Meis Adası’nın Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) ve Civarındaki Adaların Egemenlik Hakları

Yazan  02 Eylül 2020

Doğu Ege Adaları ve Meis Adası dahil 12 Adalar, İtalya ve Balkan Harpleri (1911-1913) sonunda Osmanlı Devleti yenilmiştir.

Bu nedenle, 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması[i], 4 Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşması[ii] ve 03 Şubat 1914 tarihli Altı Büyük Devlet Kararı ile Yunanistan’a verilmiştir. Müteakiben I.Dünya Harbinde Osmanlı İmparatorluğunun yenik sayılmasıyla İtalyan işgali altında olan 12 Adalar İtalya’ya geçmiştir.

Türkiye’nin Kuruluş Antlaşması olan, Lozan Barış Antlaşmasının (1923) 6, 12[iii], 15 ve 16[iv]’ncı maddelerinde Türkiye’nin sınırları çizilirken Osmanlı ile yapılan bu antlaşmalar tekrar vurgulanmıştır.

II.Dünya Savaşında İtalya’nın yenilmesi üzerine 10 Şubat 1947 tarihli Paris Barış Antlaşmasıyla İtalya’ya verilen Meis ve 12 Adalar Yunanistan’a devredilmiştir.

Türkiye, egemenlik devrinin ancak açıkça belirtilen sınır çizgisi-taşları (Lozan Md.9,10,11)[v], denizde ise adaların ismen belirtilerek yapılabileceğini, Lozan ve Paris Antlaşmalarının da bu şekilde yazıldığını ifade etmektedir.  Lozan’da, ismi sayılamayan ada ve adacıkların egemenlikleri ise Antlaşmanın 6. ve 12. Maddelerinde tarif edilerek belirlenmiştir. Lozan Antlaşmasının 6.Maddesinde[vi] “…, sahil devletinin, kıyısına 3 milden daha yakın bulunan ada ve adacıkları içine alacağı” ve 12. Maddesinde ise “..., Asya kıyısından üç deniz milinden az uzaklıkta bulunan adaların Türk egemenliğinde kalacağı” belirtilmektedir.

 

 

Meis adasının egemenliğini 1947 Paris Antlaşmasıyla alan Yunanistan, Meis’in batısındaki, Anadolu kıyılarına 3 mil uzaklıkta bulunan, Kara Ada (Nisis Ro) ve doğusundaki, Anadolu kıyısına 1.8 mil mesafede, İpsili Adası’nı (Vrak. Strongili) gasp etmiştir. Bu adalar Lozan Md.12 gereğince Asya sahillerinin 3 mili içinde olup Türkiye’ye aittir. Bu adaları, Meis’in de 3 mili içinde diyerek, 6. Maddeye sokulmaya çalışılması antlaşmanın ruhuna aykırıdır.

 

 

Her ne kadar adaların kıta sahanlığı ve MEB hakları olsa da, hakça paylaşım ilkesinde “kara deniz hakimdir” prensibi esastır. Ana kara önündeki bir başka ada, ana karanın önünü kapatamaz ve haklarını gasp edemez. Bu konuda, Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemelerinin yanlış tarafta olan adalarla ilgili kararları vardır. Bu mahkemeler özet olarak, 1977 Birleşik Krallık (BK)- Fransa Davası olup, Fransa Kıyılarına yakın BK’ya ait Jersey adaları, 1984; ABD-Kanada Maine Körfezi, 1992; Kanada- Fransa St.Miquelon adaları, 1993; Danimarka-Norveç Jan Mayen Adası davasında, yanlış tarafta bulunan adalara ya sadece karasuları kadar veya kısıtlanmış bir deniz yetki alanı tanımlanmıştır. Bu nedenle Meis’in Türkiye’nin uzun kıyı şeridini gasp ederek MEB iddiası geçerli değildir. Dünyanın pek çok yerinde, neredeyse savaşa sebep verecek, benzer sorunlar bulunmaktadır[i].

İleride benzeri bir Uluslararası Hakem Mahkemesine gidilmesi durumunda adalardaki devlet uygulamaları önem kazanmaktadır.  Bu nedenle, haksızlığının farkında olan Yunanistan, anılan adalarda fener inşa etmekte, kuş göç yolları gözetleme kuleleri dikmekte, dini şapeller inşa ederek üst düzey ziyaretler yapmaktadır[ii].

 

 

Bu uygulamaların ileride egemenlik hakkına gerekçe olarak gündeme getirileceği aşikârdır. Türkiye, Yunanistan’ın bu uygulamalarının benzerini icra etmese de en azından, protesto ederek kayıtlara geçirmeli ve haklılığını uluslararası platformlarda dile getirmelidir.

Sonuç

Ege’deki ve Meis’in iki yanındaki anılan adaların egemenlik hakları öncelikle saptanmalı ve ondan sonra Ege ve Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarına ilişkin sorunlar ele alınmalıdır.

 

KAYNAKÇA

Ali Kurumahmut, (yayına hazırlayan) Ege’de Temel Sorun, Egemenliği Tartışmalı Adalar, Türk tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1998.

Ayhan Yıldızel, Marine Deal Denizcilik ve Ekonomi Gazetesi, Eylül 2020, Sayı 153, ss.28-29

Başeren, Sertaç Hami, Ege Sorunları, Dz.Tarih Araştırmalar Vakfı, Ankara, 2006, s.185.

