Bu sayfayı yazdır

Türkiye Erbil’in Petrolünü Taşımak Zorunda mı!

Yazan  24 Nisan 2013

 

2002 yılından itibaren Kürdistan Yerel Yönetim (KYY) bölgesindeki petrol sahalarında yatırım ve üretim yapmaya başlayan Genel Enerji şirketi, diğer yabancı büyük enerji şirketlerinin de KYY yetkilileri ile anlaşmalar imzalamasının ardından Erbil petrolünün direkt olarak Türkiye üzerinden taşınması için söylemler geliştirmektedir. Bunun son örneği ise şirket yetkilisinin “Türkiye’nin bu (KYY) petrol ve doğal gaz kaynaklarına kayıtsız kalamayacağı” sözlerinde görülmektedir. Oysaki 2002 yılından itibaren aşama aşama KYY içerisinde yedi adet blokta çalışan Genel Enerji şirketi bölgeye adım attığı ilk günlerde üretilecek petrolün ya da gazın Bağdat kontrolünde Kerkük-Yumurtalık ya da güney boru hattı yoluyla Irak’tan çıkacağını bilmekte idi. Peki şimdi ne değişti?

KYY bölgesinde hızla büyüyen ve bir “Türk” şirketi olmasında rağmen güvenlik sorunu yaşamayan Genel Enerji şirketinin iki adet petrol arma sahasının yeri ise dikkat çekicidir. Bu dikkat çekici petrol sahaları Pehkabir ve Tawke olup, Türkiye’nin Şırnak sınırına çok yakın mesafededir. Diğer bir ilginç olan nokta ise bu petrol sahalarının PKK’nın Zaho ve Hafta’nin kamplarına yakınlığıdır. Genel Enerji şirketinin KYY bölgesine ilk adım attığı tarih olan 2002 şirket PKK kamplarına yakın mesafede çalışmalar yapmayı başarabilmiştir. Buna ilave olarak şirketin Türkiye’nin güney doğu ve doğu Anadolu bölgesinde terör olaylarının tavan yaptığı yıllarda çalışmalarını sürdürebildiği de eklenebilir.

Bölgeye girmekte olan diğer enerji şirketlerinin de oluşturduğu baskı ve Erbil-Bağdat arasındaki gerginlik Genel Enerji gibi başka şirketleri de KYY ile Türkiye arasında petrol boru hattı inşasına itmektedir. O halde akla şu sorular gelmektedir; Kürdistan petrol boru hattı, PKK kamplarının olduğu bölgeden geçeceğine göre, eğer “Barış Süreci” tamamlanamaz ise bu kamplar Türkiye’nin güney doğu ve doğu Anadolu bölgesinde terör olaylarına devam mı edecek? Ya da eğer boru hattı için karar alınırsa bu kamplar ve PKK Türkiye’ye saldırmaktan vaz mı geçecek? Bu bağlamda eğer Türkiye ve Erbil arasında bir petrol boru hattı anlaşmasına varılırsa bölgedeki PKK kamplarının da bir şekilde etkisiz hale gelmesi beklenebilir. Fakat eğer “Kürdistan’ın” tek çıkış alternatifi olan Türkiye yolu açılamaz ve Türkiye bu konuda Bağdat politikalarından yana tavrını koyarsa bölgedeki PKK kamplarının tavrı nasıl olur? Muhtemeldir ki bu senaryo da PKK kampları da PKK terör politikası da kaldığı yerden devam edecektir.

Görünen o ki “Barış-Demokrasi-Enerji” projeleri birbirine paralel olarak götürülmek istenmektedir ve Türkiye bu konuda seçenekler arasında zorlanmaktadır. Genel Enerji şirketinin başını çektiği “Kürdistan petrol boru hattı projesi” Türkiye için ne kaçınılmaz ne de kayıtsız kalamayacağı bir proje değildir. Çünkü devasa kaynakları ile Irak, Türkiye’nin enerji ihtiyaçlarını karşılayabileceği gibi Türk enerji şirketleri içinde büyük bir yatırım sahasıdır. Fakat bağımsız bir Kürdistan içinde hareket etmek olsa o bölgede çalışan enerji şirketlerinin kayıtsız kalamayacağı bir durumdur. Genel Enerji şirketi açısından ise bölgenin jeopolitiği on yıl öncesine göre son derece değişmiştir. On yıl önce Kuzey Irak ile Türkiye arasında bir enerji anlaşmasından söz edilemez, herhangi bir uluslararası büyük şirket de Kuzey Irak bölgesine yatırım yapmayı düşünmezdi. Oysa günümüzde Türkiye’nin Erbil petrollerini kamyonlarla taşımaya başlamasının, petrol ve doğal gaz boru hattı projelerinin tartışılması ile birlikte doğal olarak şirketlerde kendi ekonomik çıkarlarına en uygun politikalar gerçekleşmesini arzulamaktadırlar.

Her şeye rağmen Türkiye’nin ne Genel Enerji’nin ne ExxonMobil’in ne de KYY bölgesinde üretim yapan bir şirketin Irak’ın anayasasını ihlal edecek bir şekilde petrolünü taşıma zorunluluğu bulunmamaktadır. Şirketler gelir geçerler ama devletler yaşarlar. Türkiye’nin ihtiyacı olan enerji kaynakları açısından da Irak’ın geri kalanının enerji rezervi kapasitesi KYY rezervleri ile değil Suudi Arabistan ve Rusya ile kıyaslanabilecek niteliktedir. Dolayısıyla Türkiye, Genel Enerji dahil KYY içinde üretim yapan hiçbir şirketin Bağdat Yönetimi ile arasını bozacak şekilde petrolünü taşımak zorunda değildir.

Dr. Tuğçe Varol

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı