Bu sayfayı yazdır

Türkçe Konuşma Yasağı

PKK tarafından yapılan terör eylemlerinde şehit olan askerlerimizin cenazeleri Çanakkale’de, Mersin’de, Giresun’da Kayseri’de toprağa verilmeye devam ediliyor.

Türkiye'nin ABD Büyükelçisi Nabi Şensoy Washintgon'da yaptığı açıklamada "ABD'nin Irak'taki müttefikleri Barzani ve Talabani Türkiye'de terör eylemleri gerçekleştiren PKK'yı destekliyorlar." derkenAnkara'daki Amerikan büyükelçisi de ülkesinin PKK'ya karşı alınması gereken önlemleri almak konusunda yetersiz olduğunu itiraf ediyor.

Bütün bunlar olurken, ABD'den ve AB'den Türkiye'ye "demokratikleşme" sürecini devam ettirmesi çağrıları geliyor. Kopehga Kriterlerini kabul ederek büyük bir hata yapan ülkemize şimdi Kopenhag Kriterlerinin de yeterli olmadığı söyleniyor. Bir zamanlar bize "korkmayın vereceğiniz haklar kolektif değil, bireysel haklar. Bu hakları vermeniz azınlık hakları yaratmaz" diyenler, şimdi AB ilerleme raporlarında Türkiye'den Kürtleri, Zazaları ve Alevileri azınlık olarak kabul etmemizi istiyorlar.

İşte böyle bir ortamda Sabah gazetesinde 29 Haziran 2006'da şu şekilde bir haber yayınlandı. "Ulusal Alman Vakfı, okul içinde Almanca'dan başka dil konuşulmasını yasaklayan Berlin'deki Herbert-Hoover okuluna ülke için önemli bir adım attığı gerekçesi ile ödül verdi. Vakfın müdürü, yasağın anadili Almanca olan bir ülkede öğrenciler için önemli bir çalışma olduğunu söyledi. Almancayı teşvik ettiği gerekçesiyle 75 bin euroluk ödülü verdi."

Evet, Türkiye'ye demokrasi dersi vererek, "etnik dillerin üzerindeki yasakları kaldırın, televizyon, radyo ve eğitim özgürlüğü verin" diyen AB'nin önde gelen ülkelerinden Almanya'da Türk öğrencilerin okullarda tenefüslerde Türkçe konuşması yasaklanıyor ve bunu yasaklayanlar ödüllendiriliyor.

Türkiye'yi yönetenlerin ve Türk aydınlarının çok büyük bir bölümünün temel hatası batıyı anlamamalarından kaynaklanıyor. Batı'nın temel özelliği menfaatlerini temsil etmeyen fikirlerin arkasından gitmemeleridir. Batılı insanın savunduğu fikirler ister liberalizm olsun, ister demokrasi, ister çok kültürcülük,muhakkak onun ve ülkesinin maddi ve manevi menfaatlerini temsil etmelidir.

Liberalizm veya demokrasi onun menfaatleri ile ters düştüğü zaman içeriği değiştirilir, yeniden tanımlanır ve yeniden tanımlanan liberalizmin ve demokrasinin propagandası yapılır. Oysa Türk devletini yönetenler ve Türk aydınları, Türk milleti ve devletinin menfaatlerini temsil eden fikirleri belirleyip onun içeriğini tanımlamak zahmetine gitmeden Batının tanımladığı şekli ile demokrasi, liberalizm, çok kültürcülük, serbest piyasa ekonomisi vs görüşleri kabul etmektedirler.

Oysa Batının menfaatlerine göre tanımlanmış kavramlar çoğu kez Türkiye'nin aleyhine olmaktadır. Türkiye'ye "etnik dilleri özgürleştirin" baskısı yapan Almanya Türkçeyi yasaklamaktadır. Türkiye'nin kavramları kendisi için tanımlamasının zamanı gelmiş geçmektedir. Türkiye bir felakete sürüklenmektedir çünkü…

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü