıncalıdır. Bir tek komutan yeterlidir ve bu Mustafa Kemal olmalıdır. Falkenhayn bu konuda direnirse 7.Ordu Komutanlığından istifa edebilirim.. 7. Ordu Kumandanı Mirliva Mustafa Kemal.

02 Ekim 1917 tarihinde Enver Paşa’nın verdiği cevap “Sina Cephesinin iki ordu bölgesine ayrılmasını pek tabii bulurum. Bundan başka Sina Cephesinde bulunacak kıtaların hareketlerini yöneltmekle görevlendirilmiş olan Mareşal Falkenhayn Paşa’nın söz konusu harekatın başarılı sonuçlanması için en doğru karar ve önlemleri alacağına da eminim. Bu konudaki güvenime sizin de katılmanızı rica ederim” şeklindedir.

Bu cevabı alana Mustafa Kemal 3 Ekim günü; Falkenhayn’a: … Şimdiye kadar atandığım görevlerde ve Genel Savaş’ta geçirdiğim hayatta görev yapmakta hevessizlik göstermiş ve özellikle yanlış karar ve icraat ile vatanıma zarar vermiş bir subay değilim. Bütün kabiliyetimi sarf için hakiki bir orduya komuta etmeye hazır ve böyle hakiki bir ordunun gönderilmesini beklediğimi arz ederim.’

Enver Paşa’yaAsla benim hatam olmaksızın beni resmi sıfat ve yetkimle kullanmaya imkân görmeyen veya niyet etmeyen, içten pazarlıklı bir üst’ün elinden haysiyet ve şerefi kurtarmak mümkün değildir” şeklinde telgraf çekmiştir.

Enver Paşa, 06 Ekim 1917 tarihinde “Kuvvetlerin nasıl kullanılacağını Falkenhayn’dan sormuştum. Sizden bir süre daha durumunuzu korumanızı rica ederim” şeklinde cevap verir.

Mustafa Kemal Paşa, gelen bu cevap üzerine ”Komuta durumunu en iyi bir şekilde hal için, zat-ı devletlerine imkan bırakmak suretiyle hizmet arz edebilmek maksadıyla Ordu Komutanlığı’ndan istifa ediyorum” ifadeleriyle istifa eder.

07 Ekim’de Enver Paşa istifayı kabul etmez ve 2.Ordu Komutanı olarak Fevzi (Çakmak) Paşa ile karşılıklı yer değiştirmeniz uygun görülerek onaya sunulmuştur. Şeklinde cevap verir. Ancak, Ocak 1916’dan beri iki yıldır Ortadoğu ve Kafkas cephelerinde koşturulan Mustafa Kemal, değerlendirme yapmak ve dinlenmek için izin ister. Mustafa Kemal İstanbul’a döndükten onbeş-yirmi gün sonra, İngilizler 31 Ekim 1917’de Kudüs ve Filistin’i alırlar. Bu yenilgiden 4 ay sonra 25 Şubat 1918’de Falkenhayn Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığından alınır, yerine Liman von Sanders atanır.

Mustafa Kemal “Asi General” halini almıştır. Enver Paşa, Mustafa Kemal'e Veliaht Vahdettin'in Almanya ziyaretine katılmasını önerir. 15 Aralık 1917 Cumartesi günü Sirkeci garından hareket edilir. Veliaht Vahdettin kendisiyle “Affedersiniz Paşa hazretleri birkaç dakika öncesine kadar kiminle seyahat etmekte olduğumu bana izah etmediler. Takdir ettiğim bir kumandanın bizlerle beraber olmasından mutlu olduğumu ifade etmek isterim” der.  Veliaht Vahdettin 19 Aralık'ta bizzat karşılayan Alman İmparatoru Kayzer’e yanındakileri takdim ederken sıra Mustafa Kemal'e geldiğinde, Kayzer Mustafa Kemal'i kolunu tutarak, “Siz, 19 kolordu kumandanlığı ve Anafartalar, bu savaşları yapmış olan Mustafa Kemal’siniz değil mi” diyerek Alman generallere takdim etmiştir. Mustafa Kemal İstanbul'a dönerken Veliaht Vahdettin’e “Almanya'nın durumunun iyi olmadığını, savaşı kazanamayacaklarını ve Almanlardan ayrı bir anlaşmayla bu savaştan en az zararla kalkılması gerektiğini, çünkü savaşın burada bitmeyeceğiniifade eder. Ayrıca “İstanbul'a dönünce Vahdettin'in Ordu K.lığının başına geçmesini ve gerekirse kendisinin de Kurmay Başkan olacağını” ifade eder. Vahdettin ise, “bana Komutanlığı vermezler” demesi üzerine, Mustafa Kemal “siz isteyin” demiştir.  Tren 01 Ocak 1918 günü Sirkeci garına girer.

İstanbul’da kalan Mustafa Kemal’in böbreğindeki nefrit hastalığı ilerler. Doktorlar Viyana'da tedavi görmesini isterler. Onu İstanbul'dan uzaklaştırmak isteyen Enver Paşa, belgeleri en kısa zamanda hazırlatarak Mustafa Kemal'i 25 Mayıs 1918'de Viyana’ya gönderir. Mustafa Kemal Viyana ve bilahare Karlsbad’da geçen iki aylık tedaviyi müteakip 02 Ağustos 1918'de İstanbul'a döner. 

Mustafa Kemal o sırada sadrazam İzzet Paşa ve Padişah olan Vahdettin’den Harbiye Nazırlığını Enver Paşa'dan alarak kendisine verilmesini talep eder. Vahdettin herhangi bir şekilde sorumluluk almaya yanaşmamaktadır. Bir Cuma Selamlığına katılan Mustafa Kemal bekleme odasında Enver ve İzzet Paşalarla birliktedir. Tören sonunda, Padişah Mustafa Kemal'i çağırıp “sizi Suriye Komutanı olarak atadım. Durum çok ciddi oraları düşmana terk etmeyin” diyerek iradeyi imzalar. Mustafa Kemal istifa ettiği, yenilmiş bir Ordu'ya tekrar geri gönderilmektedir. Enver Paşa gülümsemektedir. Mustafa Kemal Enver Paşaya “Bravo kutlarım sizi, başardınız intikam aldınız. Ancak geleneklerimize aykırı olarak emri siz değil, doğrudan Sultana verdirdiniz”. Enver ve diğer Generaller gülümserler ama cevap veremezler. 

Onikinci Görev Yeri: 7. Ordu Komutanı - Yıldırım Orduları Komutanı / Halep (26 Ağustos-07 Kasım 1918- 2 Ay,11 Gün)

Mustafa Kemal 7. Ordunun başına Halep'e gitmiştir. Bir kısım Arap, İngilizlerin kışkırtmasıyla kaldığı oteli basmıştır. Otelin önündeki askerler panik halindedir. Mustafa Kemal aşağı iner elinde kırbaçla Arapları kovar. Otel önünde toplanan kalabalık bu defa onu terasta parlak üniformasını giymiş, ağzında sigarası soğukkanlılıkla emirler verirken görür. Sonra sokağa çıkar. Savunduğu şehrin sakinleri, ona damlardan el bombaları atmaktadır. Mustafa Kemal sakindir ve saldırganlara ateş emrini verir. Sokakta ölü ve yaralılar vardır.  Ancak şehir düzene girmiştir. Mustafa Kemal’in savunduğu hat şu anda Halep'in kuzeyinde Türkiye'nin mevcut sınırının olduğu hattır.

