Ermenistan'daki Saatli Bomba: Metsamor

Yazan  11 Mayıs 2014

40 bini aşkın kişinin ölmesine ve binlercesinin de sakat kalmasına neden olan Çernobil ile aynı teknolojiye sahip olan Metsamor Nükleer Santrali; 1977 yılında Sovyetler Birliği tarafından Iğdır’a 16 km uzaklıkta kurulmuştur.[1]İlk nesil (first-generation) Rus teknolojisiyle yapılmış olan Metsamor Nükleer Santrali, Metsamor-1 ve Metsamor-2 olarak adlandırılan iki ayrı üniteden oluşmaktadır. İnşasına 1973 yılında başlanmış ve 28 Aralık 1976 yılında tamamlanarak işletime açılan Metsamor-1 ünitesi, WWER 440/V230 tipinde ve 240 MWe gücündedir. 31 Aralık 1979’da elektrik üretimine geçen WWER 440/V270 tipindeki Metsamor-2 ünitesi ise 400 MWe gücündedir.[2]Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen santrallerde VVER, PBMK, EGP ve BN olma üzere dört model reaktör kullanılmıştır. Bu santraller arasında en güvensiz ve en fazla kaza yaşanan geçiren Metsamor’da da kullanılan VVER türü reaktördür.[3]Bu nedenle Metsamor’un varlığı AB’nin Ermenistan’daki eski temsilci Alexis Laober’in ifadesiyle ‘bir nükleer bombanın sürekli tepemizde dönmesine’ eş bir tehlike arz etmektedir.[4]

Çernobil gibi en eski ve tehlikeli Sovyet teknolojisi ile üretilen Metsamor’un nükleer yakıtını koruyacak bir koruma havzasının (containmentvessel) olmaması Çernobil’in sonuçları dikkate alındığında Türkiye’yi bekleyen riski daha net ortaya koymaktadır.[5] Buna ek olarak, santralin birinci reaktöründe deprem direnç sistemi bulunmazken, ikincisi ise 8 şiddetinde depreme dayanıklıdır. Metsamor’un bulunduğu Hoktamberyan şehrinin Ağrı Dağı fay hattında bulunmasından dolayı dönemin Sovyet bilim adamları santralin bölgede kurulmasının büyük tehlike arz edeceğini belirtmeleri ve bölgenin ana su kaynaklarına radyasyon karışımı riskinin yüksek olduğunu ifade etmelerine rağmen reaktör inşa edilmiştir.[6]Nitekim,1988’de Ermenistan’da meydana gelen ve binlerce kişinin ölmesine neden olan 6.9 şiddetindeki Spitak depremde santral büyük zarar görmüş ve bir süreliğine kapatılmıştır. Hatta Spitak depreminden sonra Ermenistan’ın önde gelen aydınları ve bağımsızlık hareketi liderleri nükleer santralin büyük bir çevresel tehdit oluşturduğu ve Ermenistan’ın varlığını tehlikeye attığı yönünde kamuoyu oluşturmaya çalışmışlardır.[7] Ancak tüm tepkilere rağmen Ermenistan santrali 1993’de yeniden açmıştır.

Geçmişte yaşanan kötü tecrübelere ve birçok saygın kurum tarafından dünyanın en tehlikeli nükleer santrali olarak gösterilmesi ve acilen kapatılması gerekliliğinin sık sık vurgulanmasına rağmen, Metsamor halen faal durumdadır. Ermenistan ise tüm dünyadan gelen tepkileri dikkate almamakta ve bu konuda verdiği taahhütleri yerine getirmemektedir. Üretime başlamasının ardından ilk 10 yılda 150’den fazla kaza geçiren[8] ve AB ve ABD tarafından ‘en tehlikeli nükleer santral’ olarak ilan edilen Metsamor’un ekonomik kapasitesi oldukça zayıf olan Ermenistan’ın ihtiyaç duyduğu enerjinin yaklaşık olarak %40’ını karşıladığı düşünüldüğünde Erivan’ın bu reaktörü kısa vadede gözden çıkarma ihtimali görülmemektedir.[9]

 

Tablo 1, Sovyetler Birliği’nde inşa edilen santrallerin reaktör modeline göre kaza yapma oranları

Kaynak: Cabbarlı, a.g.e., s. 242.

 

Eylül 1999’da Brüksel’de Ermenistan ile AB arasında reaktörün 2004 yılına kadar kapatılması konusunda anlaşma yapılmıştır.[10] Benzer şekilde, Ermenistan 2001 yılında Avrupa Konseyi’ne üye olabilmek için santrali kapatacağı yönündeki taahhüttü de rafa kaldırmıştır. Avrupa Birliği’nin santrali kapatması için teklif ettiği 100 milyon Euro’luk parayı da az bulan Erivan’ın miktarın 1 milyar Euro’ya çıkartılması yönündeki talebi de AB tarafından reddedilmiştir. Ermenistan daha da ileri giderek santrali bir şantaj unsuru olarak kullanmaya çalışmaktadır. Ermenistan Parlamento Başkanı Ovanes Ovenasyan’ın AB parlamenterleri ile yaptığı görüşme sonrası yaptığı açıklamada Avrupa Konseyi’ne söz vermelerine rağmen santrali kapatmak zorunda olmadıklarını belirtmiş ancak bazı şartların yerine getirilmesi durumunda santrali kapatmayı düşünebileceklerini ifade etmiştir. Erivan’ın talepleri arasında AB’nin Ermenistan ve İran arasında yapılmakta olan doğalgaz boru hattına yardımda bulunması ve Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a uyguladığı ambargoyu kaldırmaları gibi istekler bulunmaktadır.[11]

AB’nin Metsamor’u Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinde inşa edilen 66 nükleer reaktör arasında ‘en eski ve en güvensiz’ model nükleer santral[12] ilan etmesine rağmen Ermenistan Rusya’dan santralin çalışması için gerekli olan zenginleştirilmiş uranyumu almaya devam etmektedir. Bu nedenle Erivan’ın 2007’de yaptığı santralin 2017’de kapatılacağı yönündeki açıklamasına[13] rağmen özellikle Rusya ile bu alanda davam eden ilişkisi düşünüldüğünde santralin en erken tahminle 20 yıla kadar kapatılması beklenmemektedir.

Türkiye sınırına çok yakın bir mesafede Ermenistan’ın Hoktamberyan şehrinde bulunan Metsamor’da meydana gelebilecek bir kaza Ermenistan’dan daha fazla Türkiye, Azerbaycan ve İran’ı etkileyecektir. Metsamor’da son yıllarda yaşanan kazaların artmasının santralin büyük kaza geçirme riskinin bir göstergesi olduğunu ifade eden Greenpeace Rusya Başkanı İvan Blakov, Metsamor’da kullanılan eskimiş WWER–440 teknolojisinin Litvanya’daki İgnalinski santralinde de kullanıldığını bu sebeple de Litvanya’nın kaza riski yüksek bu santrali zamanından önce kapatmaya karar verdiğini bildirmiştir.[14] Tüm bu risklere rağmen Türkiye’den söz konusu santralin kapatılması ile ilgili herhangi ciddi bir adım atılmamıştır. Reaktörün soğutulmasında kullanılan atık suyun ise Aras nehrine dökülmesi ve nehrin Azerbaycan sınırını aşarak Kür Nehri vasıtası ile Hazar denizine dökülmesi de başka bir çevre faciasıdır.[15] Buna ek olarak üretim sonrası açığa çıkan nükleer atıkların da Ermenistan’ın işgali altında bulunan Karabağ topraklarına gömüldüğü yönünde de bilgiler bulunmaktadır. [16]

SONUÇ

Kuruluşunun ilk 10 yılında 150’den fazla kaza geçiren ve önemli bir fay hattının üzerinde olan Metsamor’un varlığı başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerini tehdit etmektedir. Türkiye ve Rusya’nın arasında 2010 yılında yapılan anlaşma ile inşasına karar verilen Mersin Akkuyu santrali ile ilgili görüşmelerin yapıldığı dönemde Türkiye’deki çevreci örgütler birçok gösteri yaparak santralin kurulmasını engellemeye çalışmışlardır. Bu dönemde birçok bilimadamının da ifade ettiği gibi en eski teknoloji ile çalışmaya devam eden Metsamor’da yaşanabilecek muhtemel bir kazanın etkisi ile Akkuyu’da olabilecek bir kaza arasında çok da fark bulunmamaktadır. Buna rağmen, Akkuyu için eylem yapan gruplar Türkiye sınırına sadece 16 km uzaklıkta olan Metsamor ile ilgili hiçbir tepki vermemektedirler. Bu da düşünülmesi gereken önemli bir konudur.

 



[1]Metsamor gibi eski Sovyet teknolojisi ile kurulan ve Türkiye’ye radyasyon yayan diğer santraller sınırımıza 300 km uzaklıktaki Bulgaristan’daki Kozloduy Nükleer Reaktörü ve sınırımıza 300 km uzaklıktaki Romanya’daki Cervovada Nükleer Reaktörüdür. Bkz. Türkiye Atom Enerji Kurumu resmi sitesi: (http://www.taek.gov.tr/acil-durumlar/kaza-ve-tehlike-durumu/376-olasi-nukleer-ve-radyolojik-tehlike-durumlari-ve-hazirlik-faaliyetleri.html), (10.04.2014)

[2]Sinan Oğan, “Herkes İran’a Bakarken Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali Uranyum Kaçakçılığına Malzeme Temin Ediyor”, TÜRKSAM, (http://www.turksam.org/tr/makale-detay/108-herkes-iran-a-bakarken-ermenistan-daki-metsamor-nukleer-santrali-uranyum-kacakciligina-malzeme-temin-ediyor), (21.03.2014).

[3]HatemCabbarlı, “Bağımsızlık Sonrası Ermenistan’ın Enerji Politikası”, Avrasya Dosyası, Enerji Özel, Cilt 9, Sayı 1, Bahar 2003, s. 241.

[4]“Kafkasya’nın FukuşimasıMetsamor’a Dikkat”, (http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-6093/kafkasyanin-fukusimasi-metsamora-dikkat.html), (01.04.2014).

[5]“En Tehlikeli Nükleer Yanıbaşımızda”, (http://www.ntvmsnbc.com/id/25192284/), (10.04.2014).

[6]Cabbarlı, a.g.e., s. 241.

[7]SevakSarukhanyan, “Energy Security of Armenia: Main AchievementsandChallenges”, 21st Century, Vol 2, No:10, 2011, s. 26.

[8]Nazmi Gül, “Şeytanla Dans: Ermenistan ve Nükleer Enerji”, Stratejik Analiz, Eylül 2001, Sayı 17, s. 35.

[9]“En Tehlikeli Nükleer Yanıbaşımızda”, (http://www.ntvmsnbc.com/id/25192284/), (10.04.2014).

[10]Sinan Oğan, “AB’nin Metsamor Nükleer Santrali’nin Kapatılmasına Yönelik Politikaları”, (http://www.turksam.org/tr/makale-detay/517-ab-nin-metsamor-nukleer-santrali-nin-kapatilmasina-yonelik-politikalari), (10.04.2014)

[11]Sinan Oğan, “AB’nin Metsamor Nükleer Santrali’nin Kapatılmasına Yönelik Politikaları”, (http://www.turksam.org/tr/makale-detay/517-ab-nin-metsamor-nukleer-santrali-nin-kapatilmasina-yonelik-politikalari), (10.04.2014)

[13] Fikret Ertan, “Metsamor ve İkamesi”, (http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/metsamor-ve-ikamesi_854297.html), (10.04.2014).

[14] Oğan, a.g.e.

[15]Cabbarlı, a.g.e., s. 245.

[16] Osman Nuri Aras, “Karabağ Ekonomisi ve Karabağ Savaşı’nın ekonomik Etkileri”, s. 150.

Dr. Esma Saraç Özdaşlı

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display