Bu sayfayı yazdır

Afganistan’a Asker Yollamak

Yazan  11 Mayıs 2004

Afganistan’dan başlayarak Irak’a uzanan Amerikan savaşlar dizisinin en önemli özelliği Amerikan ordusunun karşısındaki direnişçi ordunun gücünü özellikle de sahip olduğu üstün hava kuvvetleri ve teknolojisi ile kısa sürede kırdıktan sonra karada bata

Gerek Afganistan'da gerek ise Irak'ta savaşın nasıl biteceği hakkında ABD'nin somut bir planının olduğunu söylemek mümkün değildir. ABD'nin Irak ve Afganistan'da nihai sonuç alabilmesi bu ülkelerde yapacağı kara kuvvetleri yığınağının ne kadar güçlü olacağına bağlıdır. Eğer sevk edilecek birliklerle Amerikan ordusu bu iki ülkede alan üstünlüğü sağlar ise sonuç almak daha kolay olacaktır.

Washington burada bir çıkmaz ile karşı karşıyadır. Beyaz Saray ve Pentagon Afganistan'da savaşın başladığı ilk günden itibaren iç siyasi nedenlerle Amerikan ordusunun sayısını artırmayı reddetmekte, eldeki mevcut birliklerle hem Afganistan hem de Irak'ta durumu kontrol altına almaya çalışmaktadırlar. Ancak Amerikan ordusu aşırı yayılmış ve aşırı yükümlülük altına girmiş bir ordudur. Mevcut askeri teknolojisi ne kadar ileri olur ise olsun o teknolojiyi netice itibarı ile kullanan insandır ve Amerikan ordusunun hedefleri ile insan kaynakları arasında bir asimetri ortaya çıkmıştır. ABD'nin Irak ve Afganistan'da nihai sonuç alabilmesi bu ülkelerde yapacağı kara kuvvetleri yığınağının ne kadar güçlü olacağına bağlıdır. Eğer sevk edilecek birliklerle Amerikan ordusu bu iki ülkede alan üstünlüğü sağlar ise sonuç almak daha kolay olacaktır. Amerikan ordusunun daha fazla savaşacak askere ihtiyacı vardır.

ABD, Irak'ta savaşın bitmesinden hemen sonra Afganistan ve Irak'ta asker açığını gönülsüz müttefiklerinden aldığı askerlerle kapamaya çalışmıştır. Ancak müttefiklerin özellikle Irak'a yolladığı askeri birliklerin sembolik olması Washington'u bu askerleri ABD ile siyasi dayanışmanın bir sembolü olarak dünya kamuoyuna yansıtma yoluna sevk etmiştir. Bu siyasetin bile İspanya'nın Irak'tan askerlerini çekmesinden sonra zora girdiği görülmektedir.

Afganistan ise bir süreden bu yana Türkiye'nin ve dünyanın gündeminden düşmüştür. İşlerin Irak'tan daha kolay göründüğü ve Amerikan ekonomik yardımlarının bir ölçüde kitleye ulaşabildiği Hindukuşun zirvesindeki bu ülkede de anti-Amerikan direniş devam etmektedir. ABD'nin Afganistan'ın belli başlı merkezlerinde kontrolü ele geçirmekle birlikte ülkede denetim sağlayamamıştır. Hala Taliban direnişi devam etmektedir. Özellikle Pakistan sınırında ve Güney Afganistan'da çatışmalar devam etmektedir. ISAF birliklerinin sayısı 2000 asker kadar artırılarak Kabil dışında diğer Afgan kentlerinde de ISAF birliklerinin konuşlandırılması hedeflenmektedir.

Afganistan hep Türkiye'nin milli güvenlik algılaması içinde bir ülke olmuştur. Türkiye Kurtuluş Savaşı'nın en zor günlerinde dahi Afganistan'a askeri personel yollamıştır. ABD'nin Afganistan'a operasyonu başlamadan hemen önce Türkiye Afganistan'a politik ve askeri olarak yerleşme, özellikle Kuzey Afganistan'da etkin bir pozisyon elde ederek Orta Asya Türk Cumhuriyetleri stratejisini yenileme şansı elde etmiştir. Bu bir anlamda ABD'nin stratejisini Türkiye'nin lehine kullanmak anlamını taşımaktadır. Ancak o günlerde Ankara pasif bir ruh hali içinde Afganistan'a asker yollamama konusunda direnç göstermiştir.

Ancak daha sonra Washington'dan gelen baskıya dayanamayan Türkiye Kabil' e asker yollamak zorunda kalmış, kendi stratejik çıkarlarına değil, ABD'nin stratejik çıkarlarına hizmet etmiştir. Gerçi, Türk birlikleri Kabil'de üstün bir başarı ile hizmet etmiş, halkla çok yakın ve etkili bir iletişim kurmuşlardır ama bunun Türkiye'ye doğrudan politik bir fayda sağladığını söylemek zordur. Bir süre sonra Türkiye Afganistan'daki ISAF birliklerinin komutasını Almanya'ya devrederek Kabil'den çekilmiştir.

Şimdi Washington Türkiye'den tekrar Afganistan'a asker yollamasını talep etmektedir. Kıbrıs'ta Türkiye'nin çıkarlarını tanımayan, Irak'ta Türkiye'nin çıkarlarını ciddiye almayan ABD Türkiye'den Afganistan'a asker yollamasını istiyor. Türkmenleri KDP ve KYB'nin insafına terk eden, Kuzey Irak'ta PKK'ya karşı en ufak bir operasyon yapmadan örgütün hareket alanını siyasi anlamda genişleten ABD terörizme karşı savaşmak için Türk askeri istiyor. Ankara'nın Washington'a bu konuda vereceği tek cevap hayır olmalı. Türk-Amerikan ilişkileri tamamen yeniden yapılandırılmak zorundadır.