Yeni Kabine 14 Ekim 1918'de Ahmet İzzet Paşa tarafından kurulur, Mustafa Kemal’in belirttiği isimler kabinede yer almasına rağmen kendisine yer verilmez. 30 Ekim 1918'de İngilizlerle Midilli Adası Mondros Limanında demirli Agamemnon[xi] Zırhlısında Mondros Mütarekesi imzalanır Mustafa Kemal Mütareke imzalandığında Halep sırtlarında cephededir. Mütareke imzalandığında Alman Generaller ve İttihat ve Terakki mensupları ülkeyi terk ederler ve Mustafa Kemal, Liman Von Sanders’in yerine Yıldırım Orduları Komutanlığına atanır. Mustafa Kemal İngilizlerin İskenderun'a çıkacağını öğrendiğinde çıkacak olan İngilizlere ateş açılması emrini verir. İzzet Paşa’nın 06 Kasım 1918 günü, İngilizlerin limandan istifade etmek ve ikmal yapmak için çıkacağını, amacın işgal olmadığını bildiren telgrafı gelir. Mustafa Kemal, 6 Kasım 1918 tarihli cevabında “İngilizlerin, İskenderun’a işgal için geldiklerini, Ermeni çetelerini harekete geçirdiklerini” bildirir. Ancak, Sadrazam İzzet Paşa’nın cevabı “İskenderun'a çıkacak olan İngilizlere ateşle cevap vermek, devletin siyasetine ve ülkenin çıkarlarının tümüne aykırıdır” şeklindedir. Bunun üzerine, Mustafa Kemal 07 Kasım'da Ateş emrini geri alır ve İzzet Paşa’ya “İskenderun’a çıkan İngilizlere sert ve soğuk davranıldığı hakkındaki inancınızı nereden aldığınız anlaşılamamıştır. İngilizlerin sert ve soğuk cevap almalarının kaynağını başka yerde aramanız gereklidir. Ateşkes hükümleri Osmanlı İmparatorluğu'nun dokunulmazlığını sağlamayacaktır. Sonuç ordumuzun İngilizler tarafından yönetilmesi ve hatta Osmanlı kabinesi bakanlarının onlarca seçilmesi olacaktır. İngilizlerin istedikleri sonucu, kendi ellerimizle vermek tarihte Osmanlılar ve hükümetiniz için kara bir sayfa vücuda getirir. Yakinen bildiğiniz üzere, ben ne durumda olursam olayım, doğru olduğuna inandığım ve ülkenin çıkarları için yapılması gerekenleri inancımı ifade etmekten kendimi yoksun kılmaya kadir değilim.” şeklinde cevap verir.

Saray, Yıldırım Orduları Grubu ve 7. Ordu’nun lağvedildiğini “asi ve tehlikeli” bulduğu Mustafa Kemal’in Harbiye Nezareti emrine atandığını ve İstanbul’a gelmesini emreder. Mustafa Kemal 13 Kasım 1918 günü Haydarpaşa’ya gelmiş, trenden inince bir çavuş oradaki asker kalabalığa “Selam dur! Gelen Mustafa Kemal Paşa’dır!” tekmilini vermiştir. Mustafa Kemal selamı aldıktan sonra, çavuşu yanına çağırarak, “Emir ver, silahlarını vermesinler, köylerine götürsünler. Savaş devam edecek silahlara ihtiyacımız olacak“. Silahını saklayan askerler, sessizce dağılmışlardır. Mustafa Kemal bu emriyle Kurtuluş Savaşının ilk nüvesini oluşturmuştur.

Aynı gün İstanbul’u işgal eden İtilaf Devletleri Donanması Dolmabahçe önüne demirlemekteydi. Mustafa Kemal, demirleyen zırhlıların arasından Kartal İstimbotu[xii] ile karşıya geçerken, zırhlılara bakıp “Geldikleri gibi giderler” demiştir. Başkent, Fatih tarafından zapt edildikten sonra (1453) ilk kez düşman tarafından işgal edilmektedir[xiii]

Mustafa Kemal Paşa, sorunlara çare bulacak Milli bir hükümet kurulması amacındaydı. Ancak çabasından bir sonuç alamaz. Tek çare Anadolu'ya geçmekti. İtilâf Devletleri, Samsun ve yöresinde Türklerin Hıristiyanlara saldırdıklarını iddia ederek hükümetin bunu önlemesini, bildirmişlerdi. Bunun üzerine Damat Ferit Hükümeti de Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’dan uzaklaştırmak için bu göreve atamıştır. IX. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilen Mustafa Kemal Paşa’nın görevleri Padişah tarafından bir talimatname ile saptanmıştır.

Mustafa Kemal Paşa İzmir’in işgal edildiği 16 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru ile Samsun’a hareket eder. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa Havza’ya geçerek 28 Mayıs 1919’da tarihinde Havza Genelgesi’yle mülki makamlara “İzmir, Manisa ve Aydın’ın Yunanlılarca işgali nedeniyle büyük ve heyecanlı mitingler yapılmasını, milli gösterilerin bütün kasaba ve köylere kadar genişletilmesini, büyük devletlerin temsilcilerine ve hükümete uyarı telgraflarının çekilmesini” bildirir.

Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa, Havza Bildirisi üzerine Mustafa Kemal Paşa’ya geri dönmesi talimatı çeker. Ancak Mustafa kemal, Rauf Bey ve Ali Fuat Paşa 22 Haziran 1919’da “Amasya Tamimi” adlı genelgeyi yayınlamışlardır.Vatanın tamamiyeti ve milletin istiklali tehlikededir. Merkezi hükümet İtilaf Devletlerinin tesir ve müdahalesi altında bulunduğundan üstüne aldığı sorumluluğun gereğini yapamamaktadır. Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır…” şeklinde hükümleri içeren tamim, ulusal direniş ve mücadele ilkelerini bir protokol haline getirmiştir.

Vükelâ Meclisi (Bakanlar Kurulu) İngilizlerin baskısıyla, Mustafa Kemal Paşa’nın azledilmesine, hiçbir resmi sıfatının kalmadığının vilayetlere Dahiliye, kendisine ise Harbiye Nezareti’nce bildirilmesi kararını alır. Bu karar üzerine Harbiye Nazır’ı Şevket Turgut Paşa ve Dahiliye Nazırı Ali Kemal istifa eder. Yeni Harbiye Nazırı, 5 Temmuz 1919’da Mustafa Kemal Paşa’ya resmi görevine son verildiğini ve Padişah adına İstanbul’a dönmesini iletir. Mustafa Kemal Paşa 08 Temmuz 1919 gecesi Harbiye Nezareti’ne ve Padişah’a resmi göreviyle birlikte askerlikten de istifa ettiğini bildirir. Bunun üzerine Sultan Vahdettin tarafından idam ve yakalama fermanı çıkarılır.[xiv] 

Bu şekilde Mustafa Kemal’in, 1905 yılında Kurmay Yüzbaşı olarak başlayan ve hemen hemen tamamı cephelerde geçen 14 yıllık Osmanlı İmparatorluğu Askeri hayatı sona ermiştir.

Ancak mücadelesi burada bitmeyecek 19 Mayıs 1919’da başlattığı Kurtuluş Savaşıyla askeri cephelerde 11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesine kadar, sivil cephelerde ise gözlerini yumduğu 10 Kasım 1938’e kadar devam edecektir.

 

 

 

Kaynaklar:

Prof.Dr. İlhan LÜTEM, Mustafa Kemal ATATÜRK, 57 Yılın Öyküsü ve Kendisi, Avrasya Bir Vakfı yayınları, Ankara, 2002

İsrafil Kurtcephe, Mustafa Kemal Atatürk’ün Askerlik Hayatı; http://www.larendem.com/turkiye-cumhuriyet-i-tarihi/mustafa-kemal-ataturkun-askeri-hayati.html

 

[1] Ersin ERCAN- Sertan AYDEMİR, Battaniye dolu 3 gemi Sarıkamış’a gitseydi askerler ölmeyecekti, VATAN, 08 Kasım 2008,  http://www.gazetevatan.com/battaniye-dolu-3-gemi-sarikamis-a-gitseydi-askerler-olmeyecekti-207829-gundem/

[i] 1897’de Türk-Yunan savaşı sonucunda Girit’e özerklik verilerek, adaya büyük devletlerin onayladığı bir Hıristiyan vali atanması, Osmanlı askerlerinin adadan kademeli çekilmesi kabul edildi

[ii] Birinci sınıftan ikiye geçişte 736 öğrenci arasında, bütün derslerden 450 puanla 29’uncu olur: İkiden üçe 420 kişi arasından 522 puanla 11’inci olarak geçer. Üçüncü sınıfta 459 kişi arasından bütün derslerden 1498 not almış ve Harbiye Okulunu sekizinci olarak bitirmiştir.

[iii] Selanik Merkez Komutanı Nazım Paşa’nın yaralanması, Birinci ferik Şemsi Paşanın Manastır telgrafhanesi çıkışında öldürülmesi, Müşir Tatar Osman Paşa’nın dağa kaldırılması

[iv] ‘…Orduda bulunan Cemiyet arkadaşlarımız, politikada devam ermek istiyorlarsa ordudan çıkmalı ve Cemiyetimizin halk içinde teşkilatlanmalıdır. Ordu içinde kalacak askerler de politika ile meşgul olmamalı ve gayretlerini orduya çevirmelidirler. Cemiyet, halkın içinde genişleyerek millete dayanan siyasi bir parti haline gelmelidir.” Ancak ordunun siyaseti bırakması önerisi kabul görmez. (Bu Fikrini 1924’te yürürlüğe koyabilecektir).

