Neden Şemdinli?

Yazan  08 Kasım 2017

 

2 Kasım Perşembe günü Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki Büyüktepe Karakoluna bağlı Toklu Kontrol Noktasında PKK terör örgütü tarafından yoğun sis ve kötü hava koşullarından faydalanarak gerçekleştirilen terör saldırısı nedeni ile altı askerimiz ve iki güvenlik korucumuzun şehit olması, iki askerimizin ise yaralanmasıyla bir kez daha yüreklere ateş düşürdü Şemdinli. Aslında teröristle mücadele gündeminden hiç düşmeyen, 15 Ağustos 1984’te Siirt/Eruh ile birlikte PKK terör örgütünün ilk hedefi olan Şemdinli’nin önemi nedir?

Coğrafi Açıdan Şemdinli’nin Önemi

Hakkari’nin üç ilçesi mevcut: Şemdinli, Yüksekova ve Çukurca. Şemdinli ilçesi coğrafi konum açısından üç ilçe içerisinde en stratejik konuma sahip olanı. Şemdinli’nin doğusunda İran ile 53 km,  güney ve batısında Irak ile 117 km sınırı bulunuyor. Üçlü sınır noktası diye bilinen Şemdinli bu konumu ile büyük bir coğrafi öneme sahip. Her iki ülkeye sınırı bulunması, sınır hattı üzerindeki arazinin çoğunlukla sarp, engebeli, kayalık ve ormanlık olması, uzun yıllardır Şemdinli ve çevresinin PKK terör örgütü için en önemli barınma alanı haline gelmesine neden oluyor.

Şemdinli bölgesinde; Katina Boğazı, Haruna, Şapatan, Mezar, Ortaklar, Ulaşan, Gilini ve Su Gediği gibi coğrafi açıdan önemli büyük gedik ve geçitlerle birlikte sayıları yüzlerle hatta binlerle ifade edilebilecek çok sayıda küçüklü büyüklü geçit bulunuyor.[i] Geçit ve gediklerin sayısının oldukça fazla olması Şemdinli’yi PKK terör örgütünün geçiş güzergâhlarından en önemlisi haline getiriyor.

PKK Terör Örgütü İçin Şemdinli Neden Önemli?

PKK terör örgütünün ana barınma alanlarından birisi olan Hakurk alanı Şemdinli’nin hemen güneyinde, Irak sınırları içerisindedir. Şemdinli’nin doğusunda İran sınırları içerisinde PKK’nın bir diğer barınma alanı olan Şehidan ve Jermi bulunur. İlçenin hemen batısında, yine Irak topraklarında terör örgütünün Basyan barınma alanı mevcuttur. Yani, güney sınırımıza doğru bir bıçak ucu gibi uzanan Şemdinli’nin üç bir yanı, PKK terör örgütünün barınma alanları ile kaplıdır.

Bahsedilen bölgelerde kendisine hareket alanları oluşturan PKK, bu bölgelerden Basyan’ı kendisine açılım noktası olarak kullanır. Basyan barınma alanı üzerinden PKK, yine Irak topraklarında Basyan’ın batısında bulunan Avaşin ve Zap alanları üzerinden Çukurca ve Şırnak bölgelerine geçiş sağlar. Şemdinli, teröristlerin Irak üzerinden Türkiye’ye açıldığı, eylem sonrası dönüş yapabildiği en önemli giriş-çıkış noktasıdır ve bu nedenle Şemdinli PKK terör örgütü için de çok önemlidir.

Şemdinli bölgesi coğrafi yapısı nedeniyle PKK terör örgütüne avantaj sağlar. Dağlık alanlar, engebeli arazi yapısı, su kaynaklarının ziyadesiyle mevcudiyeti, arazinin gizlenme ve barınma imkânları yaratması bu avantajların başında gelir. Bu zorlu coğrafya; Şemdinli’nin sınır komşusu olduğu ülkelerin topraklarında PKK’nın daha rahat hareket etmesini, bu bölgede barınma alanları arasında terör örgütü elemanlarını kaydırabilmesini, zorlu hava koşullarında gizlenebilmesini, vur-kaç olarak tabir edilen eylem türlerini gerçekleştirebilmesini sağlar.

