Cerattepe’deki Asıl Sorun Nedir?

Yazan  29 Mart 2016

   Artvin Cerattepe’deki maden işletme girişimi ve yöre halkının doğayı koruma amaçlı tepkileri, öte yandan da hükümetin bu konudaki tutumu bir süredir Türk kamoyunu meşgul ediyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bizzat yaptığı açıklamalara rağmen endişeler ortadan kalkmış değil. Bu durumun temel nedeni ‘siyasi’ açıklamaların ‘bilimsel’ ve ‘hukuki’ gerçeklerle örtüşmemesi..

   Orman Mühendisleri Odası’nın 9 Mayıs 2013 tarih ve 111/1 sıra numaralı Yönetim Kurulu Kararı ile görevlendirilen 2 Profesör, 1 Doçent ve 3 Yardımcı Doçentin hazırlamış olduğu, konuya ilişkin raporun bir yerinde şu hususa işaret ediliyor: “…Bölgenin koruma açısından önemini kabul eden Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), bu kesimin ılıman kuşak ve doğal yaşlı ormanlarını Dünya üzerinde korumada öncelikli 200 Ekolojik Bölge’den biri olarak ilan etmiştir.”[1]

Başbakan Davutoğlu, 20 Şubat 2016 günü bir soruya verdiği cevapta; “Biz yerin altından bunu çıkartacağız, ama yerin üstüne zarar gelmeyecek. Açık galeri olsaydı çevreye zarar verecektir, ama 2'nci Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda kapalı galeriye dönmesi kararlaştırılmış ve çevre zararları bertaraf edilmiş..” diyor. Ancak, madencilikte açık ya da kapalı galeri madenciliği diye bir anlayış yoktur; yeraltı ve açık ocak madenciliği vardır. Bu durumda, ilgililerin Sayın Başbakanı eksik (belki de yanlış) bilgilendirdiği iddia edilebilir. Zira, bu ifadeler kamuoyunda Cerattepe’deki önemli sorunun çözüldüğü, madenin çevreye zarar vermeyecek bir yöntemle çıkarılacağı kanaati oluşturmuştur. Mahkeme kararının bekleneceğinin söylenmiş olması çok önemli bir yaklaşım değişiklidir. Ancak bunun anlamlı ve tutarlı olması da beklenir.

   Öte taraftan bir bakanın “(sadece) 3.500 ağaç kesilecek”[2] ifadeleri de vatandaşa pek inandırıcı gelmemiştir. Bu konuda da, yeni ÇED Raporunun beklenmesi gerekmektedir. Ayrıca ‘teleferik’ konusunu, her sorunu çözecek ve tüm endişeleri giderecek ‘sihirli’ bir yol olarak anlatan yazıların da şüpheci bir gözle ve dikkatlice tetkiki gerekir. Örneğin 1988 yılında yaklaşık 5 Milyon dolara yapılan ve Küre’den İnebolu’ya maden taşıyacak teleferik hattı[3] hemen hemen hiç çalışmamıştır. Üç yılda yapılan ve 22 kilometre uzunluğunda olan bu maden taşıma teleferik hattı şimdilerde sanırım sökülmüştür. Teleferik hattı çalışmadığı için ağaçlar kesilerek yeni yollar açılmış ve taşıma yine kamyonlarla yapılmıştır. Cerattepe’de de böyle bir sonuçla karşılaşma ihtimali pekala vardır. 

