< < Yunanistan'ın Ege ve Akdeniz Hava Sahası İhlallerinde Değişen Karakter: 2 ½ Savaş Doktrinin’ den Vazgeçilmesi Doğru muydu?


Yunanistan'ın Ege ve Akdeniz Hava Sahası İhlallerinde Değişen Karakter: 2 ½ Savaş Doktrinin’ den Vazgeçilmesi Doğru muydu?

Yazan  07 Ağustos 2012

Türkiye'nin son dönemde orta doğu' da yaşanan olayların girdabına girmesi ile Irak merkezi, Suriye ve İran hükümetleri ile yaşadığı yoğun diplomatik ve siyasi sorunlara zaman ve öncelik ayırması; batısında Ege denizi ile güneyinde Akdeniz üzerinde Yunanistan ile yaşanan mevcut ihtilaflarda aleyhimize gelişen birtakım sonuçlar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Bu durumun anlaşılmasına destek olabilmesi için bu makalede Ege denizi üzerinde rutin halde devam ede gelen Türk ve Yunan savaş uçakları arasındaki angajmanlarda, son dönemde dozu artan Yunan saldırganlığına ve bu angajmanların değişen karakterine yer vereceğiz.

 

Aşağıdaki 2 olay RF-4 Türk savaş uçağının Suriye tarafından 22 Haziran tarihinde düşürülmesi sonrası meydana gelmiş ve Genelkurmay başkanlığı resmi internet sitesinde açıklanmıştır.[1]

 

 

NU.

TARİH / SAAT

YER

OLAYIN CEREYAN TARZI

ALINAN TEDBİRLER

128

01 Ağustos 2012

Sakız Adası Batısı Kuzeybatısı

Ege'nin uluslararası hava sahasında eğitim uçuşu icra eden F-16 uçaklarımıza; Yunanistan'ın Tanagra meydanından kalkan ve anılan ülkeye ait M-2000 uçakları tarafından, 12 dakika süre ile radar kilidini muhafaza etmek suretiyle iki (2) kez tacizde bulunulmuştur.

Olay Dışişleri Bakanlığına bildirilmiştir.

127

31 Temmuz 2012

KKTC

Yunanistan'ın Elevsis meydanından kalkan ve anılan ülkeye ait bir askerî uçak, saat:11.40'da, KKTC güneybatısında, KKTC hava sahasını 1 dakika süre ile ihlal etmiştir.

Olay Dışişleri Bakanlığına bildirilmiştir.

 

 

 

Bu iki olayın geçmiş dönemde meydana gelen olaylarla mukayesesini yaparak birlikte analiz edelim:

 

128 NUMARALI OLAY: Benzer ikili angajmanlarda daha önceden uçakların radarda kilitleme süresi 3-4 dakikayı aşmazdı. Bu olayda ise, 12 dakikaya kadar Yunan uçağı radarında Türk uçağını kilitte tutmada bir sakınca görmüyor. Normal olarak bu sürede Türk F-16'sına tacizde bulunan Yunan Mirage-2000 uçağı başka bir Türk F-16'sı tarafından kendisinin radar kilitlemesine maruz kalacağını düşünerek daha önceden bu angajmanını kendi emniyeti açısından kesmesi gerekirdi.

 

127 NUMARALI OLAY: Yunan uçaklarının daha önceden KKTC hava sahasına girdiklerine dair haberler çıkmazdı. Rum hava üsleri adanın güney kıyılarında (Baf ve Larnaka'da) olduğu için zaten bunu yapmaları uçağın normal rotasına göre inişe geçeceği Rum kesimindeki meydana doğru olan yaklaşma istikameti açısından teknik olarak da mantıklı değildir. Tabi bilerek KKTC hava sahası ihlali yapmayı amaçlamıyorlarsa bu durum geçerlidir. Yunanistan bu tür denemeleri yapmak sureti ile, Türkiye'nin KKTC hava sahası üzerindeki kontrol yeteneğini ve dikkatini ölçmek istediği değerlendirilebilir.

 

Türkiye, 1990'lı yılardan 2000'li yıllar ortasına kadar önemle takip ettiği ve adına "2,5 savaş doktrini" denilen savunma stratejisini kabul etmiştir. Yunanistan'ın Türkiye ile girebileceği bir çatışmanın savaşa dönüşmesi halinde Suriye'nin de Türkiye'ye savaş açacağı ve bununla birlikte PKK terör örgütünün yurt içinde terörist faaliyetlerini tırmandıracağı öngörüsünden hareketle; hem Yunanistan hem de Suriye ile aynı zamanda savaşını (bu doktrinin 2 tam tehdidi oluşturan kısımdır) ve aynı anda yurt içinde PKK terör örgütüne karşı iç güvenlik harekatını (bu kısımda yarım tehdidi oluşturan ve sonuçta 2.5 tehdit algısına ulaştıran) icra etmeye yönelik askeri hazırlıklarını kapsamakta idi.

 

Bugün Yunanistan ile Ege'de yoğun olarak yaşadığımız hava sahası ihlali ve kıta sahanlığı sorunlarının devam etmesi, Suriye ile savaşın eşiğinde olmamız ve PKK'nın artan terör faaliyetleri göz önüne alınırsa, terk ettiğimiz 2.5 savaş doktrininin tamda bu günlerde devam ettirilmesinin gerekliliğini bize düşündürmektedir. Kaldı ki Türkiye askeri tehdit algılamasından Yunanistan'ı çıkarmış görünürken[2], Yunanistan yegane düşman algılaması ve savunma doktrinini Türkiye'ye karşı planlanmaya devam etmektedir. Bu durumun somut bir kanıtı olarak, Yunanistan'ın 2004'den sonra 3 Türk adacığını uluslararası anlaşmaları hiçe sayarak fiilen askeri işgal altına alması yine 2.5 savaş stratejiden vazgeçildiği döneme denk gelmektedir[3].

 

Özetle söylenecek olursa Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri, yapılan yanlış değerlendirmeler sonrası ortaya konan siyasi politikalar ve ikili krizlerdeki (Mavi Marmara olayı, Rumların Akdeniz'de petrol arama faaliyetleri, düşürülen RF-4 uçağı) başarısız tutumlar neticesinde, caydırıcılığında 1990'lı yıllarla mukayese edildiğinde gerilemiş durumdadır. Türkiye'nin küresel güçlerin ekseninde sürdürdüğü mevcut politikalardan biran önce vazgeçilerek doğru tehdit algılaması ve objektif kriterlere göre planlanmış "Milli Savunma Doktrini" oluşturması ve sürat ile icrasına geçmesi menfaatleri gereğidir.

 

 


 

[1] http://www.tsk.tr/11_haberler_olaylar/11_2_hava_ihlalleri/hava_sahasi_ihlalleri_2012.htm

 

 

[2] http://www.sabah.com.tr/Dunya/2010/08/25/atina_ve_moskovada_kirmizi_kitap_yankisi

 

 

 

[3] Prof. Dr Ümit ÖZDAĞ'ın Yeniçağ Gazetesindeki 21/07/2012 Tarihli Makalesi

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=23458

 

 

 

Fazıl Esad Altay

Meslek: Makina Yüksek Mühendisi

 

Yabancı Dil:

İngilizce- İyi

İtalyanca-İyi

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display