Başeren, Sertaç Hami, “Kıta Sahanlığı: Doğal Uzantı ve Mesafe İlkesi İlişkileri”, Dış Politika Dergisi, C.VI, 1995.

Başeren, Sertaç Hami, Kurumahmut Ali, Ege’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Ankara Üniversitesi basımevi, Ankara, 2003.

Apatay, Çetinkaya, Ege’de Olup Bitenler, Dz.K. İkmal Grup Komutanlığı Basımevi, İstanbul, 2006.

Denk, Erdem, Egemenliği Tartışmalı Adalar: Karşılaştırmalı Bir Çalışma (Kardak Kayalıkları ve Spratly ve Senkaku/Diaouyu Adaları Örnekleri), Ankara 1999.

İnan Yüksel, Başeren, Sertaç Hami, Status of Kardak Rocks-Kardak Kayalıklarının Statüsü, Ankara 1997.

Nikos Kurios, Aigaıo İ Makrohronia Diamahi Kaı O Roles Tou Amerikanon, (Ege’de uzun Soluklu çatışma ve Amerikalıların Rolü) Libani yayınları, Atina, 2009.

Pazarcı Hüseyin, “Ege denizindeki Türk-Yunan Sorunlarının Hukuki Yönü”, Türk-Yunan Uyuşmazlığı, derleyen Vaner, S., Ankara 1990, s.118.

Syrigos, Angelos M., The Status of the Aegean Sea According to International Law, Sakkoulas/Bruylant,1998.

 

[i] Ayhan Yıldızel, Marine Deal Denizcilik ve Ekonomi Gazetesi, Eylül 2020, Sayı 153, ss.28-29

[ii] http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/ankara-yine-uyudu-egede-17nci-adamiz-da-isgal-edildi-1177628/

 

 

[i] Londra Antlaşması, 30 Mayıs 1913, I. Balkan Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'nin yenilmesiyle imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre; Osmanlı Devleti'nin batı sınırı Midye-Enez  hattı olacaktır. Selanik, Güney Makedonya  ve Girit, Yunanistan'a verilecektir.  Orta ve Kuzey Makedonya, Sırbistan'a bırakılacaktır.  Ege Adaları'nın geleceğinin saptanması büyük devletlere bırakılacaktır. 

[ii] Londra Antlaşması, Md.4 Girit Adası Yunanistan’a bırakılacak, Md.5. Ege Denizinde Girit Adası dışında kalan adaların kime ait olacağını tespitini, Büyük Devletler kararına bırakılacak.

[iii] Lozan Antlaşması, Madde 12 . İmroz ve Bozca Adaları ile Tavşan Adaları dışında, Doğu Akdeniz Adaları ve özellikle Limni, Semendirek, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya Adaları üzerinde Yunan egemenliğine ilişkin 17/30 Mayıs 1913 günlü Londra Andlaşmasının beşinci ve 1/14 Kasım 1913 günkü Atina Andlaşmasının on beşinci Maddeleri hükümleri uyarınca 13 Şubat 1914 günkü Londra Konferansında alınıp 13 Şubat 1914 günü Yunan Hükümetine bildirilen karar, işbu Andlaşmanın İtalya'nın egemenliği altına konulan ve on beşinci Maddede yazılı olan Adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak koşulu ile doğrulanmıştır. Asya kıyısından üç milden az uzaklıkta bulunan Adalar, işbu Andlaşmada tersine hüküm olmadıkça, Türkiye egemenliği altında kalacaktır.

[iv] Lozan Antlaşması, Md.15, Türkiye aşağıda sayılan Adalar üzerindeki tüm hak ve senetlerinden İtalya yararına vazgeçer: Bugün İtalya'nın işgali altında bulunan Astampalya (Astropalia), Kodoş (Rhodes), Kalki (Calki), Skarpanto, Kazos (Casso), Piskopis (Tilos), Misiros (Misyros), Kalimnos (Kalymnos), Lcros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sombeki (Simi) ve Istanköy (Kos) Adaları ile bunlara bağlı olan adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası

[v] Madde 9-İlgili Devletler Komisyonca konulmuş olan nirengi noktalarını, işaretlerini, direk ya da sınır işaretlerini korumağı yükümlenirler; Madde 10-Sınır işaretleri birbirinden gözle görülebilecek uzaklıklara yerleştirilecektir. Bunlara numara konulacak, bulundukları yerler ve numaraları bir harita üzerinde belirtilecektir; Madde 11-Sınırlamaya ilişkin kesin tutanaklar ve ek haritaları ile belgelerin asılları üç örnek olarak düzenlenecektir. Bunlardan ikisi ortak sınıra sahip devletler hükümetlerine verilecek ve üçüncü örneği ise, işbu Aııdlaşmayı imza eden devletlere onaylanmış birer örneğini sunacak olan, Fransa Cumhuriyeti Hükümetine gönderilecektir.

[vi] Lozan Ant. Md.6…..İşbu Andlaşmada tersine bir hüküm olmadıkça, deniz sınırları kıyıdan üç milden aşağı uzaklıktaki ada ve adacıkları kapsar.

Ergun Mengi

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display