   Türkiye’nin madencilikle ilgili genel durumu ve karşılıklı olarak ileri sürülen görüş ve fikirler ışığında, Cerattepe’deki anlaşmazlığı tüm çıplaklığı ile ortaya koymaya çalışalım:

   Türkiye’nin maden rezervleri toplamı yaklaşık 70 milyar ton civarındadır. Bu cevherin değeri de tahminen 3-3,5 trilyon dolardır. Bu madenler içinde yer alan bakır rezervi 1.786.000 ton metal, altın rezervi 700 ton altın, gümüş rezervi 6.602 ton metaldir. Türkiye’nin bakır üretimi 42.000 ton, tüketimi ise 400.000 ton civarındadır.  2013 yılı bakır ve ürünleri ithalatı 3.710.000.000 dolardır. 2013 yılı altın ithalatı 302 ton olup değeri 15,1 milyar dolar, gümüş ithalatı ise 227 ton olmuştur. Bu üç madenin dünya rezervleri ise şöyledir: Bakır rezervleri 700 milyon ton, altın 49.000 ton, gümüş 270.000 tondur. Türkiye’nin 2013 yılı maden ihracatı 5.042.322.000 dolar, ithalatı ise 46.700.000.000 dolardır.[4] Bu tablonun ortaya koyduğu sonuç şudur: Türkiye tabi kaynaklar bakımından çok zengin bir ülke değildir. Bu sebepten ötürü mevcut maden kaynaklarımızı en etkin şekilde değerlendirmemiz gerekmektedir. Petrol ve doğalgaz faturamızın, yıllara göre 45-50 milyar dolar civarında olduğu da unutulmamalıdır.

                               Jeolojik ve İktisadi Veriler    

   Doğu Karadeniz Bölgesi maden yatakları açısından Türkiye’nin önemli kuşaklarından biridir. Bölgede volkanojenik masif sülfid bakır-kurşun-çinko, epitermal altın-gümüş, damar tipi kurşun-çinko, bakır, altın ve gümüş, skarn-pirometasomatik tip demir, bakır, porfiri tip bakır-molibden, volkano-sedimanter mangan cevherleşmeleri, kil-kaolen-bentonit sanayi hammaddeleri, çimento-tuğla-kiremit hammaddeleri, granit-mermer-oniks gibi yapı taşları bulunmaktadır. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) Türkiye’nin neresinde hangi maden bulunuyorsa hepsini kuruluşundan beri geçen 81 yıl zarfında tespit etmiştir. Ekonomik olmayan derinliklerde de sondaj çalışmaları yapmaması bilimin bir gereğidir. 1000 metre derinlikte 500-600 kalorilik bir kömürün veya 500 metre derinlikte %1 tenörlü bir bakır cevherinin bugün için bir ekonomik değeri olmayacaktır.

 Açılacak her maden ocağında ister açık maden ocağı işletmeciliği, ister yer altı maden işletmeciliği yapılsın çevre kirliliğine yol açacaktır, hep açmıştır da.. Buralarda ne kadar tedbir alınırsa alınsın hiçbir zaman o yöreler eski hallerine dönemezler. Peki, madenler işletilmeyecek midir? Ortada böyle bir ikilem varken toplumun önünde de iki seçenek bulunmaktadır:

1.      Madenler işletilmeyecek, ya da

2.      Her şeye rağmen madenler işletilecektir.

Bu kararı yörelerinde maden yatakları bulunan ve orada yaşayan halkın vermesi en tabii sonuç gibi görülmektedir. Ancak karar verecek halkın Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK), siyasilerin, bazı art niyetli veya anarşist grupların yönlendirmesinden kurtarılması gerekmektedir ki, özgürce karar alma hak ve yetkilerini kullanabilsinler. Yoksa bu tür çatışmalar ülke hayatını tedirgin etmeye devam edecektir.

Bölgede MTA’nın uzun yıllara sari aramalar sonrası tespit etmiş olduğu maden yataklarından işletilmiş veya işletilmekte olanları şunlardır: Artvin/Murgul bakır, Rize/Çayeli-Madenköy bakır, çinko, altın, gümüş, Trabzon/Sürmene Kutlular bakır, Maçka-Gümüşkihanları kurşun, çinko, Yomra-Kayabaşı bakır, Giresun/Espiye Killik bakır, çinko, Lahanos bakır, çinko, Tirebolu-Harkköy bakır, çinko, Tirebolu-Köprübaşı bakır, çinko, kurşun, Gümüşhane/Mastra altın yatakları.

Artvin/Borçka-Akarşen, Sinkot, Ardanuç, Balcılı’da bakır, kurşun, çinko, altın, Trabzon/Of, Vakfıkebir, Maçka, Şalpazarı’nda bakır, kurşun, çinko, molibden, Yomra Özdil’de kil, Rize/Fındıklı’da demir, Ardeşen Ayder Yaylası’nda çok büyük miktarda feldspat yatakları ile işletme teknikleri geliştikçe işletilecek irili ufaklı yüzlerce maden yatağı bulunmaktadır. Bütün bu maden yatakları ormanların içinde yer almaktadır.[5] 2004 yılında da Eti Maden İşletmeleri hisselerini satarak Çayeli Bakır’ın daha verimli çalışmasının önünü açmıştır. 2013 itibariyle çıkarılan cevher 17.367.000 tondur.[6] Yıllık maden üretimi 1.300.000 ton, yıllık bakır konsantresi üretimi 159.513,5 ton, çinko üretimi de 88.341,3 tona ulaşmıştır. Bu işletme şayet açılmayıp cevher üretimi yapılmasaydı 500’e yakın bölge insanı ülkenin başka yerlerine iş bulmak için ayrılmak zorunda kalacaklardı. İşletmenin ülke ekonomisine katkıları da unutulmamalıdır. Türkiye’nin madenlerini işletebilmesi için yeni tesislere ihtiyacı olduğu da asla ve asla unutulmamalıdır.         

   MTA Genel Müdürlüğü mühendislerinin 1983 yılında Kafkasör Sahası’nda yaptıkları Bakır-Kurşun-Çinko Aramaları etüdünden çok kısa bir alıntı ile Cerattepe’yi madencilik açısından değerlendirelim: “…Pontitlerin doğusunda yer alan inceleme alanında Üst Kretase Yaşlı Asidik ve Bazik Volkanikler bulunur. Masif cevherli zonda çok yüksek oranda çinko ve kurşun vardır (% 33 Zn, % 20 Pb). Ayrıca, önemli oranda bakıra da rastlanmaktadır (% 6.7).[7] Ancak, saptanan bu yüksek bakır tenörünün büyük bir kısmının fahlerz grubu minerallerinden ileri geldiği anlaşılmıştır. Cevherleşmenin mineral içeriği ve yataklanma şekli bakımından Murgul-Akarşen ve Artvin-Erenler Maden Yatakları'yla büyük bir benzerlik içinde olduğu ve hidrotermal, volkano-tortul (volcanogenic) olarak geliştiği söylenebilir.’’

1986 yılında aynı sahada yapılan çalışma sonrası yazılan maden jeolojisi raporunda da şunlar yer almaktadır: “…Masif cevher bloklarından alınan serbest numunelerin kimyasal analizleri sonucunda % 33 Zn, % 20 Pb ve % 6.7 Cu gibi yüksek değerler bulunmuştur. Ayrıca, cevher içinde % 0.15 kadmiyum ve % 0.03 gümüş değerleri de tespit edilmiştir. Cevher çıkarılan yarmada masif baritli bir zon hâkimdir. Bu zon içinde masif siyah cevher kümeleri izlenir. Cevherli zon dokanak boyunca görünür olarak yaklaşık 20 m kadar bir uzunluğa sahip bulunmaktadır. Yüzeyde görülebilen kalınlığı ise 1.5-2 m kadardır. Günümüze dek zuhur üzerinde eski işletme izleri dışında yapılmış herhangi bir arama faaliyetinin olmadığı anlaşılmaktadır. Saha masif tip Cu-Pb-Zn cevherleşmesi açısından önemli görülmüştür…”
   MTA’nın Artvin İli Maden Yatakları listesinde Cerattepe’deki maden tenörleri, rezervleri ve miktarları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.[8]

       TENÖR                                REZERV                                      METAL(ton)

4 gr/ton Au (okside cevher)
140 gr/ton Ag (okside cevher)
5.2 Cu (sülfitli cevher)
1.2 gr/ton Au (sülfitli cevher)
25 gr/ton Ag (sülfitli cevher)

     8 200 000 (G)
     8 200 000 (G)
     3 900 000 (G)
     3 900 000 (G)
     3 900 000 (G)

           32
       1 140
   202 800
              5
            97

 

 

Bu rakamlara göre Cerattepe’de 202.800 ton bakır, 37 ton altın ve 1237 ton gümüş bulunmaktadır (cevher yatağının rezervi arttıkça metal miktarları da artmaktadır). Tüm yatağın bugünkü değeri yaklaşık 3.000.000.000 dolardır. Sahanın 2014 Ağustos ÇED Raporunda[9] işletmeye yönelik teknik bilgiler ise şöyledir: “Açık İşletme, yıllık üretim; 700.000 ton tüvenan cevher, yıllık çalışma; 12 ay, aylık ortalama üretim: 58.334 ton tüvenan cevher, günlük ortalama üretim: 2.334 ton. Cevherleşmenin rezervi, 506 adet sondaja ait verilerin ‘Micromine’ bilgisayar programında değerlendirilmesi sonucunda hesaplanmıştır. Buna göre sahada toplam sülfidli cevher: 7.799.000 ton (% 4 Cu, 1,15 g/t Au, 25,4 g/t Ag), toplam oksidli cevher: 9.115.000 ton, (3,58 g/t Au, 114,46 g/t Ag) toplam rezerv: 16.914.000 tondur.”                                  

Çevre Verileri

   Cerattepe’de ladin, göknar, kayın, sarıçam ağaçları ile kurt, vaşak, çakal, yaban kedisi, bozayı, dağ keçisi, su samuru, sansar, porsuk, keklik, kızıl akbaba, atmaca, şahin, doğan,  çulluk, yaban ördeği ve tavuğu bulunmaktadır. Bölgede alabalık ve bal üretimi, sebze ve meyve yetiştiriciliği yapılmakta ve halkın geçimine önemli katkı sağlamaktadır. Diğer taraftan Cerattepe’deki çalışma alanında 3.500-50.000 ağaç kesileceği ifade edilmektedir. Kesim esnasında endemik bitki türleri zarar görecek midir? Esas itibariyle, madencilik çevreye en çok zarar veren bir faaliyet alanıdır. Çıkarılan taş toprak ve cevher (yaklaşık 6 milyon m3 malzeme çıkarılacak), bu malzemenin taşınması sırasında araçların tabiata verdiği zarar, taşınan malzemenin bir yere dökülerek yeni bir topografya oluşturulması, ağaçların kesilmesi, madencilik yapılan yöredeki fauna ve floranın zarar görmesi, gürültü, insanların yörede yapacakları kirlilik ve de işletilecek madenin yanında kurulacak tesisin yapacağı tahribat ancak gerçekleştiğinde anlayabileceğiniz bir neticedir. Ayrıca işletme sırasında bölgedeki heyelanların ve kütle hareketlerinin meydana getireceği olumsuzlukları da unutmamak gerekir.

   MTA’nın değişik tarihlerde Kafkasör Sahası’nda yaptığı çalışmalardan bazı alıntılarla çevre maden ilişkisini açmaya çalışalım.

