Çocukları PKK'lılaştırmak!

Yazan  07 Eylül 2009
Türkiye’de din, ahlâk, ticaret dahil siyasileştirilmemiş hiçbir değer kalmamıştır. Buna sevgi, aşk, duygu ve masumiyet de dahildir. Siyasileştirilmemiş bir çocuk masumiyeti kalmıştı.

Onu da PKK'nın kentlerdeki milisleriyle, şanlı medyanın reyting heveslileri başarmıştır. "Siyaset Meydanı" adlı malum programa çıkarılan çocuklar gelinen aşamanın vahametini ortaya koyar niteliktedir.

Militanlaştırılma süreci DTP/PKK mitinglerinde çocuklar kitlenin önüne sürülerek gerçekleştirilmiştir. Daha sonra atılan taşlar, yapılan gözaltılar ve tutuklamalarla bu süreç tamamlanmaktadır. Gözaltına alınan ya da tutuklanan çocuklara içeride eğitim adı altında ekilen kin ve nefret tohumları çocukları gözü kanlı PKK militanı haline getirmektedir.

Çocuk istismarı!

Üzerinde durulması gereken husus sözüm ona "Açılım" tartışması adı altında çocuklara ekranlarda PKK propagandası yaptırılmış olmasıdır. Burada altı çizilmesi gereken husus televizyona çıkarılan çocukların özellikleridir. Televizyona çıkarılanlar yalnız polise taş atma pratiği yapmış olanlar değil aynı zamanda PKK'nın eğitimini de almış olanlar arasından seçildiği anlaşılmaktadır. Böylece bölücü propaganda en masum, en saf ve en hassas değerlerin arkasına saklanarak yapılmaktadır.

Çocuğun birisi şöyle konuşuyor: "PKK kimdir? Benim amcamdır benim dayımdır. Eğri oturup doğru konuşalım. Böyle bir şey var. PKK Kürtlerin hakkını savunuyor".../...PKK üç aydır ateşkes kararı vermiş. Türk devleti durmadan saldırılarına devam ediyor".../... "PKK'nın kendisini savunmaması mümkün mü? Gel beni öldür mü diyecek". "Siz diyorsunuz ki bizim de bir önderimiz var. Onun resimlerini, flamalarını taşıyorsunuz. Kürtlerin de kendine önder kabul ettiği kişi Sayın Abdullah Öcalan'dır". Bu sözler sıradan bir çocuğun edeceği türden sözler değildir. Bu sözleri ancak öğretilmiş, seçilmiş, yönlendirilmiş ve giydirilmişler edebilir. Demek ki çocukların arasından sahibinin seslerini dillendirebilenler oraya getirilmiştir. Diğer yandan bu çocukların Milli Eğitim Bakanlığının okullarında okumaları da ayrı bir garipliktir.

Bölücülüğün çocuk boyutu!

İşte bu çocuklar kolayca şu sözleri edebiliyor: "Sizin önderiniz/bizim önderimiz", "Asker/PKK", "Türk Devleti ve buna karşı koyanlar", "Siz/biz", "Kürt/Türk". Bu durum, fiilen olmasa da psikolojik ve zihinsel anlamda bölünme anlamına gelmektedir. En tehlikeli bölünme biçimi de budur. Yüreklerdeki, gönüllerdeki ve değerlerdeki kopma en tehlikeli bölünmeyi tetikler. Bu bölünmeyi yok edecek köklü önlemler alınmalıdır. Bölünmeyi yok edecek yerde derinleştirmek anlamına gelen söylemlerden süratle kaçınmak gerekir.

"Demokratik/Kürt Açılımı" adı altında ortaya atılan görüşler birleştirmeye değil ayrıştırmaya hizmet edecek türden şeylerdir. Bu açılım/saçılım sözleri bir yerde somutlaşmadığı sürece yalnız çocukları değil toplumsal dinamikleri de olumsuz yönde etkileyecektir. "Demokratik Açılım" adı altında gerçekçi olmayan, toplumsal yapıyı bütünleştirmeye hizmet etmeyen öneriler ciddiye alınmamalıdır.

Bu gidişin sonuncunda bir bölgenin yarasını tedavi ederken öteki bölgenin yarasını azdırmak durumuyla da karşı karşıya kalabilirsiniz. Bir organı iyileştirmeye çalışırken sapa sağlam bir adamı öldürebilirsiniz. Oynadığınız oyun tehlikelidir. Hem de bedelini ödeyemeyeceğiniz kadar.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...