< < İdlib Açmazı
 Bu sayfayı yazdır

İdlib Açmazı

Yazan  12 Ocak 2018

 

TSK’nın İdlib Harekâtı ve İdlib’de Son Gelişmeler

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) “İdlib Harekâtı” 07 Ekim 2017’de Özgür Suriye Ordusuna (ÖSO) bağlı grupların bölgeye girişiyle ve 09 Ekim 2017 tarihinde TSK unsurlarının bölgeye girmesi ile başlamıştı. 2017 yılı içerisinde; 13 Ekim’de 1’inci, 23 Ekim’de 2’inci ve 19 Kasım’da 3’üncü gözlem noktalarının tesis edildiği açıklandı.[i] Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yapılan açıklamada ise “TSK’nın dördüncü gözlem gücünün İdlib’e yerleşmeye başladığı”[ii] belirtildi.

İdlib Harekâtının nihai hedefinin; Astana sürecinde alınan kararlara istinaden oluşturulan çatışmasızlık bölgelerinin etkinliğinin artırılması, İdlib bölgesinde yaşanan çatışmaların sona erdirilmesi, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, yerlerinden edilen insanların geri dönüşü için gerekli şartların sağlanması, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi için gerekli koşulların sağlanmasına destek verilmesi olarak kamuoyuna duyurulmuştu.

Birkaç aydır Türkiye gündemine düşmeyen İdlib, 2018 yılının ilk günlerinde yeniden gündem oldu. Rusya Savunma Bakanlığınca, 5 Ocak gecesi çok sayıda İnsansız Hava Aracı (İHA) ile gerçekleştirilen ve Rusya’nın Hmeymim ve Tartus’taki askeri üslerini hedef alan saldırıların, İdlib bölgesindeki muhaliflerce yapıldığının açıklanmasının[iii] ardından gözler yeniden İdlib’e ve dolayısıyla İdlib bölgesindeki TSK unsurlarına çevrildi. Rusya’nın üs bölgelerine yönelik düzenlenen ve sıradan bir saldırı olarak görülemeyecek eylemlerde, adını rahatlıkla “El Yapımı Patlayıcılı İnsansız Hava Araçları” koyabileceğimiz, patlayıcı ve havan mühimmatı yüklü insansız hava araçları kullanıldı. Bu saldırıların ardından Moskova basını Rusya Savunma Bakanlığı’nın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a İHA saldırısıyla ilgili uyarı mektubu yolladığını yazdı.[iv]  

İdlib’in yeniden ülke gündemine oturmasındaki ikinci neden ise Rusya destekli Suriye Rejim Güçlerinin İdlib’e yönelik hava ve kara harekâtı başlatması oldu. Esasen, Ekim 2017 sonlarından itibaren Suriye Ordusu Yüksek Komutanlığınca dile getirilen[v] bu harekât, İdlib’i El Kaide temelli terör öğütlerinde temizlemek üzere, yine geçen yılın Aralık ayı ortalarında başlatılmıştı.[vi]

Fiili duruma bakıldığında ise; 10 Ocak 2018 itibarıyla Suriye rejim güçlerinin 2015 yılından bu yana Heyet Tahrir Şam (HTŞ-El Nusra) terör örgütü elindeki, İdlib’e 40 km mesafede bulunan Ebu Duhur üssünün kontrol altına alınması[vii] dikkatleri çekti. Suriye rejiminin İdlib’e yönelik harekâtı askeri açıdan incelendiğinde; güney-kuzey hattında ilerleyen rejim güçlerinin İdlib bölgesini bu hat üzerinden ikiye bölme gayretinde olduğu, Halep-Hama karayolu istikametinde İdlib’i iki parçaya ayırarak İdlib merkeze doğru harekâta devam edeceklerini, aynı zamanda da bu karayolunun kontrolünü ele geçirerek bölgedeki muhalif grupların lojistik desteğini de sekteye uğratmak amacında olduklarını söylemek mümkün.     

Suriye rejiminin İdlib’e yönelik hava harekâtlarının yoğunlaşması üzerine İran ve Rusya büyükelçiliklerini Türk Dışişleri Bakanlığına çağırılmasının ardından bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; “İran ve Rusya sorumluluklarını yerine getirmeli. Garantör olduysanız ki, oldular, rejimi durdursunlar. Bu, basit bir hava saldırısı da değil. Rejim ilerliyor İdlib içinde. Burada niyet farklı” ifadelerini kullandı.[viii]

 

İdlib’de Neler Yaşanabilir?

2017 Ekim ayında İdlib’de TSK tarafından başlatılan “Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü’nün” oluşturulmasına yönelik harekât, planlanan ve istenilen yönde gelişmemiştir. Açılması planlanan 12 gözlem noktasından dört ay içerisinde üçünün açılmış olması, harekâtın seyri süresince bir takım sorunların yaşandığına işaret ediyor. Gözlem noktalarının zamana yayılarak açılması TSK birliklerinin güvenliği açısından adım adım ilerleme ve emniyet tedbirlerinin dikkatlice alındığı izlenimini veriyor. Bununla birlikte bu noktaların açılmasında etkin rol oynayan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarının harekâta yaklaşımının, bu harekâtın yavaş seyretmesine yönelik en büyük etken olduğu da anlaşılabiliyor.

Bu çıkarımdan yola çıkarak; çok parçalı bir yapıya sahip ÖSO’nun bazen gönülsüz davrandığı, İdlib’deki diğer muhalif gruplar ve selefi radikal terör örgütleriyle ilişkilerini de dengede tutmak istedikleri, bu nedenle de TSK ile iş birliğini zaman zaman sekteye uğrattıkları görülebiliyor. 2018 yılı içerisinde, daha önceki dönemlerde Türkiye’nin desteklediği muhalif unsurların, Türkiye yerine diğer aktörlerle iş birliği içerisine girmesi, Türkiye’ye sahada verdikleri desteği kısmen de olsa kesmesi, gelişecek durumlara göre HTŞ gibi radikal örgütlerle iş birliği yapmaları muhtemel gibi gözüküyor.

2018 yılında yaşanması muhtemel en önemli hususlardan birisi de, Türkiye’nin İdlib bölgesinde konuşlu radikal selefi örgütlere yardım ve desteğini iddia eden algı yönetimi araçlarının daha aktif şekilde kullanılacağı şeklinde kendini gösteriyor. Uzun yıllardır dillendirilen Türkiye selefi örgütlere destek veriyor algısına yönelik yayınların, İdlib ve bölgede alanda yaşanan gelişmelere paralel olarak artabileceği, Türkiye’nin diplomasi alanında sıkıştırılmaya çalışılacağı, her fırsatta bu konunun Türkiye’nin önüne getirilebileceği anlaşılıyor. 

IŞİD terör örgütünün Suriye’de tamamen bitirilememesine rağmen oldukça dar bir alanda minimize edilmiş olması, Rusya ve Suriye’nin dikkatlerini, Mart 2015’den itibaren İdlib’i askeri nüfuz anlamında neredeyse tamamen kontrol altına alan HTŞ’ye yönlendiriyor. Fırat Nehri doğusunda ABD destekli PKK/PYD terör örgütünün elde ettiği bölgelerden şimdilik kendisine yönelik bir tehdit görmeyen Rusya ve Suriye’nin, Hama-Humus ve İdlib bölgesinde konuşlu radikal selefi terör örgütleri ve kendilerine muhalif diğer grupları saha dışına çıkarma çabalarına 2018 yılında hızla devam edeceği öngörülüyor. Rusya ve Suriye’nin bu yönde geliştireceği harekâta paralel olarak; HTŞ ve IŞİD terör örgütlerinin öncelikle Suriye rejim güçlerine ve uygun yer-zamanda Rus askeri birliklerine yönelik eylemler düzenlemeye bu yıl da devam edeceği de açıkça görülüyor.

Rusya destekli Suriye rejim güçlerinin İdlib’i kuzey-güney istikametinden ikiye bölmesi, ardından da büyük ihtimalle İdlib merkeze doğru yönelmesi sonucunda bu bölgede rejim güçleri ile başta HTŞ olmak üzere radikal örgütler arasında çatışmaların giderek artacağını öngörmek güç değil. Suriye rejim güçleri düzenlediği harekâtla bir yandan Kaide tabanlı terör örgütlerini temizlemeye çalışırken diğer yandan da ılımı muhalifler olarak adlandırılan grupları kendi saflarına çekmek, bunu başaramadığı takdirde en azından kendisine yönelik tehdit olmaktan çıkarmayı amaçlıyor.

Suriye rejim güçlerinin İdlib’de kontrolü sağlamaya başlamalarının ardından, 2018 yılı içerisinde Suriye devlet yetkililerinin TSK birliklerinin İdlib’den geri çekilmesi yönünde açıklamalar yapmaya başlayacakları anlaşılıyor. Bu yöndeki taleplerin artacağına ilişkin emareler geçtiğimiz yılın son günlerinde Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi tarafından zaten verilmişti. Caferi yaptığı bir açıklamada; “Yabancı askerlerin derhal ve şartsız olarak bölgemizden çekilmesini talep ediyoruz” diyerek[ix], Rusya ve İran haricinde Suriye topraklarında bulunan diğer ülkelerin geri çekilmesi gerektiğine işaret etmişti.

 

Sonuç

29-30 Ocak tarihlerinde Soçi’de, Suriye’deki muhalif gruplar ile hükümet yetkililerini bir araya getirecek “Ulusal Diyalog Kongresine” kısa bir süre kala İdlib bölgesinde yaşanan gelişmeler; Rusya, Türkiye ve Suriye arasında gerginliğe neden oldu. İdlib’de çatışmasızlığın yaratılması maksadıyla çıkılan yolda, Suriye konusunda söz sahibi aktörler arasında kazalar yaşanıyor.  

Bölgede askeri harekâtın ve çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle İdlib halkı kuzeye Türkiye sınırına doğru hareketleniyor. Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın verdiği bir bilgiye göre hareketlenen insan sayısı 64.000[x]. Açık kaynak bilgilerinde sayının 100.000’i geçtiği belirtiliyor. İdlib’de yaklaşık 2 milyon insanın yaşadığı bilindiğine göre çatışmaların seyrine göre hareketlenen insan sayısının daha da artabileceği anlaşılıyor. Göç akını başlaması halinde, çatışma bölgelerinden ülkemize doğru yönelen insanların, sınırlarımıza yakın ancak sınır ötesinde, Suriye tarafında kurulacak kamplarda tutulması önem arz ediyor.

Yaşanan gelişmeler gösteriyor ki, bazı “güvenlik uzmanlarının” 2017 Ekim ayında belirttiği gibi İdlib harekâtı sadece bir “intikal” harekâtından ibaret değil.İdlib Harekâtı, belki de son yıllarda TSK tarafından düzenlenen en önemli harekâtlardan birisi. Bölgedeki çatışmaların seyrine ve siyasi durumun nereye evrileceğine göre her gün ayrı bir rüzgara kapılan bölgedeki grupların, Rusya’ya ait üs bölgelerine düzenlenen “El Yapımı Patlayıcılı İnsansız Hava Araçları” saldırılarına benzer şekilde TSK unsurlarına yönelik kompleks saldırılar düzenleyebileceğinin dikkate alınmasında fayda var.

İdlib’deki gelişmeleri, Fırat Nehri doğusundan ellerini ovuşturarak izleyen bir grubun bulunduğunu da biliyoruz. Şayet Suriye rejimi, İdlib bölgesinde hâkimiyetini sağlar ve Türkiye’nin bu bölgeden çıkması hususunu dayatırsa, Fırat nehri doğusunda derinlemesine bir alan hâkimiyeti sağlayan ABD destekli PKK/PYD hem kendisini daha rahat hissedecek hem de Türkiye’nin bölgede etkisini kaybedeceğini düşünerek politikalarına yön verecektir.

Bir yanda Rusya ve Rusya ile ortaklık yapan sınır komşumuz İran, diğer yanda batılı “müttefikimiz” ABD, ABD’nin sınır boyumuza yerleştirdiği PKK/PYD terör örgütü, Suriye’de desteklenen muhalif gruplar, bu bölgedeki radikal selefi terör örgütleri, İdlib ve Suriye konusunda çok bilinmeyenli bir problem yaratırken, Türkiye’yi de açmaza itiyor. Problemin çözümü için Türkiye’nin; Suriye’de iş birliği yaptığı ülke ve aktörlerle yoğun bir diplomasi trafiği başlatarak, “İdlib açmazından” kendisini kurtarması, askeri-politik nihai hedeflerini ve planlarını gözden geçirmesi gerekiyor. 

 

 

 


[i]http://www.tsk.tr/BasinFaaliyetleri/BN_27

[ii]http://www.tgrthaber.com.tr/gundem/cavusoglu-rusya-ve-iran-esad-rejimini-durdurmali-219994

[iii]https://tr.sputniknews.com/columnists/201801111031772155-idlib-rus-hava-ussu-hmeymim-tartus-abd-amerika-iha-pyd-turkiye-cihatci-orgut-idlib-suriye-esad-yonetim-gorus-analiz/

[iv]http://www.hurriyet.com.tr/idlib-gerilimi-40706184

[v]http://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/515202.aspx

[vi]https://turkish.aawsat.com/2017/12/article55369085/rejim-gucleri-idlib-kirsalindaki-ebu-zuhur-havaalanina-dogru-ilerliyor

[vii]https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201801101031758970-suriye-ordusu-idlibde-ilerliyor/

[viii]http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-42634141

[ix] http://www.hurriyet.com.tr/son-dakika-suriye-turk-ve-abd-askeri-cekilsin-dedi-40686830

[x] http://www.arabnews.com/node/1222656/middle-east