İnceleme alanı, dağlık ve engebeli bir arazi üzerinde yer alır. Deniz seviyesine göre ortalama yükseklik 1.500 m'nin üzerindedir. En yüksek yer Cerat T. (1812 m)'dir. Yaz aylarında genellikle suyu çok azalan ve hatta tamamen kuruyan su kaynakları bulunur. Belirli bir dere mevcut değildir. Yazları oldukça sıcak, kışın ise çok soğuk ve bol kar yağışlı bir iklim etkilidir. Sahada çok yoğun bir bitki örtüsü görülür. Çam ağaçları egemendir. Ayrıca geçit vermeyecek derecede sık orman gülleri (kumar) bulunur. İnceleme alanında herhangi bir yerleşim yeri yoktur. Saha dışında Artvin İl Merkezi'ne bağlı Mezra Mahallesi vardır. Mayıs-Ekim ayları arazi çalışmaları için uygundur. Saha içinde yeterli su kaynağı mevcut değildir. Sondajlar için gerekli olan su tanklarla taşınmak suretiyle temin edilmiştir. Elektrik enerjisi saha dışında 3-4 km kadar mesafedeki Mezra Mahallesi'nde bulunmaktadır.[10]

   Kafkasör Yöresi Jeoloji Etüt Raporu’nda tektonik konusundaki görüşler de şöyledir:

…Çeşitli kuvvetlerin etkisi altında kalan inceleme alanında değişik özellikte faylar saptanmıştır. Genellikle kırık hatları KD-GB doğrultuludur. Ayrıca bu doğrultuya dik gelen faylar izlenmiştir (Ek 2). Kireçkuyuları ve Sokran Mahallesi'nden geçen fay, çalışma alanının içindeki en büyük kırık zonudur. Bu fay üst malm kireçtaşları, konglomeralar ile dasit lav ve dasitik tüf dokanağında bulunmaktadır. Bu ters fay ile metamorfitler Üst Kretase Volkanitleri üzerine bindirmişlerdir. Fay zonu üzerinde yapılan incelemelerle fay düzlemi eğiminin 70-80o'ye yakın olduğu ancak derinlere doğru GD’ya eğimli ve eğim derecesinin 50-60o olabileceği varsayılmıştır. Diğer faylar KB-GD doğrultusunda uzanan ve büyük faya dik doğrultuda gelişen düşey faylardır (Ek 2).[11]

   Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) 2014 yılı raporundaki görüşlerden bazıları da şöyledir:

…Yeraltı işletmesi için 31.8 hektar alanın kullanılacağı belirtilirken son değişiklikle ‘Proje kapsamında 498.371 m2 (49,83 ha) büyüklüğünde alana altın ocağı, 118.490 m2 (11,84 ha) büyüklüğünde alana cevher stok alanı ve 260.633 m2 (26,06 ha) büyüklüğünde alana ise tumba sahası yapılması’ planlanmaktadır. Yeraltı işletmesi yapılırken bile 50.000 ağaç kesilmesi planlanmış iken, tamamı ormanlık olan bir alanda bu kadar büyük bir açık işletme için kaç ağacın kesileceği hesaplanmalıdır. Ayrıca kesilecek ağaç miktarı, yeni ÇED raporunda belirtilmemiştir. Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesinin Akademik Genel Kurulunun 18.04.2006 tarihinde toplanarak oybirliği ile aldığı ve ‘Fakülte Görüşü’ olarak kabul ettiği rapora göre, Cerattepe’de madencilik faaliyetinin durdurulmasının kamu yararına uygun olduğu belirtilmiştir. Yine Artvin Orman Bölge Müdürlüğü, 08.11.2012 tarihinde ÇED İnceleme ve Değerlendirme Formu müracaatında, yeraltı üretim yöntemiyle üretilecek madenin yerüstü tesisleri için ormanlık alanda yapacağı tahribat nedeniyle olumsuz görüş vermiştir. Artvin Valiliği Mahalli Çevre Kurulu’nun 13 Şubat 1996 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan (Karar Sayısı: 1995/4, Karar Tarihi: 10/11/1995) kararına göre; a) Açık işletme sonucu orman varlığının yok edilmesiyle oluşacak erozyon sonucu heyelan ve sel nedeniyle il merkezi başta olmak üzere bölgenin olumsuz etkileneceği, b) Kafkasör yöresindeki turizm faaliyetlerinin olumsuz etkileneceği, c) Kaynak suları ve yüzeysel suların kirleneceği, d) Yapılacak atık barajında siyanür ve diğer tehlikeli atıkların depolanmasının bölge üzerinde büyük riskler oluşturacağı gerekçesiyle olumsuz görüş bildirilmiştir… …ÇED Raporuna karşı açılan davada, Rize İdare Mahkemesince oluşturulan Teknik Bilirkişi Kurulunun (ilgili mühendislik disiplinlerinden oluşturulmuştur) olay yeri keşfi sonucu 08.09.2014 tarihinde hazırladıkları raporda, ÇED Raporunun pek çok eksiklik içerdiği, belirsizliklerin çok olduğu ve eksik bilgilerle hazırlandığı gibi gerekçelerle görüşlerini iletmişlerdir. Rize İdare Mahkemesi ve Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ÇED Olumlu kararına karşı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açtığı İptal ve Yürütmenin Durdurulması talebiyle özel ve tüzel 283 kurum, kuruluş ve kişinin açtığı dava, maden işletmesine ciddi bir itiraz olduğunu da göstermektedir.[12]

   Özaltın İnşaat Ticaret ve Sanayi AŞ’nin hazırlatmış olduğu ÇED Raporu’ndan bazı bölümlerde işletmenin durumu açıkça anlatılmaktadır:

…201200222 numaralı ruhsat alanı 4406,25 hektar olup bu alanın 29,28 hektarlık kısmında açık işletme yöntemi ile altın ocağı faaliyeti yapılacaktır… Proje kapsamında üretim çalışmaları sırasında dekapaj malzemesi çıkacaktır. Yapılan etütlerde 1 ton tüvenan cevher üretimi için ortalama 1,37 m3 dekapaj olacağı hesaplanmıştır. Buna göre yıllık 700.000 tonluk üretime karşılık, yıllara göre değişkenlik arz etmesine rağmen, ortalama 960.000 m3 civarında dekapaj malzemesi çıkacağı hesap edilmiştir… Cevher üretimi ile birlikte çıkacak dekapaj malzemesi, ilk 3 yıl için ruhsat sınırları içerisinde belirlenen pasa döküm alanında düzenli bir şekilde geçici olarak depolanacaktır. Depolanan dekapaj malzemesi faaliyet devam ederken üretim alanlarında oluşacak işletme boşluklarının doldurulması, arazinin düzeltilmesi, şevlerin düzenlenerek arazinin çevre topografyasına uyumlu hale getirilmesi amacıyla yeniden dolgu malzemesi olarak kullanılacaktır. Daha sonraki yıllarda üretim çalışmaları esnasında çıkacak dekapaj malzemesi, oluşan üretim boşluklarına doldurularak hem restorasyona yönelik çalışma yapılmış olacak hem de heyelana yönelik olabilecek riskler ortadan kaldırılmış olacaktır…   Proje kapsamında yapılacak arazi hazırlık aşamasında bitkisel toprak sıyırma işlemi yapılacaktır. Sıyrılan bitkisel toprak, geçici depolanarak arazi düzenleme işlemlerinde kullanılacaktır. Bitkisel toprak, erozyona, kurumaya ve yabani ot oluşmasına karşı korunacak, toprağın canlılığını sürdürebilmesi amacı ile çim, çayır-mera bitkisi v.b. bitki örtüsü ile kaplanacaktır.  Bitkisel toprağın depolanması esnasında nebati toprak kazı fazlası malzeme alanının yüksekliği 5 metreden eğimi ise %5’ den fazla olmayacaktır. Arazi hazırlık sonrası bitkisel toprak peyzaj çalışmalarında yüzey kaplaması amaçlı kullanılmak üzere uygun yerlerde depolanacaktır…  Proje kapsamında yaklaşık 99 personel çalışacak olup çalışacak, personelin sosyal ihtiyaçlarının karşılanması için aynı ruhsat sahası içerisinde bulunan ve ÇED Olumlu Kararı verilen Bakır Madeni Projesi için kurulacak şantiyeden yararlanılacaktır… Hatilla vadisinde arıcılık yaygın olarak yapılmaktadır. Proje kapsamında yapılacak olan kırma eleme tesisinin tamamı kapalı olarak kurulacak olup, çalışması esnasında toz indirgeme sistemiyle tesise pülvarize su verilerek kırıcı ünitelerinde oluşması muhtemel tozun malzemeye yapışması sağlanarak toz çıkışı önlenecektir… Halkın katılımı toplantısı, yöre halkının projeye karşı tepkilerinden ve toplantıya katılıp bilgi almak istememelerinden dolayı gerçekleştirilememiştir.[13]