PKK’nın Bölgedeki Kaçakçılık Faaliyetleri

1980’lerin ikinci yarısından itibaren hep gündemde kalmıştır Şemdinli. PKK terör örgütünün ana hedeflerinden birisi bu bölge olduğu için bundan sonra da gündemde kalacaktır. Aktütün, Alan, Durak, Ortaklar, Derecik, Tekeli isimlerinin hafızalarda PKK terörünü canlandırmasının temel nedeni de budur. PKK terör örgütü Şemdinli bölgesinde sürekli aktif kalmak, eylem yapmak, halk üzerinde baskı kurmak,  kaçakçılığı canlı tutmak ve yönlendirmek ister. Şemdinli bölgesi, Hakkâri’nin diğer iki ilçesi gibi kaçakçılığın yani PKK terörünün mali kaynağının kilit noktası pozisyonundadır.

Şemdinli’den başta uyuşturucu, çay, sigara, tütün ve elektronik eşya olmak üzere birçok malzeme kaçak yollardan yurt içine sokuluyor. 2016 yılı Ağustos ayından itibaren hudut hattında alınan tedbirler kaçakçılığı, dolayısıyla PKK terör örgütünün gelir kaynaklarını sınırlıyor. PKK saldırısının gerçekleştiği Toklu Kontrol Noktası da Şemdinli bölgesinde kaçakçılığın engellenmesi açısından oldukça kritik bir noktada konuşlu bulunuyor.

PKK terör örgütünün en önemli gelir kaynaklarından birisi kaçakçılık. Hem uyuşturucu ticareti üzerinden terör örgütüne maddi kaynak sağlıyor hem de bölgede kaçakçılık yapanların sınır geçişlerinden haraç alarak kendisine gelir sağlıyor. Kaçakçılık PKK ilişkisinin bir boyutu da güç gösterme hususu. PKK terör örgütü kaçakçılık faaliyetlerini kontrol altına tuttuğu sürece bölgede hâkim güç olduğu algısını yaratmak istiyor.

Hakkâri Valiliğinin basın açıklamalarından[ii] elde edilen veriler bölgedeki kaçakçılık faaliyetlerinin boyutlarını gözler önüne seriyor. 01 Ocak-04 Kasım 2017 tarihleri arasında Hakkâri İli genelinde kaçak yollardan ülkeye sokulan; 45.560 kg çay, 2.369 kg nargile tütünü, 1.737.859 paket sigara, 2.718 adet cep telefonu, 11.518 kg esrar, 187,6 kg eroin, 13, 6 kg metanfetamin, 21 ton akaryakıtın güvenlik güçlerince yakalandığı belirtiliyor. İran sınırından Balkanlara, oradan Avrupa’ya kadar narkoterör trafiğini kontrol eden terör örgütü PKK’nın, kenevir üretimi ve ticaretinden yıllık 500 milyon TL, uyuşturucu kaçakçılığından da yine yıllık 1.5 milyar dolara yakın gelir elde ettiği biliniyor.[iii]

Kaçakçılık devlet otoritesi tarafından engellenmeye başladıkça bölgede terör eylemleri artıyor. Bu korelasyonun temel nedeni bölgede hâkim güç olarak PKK terör örgütünün olduğu algısını kuvvetlendirmek. Kaçakçılık faaliyetlerini kontrol eden PKK olduğuna göre, kaçakçılığın artması ya da azalmasından da kendisini sorumlu gören PKK oluyor. Bu nedenle kaçakçılık faaliyetlerinin önlenmesi adına sınır hattında Mehmetçik ne kadar fazla sayıda ve etkin önlem alırsa bu durumdan olumsuz etkilenen PKK’nın da terör eylemleri sayısı o yönde artıyor.

