Özel Harp Teşkilatı Neden Tasfiye Edildi?

Yazan  06 Ağustos 2014

           Yüksek Askeri Şura’nın sonuçlarının tartışıldığı günlerde sağlıklı bir değerlendirme yapmak için tek tek kimlerin nerelere tayin edildiğini, kimin terfi ettiğini ve kimin emekli edildiğini incelemek gerekiyor. Özetle bu şuranın sonuçlarını öyle cemaate yakın olanlar tasfiye edildi veya edilmedi şeklinde kısa, kolaycı bir şekilde izah etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Ancak bugün yine TSK ile ilgili başka bir  hususu ele alacağım.

           2 Mayıs 2013’de Gazeteport sitesinde yer alan bir haberde şöyle denilmekteydi: “PKK’nın önemli ismi Murat Karayılan son açıklamasında da ‘’Silah bırakmayı’’ bu şarta bağladı ve ‘Silah bırakmak için Öcalan serbest bırakılsın, PKK terör örgütleri listesinden çıkarılsın, koruculuk sistemi ile Özel Kuvvetler lağvedilsin. Bunlar savaş gücü’ dedi.” Murat Karayılan gibi deneyimli ve Ortadoğu sistemini yakından bilen bir terörist liderinin dünyanın bütün ordularının vazgeçilmez parçası olan özel kuvvetlerinin tasfiye edilmesi isteği, ilk bakışta Öcalan’ın serbest bırakılması isteğinden daha da gerçekçi olmaktan uzak bir istekti. Ancak Karayılan da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın tasfiye edilmesini istemiyordu. Karayılan’ın tasfiye edilmesini istediği, bilmedikleri ve korktukları güç "Seferberlik Tetkik Komutanlığı" idi.  

                23 Mayıs 2013’te Vatan gazetesinde Murat Çelik şöyle yazıyordu: “G.Kurmay, eski adı Özel Harp Dairesi olan Seferberlik Tetkik Kurulu’nu budadı. 16 bölge başkanlığından 11’ini kapattı. Bu merkezlerdeki ‘ÇOK GİZLİ’ kozmik belgeler de Ankara’ya taşınıyor...Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Trabzon, Konya, Gaziantep, Amasya, Malatya, Muğla ve Ağrı.Bu illerdeki ‘Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlıkları’ kapatıldı.Yurt çapındaki toplam 16 başkanlıktan 11’inin varlığına son verilirken, geriye sadece şu adreslerde, 5 Seferberlik Bölge Başkanlığı kaldı:İskenderun, Diyarbakır, Van, Kars ve Edirne.” Murat Çelik’in haberi öyle gizli tutulmuştu ki, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda albay rütbesinde olan ve 20 yılı aşkın görev yapan subaylar bile bölge başkanlıklarının dağıtılacağını Murat Çelik yazınca öğrenmişlerdi.

             Seferberlik Tetkik Kurulu’nun ilk tasfiye aşamasında beş bölge başkanlığı muhafaza edilerek sanki tamamen tasfiye edilmediği görüntüsü verilmek istenmiştir. Ancak 23 Mayıs 2013’ten 2014’e uzanan süreçte İskenderun, Diyarbakır, Van, Kars ve Edirne bölge başkanlıkları da tasfiye edilmiştir. Böylece, Türkiye’nin bir bölgesinin işgal altına girmesi, ağır bir karışıklık çıkması, ayaklanma olması durumunda işgalci unsurlara karşı savaşacak sivil-milli unsurları örgütleyen sistem tasfiye edilmiştir. Bu arada MAK-Muharebe Arama Kurtarma Ekipleri de tasfiye edilmiştir. MAK’ta çalışanların bir bölümü bir başka devlet kurumuna transfer olmuşlardır.  

           Öte yandan Özel Kuvvetler Komutanlığı ise varlığını sürdürmektedir. Özel Kuvvetler Komutanlığı 1992 yılında PKK ile mücadele sürecinin bir parçası olarak Amerikan Rangers’ları ve İngiliz SAS birlikleri örnek alınarak bir anlamda süper komandolar niteliği ile  tugay seviyesinde kurulmuştur. Özel Kuvvetler Komutanlığı önce tümen, ardından 2006 Yüksek Askeri Şura kararı ile Kolordu seviyesine yükseltilmiştir. 2010 Yüksek Askeri Şura kararı ile tekrar Tümen ve 2011 Yüksek Askeri Şura kararı ile tekrar Kolordu seviyesine getirilmiştir. Özel Kuvvetler Komutanlığı doğrudan Genelkurmay Başkanına bağlı olarak görev yaparlar. Muharebe Arama Kurtarma (MAK), doğrudan Özel Kuvvetlerin emrinde görev yapmıştır.

          Tabii bütün bunlara Kirazlıdere’deki Seferberlik Tetkik Kurulu’nun bilgilerini de içeren Kripto odasında yapılan aramadan sonra 1952’den 2010’a kadar Seferberlik Tetkik Kurulu’nda çalışan bütün sivil unsurların isimlerinin de dışarıya sızmasını eklemek gerekmektedir. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu üyelerinden bir AKP milletvekili bu dönemde Seferberlik Tetkik Kurulu’nda görev yapan bütün isimleri içeren dosyaların Komisyona teslim edildiğini kişisel olarak bana ifade etmiş ve bu isimlerin toplam sayısını (ölenler ile birlikte) bildirmiştir.  Sonuç olarak deşifre olması sonucunda  Türkiye büyük bir hayati gücünü kaybetmiş görünmektedir. 

Prof. Dr. Ümit Özdağ

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Yönetim Kurulu Başkanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display