Bu sayfayı yazdır

Barzani’nin Referandumu Erteleme Pazarlığı ve Şartlı Tuzağı

Yazan  14 Eylül 2017

Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesut Barzani’nin Haziran 2017 başında aldığı 25 Eylül’de bağımsızlık referandumu yapma kararının ne kadar tehlikeli sonuçlar yaratacağı gün geçtikçe artmaktadır. Bugün itibariyle 10 gün kalan referanduma yönelik olarak Barzani söylemlerini ve kampanyasını sertleştirirken ABD başta olmak üzere hemen hemen bütün ilgili ülkeler ise Bağdat ile diyalog ve erteleme çağrısını sıklaştırdı. Bunun yanında Irak içinde gerginlikler iyice arttı, saldırılara varan gerginlikler, protestolar yaşanmaya başlandı. Bütün bunlar bir iç çatışmanın emareleri olarak görülmelidir.

Barzani birçok yerden gelen erteleme talepleri için bazı şartları öne sürdü ve bunları Ağustos sonunda Bağdat’ta ilgili taraflarla görüştü ve bir sonuç çıkmadı.  İşte bu ortamda bugün (14 Eylül) Barzani ABD, İngiltere ve BM’nin temsilcilerinden oluşan bir heyetle yine referandumun ertelenmesi gündemiyle Duhok’ta bir araya geldi. Söz konusu heyet Barzani’ye referandumun ertelenmesine yönelik bir öneri sundular. Şimdi bunun sonucu bekleniyor.

Barzani’nin referandumun ertelenmesi için Ağustos ayında öne sürdüğü şartların aslında ne demek olduğunu, neyi hedeflediğini değerlendirdiğim röportajı Sayın Ahmet TAKAN, Yeniçağ gazetesindeki köşesinde 24 Ağustos’ta yazmıştı. Referandumun ertelenmesine yönelik bugün ortaya çıkan gelişme üzerine o yazının yeniden okunmasında fayda olduğunu gördük. Bir erteleme olursa hangi şartlarda olacak, Barzani’nin şartları aynen geçerli olacak mı şuanda bilemiyoruz ancak ertelemeyi kabul edecek Barzani’nin kendi şartlarına yakın şartlarda direteceğini öngörebiliriz. İşte o yazı…

 

Barzani'nin "şartlı"  tuzağı...

24 Ağustos 2017

Gelelim, çapulcubaşı Barzani'nin, referandumun ertelenmesi için Bağdat'a dayattığı 4 şarta. Orta Doğu'nun ünlü dansözlerinden biri olan bu şahsın son manevrasının perde arkasını görmek ister misiniz?.. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek, "Bu şartlardaki bir erteleme anlaşması şimdi yapılacak referandumdan daha büyük tuzak" diyor. Dilek, çapulcubaşının şartlarının gerçekte ne anlama geldiğini ise şöyle izah ediyor;

(a) Referandumun ertelenmesinin BM ve ilgili devletlerin gözetimindeki bir anlaşmayla karara bağlanması şartıyla 'Bağdat ve Erbil'in eşit iki devlet statüsünün uluslararası alanda onayının ve böylece tanınmasının',

(b) 140. Madde uygulansın denilerek 'Kerkük ve tartışmalı bölgeler dahil fiilen ve resmen kontrol ettiğim her yerde IKBY'nin egemenliğinin resmen tanınmasının',

(c) Kesilen bütçenin verilmesi ve azaltılan payın artırılması şartıyla 'IKBY fiilen bağımsız bir devlet gibi hareket etsin, kendi petrolünü satabilsin, savunma ve güvenlikte istediği şekilde dış ilişkiler kurabilsin ama Bağdat IKBY'nin giderlerini karşılamak üzere adeta vergi vermeye devam etsin' uygulamasının,

(d) Irak ordusunda Kürt asker sayısının oranı eski seviyesine çıkarılsın şartıyla 'Bağdat IKBY'nin bütçesine ve ordusuna karışmasın ama IKBY merkezi yönetime bağlı Irak ordusunda ve bütçesinde hak ve söz sahibi olsun anlayışının' kabulünün,

(e) İmzalanacak anlaşmada Bağdat yönetimi referandumun yapılmasını kabul ettiğini ve tarihini kayıt altına alınsın şartıyla 'sonucu IKBY yönetimi lehine çıkacağı büyük ihtimal olan referandumun tarihinin garantiye alınmasını, daha da önemlisi hem Irak anayasasına aykırı olan hem de bir bölgenin Irak'tan ayrılmasına yönelik olarak sadece o bölgede referandum yapılmasına ilişkin gayri yasal bir durumun resmen kabul ettirilip hukuki dayanak oluşturulmak üzere emrivaki gerçekleştirilmesinin', hedeflendiği çok açık olarak görülmektedir."

"Böyle bir anlaşmadan sonra referanduma gerek bile kalmaz" diyen Cahit Armağan Dilek, tehlikeli gidişatı şöyle anlatıyor;

"Çünkü, Barzani yönetimi adeta muzaffer bir ordu komutanı ve devletin başı gibi karşı tarafa ağır şartlar dayatmış gibi gözükmektedir. Bu şartlardaki bir anlaşma hem Bağdat yönetimi hem de Irak'ın bölünmesini gerçekten istemeyen ülkeler için referandumun kendisinden daha büyük bir tuzak durumundadır.

Eğer Bağdat bu şartlarda bir anlaşma imzalamayı kabul ederse, BM ve başta ABD olmak üzere ilgili ülkeler anlaşmaya gözlemci olarak dahil olursa Barzani yönetimi 25 Eylül'de yapacağı referandumla kesinlikle ulaşamayacağı çok güçlü bir pozisyona sahip oluyor. Çünkü uluslararası alanda egemenliğini onaylatmış oluyor, ilan edilmemiş ama fiilen bağımsız devlet muamelesi görmeye başlayacak.

Bugüne kadar sert ve kararlı duruşla referandumun yapılacağını söyleyen Barzani, şimdi belli şartlarla referandumun ertelenmesi kabul edeceği gibi bir tutum değişikliği göstererek çok daha kârlı bir sonuç hedefliyor. IKBY'nin Bağdat'ta ortaya koyduğu bu şartlar ve müzakere taktiğini, beraber nefes aldığı ABD'den habersiz yaptığını düşünmek de çok doğru olmaz. Birçok ülke gibi ABD de Barzani yönetimine 'Bağdat ile görüşün' derken belki de Barzani ile böyle bir plan hazırlığındaydı."

 Irak'ta Kürt-Arap Konfederasyonuna doğru

AKP iktidarının, Barzani'ye sağladığı gizli desteği de göz ardı etmeden Cahit Armağan Dilek'in uyarılarını dikkate almalıyız;

"Böyle bir anlaşmanın Irak'ı götüreceği yer Irak devleti adı altında Kürt-Arap Konfederasyonu kurulmasından başka bir şey olmayacaktır. Konfederasyon yapısı her ne kadar bağımsız iki devletin bir araya gelmesiyle oluşsa da Irak'ta bu iş biraz tersten oluşacak. Zaten Irak'ta doğru giden bir süreç ve yapı da ortada yok. İlginç bir şekilde tek bir devlet, iki ayrı yapıya bölünerek konfederasyon oluşacak. Aslında fiiliyatta Irak'ta uluslararası alanda tanınan tek resmi devlet Bağdat yönetimi olmasına rağmen Barzani yönetimi çoktandır bağımsız bir devlet gibi uluslararası alanda ilişki geliştirmekte, hatta muamele görmektedir. Dolayısıyla bahsettiğimiz Kürt-Arap Konfederasyon yapısı çok da şaşırtıcı değil.

İran'ın referanduma ve böyle bir anlaşmaya karşı tutumu mutlaka önemli ancak ABD ile Rusya arasında Irak/Suriye alanına yönelik en üst düzlemdeki genel mutabakatını ve ABD/İsrail'in Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki planlarının zaman zaman değişiklikler ve gecikmeler olsa da ilerlediğini ve Irak/Suriye üzerinden Türkiye'ye dayandığını da dikkate alarak Barzani'nin referandumu erteletme şartlarını içeren anlaşmanın, eğer imzalanırsa, bölgenin hayrına olmayacağı görülmelidir. Çünkü Barzani'nin dayattığı referandumun ya da bahse konu anlaşmanın imzalanmasının Türkiye'ye maliyeti Türkiye'nin güneydoğusu olacaktır.Bu bir komplo teorisi değildir, safha safha uygulandığı artık aşikâr olanbüyük planın bir parçası, belki de son halkasıdır."