Özellikle FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz hain kalkışma girişiminin ardından sınır ve teröristle mücadele bölgelerinde görev yapan komuta kademesinin değiştirilmesi, bölgede görevli güvenlik güçleri arasında bilgi ve istihbarat akışı ile koordinasyonun sağlanması, hudut hattında alınan tedbirlerin etkinleştirilmesi, “kaçakçılıkla mücadele terörle mücadeledir” anlayışının ön plana çıkarılması neticesinde Şemdinli bölgesinde kaçakçılıkla mücadeleye de hız verildiği biliniyor. Kaçakçılıkla mücadelenin hızlanmasıyla birlikte gelir kaybına uğramak istemeyen PKK terör örgütünün; işbirlikçileri vasıtasıyla bölgede güvenlik güçlerimizin geçiş güzergâhlarına El Yapımı Patlayıcılar (EYP) yerleştirdiği, güvenlik güçlerinin dikkatlerini kaçakçılık güzergâhlarının ötesine çekebilmek için diğer alanlardaki terör eylemlerini artırdığı gözlemleniyor.

Kaçakçılık ve terör tabiri caizse birbirinden ayrılamayacak iki kardeş gibi düşünüldüğünde, PKK terör örgütünün kaçakçılık yollarını kesmek ve kontrolleri artırmak için kurulan Toklu Kontrol Noktasına 2 Kasım tarihinde neden saldırı düzenlediği daha rahat anlaşılıyor.

PKK Terör Örgütünün Şemdinli Kalkışması

Şemdinli’nin önemini vurgulamak için biraz geriye gidip 2012 yılında yaşanan Şemdinli kalkışmasını hatırlamakta fayda var. Terör örgütü PKK 23 Temmuz 2012’de, “Kıra Dayalı Kent Merkezli Eylem Stratejisi” olarak isimlendirdiği terör faaliyetleri kapsamında, yaklaşık 300 kişilik bir grupla Şemdinli’ye saldırdı. O tarihe kadar bölgede küçük gruplarla varlık gösterebilen PKK, ülkedeki siyasi konjonktürü de istismar ederek, Şemdinli’yi sözde kurtarılmış bölge ilan edebilmek için varını yoğunu ortaya koymaya çalıştı.

Şemdinli üzerinden bir başarı hikâyesi yaratmaya çalışan PKK terör örgütü, bir yandan Şemdinli ilçesindeki askeri birlikler başta olmak üzere devlet kurumlarına yönelik saldırılar düzenlerken, bir yandan da ilçeye yaklaşan yolları keserek kimlik kontrolü ve propaganda yapmaya, Şemdinli’yi çevreleyen tepelere uçaksavarlar yerleştirerek bölgeye savaş uçakları ve taarruz helikopterlerinin girmesini engellemeye, bölgede sözde hâkim otorite olduğu algısını yaratmaya gayret etti. PKK coğrafi konumu nedeniyle bir kez daha hedef seçtiği Şemdinli’yi Türkiye topraklarından koparmak ve sözde bağımsız bir bölge ilan etmek arzusuyla, hem Irak hem de İran üzerinden çok sayıda teröristi bu bölgeye sevk etti.

Hakkâri Valiliği 11 Ağustos 2012 tarihinde yaptığı açıklama ile Şemdinli bölgesindeki operasyonların tamamlandığını, 120 PKK terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiğini açıkladı.[iv] Her ne kadar operasyonların tamamlandığı açıklansa da o tarihlerde PKK terör örgütünün Şemdinli kalkışması sona ermemişti. Şemdinli’yi ele geçirme hedefini siayasi bir şova dönüştüren PKK terör örgütü, 18 Ağustos 2012’de bölgeye giden sözde milletvekillerinin konvoyunu durdurarak bu kişilerle kucaklaştı. 02 Eylül 2012’de Şemdinli güneyinde bulunan Goman dağı bölgesinde yeniden operasyon başlatıldı. Eylül ayı ortalarına kadar bölgede 123 terörist daha etkisiz hale getirildi.

2012 yılında gerçekleşen Şemdinli kalkışmasının üç temel hedefi vardı. Bunlardan birincisi Şemdinli’yi Türkiye topraklarından koparmak. İkincisi halkın arasına karışarak “kurtarılmış bölge” ilan etmek ve neticesinde halk ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmek. Üçüncü neden Şemdinli’ye yüklenerek 2011 Mart ayında Suriye’de başlayan iç savaşın etkilerinden daha başlangıç safhasında iken faydalanmak. 2012 kalkışmasından da anlaşılacağı üzere daha ilk kuruluş yıllarından itibaren PKK için büyük önemi haiz olan Şemdinli, günümüzde de örgüt için aynı önemini koruyor ve koruyacak gibi de gözüküyor.