[v] Atatürk’ün Binmediği Uçak Düştü,  http://blog.milliyet.com.tr/ataturk-un-binmedigi-ucak-dustu/Blog/?BlogNo=118139

[vi] Bu Birlik, O zaman Akdeniz Olarak, Bugün ise Ege Olarak Denizi olarak bilinen Bolayır-Gelibolu Bölgesindedir. EGE adı Türk Dil Tarih Kurumu tarafından 1939 tarihinden sonra kabul edilmiştir.

[vii] Bnb. Enver Çok süratle rütbeleri tırmanmıştır.

[viii] Kemal Yeri, http://www.canakkalesehitlik.net/kemal-yeri.html,

[ix] Kayıplar, Türk Kayıpları: 589 Subay, 56.495 er şehit: 1017 subay, 96.847 er yaralı; 27 subay 11.851 er kayıp. Hastaneye gönderilen 14.000, hava değişimi alan 13.453, hastalıktan ölen 20.297, kayıp toplamı:213.882 müttefiklerin kayıplar: İngiliz ölü-tutsak kayıp 43.000, yaralı 72.000 hasta 90.000 Fransızlar 47.000 toplan 252.000 kişi.

[x] Mustafa Kemal 12 Mart 1916 tarihinde Edirne’den İstanbul’a hareket eder.  16 Mart’ta karargah erkanı ile beraber trenle İstanbul’dan yola çıkılır. Trenle Pozantı’ya, otomobil ile Halep’e, trenle Resulayn’a (Ceylanpınar) oradan yine otomobil ile Mardin’e ve en sonunda tam on gün sonra atla 26 Mart 1916’da Diyarbakır’a varır.

[xi] Truva Savaşında Anadolu’ya çıkan Aka’lı Yunan Komutan Agememnon’un adını taşıyan İngiliz zırhlısının güvertesinde, üstelik Yunanistan’a ait Midilli adasında, Osmanlı İmparatorluğuna Mondros Mütarekesinin imzalatılması  anlamlı bir İngiliz siyasetidir.

[xii] 13 Kasım 1918’de içinde “Geldikleri gibi giderler”sözünü söylediği “Kartal istimbotu”  E.Amiral  Cem Gürdeniz’in girişimleriyle  KUDENFOR tarafından yenilenmiş ve müzeye konulmuştur.

[xiii] Kerem Çalışkan, 99 yıl önce bugün söylenen "geldikleri gibi giderler" çıkışının bilinmeyen öyküsü, https://odatv.com/99-yil-once-bugun-soylenen-geldikleri-gibi-giderler-cikisinin-bilinmeyen-oykusu-1311171200.html

[xiv] Harbiye-divan-ı harp, dosya no : 70, Harbiye Nezareti, adliye-i askeriye dairesi, Padişah Buyruğu, Mehmet Vahidüddin, Onay, kuvayı milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, üçüncü ordu müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal efendi, eski yirmi yedinci fırka kumandanı miralaylıktan emekli İstanbullu Kara Vasıf Bey, eski yirminci kolordu kumandanı Mirliva Salacaklı Fuat Paşa ile eski Vaşington Elçisi ve Ankara Milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve Sıhhiye eski Müdürü İstanbullu Doktor Adnan Bey ile üniversite batı edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanımın, ayrıntıları 11 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzre, mülkiye ceza kanunu'nun kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi ünvanlarının kaldırılmasına ve idamlarına, halen firarda bulunmaları dolayısıyla kanun hükümleri gereğince mallarının haczedilerek, usulüne göre idare ettirilmesine dair İstanbul bir numaralı sıkıyönetim mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargılanmak üzere tasdik edilmiştir. Bu Padişah Buyruğu'nu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlidir. 24 Mayıs 1336 (1920) 
Sadrazam ve Harbiye Nazırı vekili, Damad Ferid

Ergun Mengi

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı