Çözüyormuş gibi yapmak!

Yazan  01 Eylül 2009
PKK ve Öcalan ile değil DTP ile görüşüyoruz”, “Başbakan olarak değil, parti genel başkanı sıfatı ile görüşüyoruz” söylemleri insanları saf yerine koymak anlamına gelir. Nedeni de şudur: PKK = DTP = Öcalan olduğunu herkes bilmektedir.

AK Partinin genel başkanı da aynı zamanda Başbakandır. Soruna "Kürt", açılıma "Kürt" diye başlanıyor, ardından da bunun "demokratik" açılım olduğu iddia ediliyor. Bu da doğru değildir. Çünkü açılımın yalnız içeriği değil her yanı "etnik" tartışmaya konu edilmektedir. İşgüzarlar, işbirlikçiler ve iş biliciler iktidardan önce "Kürt açılımı"nı tamamlamak üzere hareket halindedir.

Bu konuda MHP ve CHP'nin dik duruşu iktidarı sendeletmeye yetti. Bunun üzerine iktidar MGK'dan açılımda "yola devam" kararı çıkarttı. Fakat ardından Genelkurmay Başkanı, İmralı'yla temas olmaz. Milli Devlet ve Üniter devletten taviz verilemez. Kültürel farklılıklar siyasallaştırılamaz. "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir" açıklaması yaptı. Bu kez Başbakan da muhalefet gibi Genelkurmay Başkanına benzer biçimde konuştu: "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet anlayışı içindeyiz. Üniter yapımız üzerinde spekülasyona müsaade etmek imkânsızdır".

Kafa ve kavram kargaşası!

İktidar, muhalefet ve TSK aynı görüşte ise ortamı bu denli gerecek tavırlara neden sebep olunmuştur? Başbakan "Tek Millet"i savunuyorsa o zaman bu milletin adının "Türk milleti" olduğunu söylemekten niye imtina etmektedir? "Türkiyelilik" gibi bir söylem niye ortaya atılmıştır. "Ne Mutlu Türküm Diyene" sloganı üzerinde spekülasyon yaratmanın mantığı var mıdır? İktidarın tutum ve icraatlarıyla ilgili olarak buna benzer kuşku yaratan yüzlerce soru olduğunu burada saymaya bile gerek yoktur.

Başbakan gerçekte saydığı ilkeler doğrultusunda adım atmayı düşünüyorsa o zaman herhangi bir tereddüde mahal yoktur. Çünkü bu durumda konu Anayasa'nın öngördüğü sınırları içinde ele alınacak demektir. Ancak gelişmeler bunun hiç de böyle olmadığını göstermektedir. Diğer yandan iktidar, iddia ettiği gibi sorunu "demokrasi" ya da "özgürlük" eksikliği olarak görüyorsa bunu bölgesel değil bütünsel ve ulusal bağlamda ele almak durumundadır. Demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerle ilgili olarak yapılan düzenleme ve atılacak adımlar konusunda da danışma ve tartışma yapılmasına hiç gerek yoktur. Bu konuda gereken ne ise derhal yapılması gerekir. Ancak iktidarın sorunu bu bağlamda görmediği açıktır.

Yapıyormuş gibi gözükmek!

Hıkmık, Kemküm etmeyi bir kenara bırakmak gerekir. "Kürt Açılımı" diye malum cenah "bölünmeyi" tartışıyor. Onlar, şimdilik bölünme mümkün değilse bölünmeye en uygun şartların anayasal teminat altına alınmasını istiyor. "Barış gelsin", "analar ağlamasın", "insanlar ölmesin", "silahlar sussun" adı altında resmen devletin bölücü isteklerine uygun olarak yeniden yapılanması talep ediliyor. Mevcut şartlarda iktidarın bölücüleri tatmin edecek bir "açılım" programı ilan etmesi mümkün değildir. Her şeyin mümkün olduğu havası verilerek yapılan tartışmalar birlik ve beraberliğe sanıldığının aksine yarar değil zarar vermiştir. AKP, bu tavrıyla devleti ciddiye almadığı gibi milletin hassasiyetlerini de ciddiye almamıştır. Eğer milleti ciddiye alsaydı, yapıyormuş gibi gözükmez, çözüyormuş gibi de yapmazdı.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display