2017’de Şemdinli’de Terör Olayları

Hakkâri Valiliğinin açıklamalarına göre 2017 sene başından Kasım ayına kadar PKK terör örgütü tarafından; silahlı saldırı, EYP saldırısı, taciz ateşi başta olmak üzere önemli sayılabilecek toplam 15 terör eylemi gerçekleştirildi. Düzenlenen operasyonlar neticesinde yine Şemdinli’de 82’si ölü, 9’u sağ ve 5’i teslim olmak üzere toplam 96 PKK terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi. PKK’nın terör eylemleri güvenlik güçlerimize yönelik olmakla sınırlı kalmadı. PKK terör örgütü mensupları Şemdinli bölgesinde çalışan sivil işçileri de hedef aldı. Kasım ayı başına kadar yıl içerisinde; bölgedeki yol ve karakol inşaatlarında çalışan 7 işçimiz şehit oldu, 3 işçi ise yaralandı.

Şemdinli Üzerinden PKK’nın Vermek İstediği Mesajlar

Şemdinli’de meydana gelen üzücü terör saldırısını kaçakçılıkla paralel kılmak yapılan analizi cılız kılıyor. PKK terör örgütü her zaman olduğu gibi, bölgesel ve hatta küresel gelişmelere paralel olarak eylem kararları alıyor. Bu nedenle özellikle Irak ve Suriye’de yaşananlar çerçevesinde PKK’nın Şemdinli eylemini değerlendirmekte fayda var.

Barzani’nin çocukluk hayalim dediği bağımsızlığa giden yolun tıkanması, Irak Merkezi Hükümetinin (IMH) Barzani’ye yönelik operasyonlar yaparak Irak Kuzeyi Bölgesel Yönetimini (IKBY) 2014 yılı sınırlarına geri sürüklemesi, IMH – İran ve Türkiye’nin IKBY referandumunun ardından yakınlaşması, Irak Ordusu ile TSK’nın Habur’da ortak tatbikatı ve PKK terör örgütüne yönelik ortak operasyonların dile getirilmesi, PKK’nın yeni denklemler kurmasına neden oluyor.

TSK’nın Irak’ın kuzeyinde Şemdinli sınırındaki Serabatin ve Çukurca sınırındaki Kokozer’de düzenlediği sınır ötesi harekât, PKK’nın İnsansız Hava Araçları (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) kullanımının artmasıyla küçük gruplar halinde harekete zorlanması, Afrin bölgesindeki PKK varlığını kuşatma amacına yönelik olduğu belirtilen İdlib Harekâtı, Rakka’da IŞİD’e yönelik operasyonlar neticesinde kendi kolu PYD’nin parlatılması, Kandil bölgesi dâhil olmak üzere Irak’ın kuzeyine yapılan hava harekâtları da PKK terör örgütü tarafından göz önünde tutuluyor. Bütün gelişmeleri bir arada değerlendiren PKK, Şemdinli’de düzenlediği terör eylemi ile aslında üç önemli mesaj vermeye çalışıyor.

Bu terör eylemiyle verilmeye çalışılan en önemli mesajın, teröristlerin etkisiz hale getirilmesinin ardından ele geçirilen silah ve malzemelerde gizli olduğu görülüyor. Ele geçirilen silahlardan bir tanesinin AT-4 tanksavar füzesi olduğunun altını çizmek gerekiyor. İsveç yapımı olan ve başta ABD ve Hollanda olmak üzere otuza yakın ülkenin silahlı kuvvetlerince kullanılan AT-4’ler PKK terör örgütünün eline nasıl ulaşıyor? PKK’nın yıllardır kullandığı RPG 7 ve 11’lerin mühimmatı bittiği için AT-4’leri kullanmaya başladığı düşünülebilir mi? Tabi ki hayır…

ABD tarafından PKK/PYD’ye ve Peşmerge’ye verildiği bilinen AT-4’lerden; mart, nisan, haziran ve kasım aylarında sadece Şemdinli’de dört adet, sene başından itibaren ülke genelindeki operasyonlarda toplam yirmi adedinin yakalandığını bir kenara not etmek gerekiyor. PKK/PYD’ye verilen silahların Türkiye’ye karşı kullanılmayacağını taahhüt eden ABD’nin silahlarını açıktan kullanan PKK terör örgütü; PYD eşittir PKK mesajını da açıktan veriyor.

PKK terör örgütünce verilmek istenen ikinci mesaj; bir süredir sansasyonel eylem yapamadığı, sürekli izlendiği için hareketsiz kaldığı algısını kırmak ve PKK mensupları ile destekçilerinin morallerini artırmak amacını taşıyor. Bu algıyı yıkmak için; “istenilen yer ve zamanda eylem yapabilirim” mesajını iletmek istiyor. Bir yıla yakın bir süredir insansız hava araçlarının kuvvet çarpanı etkisinden kurtulamayan PKK, bölgedeki hava koşullarının kendisine avantaj sağlamasını bekleyerek ve bölgedeki iki günlük sisten faydalanarak eylemsizliğini kırmaya çalışıyor. PKK terör örgütü açısından Şemdinli terör eyleminin hedeflerinden birisi de kış dönemine girmeden büyük çaplı bir saldırı düzenleyebildiğini göstererek şiddete dayalı varlık amacının sürekliliğini korumak.

PKK’nın Şemdinli üzerinden göndermeye çalıştığı üçüncü mesaj; elinde çok fazla teknoloji ürünü silah ve teçhizat olmasa da eylem yapabildiği, güçlü olduğu ve gücünü koruduğu yönündeki algıyı artırmaya yönelik. PKK’nın terör saldırısının ardından ele geçirilen malzemelerden birisinin üzerinde yazılı olan mesaj; TSK tarafından kullanılan modern harp silah ve araçlarını gözden düşürme gayretine yönelik hazırlanmış gibi görünüyor. Bu mesaj hem PKK yandaşlarını cesaretlendirmek, hem de TSK’ya meydan okuyarak, hangi tür teknolojiyi kullanırsanız kullanın terör eylemleri devam edecektir algısını yaratmak kapsamında hazırlanmış. 

Sonuç

Ağustos 2016 tarihinden itibaren, özellikle son bir yıl içerisinde kış ayları da dâhil olmak üzere;

-           Devam eden kararlı operasyonlar,

-           PKK terör örgütünce girilemez algısı yaratılarak efsaneleştirilen İkiyakalar, Alandüz, Uzundere, Pirinçeken, Balkayalar gibi psikolojik alanlara girilmesi ve bu bölgelerde sürekli kontrolün sağlanması,

-           Terör örgütüne ait sığınak ve barınakların ele geçirilmesi, söz konusu sığınaklarda çok sayıda silah, mühimmat ve yaşam malzemesi bulunarak imha edilmesi,

-           Hudut birliklerince hudut geçişlerinin engellenmesine ve kaçakçılıkla mücadeleye yönelik alınan tedbirler,

-           Sınır ötesinden başlayarak yurtiçine doğru gerçekleştirilen hava harekâtları ile anlık istihbaratın değerlendirilmesi sonucunda düzenlenen operasyonlar neticesinde; PKK terör örgütünün ülkemiz içerisinde hareket alanı oldukça kısıtlandı. Silahlı ve silahsız İHA’ların yoğun olarak kullanılmasıyla birlikte büyük gruplar halinde hareket edemeyen, 3-5 kişilik gruplara bölünmek zorunda kalan PKK terör örgütü, eylemsizliğini kırma yolunu en çok önem verdiği Şemdinli’de deniyor.Meydana gelen son saldırı ile PKK terör örgütü yaz aylarında gösteremediği varlığı, hava şartlarını kollayarak kış ayları başında ortaya koymaya çalışıyor ve çalışmaya da devam edecek gibi görünüyor.

