İzdeniz ve Derin bir İz


İzdeniz ve Derin bir İz

Yazan  18 Ocak 2023

Bazı kutlama veya anma törenlerini, o törenlerde birbirini tanıyan ve tanımayan insanların kucaklaşmalarını oldum olası anlamlı bulurum. İşin içine yapmacık, çıkar ve abartı karışmadan yapılan törenlerin geçmişten geleceğe uzanan köprüler olduğunu düşünürüm.

Dağlarında Sarı Çiçekler Açan İzmir

İşte geçen hafta sonu İzmir’de tesadüfen kendimi böyle bir törenin içinde buldum. Duygulandım. Çok duygulandım. Bazen dökülen iki damla gözyaşı içinizdeki zehri atar ya! İşte bu anma töreni bana böyle iyi geldi. Bu mevsim, İzmir’in dağlarındaki sarıçiçekleri görmek için henüz erken. Ama baharda mümkün mü emin değilim. Çünkü İzmir’de dağ, taş bina. Ne var ki orada yaşayan ve yaşatılan bir ruh, özenle korunan bir Cumhuriyet mirası var.  O gün, pırıl pırıl güneşli bir gündü. Sabah kalkınca, nedense Karşıyaka birden muttasıl beni çekti. İzdeniz seferleri düzenli, yolcuları İstanbul’daki gibi aceleci. Herkes hafta sonunda bile bir yerlere yetişme telaşı içindeydi. Nereye? Bilmem. Ama benim telaşım belki on yıldır gitmediğim, onun için yolunu sora sora bulduğum hafif meyilli bir tepeye ulaşmaktı. Kimine Ferik Osman Paşa Camii diye sordum, bilemedi. Belki sorduklarım İzmirli değildi. Bazısı ne sorduğumu bile anlamadı. Nihayet çarşı içinde bir eczanenin önünde durdum. Eczacı bey, camiyi sorar sormaz, “ Siz Zübeyde Ana’ya mı gitmek istiyorsunuz?” Dedi ve yön gösterdi. “Cami’yi değil, Ana’yı sormalıymışım” diye düşündüm. İzmir başka! İzmir’deki ruh da öyle.

Ferik Osman Paşa ve Zübeyde Ana

Oysa İzmir Kumandanlarından Hacı Osman Hilmi Paşa tarafından inşa ettirilen o camii, 1901 den beri oradaydı. Karşıyaka’nın en önemli sembollerindendi.  Ama İzmirli için bağrında taşıdığı o yüce Ana, caminin kutsiyetine onur vermişti ki büyük bir kurtarıcıyı, insan gibi bir insanı yetiştiren Zübeyde Hanım, caminin ününü aşmıştı. Bahariye mahallesinde Zübeyde Hanım Caddesi üzerinde ilerlerken, birden bir kalabalık gördüm. Güvenlik kordonu da olduğu için bir olay var sandım. Bir görevliye “hayrola ne var burada?” diye sorduğumda, adımlarımdaki sıklıkla pek bağdaşmayan soruma, “bugün Zübeyde Ananın 100. vefat yıl dönümü. Tören var burada” diye cevap verdi. Hepsi Zübeyde Ana diyordu, Zübeyde Hanım değil. Güneşli bir günün sabahında içimde bir dürtü, beni anlamlı bir törene çekmişti. Hayır, hayır ben günün önemini bilmemiş ve tarihi hiç hatırlamamıştım. Sadece oraya gitmek istemiştim. Ayaklarım değil, galiba ruhum beni oraya çekmişti.

İzmirlinin Candan Kucaklaması

Her tören alanında olabilecek itiş-kakış o gün Ferik Osman Paşa camiinin park olarak düzenlenen bahçesinde de vardı. Çoğu kadın ve çocuklardan oluşan kalabalık, konuşmalar yapılacağı için ön sıralara geçmeye ve kabre yakın durmaya çalışıyordu. Biraz da adeta akan kalabalıkla sürüklenerek görevlilerin açmaya çalıştığı koridorun sağ tarafındaki parmaklıkların yanına iliştim. Genç bir kız nereden geldiğimi sordu? Anlaşılan alışılmış kalabalıktan olmadığım fark edilmişti. Tesadüfün ivmesi ile orada olduğumu söylediğimde, elime bir kırmızı karanfil verdiler. Onların coşkusu bana, benim heyecanım onlara gidip geliyordu. Kendi başına gelenler, kadın kolları, yerel belediyelerin temsilcileri, az sayıda da olsa İstanbul ve Ankara’dan törene katılan belediyeler, benim dışımda katılımın bilinçli bir katılım olduğunu gösteriyordu. Benimkisi ise doğaçlamaydı. Zübeyde Ana’nın benden istediği bir saygı duruşu ve bir küçük dua varmış meğer.

Eksikliğini Hissettiğim Şey ve bir Sitem

O gün, yani 14 Ocak 2023 de, İzmir’in Karşıyaka semtinin, Bahariye mahallesinde insanları bir araya getiren bir bilinç, bir ruh, bir inanç ve bir vefa vardı. Bir partinin temsilcileri kısa kısa konuşmalar yapıp, günün ve Zübeyde Ana’nın önemini dile getirdiler. Bir daha hiç dönemediği güzel şehri Selanik’ten sonra İzmir’i tavattun etmiş, bu vatana armağan ettiği oğlu da, anacığını 100 yıl önce İzmir’in bağrına bırakmıştı. Kamplara bölünmüş Türkiye’de bu kutsal mirasa tek bir partinin sahip çıkmasından açıkça üzüntü duydum. Bilmeden, hatırlamadan katıldığım bir törende elbette tüm partilerin bulunmasını ummamıştım. Zaten bir tarihte, “anamız ağlıyor” diyen bir vatandaşa  “ananını da al git”  diyen bir parti liderinden ve onun izinden gidenlerden Zübeyde Ana’ya saygı beklemezdim. Bir başka gösteride, üzerinde Zübeyde Ananın resmi olan pankarta, “anamızı da alıp geldik” yazıp yürüyen kalabalıklara reva görülen muameleyi de görmüştüm. Keşke bazı şeyleri aşabilseler, Cumhuriyetten ve onun kurucusundan intikam almaya yemin etmeselerdi. Yine de nedeni anlaşılmayan nefretleri ile güçlü bir damarı parçalayamamaları çok önemliydi.

 İşte o gün Zübeyde Hanımın Bahariye’de bulunan o “asude bahar” ülkesindeki kabri başında yapılan tören, bir kere daha bunu gösterdi. Ama ne yalan söyleyeyim, siyaset üstü olması gereken bu törende, İyi Parti ve Zafer Partisini görememek beni hayal kırıklığına uğrattı. Bir kırmızı karanfil ve bir küçük dua ile törende bulunmak, onların da bu ülkenin geçmişi ile bugünü arasındaki sağlam köprüde yürüdüklerini gösterirdi. Onlar da derin bir izi benim gibi takip ederek o kabri ziyaret ederdi.  Bazı şeyler partiler üstü olmak zorunda. Kim bilir belki gelecek yıl. Ne dersiniz?  

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display