   Açık veya kapalı işletmelerin madencilikte çevreye verdiği zarar hemen hemen aynıdır. Cerattepe’de madenciliğin genel karakterinden dolayı çevrenin zarar göreceği bir vakıadır. Bu ve benzeri maden sahalarında söylenenlerin fevkinde de çevre kirliliği olabilir. Önemli olan çok ciddi tedbirlerin alınmasıdır. Diğer taraftan MTA’nın 81 yılda milyarlarca dolar harcayarak yapmış olduğu çalışmalar sonrası ortaya koyduğu 11.852 adet raporun sonuçları hiç değerlendirilmeyecek midir? Kafkasör, Kazdağı gibi, ağaçlarının 100-500 (belki daha yaşlı) yaşında olan ormanların bulunduğu ve fauna, flora ve hava temizliği bakımından önemli yerlerde maden faaliyetlerinde devlet ağırlığını koymak mecburiyetindedir. Burada MTA’nın ortaya koyduğu bilimsel veriler değerlendirilerek yerin üstünün mü, altının mı önemli olduğu değerlendirilmeli, yörede yaşayan halkın fikirleri de dikkate alınmalıdır.

                                                     SONUÇLAR

   Bu projenin hayat geçip geçmemesi durumunda, iki tarafın da, yani hem madene yatırım yapan girişimcinin hem de yöre halkının, gönül rahatlığı içinde olması aşağıdaki soruların doğru şekilde cevaplandırılmasına bağlıdır (bu sorular ayrıntıda daha da artabilir).

1.      Cerattepe’de uygulanacak madencilik projesi nedir? Bu projede görev almış bilim adamlarının görüşleri nelerdir?

2.      Tabiat varlıklarına zarar verilecek midir? Fauna, flora hayatı nasıl korunacaktır? 1900 bitki ve 123 fauna türü korunabilecek midir?

3.      Projenin etki alanı belirlenmiş midir? Korunması gereken tarım ve su havzaları için ne gibi bilimsel ve teknik tedbirler alınacaktır? Alabalık tesisleriyle bal üretimi yapılan yöreler zarar görecek midir?

4.      Çalışma ve etki alanında kesilecek ağaç sayısı 3.500 adet midir, 50.000 adet midir?

5.      Yer altı ve yer üstü su havzalarında, suların ağır metallerle buluşmasını önleyecek tedbirler nelerdir?

6.       Kütle hareketleri ve heyelanların bölgede hâkim olduğu gerçeği dikkate alınarak arazide mikro-tektonik bir çalışma yapılmış mıdır?

7.      İşletme sırası ve sonrasında atıkların durumu ne olacaktır? Madenin yanı sıra insanın tabiata yayacağı her türlü kirlilik nasıl önlenecektir?

8.      Teleferik hattının çok ciddi şekilde gözden geçirilmesi, ne kadar faydalı bir yatırım olacağının dikkate alınması ve ondan sonra Murgul’a taşınacak madenin güzergâhının çevreye vereceği zararların neler olabileceğinin incelenmesi şarttır.

9.      Çalışma alanında bir zenginleştirme tesisinin kurulmayacağı açıkça belirtilmelidir. Kurulacak böyle bir tesisten çıkacak kükürt ve azot oksit gazlarının sülfürik ve nitrik asit olarak yeryüzüne ineceği unutulmamalıdır.

10.   Açık ocak madenciliği daha kârlı bir madencilik olduğuna göre bir anda yer altı madenciliğine dönmek şirketin ve devletin büyük bir miktar kârdan vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Bunun sebebinin çok açık bir şekilde halka anlatılması gerekmektedir.

   Cerattepe’deki madenin işletmeye açılması devleti yönetenler tarafından desteklenmekte ancak yörede yaşayan halk dışarıdan kendilerini etkileyen STK’ların yönlendirmesiyle bu maden işletmesine karşı güçlü bir direniş göstermektedir. Aslında dışarıdan yönlendirmelerin dışında orada yaşayanların bu konudaki fikirleri önemlidir. Zira Artvin Arvin’lilerindir. Uygun tedbirlerle Artvin Halkı’nın düşünceleri elbette öğrenilebilir. Bu bitip tükenmeyen ve de yukarıdaki sorulara tatmin edici cevaplar verilmeden tükenmeyecek karmaşadan, ancak bu yolla çıkılması mümkün değil midir?

 

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü internet sitesinde yer alan yazılar, sadece yazarlarının görüş ve değerlendirmelerini yansıtmakta olup, bunların sitemizde yayınlanması, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından tümüyle veya kısmen benimsendikleri veya ‘Enstitünün’ kurumsal görüşünü yansıttıkları şeklinde alınamaz.

 


[2]Meydan Gazetesi, ‘Artvin Cerattepe’de 50.000 ağaç kesilecek’, 20 Şubat 2016. http://www.meydangazetesi.com.tr/gundem/artvin-cerattepede-50-bin-agac-kesilecek-h62288.html

[3]Milliyet, ‘Beş milyon dolara yaptırılan teleferik sökülüyor’, 20 Mayıs 2014. http://www.milliyet.com.tr/bes-milyon-dolara-yaptirilan-teleferik-kastamonu-yerelhaber-206829/

[4]Enerji Günlüğü, ‘2013’te maden ihracatı hedefi aştı’, 6 Ocak 2014. http://www.enerjigunlugu.net/2013te-maden-ihracati-hedefi-asti_6433.html#.VuvgZtKLTIU

[5]Muhteşem bir tabiatın içinde yer alan Rize Çayeli Bakır İşletmeleri’nin 1973 yılında jeolojik etütlerinde bir süre harita alımında çalışmıştım. Sonra 1992’de merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in tesisin inşası için yapılan temel atma törenine katıldım. 1995’de tesisi ziyaret ettiğimde gördüğüm manzara beni mutlu etmişti.

[7]MTA, Artvin Kafkasör Sahası Bakır-Kurşun-Çinko Aramaları Polarizasyon (IP) Etüdü (1983).

[8]http://www.mta.gov.tr/v2.0/bolgeler/trabzon/index.php?id=artvin-maden

[9]TMMOB Maden Mühendisleri odası, ‘Cerattepe ÇED Raporu’. http://www.maden.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=9948&tipi=3&sube=0

[10]MTA Kafkasör Maden Jeolojisi Raporu (1986).

[11]MTA Kafkasör Yöresi Jeoloji Etüt Raporu (1984).

[13]EN-ÇEV Enerji ve Çevre Yatırımları ve Danışmanlığı Ltd. Şti.; Özaltın İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş. Cerattepe Maden Sahası Açık İşletme Projesi Artvin İli, Merkez İlçesi, Cerattepe Mevkii ÇED Raporu, Artvin Ağustos 2014.

Muhittin Ziya Gözler

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi Başkanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display