Şemdinli’den başlayarak, Hakkâri, Şırnak, Diyarbakır başta olmak üzere bütün kritik konumdaki illerimizde devam eden teröristle mücadelenin etkinliğinin daha da artırılması, hudut hattının daha korunaklı hale getirilmesi gerekiyor. Söz konusu etkinliğin artırılması için teknolojiden istifade imkânlarının daha da artırılması elzem. Örneğin sisli havalarda görüş imkânı sağlayan kamera sistemlerinin daha fazla miktarda tedarik edilmesinin, sıralanan bölgelerde güvenlik güçlerimize büyük üstünlük sağlayacağı gözüküyor. Askeri teknoloji üreten savunma sanayi kuruluşlarımızın kapasitelerini artırılması, daha hızlı ve daha çok miktarda silah-teçhizat üretebilmesi için bu kuruluşlara devlet desteğinin maksimum seviyeye çıkarılması, teröristle mücadele eden birlikleri destekleyecek araştırma ve geliştirme (AR-GE) faaliyetlerinin mücadelenin yürütüldüğü bölgelere konuşlandırılacak uzman birimlerce yapılmasına yönelik tedbir alınmasında fayda görülüyor.

Bununla birlikte; SİHA ve İHA’ların teröristle mücadelede yarattığı kuvvet çarpanı etkisinden faydalanmaya devam edilmeli, bölgenin şartları da göz önünde bulundurularak teröristle mücadele edilen bölgede her tugay bölgesine üç adet İHA düşecek şekilde yeni bir yapılanmaya gidilmeli, Yüksekova Selahaddin Eyyübi Havaalanından da faydalanılarak bu bölgeye bir İHA yönetim merkezi kurulmalıdır.

Suriye sınırı ile başlatılıp, İran hudut hattı ile devam ettirilen sınır fiziki güvenlik sistemlerinin öncelikle Şemdinli’den başlamak üzere önce Hakkâri ve sonrasında Şırnak’a süratle yayılması gerekiyor. Her ne kadar bu bölgelerde coğrafi şartlar zor olsa da gelişen teknoloji sayesinde sınır güvenliğinin zor coğrafyalarda da etkin olarak alınabilmesi mümkün görünüyor. Hakkâri bölgesinde sınır güvenliğinin artırılması maksadıyla bakanlık ya da başbakanlık seviyesinde kurulabilecek bir araştırma ve koordinasyon mekanizması ile sınır hattı fiziki güvenliğinin tahmin edilenden daha kısa süre içerisinde alınabileceğini değerlendiriyorum.

 Kaçakçılık ile mücadelenin terörle mücadele ile eş değer olduğu anlayışının devam ettirilmesi, bu nedenle hudut güvenliği için Hakkâri bölgesinde; gerekirse ülkenin tüm imkânları seferber edilerek yeni önlemler alınması gerekiyor. Kaçakçılığın etkisiz hale getirilmesi için kolluk tedbirlerinin yanı sıra sosyal ve ekonomik tedbirlerin de alınmasında fayda var. Bir zamanların besicilik cenneti olan Hakkâri bölgesinin yeniden hayvancılık açısından canlandırılması, gerektiğinde devlet tarafından besicilere bedava hayvan verilmesine devam edilmesi, yurt dışından et ithal eden ülkemize de nefes aldıracaktır. Bununla beraber hudut hattında güvenliğin tesisi ile birlikte bölgede yamaç paraşütü, kayak gibi spor etkinliklerinin artırılabileceği, bölgenin turizm açısından da kalkındırılabileceği aşikârdır.

Şemdinli ilçesi başta olmak üzere, diğer ilçeleri ile birlikte Hakkâri belki de en çok kan akıttığımız vatan toprağımızdır. PKK terörünü sona erdirmeye yönelik ilave tedbirlere bu topraklardan başlanmalıdır... Şehitlerimizin mekânı cennet olsun…

 

 

 


[i]http://www.hakkari.gov.tr/semdinli

[ii]http://www.hakkari.gov.tr/basin-aciklamalari-duyurular

[iii]http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/06/27/pkknin-uyusturucudan-sagladigi-gelir-soke-etti

[iv]http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2012/09/25/6742/pkknin-23-temmuz-23-eylul-2012-arasindaki-teror-faaliyetleri

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display