Türkiye Ekonomisinin 2014 Çıkmazları

Yazan  10 Ocak 2014

Türk lirasında yaşanan değer kaybının ekonominin en büyük kırılganlığı olan cari açık üzerinde beklenen olumlu etkiyi yaratmaması politika yapıcıları yakın vadede çok zorlayacak. Değer kaybeden Türk Lirası’yla enflasyon tırmanırken, lira bazlı varlıklarda yaşanan değer kaybı yüzünden dış fonlama sağlanması zorlaşarak, pahalılaşacak.

Türk lirasının dolar karşısında son bir yılda yüzde 18'e varan değer kaybı yaşamasına rağmen cari açığın en büyük sebebi olan dış ticaret dengesinde ciddi bir düzelme yaşanmadı. Bu yılın Kasım ayında dış ticaret açığı geçen yıla göre neredeyse sabit kalarak 7,15 milyar dolar oldu. Yılın ilk 11 ayındaki dış ticaret açığı TÜİK verilerine göre geçen yılla karşılaştırıldığında %16,8 artarak 89,8 milyar dolar oldu.

Bir ülkenin para biriminde yaşanan değer kaybı, o ülkenin mallarını yabancılar için ucuz kılar. Böylelikle ihracat artar. Aynı nedenden yurt dışından alınan ürün ve servisler, ülke içindeki tüketici için pahalılaşır. Böylelikle ithalat yavaşlar.

Ekonomistlere göre ülke para biriminde yaşanan büyük değer kaybından en fazla iki çeyrek sonra ihracatta artış, ithalatta da düşüş olması beklenir. Böylelikle de dış ticaret açığı ülke lehine değişmesi gerekir. Ancak Türkiye ekonomisinde bu düzelme daha gözükmüyor.

Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan Avrupa'nın krizden hala kurtulamamış olması da ticaret dengesinde düzelme görülmesini engelliyor. Avrupa Birliği geçen yılın son çeyreğinde sadece yüzde 0,1 büyürken, resesyondan ise 2. çeyrekte yüzde 0,3'lük zayıf büyümeyle çıkmıştı. Bu düşük büyüme hızı Avrupa’dan Türk mallarına gelen talebi engelliyor.

İkinci olarak Türkiye’de yerli talep, kur etkisini çıkardıktan sonra bile yüzde 25’e varan kredi büyümesi yüzünden hala sıcak seyrediyor. Yerli talebin güçlü olması da yurt dışından gelen mallara talebi destekleyerek ithalatın düşmesini önlüyor.

Dünya Bankası’na göre Türkiye’nin cari açığı 2013’te 800 milyar dolarlık ekonomisinin yüzde 7,5’una denk gelecek. Cari açıkla birlikte Türkiye’nin bir yıl vadeli borcu 200 milyar doları aşıyor. Türkiye’nin öngörülen milli gelirinin yüzde 25’ine varan kısa vadeli borcunu çevirebilmek için de yabancı yatırımcıya muhtaçtır.

Ancak yaşanan politik belirsizlikler Türkiye’nin gösterge faizinin yüzde 10’nun üzerine çıkmasına neden oldu. Türkiye giderek daha pahalıya borçlanmaya başladı. ABD Merkez Bankası Fed’in parasal sıkılaştırmaya başlaması yükselecek ABD tahvilleri, Türkiye’nin borçlanma faizini de artıracaktır.

Bu hafta yabancı yatırım bankaları Türkiye’nin büyüme öngörülerini 2014 için yüzde 3’lü seviyelerden yüzde 2,2’e kadar indirdiler. Son 10 yılda ortalama yüzde 5,1 büyürken işsizlik oranında ciddi bir değişiklik olmadı. İşsizlik oranı resmi rakamlarca Eylül ayında tekrar yüzde 9,9’a yükseldi. Türkiye’de büyüme yavaşlarken, işsizlik oranının yükselmesi en olası senaryodur.

Artan kurla birlikte enflasyonun 1-2 puan artması öngörülürken, yavaşlayan ekonomi nedeniyle de işsizlik tekrar yükselecektir. Stagflasyon denen bu durum Türkiye için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.

Resmi rakamlara göre Türkiye’de son 10 yılda büyümenin yüzde 20’sini sağlayan inşaat, emlak ve ilgili sektörler ise yolsuzluk ve rüşvet operasyonun tam ortasında yer aldılar. Operasyonun ikinci dalgasında hükümete yakın şirketlerden Cengiz İnşaat’ın mallarına tedbir konması ve Kolin ile Limak’ın patronlarının da gözaltı listesinde olması bu sektörün geleceği için ciddi soru işaretleri yaratmakta. Cengiz İnşaat’ın 3. Havalimanı ihalesini alan şirketlerden biri olması, hükümetin büyümek için desteklediği dev projelere olan güveni de sarstı. Analistler, Üçüncü Havaalanı projesinin iptal edilme ihtimalini giderek daha gerçekçi görmekte.

Türkiye yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek cari açık, yüksek borçlanma faizine doğru giderken, politika yapıcıların şu an odağı ise ekonomik risklerden çok uzakta bulunuyor. Bu da ülkeye duyulan güveni tehlikeye atıyor.

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display