Türkiye Ekonomisi “Kolay Para” Sonrasına Hazır Mı?

Yazan  20 Aralık 2013

ABD Merkez Bankası Fed, ülke ekonomisini canlandırmak için yaptığı aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programını 10 milyar dolar azalttı. Fed hala piyasalara 75 milyar dolar para pompalamaya devam edecek. Fakat artık “kolay para” döneminin geçmeye başladığını işaret eden bu hamle gözleri Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülke piyasalarına çevirdi.

Büyümenin “dışarıdan” geldiği Türkiye ekonomisi (1), dağ gibi büyüyen kısa vadeli borcunu(2) da fonlamak için yabancı sermayeye bağımlıdır. Bu da yurt dışından akan kolay para muslukları kısılmaya başladığında ülke ekonomisini kırılgan yapacaktır.

Fed’in tahvil alım programını azaltmasının Türkiye için tehlike yarattığı ısrarla altı çizilen bir noktaydı. (3) Buna ek olarak Türkiye’de bakanların isminin karıştığı yolsuzluk soruşturmasının tetiklediği siyasi istikrarsızlık 2014’ü çok zor bir yıl yapacak.(4)

Tahvil alımların azaltılmasıyla birlikte şu anda yüzde 3’ten az yıllık getiri sağlayan ABD’nin tahvil faizleri 2008 krizinden önceki seviyesi olan yüzde 4,5’lere doğru hareket etmesi muhtemel gözüküyor. ABD’de faizlerin artması Türkiye tahvil faizlerinin de artmasına neden olacak. Halihazırda 10 yıllık tahvil faizi yüzde 10’u aşan Türkiye’de, faizlerin tekrar yüzde 15’i aşması beklenebilir.

Basit anlamda Türkiye şu an 100 lira borçlandığında yılda 10 lira faiz ödemesi yapıyorsa, kolay para döneminden sonra öngörümüz doğru çıkarsa 15 lira ödemeye başlayacak. Bu da bütçe hesaplarını eğer kaynak bulunmazsa bozacak.

2008’deki dönemde Türkiye’de faizlerin yüzde 25 seviyesinde olduğunu hatırlatmak yukarıdaki tahminimizin iyimserliği hakkında fikir verebilir.

Enflasyonda artarsa  - dolar kuru yükseldiği sürece bu yüksek ihtimal – Merkez Bankası’nın faizleri artırması gerekebilecek. Bu tahvil faizlerini artırıcı başka bir baskı olacak.

Şu anda yeni başlayan Gülen-Erdoğan çekişmesinin daha uzun sürmesi bekleniyor. Yaşanan bu siyasi istikrarsızlık da yabancıların Türk tahvilleri için daha yüksek bir risk primi talep etmesine neden olacak.

Türkiye bu durumda önümüzdeki 12 ay süresince toplam 200 milyar dolar (5) kaynak sağlaması gerekirken, bunu giderek daha pahalıya yapmaya başlayacak.

Ekonomi yönetiminin şansı bunların hepsinin öngörülebilir olması. Ancak ekonomi yönetimi 2014’ten sonra başlayacak bu zorlu döneme nasıl hazırlandığına dair şu anda somut bir strateji ortaya koyamadı. Hatta bu gerçeklere karşı daha çok gözlerini kapamayı seçti.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı “Dolar kuru yılsonunda 1,92 olur” (6) demiş ancak 19 Aralık itibari ile dolar kuru 2,08’e yaklaşarak yeni rekorları zorlamaktadır. Benzer şekilde büyüme yavaşladığında cari açık azalacaktır tahminine rağmen, hala yıllık 50 milyar dolardan fazladır. Türk lirası tarihinin en değersiz seviyesine inmişken ithalat-ihracat dengesinde düzelme görülmemiştir. TÜİK verilerine göre dış ticaret dengesindeki açık ilk 10 ayda 82,6 milyar dolara ulaşırken bu yılki rakam geçen senekinden fazla olacaktır.

Üst paragraftaki örnekler ekonomi yönetiminin, gerçek dünyayı ne kadar doğru okuduğuna dair kafalarda soru işaretleri yaratmaktadır.

Şu anda ülkemizdeki para politikasının somut stratejilerden daha çok ABD Merkez Bankası’nın ne yapacağını tahmin etme ve altı boş bir iyimserliğe bağlı olduğunu söylemek kötü bir şaka değil, durumun resmini çekmek olacaktır.

Kurduğumuz bu denkleme Türkiye’de oluşmakta olan konut balonunu ya da patladığı takdirde Avrupa’daki krizi solda sıfır bırakacak 2,5 - 5 trilyon dolar arası olduğu tahmin edilen Çin’de yerel yönetimlerin aşırı borcu gibi öngörülmesi zor olan riskleri ekleyebiliriz. (7)

Türkiye’nin kolay para döneminden sonra nasıl kaynak yaratacağını planlaması gerekmektedir.

Doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmek, yurtdışından gelen sıcak para yerine daha yapısal bir çözümdür. Doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmek için Türkiye’deki iş yapılabilirliğinin iyileştirilmesi – Dünya Bankasına göre 189 ülke arasında 69. sıradayız – iyi bir başlangıçtır. Yolsuzlukla mücadele, bürokrasinin azaltılması bu konuda atılabilecek somut adımlardır.

Demokratik ortam, siyasi istikrarın kazanılması ve politik partilerden etkilenmeyen duruşu dik kurumlar yaratılması ise uzun vadede iş yapılabilirliği daha da iyileştirebilir.

Fonlama kaynağı sağlamak için alınabilecek bir ikinci önlem benzerlerine göre Türkiye’de çok düşük olan ve yüzde 15 olduğu tahmin edilen tasarruf oranını artırmaya çalışmaktır. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) iyi bir başlangıç olsa da bu sistemde seçilen yatırım fonlarının yüksek ücretleri yanında kötü yönetimleri bu sistemin etkili olmasını engellemektedir.

Türkiye’de katma değeri yüksek üretim de ithalatı artırmadan ihracatı yükseltecek ve Türkiye’nin yapısal cari açık sorununa uzun vadede çözüm getirecek bir adımdır. Ancak bunu sağlamak için know-how, teknoloji, kalifiye eleman gerekmektedir ki bunlar bir gecede sağlanamaz.

Sonuç olarak Türkiye’nin “zor para” dönemine hazırlanması için politika yapancıların, kısa vadedeki riskleri karşılarken uzun vadede de yapısal iyileştirme sağlayacak kapsamlı bir stratejiyi acilen hayata geçirmesi gerekmektedir.

(1) http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ekonomik-arastirmalari-merkezi/2013/11/15/7298/turkiyede-buyume-nereden-geldi

(2) http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ekonomik-arastirmalari-merkezi/2013/09/20/7220/turkiyenin-kisa-vadeli-dis-borcu-dag-gibi-buyuyor

(3)http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424052702304866904579267952798446302.html

(4) http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424052702303773704579267761188176066.html

(5) http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ekonomik-arastirmalari-merkezi/2013/09/20/7220/turkiyenin-kisa-vadeli-dis-borcu-dag-gibi-buyuyor

(6) http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24597347.asp

(7) http://online.wsj.com/news/articles/SB10001424052702304384104579144120786487430

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display